• 52
    19 şubat 2011 gençlerbirliği karabükspor maçında zncile tribundeydik. bu kadar kibar baska bir taraftar yoktur eminim. bircok takımının kendilerinde olmadıgını iddia etmesine karsı bu adamlarda gercekten kufur yok. ulan nasıl kufur olsun, adam stadı ayagı kaldırabilmek icin bile " ayaga kalkabilir misiniz? " seklinde tezahurat yapıyor. ayrıca sen nasıl reddedersin boyle birisini biz de reddetmedik kalktık ayaga.* macta* 1-0 ondesin, hakem aleyhine sikkodan bir penaltı çalıyor. herhangi bir tribun olsa genelde " ibne hakem " seklinde soylenen tezahurat bu takımın taraftarı tarafında " acemi hakem " seklinde yapılıyor. sonuc olarak guzel bir taraftara sahip futbol takımı daha iyi yerlerde olmayı hakediyor.
  • 55
    ilhan cavcav ile yeni bir operasyona başlayacağı belli olan takım.

    önce takımın başına giray bulak getirildi, ardından orhan şam fenerbahçe'ye, mustafa pektemek beşiktaş'a satıldı.

    orhan şam'dan 3.5 milyon euro, mustafa pektemek'ten 4 milyon euro + ali kuçik gibi bir kazanç sağladılar.

    bakalım yine afrika'ya mı yönelecekler yoksa avustralya falan mı yapacaklar.
  • 65
    şu anda tüm futbol takımı başkanları ılhan cavcav'la birlikte cepa avm'de 'behsat ç. seni kalbime gömdüm' filmini izlemekte.. ilhan cavcav'in yanında filmin başrol oyuncusu erdal beşikcioğlu ve tüm ekibi oturmakta.. lan o değil de sinemaya geldik filmden önce film döndü.. erdal beşikcioğlu'nun boynunda gençlerbirliği atkısı var her zamanki gibi..
  • 66
    sezon başından beri bu takımın iyi yolda olduğunu hep söyledim. nitekim zor zamanda çok iş başarıyorlar.
    fuat çapa kaynaklı gelen sorumluluk bilinci futbolculara aşılanmış, çok çok kısıtlı kadroyla şu anki durum çok büyük başarı.

    gelin tanış olalım, ilk 11'e bakalım.

    **
    ramazan, cem can, curri, aykut, mehmet sedef, hurşut, azofeifa , soner, yasin, oktay , tum
    **

    sanki elinde üç-beş oyuncusu var da kalanını da esnaftan toplamış gibi bir takım. kalburüstü bir tane oyuncusu yok. vasatın üstünde belki biraz aykut, hurşut, oktay.
    gerisi?

    forvette tum var yahu. cem can var defansta. mehmet sedef bizim bildiğimiz, beşiktaş'ın 14. yedek sol beki. azofeifa var, ismini gözün kapalı yazamazsın.

    diyecek başka söz yok, helal olsun.
  • 68
    yöneticilerinin yaş ortalaması +70 olan, ismiyli ters orantılı takım. bu hafta oynayacakları fenerbahçe maçı için çıkarttıkları misafir tribün bilet fiyatları 56 tl'dir. muhtemelen bu fiyat belki de daha fazlası 3 aralık'ta galatasaray için de geçerli olacaktır. şikenin ve şikecinin dostu ilhan cavcav'ın fenere bu kadar pahalı bilet satması düşündürdü.
  • 69
    kuruluş öyküsü ;

