istanbul'da tatilde ergenliğin tadını çıkarıyoruz. düşün o zamanlar istanbul'da tatil yapabiliyor, sahillerin, denizin tadını çıkarabiliyorsun. neyse, tsyd var o zamanlar, fener ve beşiktaş sağlam yenmiş bizi. sezon başı moraller sıfır, "yalan oldu bu sezon da" diyoruz. sonra gazetede bir haber okuyorsun, diyor ki hagi geldi. eh internet yok, avrupa ligleri televizyonlarda verilmiyor, haberleri yapılmıyor. ama dünya kupası izliyoruz, hagi kim biliyoruz. nasıl bilmeyelim ki? yani şimdiki gibi "oha feghouli geliyomuş" falan gibi yalan bir şaşkınlık değil bu. hagi diyorlar lan hagi! diyorum ki "nasıl hagi lan, bildiğimiz hagi mi? hani o kolombiya'ya sol çarprazdan dünya kupasının en güzel gollerinden birini sallayan, maradona ile kıyaslanan hagi?"
evet bakıyorsun o hagi migros poşetinden çıkan galatasaray şapkasını takıp gülümsüyor kameralara. o günden sonra zaten hagi her gülümsediğinde sen de gülümsüyorsun, hayatındaki en mutsuz dönemlerden birinde olsan dahi. 5 yılda sana hayal bile edemeyeceğin kadar çok güzel hatıra bırakıyor. çocukluğunda prekazi izleyerek galatasaraylı olan bu ergene bir kez daha bir futbolcu için "iyi ki galatasaraylıyım" dedirtiyor.
yüzünden gülümseme, hayatından mutluluk hiç eksik olmasın dünyanın en güzel gülen adamı.
http://gss.gs/zlh