çok çok fazla üzülüyorum cidden bunları yazarken; benim için şu 30 senelik hayatımda türkiyede başka hiç bir taraftarın yaşamamış olduğu başarıların, sevinçlerin, sevinmekten kendinden geçmenin, ve şu sıralar da hüzünlerin baş kahramanıdır kendisi. futbolculuğu sırasında yüzümü asla düşürmemiş ve hep kafam dik yürümemi sağlamış olması teknik direktörlüğünü illa beğenmem ya da eleştirmemem anlamına gelmemesi lazım.
evet o bir
galatasaray efsanesidir... evet onun futbolculuğu döneminde aramızda kurulan gönül bağı 3-5 maç ile ölçülemez ve yıpranamaz... ancak, bu gönül bağı benim rasyonel düşünmemi de engellememelidir... eldeki verilere bakıp doğru ve yanlışları ayırt edip, bunlar üzerinden gene elle tutulur gözle görülür çıkarımlar yaparak eleştirmek lazım.
öncelikli olarak savunulabilecek şeylere bakmak istiyorum kendimce (herkes farklı şeyler düşünebilir bu konuda, bunlar sadece benim fikirlerimdir);
+ haginin takımı değildir bu, kendisi kurmadı bu kadroyu. evet bu bir gerçek, gerek yönetimin gerek kendinden önce gelen teknik direktörlerin kurduğu bir kadroyla işe başladı.
+ sene başında gelmediği için, kendinden önceki antrenman programlarına alışmış oyuncuları kendince çekip çevirebilmesi için belli bir zaman ihtiyacı var. taktiksel varyasyonları oturtmak ise apayrı bir meseledir, sonuçta hepimizin bildiği gibi altyapılarda taktiksel eğitim verilmediğinden yerli oyuncular ani değişimlerde çok çok fazla bocalamaktadır ve yeni taktik(ler)in oturması neredeyse 1 sezon sürmektedir.
+ geldiği dönemdeki oyuncuların içinde bulunduğu ruh hali ve bıkkınlık en büyük sorundu zaten, herşeyin ters gitmeye başladığı dönemlerde işe başlaması ise yukarı da yazdığım gönül bağının ne kadar güçlü ve karşılıklı olduğunu göstermektedir. ancak oyuncuların bu tarz psikolojik buhranlardan ve yıkımlardan çıkması aynı sezon içerisinde çok çok zordur ve bunu o sezon içerisinde ancak bir mucize ile düzeltebilirsiniz.
benim gözlüklerimden böyle görünmektedir savunulabilecek yanları (teknik direktör olarak elbette)...
bir de madalyonun ters tarafına bakmak lazım, nelerdir eleştirebileceğim kendimce, nelerdir haksız olduğu konular... ancak belirtmekte fayda var; ben ne bir
futbolcuyum ne de
teknik direktör, futboldan çok çok iyi anladığımı da iddia edemeyeceğim... kısaca
kendim derken bir
futbol sevdalısı gözlüğünden gördüklerimi söylüyorum sadece...
+ hatalarından ders almaması, çok kibirli bir duruş sergilemesi ve "sadece ben bilirim"cilik yapması.(ana başlığımız budur)
+ genel kadro seçimlerinde bariz hatalar yapması. herkes gibi düşünmüyorum ben bu konuda mesela; ayhan ve serveti ayrı bir yere koyuyorum çünkü
ayhan akman herhangi bir platformda onu eleştiren kişilerden katmer katmer faydalı olmuştur
galatasaraya ki şu anda bile elinden gelenin en iyisini yapmaktadır nezdimde.
servet çetin ise hagi geldiğinden beridir kötü diyebileceğim bir performans sergilemedi bence, evet rijkaard ın gidişinde belki en önemli etkenlerden biridir karaktersiz davranışları ama bu teknik direktörü değil yönetimi bağlar... öyle bir adamı takımda tutumayı sindirebiliyorlarsa, hagi de kullanır en iyi şekilde onu.
ancak; bir
barış özbek,
mustafa sarp,
aydın yılmaz,
hakan balta,
gökhan zan,
robinson zapata değil bu takımın, dünya üzerindeki hiç bir takımın bırakın ilk onbir, genel kadro yapısı içerisinde bile yer almaması gereken insanlardır. (bakın futbolcu demiyorum)ancak her maç bunlardan 3 ya da 4 tanesini maç kadroları içerisinde en az 1-2 tanesini de ilk onbir de görmekteyiz her hafta. taraftarlar, medya ve galatasaraylı blog yazarları artık
bam konusunu diline doladı, herkes görüyor bunu, herkes aynı şeyi söylüyor... hakan baltanın yaptığı hatalar sene başından beri dağ oldu olmasına da çığ bile düştü üzerimize...
işte burda hata hagi de, haklı ve haksız eleştirileri ayırt edemeyip (ya da etmeyip) "kimseyi dinlemem, kendi bildiğim doğrudur" demesi... hatta daha ileri gidip sırf ettiği lafları yememek için ( kiralık oyuncu istemiyorum) bu hatalarında ısrar etmesi... bu saydığımız isimler yerine bir
emiliano insua ve altyapı dan gençleri koysa kim kalkıp da laf edebilirdi hagi ye... şahsen ben etmezdim.
+ devre arası transferde esas kanserli bölgeye neşteri vurup (orta sahanın ortası) gerekli transferleri yaptırmaması/yaptıramaması...
colin kazım,
bogdan stancu,
yekta kurtuluş,
emmanuel culio... hepsi iyi transferler lafım yok, ancak hiç biri orta saha göbeğinde oynayacak adamlar değil esasen... kimi açık, kimi serbest, kimi iç oyuncusu... esas sorunlu bölgeye 1 transfer dahi yaptırmaması haginin suçudur, kimse yönetim mönetim diye konuşmasın, kalkıp stancu ya 5,5milyon euro sayabiliyorsa yönetim bir tane de orta sahanın ortasında oynayabilecek çift yönlü bir adamı da kolundan tutup getirebilirlerdi hagi bastırsaydı.
+ bu sene zaten kaybedilmiş vaziyette, taraftarı heyecanlandıracak hiç bir şey yok... bunu fırsat bilip alt yapıdaki gençlere bu saydığımız isimler yerine şans verseydi herkes eminimki maçlara sırf bu gencecik çocukları görmek ve galatasarayın geleceğine destek vermek amacıyla gidip onları destekleyecektir (son maç 5000 biletli seyirci o stad için absürd bir rakam)... bir ara
anıl dilaver çıktı yoklukta, ama onu da erittiler şimdi göremez olduk... tam yanında tugay (yani alt yapıdakileri en iyi bilecek kişi) otururken ondan hiç yararlanmaması bu yönde gene haginin hatasıdır...
+ takımda yabancılar dahil kim-nerde oynadığını bilmiyor. bu kendilerinin lafları. genel taktiksel bir dizilimi oluşturamadı, tam anlamıyla kaos futboluna sürükledi takımı. her hafta oyuncuların yerleri, pozisyonları değişmez-değişmemeli... hem psikolojik hem fiziksel olarak bu kadar pozisyon değilştirmek tüm oyuncuları yordu ve bıktırdı... çoğu oyuncuyu esas yerinde oynatmaması gene benim gözümde haginin hatasıdır.
+ her maçta yaptığı değişiklikler bence hatalarla doludur. en basitinden
13 mart 2011 ankaragücü galatasaray maçında yaptığı değişiklikleri enine boyuna düşünmeme rağmen arkasında mantıklı bir açıklama göremiyorum... gene hatalarından ders almama maddesine dönüyoruz burda...
+ futbolcuyken saha içerisinde oyunu ne kadar iyi okuyup yönlendirebiliyorsa, teknik direktörlüğü sırasında tam tersi durumda... sahaya dışardan bakarken sanki gözünün üstüne at gözlüğü geçmiş gibi dar bir bakış açısından bakarak oyunu yönlendirmeye çalışıyor ve doğal olarak da başarısız oluyor. rakibin yaptığı hamleleri de algılayamayıp , üstüne bir de onların ekmeğine yağ sürecek kararlar veriyor.
daha bir sürü şey de yazılabilir ancak yeterince uzun bir yazı olduğu için burada kesmek istiyorum örnek ve çıkarımlarımı.
her zaman için istikrardan yana olmuş biriyimdir, isterdimki hagi bizim
alex fergusonumuz olsun, ama olmadı... olduramadık... kendi yaptığı bir çok hatayla
galatasaraya yarar sağlayamamıştır hagi bir teknik direktör olarak... zarar verdiğini de düşünmüyorum ama, zaten geldiği dönemde bence biz lige çoktan havlu atmıştık... sadece ve sadece yaptığı hataları artık hiç kimse görmezden gelmemektedir, ama bu demek değilki kendi ismine ve aramızdaki bağa zarar verecek bu yaşananlar... asla ve asla bunu yaşamayacağız biz, gene her gördüğümüz yerde seni
i love you hagi diye bağıracağız... ama olmadı hagi, teknik direktör olarak olmadı... yapılacak eleştiriler seni daha da fazla yıpratacağı için,
galatasarayı daha da yıpratacağı için, sana haksızca bel altı vuranlara (adam gibi eleştiri yapanlara değil) şu durumumuzda 2 çift laf söyleyemediğimiz ve biz taraftarlar da yıprandığı için ; üzülerek de olsa
git artık hagi...