    --- alıntı ---

    ramiz eren, şöyle anlatıyor: "ben iki üç arkadaşla beraber birinci takımda oynardım. o zaman daha yaşım küçük ama, 1.80 boyundaydım. ekrem bey, bizi takıma almadı. biz de kızdık. arkadaşlarımızdan asım adında bir çocuk vardı. bunun babası muş mebusuydu.* babasına anlatmış. babası ΄sen çocukları çağır΄ demiş. çağırdı, asım΄ın evine gittik. ΄ne diyorsunuz çocuklar?΄ dedi. ΄amca΄, dedik, ΄bizim yerimize aldıkları o oyuncular iyi oyuncular değil. biz de kızdık, ne yapalım diye düşünüyoruz.΄ ΄çocuklar, ben size bir kulüp kuruvereyim mi?΄ dedi. ΄yalnız΄, dedi, ΄kulübün bir forması lâzım. tüzüğe yazacağız. gidin bir forma alın΄. eskiden bedediyenin üzerinde bir dükkâncı vardı. oraya gittik. orada siyah-kırmızılı bir forma bulduk. hepimiz parayı verdik, birer forma aldık. gittik eve. dedi ki asım΄ın babası, ΄tamam, madem ki gençsiniz, ΄gençlerbirliği΄ yapıyorum.΄ gitti bu, gençlerbirliği kulübünü tescil ettirdi."4 gençlerbirliği΄nin resmî kuruluş tarihi, 14 mart 1923΄tür.

    gençlerbirliği renklerini, kıtlığa, darlığa, müşkülâta borçludur buna göre; halin yanında yer alan karaoğlan çarşısındaki o dükkânda, kırmızı-siyahtan başka forma (veya başka anlatımlara göre öğrencilerin evde diktirecekleri kırmızı-siyah basmadan başka uygun malzeme) bulunmamasına... sultani΄nin bu "asi" 8. sınıf öğrencileri, 20-25 kişidir. aralarında, ramiz΄in yanısıra, mennan, mazhar, sait, kenan, iki namık, rıdvan, hafi, ruhi, ziya, hakkı beyler vardır. ilerki yıllarda ramiz (eren) savcı ve ankara milletvekili, mennan (iz) komple bir sporcu, namık (katoğlu) spor yöneticisi, namık (ambarcıoğlu) matbaa sahibi, rıdvan (kırmacı) ankara΄nın ilk fotoğraçılarından, hafi (araç) spor mağazası sahibi olacaktır.

    okul dışında kulüp kurmaya girişen öğrencilerin ilk işi, sultani takımıyla boy ölçüşmektir. yine ramiz eren anlatıyor: "ankara lisesi΄ni maça çağırdık. şimdiki doğumevi΄nin karşısında mezarlık vardı, belediye orasını kaldırdı, boş bir saha oldu orası. orada maça çağırdık ankara lisesi΄ni. direk mirek yok, ceketleri çıkardık koyduk, kale yaptık, öyle oynadık. 0-3 yendik şampiyon takımı! yenince maneviyatımız yükseldi, çok yükseldi. ondan sonra işte, gençlerbirliği takım oldu."

    "hamit tarlası" denen arazide yapılan bu maçtan sonra resmî lise takımıyla "gençler"in birleşmesi eğilimi belirir. hatta bir rivayete göre, gençlerbirliği΄ni kuran öğrenciler kırmızı-siyah ankara gelinciklerinden bir buket yaparak hocalarının gönlünü almaya gidecekler; kulübün rengi o gelinciklerin kırmızı-siyahıyla pekişecektir.

    okul yönetimiyle gençlerbirliği΄ni kuran öğrenciler arasındaki ihtilâf, ankara liginin ilk sezonunun puan cetvelinde de görünüyor. 1922/23 sezonunda ankara liginin 5 takımı arasında yer alan ankara sultanisi, bu problemler neticesinde zayıf düşmüş kadrosuyla iki maç oynayıp yenildikten sonra ligden çekilmiştir!

