• 145
    bana kalırsa pek geçerliliği olmayan bir söylem. saha içinde ve saha dışında birçok dezavantaja sahip olduğumuz gibi rakiplerimiz ise avantaja sahip. teoride dile getirmek çok kolay fakat pratikte gerçekler her geçen gün suratımıza suratımıza çarpıyor. adaletin dahil olduğu koşullarda değerlendirilmeye alınabilecek bir konu. objektif olalım lakin gerçekçiliği elimizden bırakmayalım. galatasarayımızın düşmanı çok. gün safları sıklaştırma; taraftarı, yöneticisi, futbolcusu, gazetecisi ve her bir profesyoneli ile birlik ve beraber olma günüdür.
  • 149
    öncelikle böyle bir başlığın sözlükte olması hakem camiası adına utanç verici tabii ki bu durum hakem camiasının çok da umrunda değil. ben de dahil bu başlığa yazan insanlar affedersiniz gora'daki arif'in tabiriyle götünden element uydurmuyor, yani var böyle bir gerçek.

    başlıktaki eyleme gelecek olursak hakem dediğimiz kişi; yalnızca maçın değil o an koskoca stadyumun amiridir, maç öncesinden sonuna kadar imparator odur. yani maçta kullanılacak basit bir taç atışından maçın iptaline kadar her şey onun emrindedir. bu kadar bütün yetkilere sahip bir insanı yenebilmek sizce nasıl mümkündür? mümkünlüğünü tartışmayı geçtim bence imkansızdır. çünkü futbol her ne kadar belli kurallar üzerine kurulu olsa da yoruma açık ve gri pozisyonların çok fazla olduğu bir oyundur. haliyle sana göre, bana göre olan birçok pozisyon aslında hakeme göredir ve ona göre karar verilir.

    var sisteminin getiriliş amacı da aslında tam burada ortaya çıkıyor. nedir o? bariz hataların önüne geçmek. şu an topun kale çizgisini geçip geçmemesi ve ince olmayan ofsayt kararları dışında var'ın net bir müdahalesinden söz edemeyiz. aslında daha doğru bir ifadeyle iyi niyetli, objektif bir var'ın bunlar dışındaki pozisyonlarda da doğru karar verebilmesi mümkün ancak izlediğimiz kadarıyla ülkemizde oynanan maçlarda bu durum pek mümkün gözükmüyor. var sistemi geldiğinden beri hakemler daha çok konuşuluyor çünkü hatalar artık alenen yapılıyor.

    bu ülkede herkes futboldan az çok anlar; neyin penaltı, neyin kırmızı kart olduğunu da yorumlayabilir. çok ince pozisyonlar dışında da herkes belli bir kararda birleşebilir. yani cruyff'un meşhur sözünü tekrarlamak gerekirse "futbol basit bir oyundur, zor olan basit oynamaktır." gördüğümüz üzere zor olan kısmı oynayanlar için sen, ben ya da hakem için değil.

    son olarak bir de şuraya değineceğim: şimdi bazı arkadaşlar "sen iyi oynarsan hakemi de yenebilirsin." diyorlar. birincisi hiçbir futbol takımının böyle bir amacı olamaz. kurucumuz ali sami yen bile misyonumuzu anlatırken takımlardan bahsetmiş, hakemlerden bahsetmemiş. diyelim ki iyi oynadın ve hakemleri de yendin. kaç maç yenebilirsin? lig; bu sezon için konuşursak 38 hafta, 38 hafta da yenebilir misin? dünyada hangi takım 38'de 38 yapabilir? 38 galibiyete gerek olmadığının ben de farkındayım ancak eğer sana karşı bir artniyet varsa yani amaç seni şampiyon yapmamak ise senin sadece hakemi yenmenle iş bitmiyor ki rakiplerin de hakemle kazanmayacak. peki buna nasıl müdahale edeceksin?

    sonuç olarak bütün bu yazdıklarımı tek cümleyle özetlersem; dünyanın en iyi takımı da olsa eğer hakemler bilinçli bir şekilde o takımın karşısındaysa maç kazanabilir ancak şampiyonluk asla!
  • 150
    2018 ve 19 şampiyonluklarında da görüldüğü gibi mümkün eylem. oyunu kazanan momentumu da hakemi de kazanır. sen ceza sahasına 10 kez girersen penaltı alma ihtimalin buna mütenasip artar. maç boyu bir kere gelip oyuncun yere düşerse o penaltıyı alma ihtimalin düşük.

    sen rakip kaleye 2 şut çekip hakeme ağlarsan daha çok ağlarsın. bkz. fenerbahçe. yıllardır mütemadiyen ağlıyor. bu sözlükte de yıllardır hakemlerin fb'yi alenen kayırdığı söylenir ama sonuç ortada. yıllardır elde avuçta var sıfır. demek ki hakem sadece kullanışlı bir duygusal aparat. goygoy.

    ayrıca sen sahada zevk ver de yine kazanama. önemli olan o keyfi vermen. futbol bu, birinci amacı izleyeni keyiflendirmek. sürekli kazanmak veya hakemle harbe girmek değil.
  • 152
    tek kelime ile "yapamazsın". kötü hakem yönetimini oyununla yenersin, ancak art niyetli hakem yönetimini "yenemezsin". hakemin penaltı uydurmasına, kırmızı kart çıkarmasına hiç gerek yoktur. geçen yıl beşiktaş maçları ve bizim maçlara baktığınızda, bizim lig maçları ile avrupa maçlarına baktığınızda da görülebilecek bir fark var. hakemlerimiz öyle düdükler çalıyor ki maçın temposunu yerlere indiriyor. senin mücadele ile aldığın her topa rakip lehine faul verirken, sana yapılanı vermiyor. senin oyuncun daha ilk faulden, hatta bazen faul olduğu bile tartışmalı iken stoperine veya orta sah oyncuna sarı kart çıkarıyor. ancak, rakibe 5. uyarıdan sonra çıkarıyor. basketbolda da böyledir. düdükle oyuncular sindirilir. senin her temasına faul çalarken, rakibin sert hareketlerine bile faul çalınmadığında düşersin oyundan. ayrıca, futbol tempo oyunu. senin gücün tempodan gelirken, hakem oyunun temposunu o kadar yavaşlatıyor ki, oynayamıyorsun. özellikle geçen yıl ve bu yıl hakem yönetimleri kötü deil art niyetli. bunda hakemlerle beraber özellikle tff ve mhk'nın etkisi var. bizim maçlarda lehimize karar vermiş hakemler (aynı maçta aleyhimize bir sürü hatalı karar verse de) haftalarca maç alamıyor. aleyhimize açıkça hatalı bir karr veren bir hakem ise hemen ödüllendiriliyor. hakem notları açıklanmıyor mesela. pfdk kararları da tuzu biberi bu işin.
  • 153
    hatalı penaltıdan ziyade saha içinde senin aleyhine uyduruk düdükler, sarı kartlar gösteren ve rakibin sertliğine müsamaha gösteren bir hakemi çok çok zor yenersiniz. yanlış penaltı, ofsayttan yenen gol vb. olabilir.(var'dan önce en azından. ancak var hakemlerinin bu hataları yapma lüksü de yok) ancak size maçı kazandırmamak için sahaya çıkan ve bu yönde düdükler çalan bir hakem zor yenilir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın