vahşi doğada bir hayvan düşünün. karşısına bir rakip geldi. ya onu yiyecek, ya da onun tarafından yenilecek. o anda zayıf gördüğü bir noktası var rakibinin ama eski savaşlarından kalmış. acaba hayvan şöyle düşünür mü? buradan saldırmayayım, bu etik değil.
gökhan çıra hiç gereği yok iken 30 milyon tataftarı olan bir kulübe sataştı. bunu yapmasının birçok sebebi var elbette ama en büyük sebeplerinden biri kendisinin ve yol arkadaşının asıl gelir kaynağının sosyal medya olması. bu sebeple 30 milyon düşman, rakip edindi. bu rakipler de illa ki kendilerince zayıf gördükleri yere saldıracaklar. bundan doğalı yok. etik olmayabilir ama doğaldır. üstelik kendisinin bundan rahatsız olduğunu düşünmüyorum çünkü o istediğini aldı. takipçi sayısı arttırmıştır, gündeme de geldi, yol arkadaşına olan sataşmalardan dolayı mağdur edebiyatı da yapabilecek durumda. keyfi yerindedir yani şuan.
bizler ise kendisinin karakterini görmüş olduk.
17 ağustos 2019 tuzlaspor galatasaray maçında atılan ikinci golde spiker sarı kart çıktı dediğinde, gökhan olduğunu tahmin etmeyen yoktur herhalde. böyle kötü niyetli, terbiyesiz ve tahrik amaçlı hareket eden biri için duyar kasmak çok saçma geliyor bana. o karşındakini aşağılamak için elinden geleni yapacaksa, cevap alınca da bozulmayacak ki bozulduğunu da sanmıyorum. o konuda kendini aşmış olmasa, zaten o birliktelikte olmazdı.
benim için normal şartlarda istediğini yapabilir, umrumda değil, ayıplamam da, kaldı ki ayıplasam ne olacak. ortadaki durum beni ilgilendirmiyor, ben onlar için değersizim, onlar da benim için. kendi hayatları, kendi tercihleri. ancak benim değerime, galatasaray'ıma sataşırsa, ben de sataşarım, nokta!