    7 takımlı 1923/24 sezonunda ise artık sultani yok, gençlerbirliği vardır (bazı kaynaklara göre, "gençler"5). ancak okul yönetimiyle öğrenciler arasındaki gerginlik hâlâ tam giderilmiş değildir. okul müdürü münif kemal bey öğrencilerin kendisine haber vermeden kulüp kurmasını gurur meselesi yapmıştır. "asım΄ın babası" olan muş mebusu, münif ak΄ı kastamonu΄ya tayin ettirerek bu engeli aşmak ister.6 ancak kastamonu sultanisine tayin olan münif kemal΄in yerine gelen celâl bey de "talebelerin hariçte kurduğu" kulübü hoş karşılamaz. okul öğrencilerinin dışarda futbol oynaması yasaklanır. bu ihtilâf üzerine, takımın as oyuncularından mennan bey, çareyi okulu terketmekte bulur, kaydını ziraat mektebine aldırır!7 hatta gençlerbirliği sahaya takım çıkatabilmek için okul dışından takviye alır. ancak bu çabalara rağmen, oynadığı 6 maçta yenilmeyen (3 galibiyet, 3 beraberlik alan) gençlerbirliği, kalan iki maçına takım çıkartamaz.

    eksik maçlarına rağmen, bu ilk sezonunu 4. sırada tamamlar. bir süre sonra yapılan idman cemiyetleri ittifakı ankara kongresinde, bu gerginlik çözülecektir. kongreye ankara sultanisi adına katılan müdür celâl bey, delegasyonda yer alan gençlerbirliği temsilcilerini -yani kendi öğrencilerini- bu kongrede "resmen" kabul etmek durumunda kalır. ardından, türkiye idman cemiyetleri ittifakı΄nın genel kongresinde, münif kemal beyle gençlerbirliği΄nin vuslatı gerçekleşir. münif kemal bu kongreye kastamonu delegesi olarak katılmıştır. gençlerbirliğili sultani öğrencileri, bir çiçekle eski müdürlerini ziyaret ederek gönlünü alırlar ve kendisine kulübün başkanı olmasını teklif ederler. münif kemal, gözleri yaşararak kabul eder bu öneriyi. münif kemal΄in başkan olduğu, gençlerbirliği΄nin ilk "gerçek" yönetim kurulunda, şu isimler yer alır: avni (memur), cemal (memur) , hamdi (lisede türkçe öğretmeni) beyler, mennan iz (lise son sınıf öğrencisi), kemal sıtkı tarlan (belediyede memur).

    münif kemal beyin 9 yıl sürecek olan başkanlığıyla birlikte, gençlerbirliği΄nde hem gerginlik sona erdi, hem de yükseliş başladı. kastamonu΄dan ankara΄ya maarif başmüfettişi olarak dönen münif kemal, maarif vekili mustafa necati΄nin kulübü himayesini ve maarif camiasının birçok üyesinin kulübe üye olmasını sağlayarak, gençlerbirliği΄nin "okullu takımı" hüviyetini pekiştirdi. öğretmen okullarından mezun olan yetenekli sporcuların ve futbolcu öğretmenlerin ankara΄ya tayinini sağlayarak kulübe kazandırması, münif kemal ak΄ın en önemli hizmetiydi. örneğin izleyen yıllarda gençlerbirliği΄nin golcüsü olarak sivrilen (sol ayaklı) fikret (saltcan), izmir΄de öğretmenken münif kemal bey tarafından keşfedilerek ankara΄ya ve gençlerbirliği΄ne aldırılmıştı. ("izmirli fikret" olarak anılan fikret saltcan, ankara hukuk fakültesini bitirerek avukat olmuştur.) münif kemal ak΄ta, kulüp başkanlığıyla öğretmen kişiliği içiçe geçmişti; oyuncuların tahsil hayatlarını yakından gözetirdi. ramiz eren anlatıyor: "926 veya 927 senesinde, gençlerbirliği΄nden beni millî takıma çağırdılar. yalnız beni çağırdılar. münif kemal bey vermedi. dedi ki, adil ile fikret΄i de alırsanız, veririm ramiz΄i, dedi. sonra beni de çağırıp dedi ki: ΄oğlum, seni çağırdılar ama sen 10. sınıftasın.gidersen sınıfta kalacaksın. doğru değil bu. bir saat oyun oynayacaksın, bir sene sınıfta kalacaksın. vazgeç΄ dedi. ΄peki müdür bey nasıl istersen΄ dedik. benim yerime beşiktaşlı baba hüsnü΄yü aldılar millî takıma." izleyen yıllarda da münif kemal geleneği sürecek, çoğu üniversiteli olan futbolcuların tahsil hayatını daima gözetmek, gençlerbirliği idarecilerinin karakteristik bir vasfı olacaktır.

    --- alıntı ---
  • 70
    yıllardan beri yabancı oyuncu transferi konusunda övülen takım. yok nerden buluyormuş da getiriyormuş bunları, hep ilhan cavcav'ın başarısıymış da bilmem ne.

    ulan kontrol zaten yıllardır adamın elinde. takımın isminden dolayı öyle bir misyon yüklenmişler. bu alanda tek takım zaten onlar. dolayısıyla bazı oyuncuları elbet uygun fiyata alıp parlatıyorlar. ancak sanılan o ki, gençler'in aldığı her yabancı verimli... 250 bin euro'ya alıp 5 milyon euro'ya satıyorlar... yok böyle bir şey.

    mohammed lawal, patrick nys, damir botonjic, sammy gtari, fredrik risp, christian jardler, david solomon abwo, marcinho, igor bogdanovic, christophe lepoint, mihael niçoise, nicolas peric, nikola petkovic, marko zoric, nick carle, bojan isailovic, patiyo tambwe, debatik curri, franck mawuena...

    bu isimlerin kaçını duydunuz mesela ? son 9 yılda alınan ve başarısız olan transferleri gençlerbirliği'nin. zaten el saka, youla, mbayo gibi isimler yıllarca bu takımda kalmışlardı. geriye kalan oyunculardan thomas zbedel, josip skoko gibi isimleri saymazsak hemen her gelen oyuncu aynı sene içinde başka bir takıma - ki çoğunluğu gençlerbirliğinden kötü takımlar - transfer oldular.

    demek ki neymiş, her aldıkları yabancı çok iyi çıkmıyormuş.
    demek ki neymiş, gençlerbirliği porto değilmiş.
    demek ki neymiş, gençlerbirliği genç oyuncuları parlatma konusunda rakipsiz olduğu için abartılıyormuş.
  • 72
    fenerbahçe 2 olarak isim alabilirler. başkanlarının takımın oynadığı maçlara bariz müdahelesi var. rakip seçerek oynadıkları çok bariz. bugün oynanan 10 mart 2012 galatasaray gençlerbirliği maçını anlatan spikerlerin bile dikkatinin çeken bir defansif tutumla oynuyorlar. ki aynı spikerler bu sene hiç bir maçta böyle oynamadıklarını söylüyor. daha geçen hafta yine bir istanbul deplasmanında yol geçen hanı olan defanslarının "kötü gün" şirinliğiyle geçiştirilmemesi lazım. lafı daha fazla uzatmadan söylüyorum: fenere yatan, galatasaray'a aslan kesilen takımdır gençlerbirliği. bize aslan kesilmesi problem değil. yapmaları gereken de o, zaten mesele fenere yatmaları ve bunu bariz bir şekilde yapmaları. o başkanları yaşadığı sürece bu kulüp leş statüsünde kalacak çok belli.
  • 73
    ne başkanı ile ne de bir avuç seyircisi ile süper ligi asla hakeden bir takım değildir. izmir'de göztepe, altay, karşıyaka gibi üç büyük kulüp ile benzerlik gösteren,
    lige renk katacak takımlar duruken kendilerinin bu ligde olması saçmalık. seyirci potansiyeli ile süper ligi daha çok hakeden bir çok şehir takımı alt liglerde
    sürünürken, bomboş tribünlere oynayan ibb ve gençlerbirliği takımları süper ligin demirbaşı. ne olursa olsun ankara'nın süper ligde olması gereken tek takımı var;
    o da küme düşen ankaragücü. dilerim cavcav hayattayken gençlerbirliği de tez zamanda ankaragücü'nün akıbetini yaşar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın