76
aslında hep fenerbahçe türkiye'ydi.
bu ülkede nasıl kavga ediliyorsa, nasıl seviniliyorsa, nasıl tartışılıyorsa, nasıl tepki gösteriliyorsa, nasıl abartılıyorsa, nasıl yerin dibine sokuluyorsa karşılığı fenerbahçe'ydi. türk insanını en iyi yansıtan kulüp olmuştur fenerbahçe. fenerbahçe'nin cazibesi de budur. fenerbahçe'yi tutanlar kendilerini görürler takımda.
oysaki ben türkiye'deki taraftar profilinin birbirine çok benzediğini düşünmüşümdür hep. aslında çelişki yaşamıyorum. sadece neden galatasaraylıyım sorusunun cevabını kendimce verebiliyorum. birbirine çok benzeyen taraftarların neden tıpatıp aynı olmadığının yanıtıdır neden o takımı tutuyorsun sorusu. ne sarı-kırmızı renkleri çok sevmem ne de babamın galatasaraylı olması. kafamda kurmuş olduğum galatasaray imajı olmuştur beni bu takıma çeken.
o imaj türkiye'nin imajıyla hiç uyuşmadı bunca zaman. galatasarayla çok küçük yaşlarda tanıştık. yöneticilerin saygıdan taviz vermeyen tavırları, olanla yetinmeyen, vizyonunu ülkenin sınırlarının dışına taşıran bir galatasarayla büyüdük, içimize o işledi. bazen sonuç alamadık bazen ise çokça aldık. şimdilerde bu düşünceye elitistlik dendiğinin farkındayım ama büyük düşünmenin elitistlik sayıldığı bir ülkedir türkiye. zaten bu yüzdendir türkiye ile galatasaray'ı örtüştüremem. ben biliyorum ki benim gibi düşünen çok adam var burada. onun içindir rijkaard'a tepki gösterenlere belki de gereğinden de büyük tepki gösterilmesi. rijkaard biraz da bazılarımız için bu düşünceleri temsil ediyordu. belki de kewell'ın galatasaray'a verdiğinden daha fazla değer görmesi de bununla açıklanabilir.
keşke galatasaray türkiyeleşeceğine, türkiye galatasaraylaşsaydı. beni en çok üzen taraf budur. her şeye rağmen taraftarın şu günlerdeki duruşu insanı umutlandırmaz da ne yapar. boşuna dememişler galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır diye.
bu ülkede nasıl kavga ediliyorsa, nasıl seviniliyorsa, nasıl tartışılıyorsa, nasıl tepki gösteriliyorsa, nasıl abartılıyorsa, nasıl yerin dibine sokuluyorsa karşılığı fenerbahçe'ydi. türk insanını en iyi yansıtan kulüp olmuştur fenerbahçe. fenerbahçe'nin cazibesi de budur. fenerbahçe'yi tutanlar kendilerini görürler takımda.
oysaki ben türkiye'deki taraftar profilinin birbirine çok benzediğini düşünmüşümdür hep. aslında çelişki yaşamıyorum. sadece neden galatasaraylıyım sorusunun cevabını kendimce verebiliyorum. birbirine çok benzeyen taraftarların neden tıpatıp aynı olmadığının yanıtıdır neden o takımı tutuyorsun sorusu. ne sarı-kırmızı renkleri çok sevmem ne de babamın galatasaraylı olması. kafamda kurmuş olduğum galatasaray imajı olmuştur beni bu takıma çeken.
o imaj türkiye'nin imajıyla hiç uyuşmadı bunca zaman. galatasarayla çok küçük yaşlarda tanıştık. yöneticilerin saygıdan taviz vermeyen tavırları, olanla yetinmeyen, vizyonunu ülkenin sınırlarının dışına taşıran bir galatasarayla büyüdük, içimize o işledi. bazen sonuç alamadık bazen ise çokça aldık. şimdilerde bu düşünceye elitistlik dendiğinin farkındayım ama büyük düşünmenin elitistlik sayıldığı bir ülkedir türkiye. zaten bu yüzdendir türkiye ile galatasaray'ı örtüştüremem. ben biliyorum ki benim gibi düşünen çok adam var burada. onun içindir rijkaard'a tepki gösterenlere belki de gereğinden de büyük tepki gösterilmesi. rijkaard biraz da bazılarımız için bu düşünceleri temsil ediyordu. belki de kewell'ın galatasaray'a verdiğinden daha fazla değer görmesi de bununla açıklanabilir.
keşke galatasaray türkiyeleşeceğine, türkiye galatasaraylaşsaydı. beni en çok üzen taraf budur. her şeye rağmen taraftarın şu günlerdeki duruşu insanı umutlandırmaz da ne yapar. boşuna dememişler galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır diye.