resim
Haldun Üstünel
Görev:-
Takım:-
Yaş:57
Uyruk:Türkiye
  • 1476
    biraz "şeyh uçmaz müridleri uçurur" mentalitesinin katkılarıyla, biraz da bazı mesafelerin zaman geçtikçe uzaması ekolünden gelen bir yanılsamayla hala daha gündem olabilen bir abimiz.

    hakkında derli toplu bir bilgi eksikliği var gibi, çok değil 10 sene önce yöneticilik yapmış olmasına rağmen...

    galatasaray lisesi değil saint benoit ve suadiye lisesinde tamamlamıştır orta öğretimini. doksanların ikinci yarısında, sami yen numaralısında "die for you" olarak yer alan grubun bir üyesidir. pek hatırlanmasa da 2006-2008 yılları arasında görev yapan 3. özhan canaydın yönetiminde görev almıştır ilk olarak.

    her ne kadar kendisine mal edilen ilk transfer cassio de souza suares lincoln olsa da, 2006-2007 sezonunda yapılan transferler de bu abimizin yaptığı transferlerdir.

    estudiantes'ten "kumaşı iyi" marcelo carrusca, çanakkale dardanelspor'dan son gün bir telefonla transfer edilen mehmet topal, galatasaray tarihinden şöyle bir gelip geçmiş olan tolga seyhan ve "ronaldinho'nun reklam filmlerinden arkadaşı" junichi inamoto 2006 yazının bonservis ödenen transferleriydi. ek olarak beşiktaş ile sözleşmesi sona eren okan buruk da bedelsiz olarak galatasaray'a geri dönmüştü.

    transfermarkt'ta yer alan miktarlara göre o sezon transfere harcanan para 3.8 milyon eurodur. şampiyon kadro korunurken takımdan ayrılan genç oyuncular için alınan 200 bin euro dışında bir gelir olmamıştır. ilk sezonda yapılan zarar 3.6 milyon euro olmuştur.

    2007-2008 sezonunda ise 13 milyon euroluk bir transfer harcaması görüyoruz. lincoln için 5 milyon euro, müzmin sakat tobias linderoth için 3.5 milyon euro, üçüncü köprü shabani nonda için 1 milyon euro, hakan balta ve volkan yaman için 1'er milyon euro bonservis ödenmiş. emre güngör 700 bin euro, orkun usak 600 bin euro, servet çetin 500 bin euro, ahmet barusso da 400 bin euro'ya mal olmuştur.

    gidenlere bakıldığı zaman hasan kabze, sasa ilic, mondragon ve stjepan tomas dörtlüsünden 3 milyon euroluk bir bonservis geliri elde edildiği görülüyor. yani ikinci transfer sezonunda da 10 milyon euro eksi yazılmış.

    2008-2009 sezonunda ise bonservise 12 milyon euro harcama yapılmış. milan baros için olimpik lyon'a 5.5 milyon euro, fernando meira için stuttgart'a 4.5 milyon euro, serkan kurtuluş için bursaspor'a 1 milyon euro, morgan de sanctis için sevilla'ya 500 bin euro, alparslan erdem için werder bremen 2'ye 500 bin euro ödenmiş. harry kewell ise bonservis ücreti ödenmeden kadroya katılmış.

    fernando meria'nın mart başında tartışmalı şekilde zenit'e geçmesiyle kasaya gelen 6 milyon euro ve necati ateş için real sociedad'dan gelen 150 bin euro dışında bir transfer geliri olmamış. bu sezonu da 5 milyon 750 bin euro ekside geçmişiz.

    2009-2010 sezonu ise son derece şaşalı geçti. takımın başına frank rijkaard'ın gelişiyle başlayan transfer sezonunda tıpkı baros gibi olimpik lyon'dan abdel kader keita ve manchester city'den elano blumer'in gelişiyle iyiden iyiye namı yürümüştü bu abimizin. bu iki oyuncu için verilen 14.5 milyon euro'nun yanı sıra rijkaard'a da ödenen 4 milyon euro var tabi ama maaşlar bu entrynin kapsamı dışında kaldığı için hesaplamada yer almayacak.

    ek olarak devre arasında everton'dan lucas neill'e 840 bin euro, kiralanan giovanni dos santos'a da 700 bin euro ödenmiş. yine devre arasında manchester city'den joao alves de assis silva bedelsiz kiralanmıştı. caner erkin için cska moskova'ya ödenen 400 bin euro'yu da ekleyince 2009-2010 sezonunun bonservis harcaması 16.44 milyon euro olmuş. her gün "satıldı mı" diye papatya falı bakılan lincoln için palmeiras'dan gelen 2.1 milyon ve alpaslan erdem için gençlerbirliği'nin ödediği 500 bin euro'yu düşünce o sezonu da 13.84 milyon euro ekside düştüğümüz sonucu çıkıyor.

    2010 yazında yönetim ile arasında pürüzler çıkmaya başlayınca, bir de adnan sezgin ipleri ele alınca istifasını verip görevden ayrılmıştır.

    bu abimizin görev yaptığı süredeki 8 transfer döneminde, sadece bonservis olarak bakarsak kulübe 33.2 milyon euro eksi yazılmış. finansal fair play kıskacında olup şimdilerde 100 bin euro'nun bile peşine düşerken çok korkunç bir miktar.

    peki bu adamın ne diye transfer sihirbazı diye bir lakabı var?

    açıkçası bu sorunun cevabı biraz da 2003-2006 arası dönemde gizli. doksanlı yıllarda türkiye'ye gelen en büyük transfer gheorghe hagi'ydi. yaptığı katkının yanında kariyer olarak da türkiye'ye gelmesi süpriz sayılacak bir isimdi. fenerbahçe'de ise aziz yıldırım'ın deyimiyle "benhurlar" oynuyordu.

    2000 yazında mario jardel'in helikopterle florya'ya inişi, 2000 yazındaki uefa şampiyonluğu sonrası o kadar da süpriz değildi. fenerbahçe'nin 2000 yazında yaptığı transferlerin çoğu da bir dönem avrupa futbolunda popüler olabilmiş futbolculardı. ancak 2002 yazında ariel ortega'nın gelişi ise fenerbahçe'nin "galacticos" döneminin başlangıcıydı. özhan canaydın bu transferin üzerine "her sene 3 dünya yıldızı" sözü vermiş, ancak gelip de taraftara saç baş yolduran frank de boer'den sonra herhangi bir dünya yıldızına galatasaray forması giydirememişti.

    aynı periyodda fenerbahçe, gelen ve katkı veren yabancılar dışında alex de souza, stephan appiah, nicolas anelka, mateja kezman gibi dünya yıldızlarını 2-3 yıllık sürede saraçoğlu stadı'na çıkarmayı başarmıştır. beşiktaş'ın da ailton ve john carew ile kendince dahil olduğu bu yarışta galatasaray 2003-2006 arası tamamen suskun kalmıştır.

    o dönem yeni yeni başlayan transfer nöbetleri, fenerbahçe'nin hem transfer şampiyonu hem de lig şampiyonu olması galatasaray taraftarını yıpratmıştı epey. mükemmel geçen 1992-2002 arası sonrası çok kötü giden 2002-2006 dönemi ve yetmezmiş gibi saha içi saha dışı çok güçlü bir fenerbahçe vardı.

    2005-2006 sezonu şampiyonluğunun etkisiyle 2006-2007 yazı taraftar açısından rahat geçmişti. 2007 yazı girerken ortaya çıkan lincoln söylentileri tüm bu sürecin etkisiyle olması gerekenden fazla büyümüş, olması gerekenden fazla anlam yüklenmişti. yıllar yıllar sonra bu ayarda bir isimli transferin gelmesi kamuoyunu coşturmuştu.

    bu ayarda dediğim de işte adı açıklanınca "kim ulan bu" denilmeyen bir oyuncu olması. şimdilerde radamel falcao gelse faydalı olur mu tartışması yapılıyor. kalsın mı gitsin mi diye ikileme düşüebiliyor. o dönemleri yaşamayan ya da hatırlamayanların idrak etmesi çok zor. kaldı ki o yaz galatasaray taraftarı adeta tüm biriktirdiğini lincoln üzerinen abartı şekilde kusarken dahi fenerbahçe real madrid'den roberto carlos'u transfer etmişti.

    işte bu galatasaray'a bir anda milan baros, harry kewell, frank rijkaard, abdel kader keita, elano blumer gibi isimler ardı ardına gelmeye başlayınca haldun üstünel ismi tribünlerde tezahürat olarak dillendirilmeye başlamıştı. buna bir de transferlerin ana akım medyada neredeyse duyulmadan bitirilmesi, medya haldun üstünel'i avrupa'nın bir köşesinde bilirken bambaşka bir köşesinden bambaşka bir transferle gelmesi falan eklenince transfer sihirbazı lakabının takılması kaçınılmazdı. ayrıca tribün geçmişi olan bir kişi olması, galatasaray'ın o yıllardaki avuntusu olan "fenerbahçe parasıyla alır, galatasaray his meselesidir" konseptine de uyunca altyapıdan çıkıp dünya yıldızı olmuş futbolcu muamelesi de eklenmiştir tüm bunların üzerine.

    aradan 10 yıl gibi bir zaman geçince, ne yazık ki bazı şeyler birbirine girebiliyor. nasıl ki 20 küsur yıldır 1996 ruhu fetişizmi bitmediyse, transfer işleri sıkıntıya girdiğinde haldun üstünel adının anılması da kabul edilebilirdir. tüm bu laf kalabalığının sonunda ne çok büyük bir yönetici ne de "tüh allah belanı versin" denilecek bir adam olduğunu söyleyebilirim.

    yaptığı işler, özellikle taraftarın psikolojisi açısından o dönem için bu derece önemliydi. o yıllar bugünkü finansal fair play tarzı düzenlemelerin doğum sancılarının yaşandığı ama türk takımlarının çok da umursamadığı günlerdi. fenerbahçe de beşiktaş da diğer kulüpler de aynı kafada gidiyordu. beşiktaş zaten tüm borcunu yıldırım demirören'e bağlayıp neredeyse kulübün tapusunu verdi. fenerbahçe 20 yıllık aziz yıldırım dönemi sonrası takke düşüp kel görününe acı gerçekle yüzleşiyor 2 yıldır. galatasaray birkaç yıl önce bu gerçekle yüzleşip, var olan gayrımenkulleri ve sıkı politikaları sayesinde görece daha rahat durumda.

    ama dediğim gibi, o yıllar işte taraftarın kaygısının bütçeden ziyade kadroya daha fazla olduğu yıllardı. ek olarak 2002-2008 arasındaki çok güçlü fenerbahçe'ye karşı yaşanan psikolojinin kırılması açısından önemliydi. üstelik türkiye ekonomisi 2001 krizi sonrası 5 yıllık politikalarıyla düzlüğe çıkmayı başarmıştı. amerika'nın da içine girdiği krizden dolar basarak kurtulmaya karar vermesi sonrası tüm "gelişmekte olan ülkeler" gibi türkiye'ye de sıcak para girişi oluyordu. bu para da alım gücünde bir artışa sebep olmuştu.

    ek olarak döviz kurların bugünün 5'te 1'i seviyesindeydi. yani o dönemin 33 milyon euro'suna denk gelen türk parasıyla bugün 8 milyon euro bile alınamıyor. avrupa'da sadece 2 tromso maçına çıktığımız 2004-2006 arası dönemden sonra 2006-2007'de şampiyonlar ligi, 2007-2008 ve 2008-2009'da avrupa ligi gruplarında oynamamız hatta birkaç tur geçmemiz sayesinde kulüp olarak euro bazında gelirlerimizde de ciddi bir artış vardı aslında o yıllarda.

    o artan gelirlerin cesaretiyle tüm bu transfer hamleleri yapılabilmişti haldun üstünel döneminde. taraftarın gözünde edindiği yer, medyanın da güzellemeleriyle işte biraz da bu noktada yanlış anlaşılmıştır hep. uzun saçlarıyla, şık ama sportif kıyafetleriyle, genel aurasıyla falan türk tipi futbol yöneticisi profilinin dışındaydı. yıllarca ezilmiş taraftarı coşturan transferlerdeki imza fotoğraflarında yer alması, bunu yapabilen yönetici olarak lanse edilmesi onu olması gerekenden daha üst bir yere taşımıştır gönüllerde.

    bu isimleri getirmenin bir maliyeti vardı, takımda tutmanın bir maliyeti vardı. gerek kamuoyu gerek basın hep bu isimlerin ikna edilmesi kısmına yoğunlaştı ama kimse iknanın nasıl olduğu kısmını çok sorgulamadı o günlerde. kamuoyu aydınlatma platformu olayları henüz yoktu, internet de bu seviyede hayatımıza müdahil olmuş değildi. bazı şeyler hiçbir zaman gün yüzüne çıkmadı.

    hafızalarda hep sözleşme imzalanan masada sakin ama kendinden emin şekilde oturan, imzalar atıldıktan sonra kalkıp sporcuyla klasik tokalaşma yerine "çak" yaparak sarılıp kucaklaşırken birşeyler söyleyen, oyuncu menajer hatta bonservis ödenen kulüp başkanının övdüğü bir adam olarak kaldı.

    tüm o bilgi yığını arasında bu görüntüsüyle "herkesi ikna edip kulübe getirebilecek bir sihirbaz" olarak şekillendirildi. oysa adamın yaptığı oyuncu ne istiyorsa onu vermekti. ikna kabiliyeti sadece manevi konularla ilgiliydi. bu tarz oyuncular için her şey para değildi ama parasız da yapmazlardı. işte basının, kamuoyunun ıskaladığı nokta buralardaydı. "ikna" edilen futbolcunun indirim ya da kolaylık yaptığı gibi bir yanılgı oldu.

    oysa adamın tek yaptığı klasik türk tipi yönetici anlayışının dışına çıkıp adamlarla anladıkları dilden konuşmaktı...
  • 1477
    özellikle 2009/10 sezonu devre arası bizi çok heyecanlandıran galatasaray taraftarları için transfer uzmanı olarak bilinen eski yöneticimiz. aynı dönem* aykut kocaman fenerbahçe sportif direktörü ünvanıyla ingiltereye çıkartma yapmıştı ancak eli boş dönmüştü. haldun üstünel avrupanın farklı bölgelerinden futbolcular alırken ingiltere'den de lucas neill'ı da getirince 'aykut kocaman ingiltere'ye turist olarak gitti' şeklinde dalga geçiliyordu. sonuç olarak yapmış olduğu transferler hala başarılı olarak görülüyor elbette ancak sporcu performansları ve takımın sonuçları iç açıcı olmayınca bu transfer uzmanı kimliği biraz tarihe gömüldü gibi.
  • 1478
    2021 yılında kulübümüzde yapılacak olan seçimde başkan olmasını istediğim eski yöneticimizdir. galatasaray camiasinın ağırlığını taşıyabilecek vizyoner bir kişidir kendisi, her ne kadar mustafa başkanımızı sevsem de sağlık durumu sebebiyle yardımcıları yönetiyor gibi oluyor kulübü ve onların da işlevselliği ortada. hak ettiği gibi, onurlu bir biçimde, camianın duayeni olarak mustafa başkanımızı görmek istiyorum, duayen denilen akbabaları değil. haldun başkandan da beklentim, artık kulübümüze yakışır, liseci olmayan, vizyoner bir yönetim kurmak için şimdiden hazırlanmaya başlamasıdır. gelecek güzel günler yakın olur o zaman.
  • 1479
    2021 yazında yönetime girer mi girmez mi bilmiyorum ama muhakkak kendisi gibi bir iş bitirici adama ihtiyacımız var.

    abdurrahim albayrak maalesef kendini bitirdi. transferde sıcak parayı kendisi veriyor diye her gördüğü kameraya saçma sapan konuşup artık sabırları taşırdı.

    daha 4 gün önce, "her saniye transferle ilgileniyoruz. inşallah birkaç gün içinde güzel şeyler olacak diye umut ediyorum." demişti. şurada kaldı 48 saatten az süre. ne gelenlerle ilgili bir haber var ne de gidenlerle.

    mustafa cengiz'i karakter olarak sevsem de (yine maalesef ki) abdurrahim albayrak gibi bir beceriksizi transferden sorumlu yaparak kendini bitirdi. bu sene şampiyon olsak belki yeniden mustafa cengiz seçilir diyordum; ama yok. kredisi falan kalmadı artık. ffp var anlıyorum ama haftalar önce yazmıştım yapılması gerekeni, babel ve belhanda'nın maaşlarını biz ödeyecektik, üstüne 1-2 de verecekti o kulüpler, yaklaşık 10 milyon euro'luk bonservis girdisi oluşturulacaktı. o parayla da transferler yapılacaktı. maalesef bunu bile beceremediler.

    gerçekten çok yazık.
  • 1485
    transfer sihirbazı.
    https://www.google.com/...g9ponp31andbl2zaccnz

    "2010 dünya kupası'na bir yıl boyunca hazırlık yaptığını anlatan elano, "manchester city'den ayrılarak galatasaray'a gittiğimde, sözleşmeme turnuvaya hazırlanabilmem için bir ay içinde en fazla üç maçta oynama maddesi ekletmiştim. yani birçok maçta yedek kulübesindeydim. brezilya basını bu durumu öfkeyle karşıladı çünkü anlamamışlardı. ama ben evde hazırlıklarımı yapıyordum. psikolojik ve fiziksel olarak hazırlanıp beslenmeme dikkat ediyordum. dunga da bunu biliyordu. türkiye'ye giderken de ona danışmıştım." dedi."
    gelsin hemen böyle anlaşmalar yapsın bizim için.
  • 1487
    galatasaray yönetim kurulu ve galatasaray sportif a.ş.'deki bütün görevlerinden istifa ettiği temmuz 2010'dan bu yana olan suskunluğunu, eylül 2020'de hürriyet gazetesi'nden ali naci küçük'e bozmuş, göbek adı dedesi yazar mahir iz'den dolayı mahir olan eski yöneticimizdir.

    kendisini en son 2012'de; biri bir maç öncesi ali sami yen sokak'ta, biri de takım avusturya yaz kampından döndükten sonra atatürk havalimanı'nda olmak üzere 2 kez görmüştüm.

    http://gss.gs/MXY

    --- alıntı ---

    galatasaray'ın 'transfer sihirbazı' lakaplı eski yöneticisi, görevi bıraktıktan sonra ilk kez hürriyet'e konuştu. üstünel, fenerbahçe rekabeti, mustafa cengiz yönetimi, harcama limiti gibi bir çok konuda gündem olacak açıklamalar yaptı.

    haldun üstünel, eski başkan adnan polat’ın tabiri ile ‘transfer sihirbazı’ 10 yıllık suskunluğunu hürriyet için bozdu.

    görev aldığı süreçte transfer görüşmelerindeki başarısı ile galatasaray taraftarının gönlüne taht kuran haldun üstünel, görevden ayrıldıktan sonra ilk kez konuştu. işte üstünel’in, galatasaray camiası, yönetimi ve taraftarına önemli mesajları…

    a.n.k. - görevinizi bırakalı tam 10 sene oldu. bu 10 sene içinde sizi en çok üzen olay ne idi galatasaray’da?

    h.ü. - iki olay var. biri, özhan canaydın’ın rahmetli olması…özhan canaydın’ı çok seviyorduk ve ayrı bir bağımız vardı. ikincisi de adnan polat’ın ibra edilmemesi. ben yönetimden ayrıldıktan 3-4 ay sonra gerçekleşmişti. ben o dönemde adnan polat’ın çok hakkının yendiğini düşünüyorum. sanki bir ön ayak oldu adnan polat yönetimine yapılan bu eylem! ondan sonra bir türlü dikiş tutturamadı galatasaray kulübü başkanları. kimse görev süresini tamamlayamadı! düşünün galatasaray kulübü 10 yıldır olağan bir genel kurul, seçim yapamıyor! erken seçimler galatasaray’a ciddi yaralar verdi. işte yıllar sonra bu kez de mustafa cengiz yönetimi benzer durumla karşılaştı. çok yanlış bir yolda ilerliyoruz. galatasaray, liseli-lisesiz diye ayrılamaz. biz kardeşiz ve bunun bilincinde olmamız gerekli. ama maalesef ki çok çeşitli çekişmeler yaşanıyor. liseli, lisesiz kavramını kaldırmamız lazım ortadan. bu bölünme, gruplaşma yaşandığı sürece bu olaylar devam edecek aynı şekilde. bizim galatasaray olarak bu işi çözmemiz lazım. galatasaray’da hizmet yarışı olması gerekiyor.

    a.n.k. - bir gün yeniden görev alma düşünceniz var mı ya da başkan olma hedefiniz?

    h.ü. - her galatasaraylının gönlünde galatasaray’a hizmet etmek olduğu için yöneticilik ve başkanlık hepimizin hayalinde olan bir gerçek. bu, bütün galatasaraylıların hayalidir.

    a.n.k. - peki başkan mustafa cengiz ve yönetimini nasıl buluyorsunuz?

    h.ü. - sayın başkan mustafa cengiz ve abdurrahim albayrak elinden gelen her şeyi yapıyor. hele ki bu yaşadığımız süreçte! ben eleştirilerin fazla abartıldığını düşünüyorum. galatasaray camiasının bu yönetim ya da bir sonraki, artık göreve seçilen yönetimlerin galatasaray için rahat çalışabilmesi adına önünü açması gerekiyor. en azından görev süreçlerini tamamlamaları için. ne kadar rahat, huzurlu çalışırlarsa o kadar başarılı olurlar diye düşünüyorum. bence elinden geldiği derecede, şartları zorlayarak kulübe hizmet etmeye çalışıyorlar. ben gönülden destekliyorum kendilerini.

    a.n.k. - peki adnan polat size ‘transfer sihirbazı’ demişti. size soralım, yönetim transfer konusunda ciddi eleştiriler alıyor, neler söylersiniz?

    h.ü. - bana o dönemde sayın adnan polat ‘sihirbaz’ lakabı koydu. beni onore etti. aslında ben sihirbaz değilim. sihir bende değil sihir galatasaray’da. beni başarılı görüyorlarsa takdir galatasaray taraftarınındır. ben galatasaray yönetimini başarısız bulmuyorum. çünkü şu anda galatasaray’da farklı bir süreç yaşanıyor. harcama limitleri olsun, uefa ffp kriterleri ve kısıtları olsun, kulüp içinde yaşanan yapısal reform süreci olsun…bu yıl ince eleyip sık dokumalıyız, çok doğru, nokta transferler yapmamız gerekli. bundan ötürü galatasaray taraftarının çok aceleci bir beklenti içinde olmamasını tavsiye ediyorum. doğru transferler ile bütçeyi aşmamak da gerekiyor. bunu kimse unutmasın. elinden geldiği derecede bütçeyi küçülterek transfer yapma çabası içinde galatasaray yönetimi. belki ağır adımlar atıyorlar ama emin adımlar atmak lazım! transfer yapmak ile şampiyonluk ya da başarı gelmiyor. rakiplerimiz çok fazla transfer yapıyor ancak bu zamana kadar çok şahit olduk başarının transferle gelmediğini ve hep beraber göreceğiz! önemli olan transfer yapmak değil takım kurmak! takım iskeletini kurmak ayrı bir meziyet.

    a.n.k. - arda’yı en yakından tanıyanlardan birisiniz. g.saray’a geri dönüşü için neler söylersiniz?

    h.ü. - galatasaray kulübü vefalı davrandı arda’ya! galatasaray camiası bir evladına sahip çıkmıştır. hatasıyla, sevabıyla arda’yı kucaklamamız, sonuna kadar destek olmamız gerekiyor. arda’yı asla kaybetmememiz ve kazanmamız gerekli galatasaray olarak ve taraftarımızdan bunu istirham ediyorum. arda, galatasaray’ın ona verdiği şansı çok iyi değerlendirmeli. arda’nın büyük bir hırsı vardır. inşallah o eski günlerine kavuşur ve biz de zevkle arda’yı seyrederiz.

    a.n.k. - arda turan’ın 22 yaşında galatasaray kaptanı olması hata mıydı?

    h.ü. - arda, galatasaray kaptanlık bandını taktığında bizler yöneticiydik. sayın başkan adnan polat ile büyük desteğimiz ve onayımız vardı. ben bu konuda çok fazla öz eleştiri yaptım. arda’yı biraz erken kaptan yaptığımız inancındayım. arda o dönemde adaptasyon sürecini çabuk atlattı. sanki uzun senelerdir kaptanlık yapıyormuş gibiydi. olgun davranışları kaptanlığı hak ettiği görüntüsünü verdi. ama biraz daha zamana ihtiyacı vardı. çünkü 22 yaşındaki arda’nın omuzlarına çok ağır bir sorumluluk yükledik. galatasaray kaptanı olmak kolay bir meziyet değil. onun altında ezilme yönünde gidiyordu ancak arda kendini kurtardı.

    a.n.k. - galatasaray-fenerbahçe rekabeti için neler söylersiniz?

    h.ü. - kupa ve şampiyonluk açısından son 20 senedir bir galatasaray-fenerbahçe rekabeti mevzu bahis değil! çünkü galatasaray arayı çok açtı. sonuçlar, kupalar ortada. fenerbahçe’yi bu konuda rakip olarak da görmüyorum. birbirini yenmek açısından derseniz. o açıdan da fenerbahçe, galatasaray’a karşı başarılıdır. o başarı da geçen yıl bozuldu. o büyüyü bozduk en sonunda. rekabet olarak fenerbahçe’nin en büyük dayanağı o idi. kupa almak, şampiyonluk açısından fenerbahçe yanımıza dahi yaklaşamaz. fatih hocanın da bunda payı çok büyük…

    a.n.k. - fatih hocanın payı büyük dediniz. terim için neler söylersiniz?

    h.ü. - fatih hoca için fazla bir şey söylemeye gerek yok. o bir imparator. zaman zaman çok üstüne gidiliyor. eleştiri doğaldır ancak dozajı arttırmamak gerekli. zaman zaman hakkının yendiğini düşüncesindeyim. galatasaray’ın çıkarlarını düşünerek bir savaş veriyor gerektiğinde fatih hoca. tamamen galatasaray’ı düşünerek bunları yapıyor ve galatasaray için o cezaları alıyor. aldığı cezalar da fatih hoca olduğu için galatasaray markası olduğu için fazla abartılıyor.

    a.n.k - 'fenerbahçe kuralları hiçe sayarak transfer yaptı. nihat özdemir eski fenerbahçeli de olsa kuralları uygulayıp ceza vermeli'

    h.ü. - çok abartılı çıkışlara imza atmasına rağmen başka kulüp başkanlarına verilen cezaları görüyoruz! federasyonun uyguladığı, kişiye göre cezalar, yaptırımlar çok fark ediliyor. bazı isimlere çok toleranslı davranılıyor. federasyonun adaletli olması gerekli. örneğin fenerbahçe kuralları hiçe sayarak transferlere imza attı. eğer limit konusunda yükümlülükleri yerine getiremezse tff başkanı nihat ağabey eski fenerbahçeli de olsa kuralları uygulamalı, yerine getirmesi gerekiyor. bursaspor’a, eskişehir’e uygulanan kurallar, verilen cezalar aynı şekilde fenerbahçe’ye de, beşiktaş’a da, galatasaray’a da uygulanması gerekiyor. eğer çifte standart yoksa, adalet varsa kuralı çiğneyen kimse cezası verilmeli. limit aşımları konusunda tff adil davranmalı.

    üstünel ile kisa

    a.n.k. - sizi en çok mutlu eden transfer?

    h.ü. - hary kewell…

    a.n.k. - hayal kırıklığına uğratan transfer?

    h.ü. - elano blumer. 50 kez brezilya milli takımında oynamıştı. istediğimiz verimi alamadık.

    a.n.k. - g.saray taraftarı sizi çok seviyor, mesajınız?

    h.ü. - onlardan bir ricam var. galatasaray oyuncularını çok çabuk linç ediyoruz, yeriyoruz. sosyal medyada galatasaray taraftarı olarak inanılmaz bir gücümüz var. onu biraz iyi yönde kullanamıyoruz maalesef ki. biraz daha sahiplenici olmamız gerekiyor oyuncularımıza. bir de benim yıllardır sosyal medya hesabım yok, bilgilerine. çok fazla sahte hesap açıldığı için ısrarlar üzerine bir tek instagramda haldunustunel1905 adı ile hesap açtım.

    'ergin ataman basketbolun başına getirilmeli'

    h.ü. - bir de basketbol için bir şeyler söylemek istiyorum. ergin ataman da basketbolun imparator’u. galatasaray için önemli bir değer. galatasaray basketbolunun başına acilen getirmemiz gerekli diye düşünüyorum.

    --- alıntı ---
  • 1488
    kendisi heralde gs tarihinin en abartılmış yöneticisidir. kurların çok yüksek olmadığı, ülke ekonomisinin bugünlere nispeten biraz daha iyi olduğu ve avrupa gelirlerimizin olduğu bir devirde bir tane bile para kazanacağımız, gelecekte yüksek para ile satabileceğimiz oyuncu almamıştır. zaten schalke 04'ün yollamak istediği lincoln'ü 5 milyon euro vererek almak mı maharet, basel'den schalke'ye 5 milyon euroya giden ivan rakitiç'i almak mı maharet? siz sevgili sözlükdaşlarıma sorarım.

    edit: lincoln transferinin gerekliliğinden çok anlatmak istediğim ortada bir maharet veya sihirbazlığın olmadığı. verdin parayı aldın futbolcuları.
  • 1491
    taraftarin bir numarali sevgilisi olunca adnan brothers tarafindan o donem ipi cekilmis yoneticiydi. bazi transferleri basarisiz olsa da ingiltere premier ligden ve fransa ligue 1'den klas adamlar getirtebilen bir adamdi. ana dil seviyesinde ingilizce ve fransizca bilen bir yoneticiydi. 3 yil once sampiyonlar ligini kazanmis, ronaldinho'lu, eto'o'lu, deco'lu, hatta o yillarda yeni yeni parlayan messi'li barcelona'nin temelini atmis frank rijkaard'i da getiren adamdi. ha rijkaard basarisiz oldu evet. basarili olsa cok farkli senaryolar yazip cok farkli konusurduk o ayri.

    tek falsosu yenildigimiz ve kendisinin de ickili oldugu bir mac sonrasi soyunma odasina girip yildiz ama tribi eksik olmayan bir futbolcumuzu dovmesiydi. yoneticiligine ve cizdigi profile yakismamisti. ha tabi bu iddia sehir efsanesi de olabilir. yani gercekligine kefil degilim. sadece bir yerde okumustum.

    sonra haldun ustunel *istifa edince meydan brotherslara kaldi. sonra da pino'lar, serdar ozkan'lar, kazim-kazim'lar, stancu'lar, zapata'lar derken neredeyse 11. bitiriyorduk ligi ama sagolsunlar sinemasi nihayet biten arda ve biraz da culio'nun ittirmeleriyle 8. bitirmistik. yine de hic bu kadar bitse de kurtulsak artik ya rabbi dedigimiz baska bir sezon yoktur herhalde. 2016, 2017, ve muslera'nin ayagini rize'de biraktigimiz post-pandemic 2020 dahil. tabi o malum sezonun hangi sezon oldugunu nelerin dondugunu de anlatmama da gerek yoktur.*

    neyse sonunu cok baglayamadim ama allahtan hemen ertesi 1999-2000 sezonundan sonra en iyi diyebilecegimiz 2011-12 sezonunu yasadik ve bir sezonda iki kere sampiyon olduk. hani birileri 1959 oncesi diye agliyor ya. e o zaman bize de iki kupa verecekler o 2011-12 icin :)
  • 1493
    iyi transferler yapmış ama yaptığı hareketlerle de galatasaray'a zarar vermiş eski yöneticidir.

    kendisi hakkında borges olarak bilinen orhan uluca'nın zamanında yazdığı yazının bir kısmı şu şekildedir:

    --- alıntı ---
    bülent korkmaz geliyor.. muhtemelen ona edilen küfür sonucu cikardigi olaya bakarsak (tahmin) haldun üstünel'in muhtesem fikri oluyor bu. takim henüz daha skibbe'nin takimidir ve bordeaux sonrasi hamburg maci belki de bugünü anlamak icin bakilmasi gereken tek yerdir.

    o takimin asist krali, oynadigi zaman mutlak suretle size galibiyeti getiren adami lincoln. öyle veya böyle lincoln ile beraber avrupada üstelik yillar sonra ve hatta daha cok deplasmanlarda cosmus bir galatasaray var.. nonda'ya gözü kapali asisti yaptiktan kisa süre sonra kirmizi kart sonrasi cikarilan lincoln, oynama arzusu nedeniyle teknik adamina cikisiyor..

    büyük yönetici, aldigi kararlarla galatasarayi kupalardan kupalara götürmüs haldun üstünel soyunma odasina iniyor. adnan sezgin'in "olur böyle takma kafana" söylemleri ile yatistirmaya calistigi lincoln'ün üzerine gidiyor ve öyle bir saldiri gerceklesiyor ki lincoln oynadigi klubun yöneticisini fıfa'ya sikayet etmek istiyor ve fakat tek bir oyuncu buna sahit olmuyor.

    bir oyuncuyu(lincoln) yönetici tartakliyor, arkadaslari bu olayi alkisliyor, teknik adami kadro disi birakiyor ve haldun üstünel, galatasaray'in degerlerini koruyan isim olarak yine taraftarlarin aslani.

    bakin.. lincoln'ü o an icin dövüp ülkesine gönderirseniz kötü de olsa bir yöneticilik yapmis olursunuz ve en azindan oradan bülent korkmaz'i skibbe'nin aksine güclü cikarip daha basarili olmasini saglarsiniz.. ınsani acidan sizi elestiririm ama yöneticilik babinda sözüm olmazdi.

    ve fakat arkadasim galatasaray lincoln'suz ciktigi eskisehir macinda ali sami yen stadinda on kisi kalmis rakip karisinda 1-0 eleniyor. aslen keyifsiz, istahsiz, ataksiz futbol burada basliyor.

    simdi kendinizi lincoln'ün yerine koyun. seni dövüyorlar, buna kimse sahit olmuyor ve sensiz eskisehirspor macina cikip kahraman olmak istiyorlar ve fakat olamiyorlar. ne x ne y kurtarabiliyor takimi.. akabinde yine yedek ve yine beraberlik.. sonrasinda hamburg macinda "gel bizi kurtar" diyorlar..

    --- alıntı ---

    yazının tamamı: http://devrimderki.blogspot.com/...el-yoneticiligi.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın