• 1
    bu son elano transferinden sonra daha da fazla artması gereken davranış. yani biz diyoruz bizim kulüpte para yok o yok bu yok şu yok ama adamlar acımıyorlar basıyorlar parayı getiriyorlar. evet geleceğimiz çok çok iyi olacak bir kulübüz ama o geleceği şimdiden yaratmalıyız!

    2. bir ribery vakasını kaldıramayız onun için elbette biz de elimizi cebimize atmalıyız. tribünleri doldurmak zorundayız, ürünlerimizi almalıyız. yönetim kalitesini gösterdi şimdi sıra taraftarda...
  • 2
    "bayan kahkaha" saba tümer'in programına konuk olmuştu küçük metin. o akşam; zoraki taktığı her halinden belli olan, bir türlü çekiştirip düzeltemediği ve en sonunda, "izin isteyerek" çıkartıp kenara koyduğu, son derece modern ve şık bir kravat takmıştı.
    kendisini, o gencecik bedeni içinde "subay üniforması giyidirilmiş sünnet çocuklarına" benzetmiştim. çünkü bu, onun tarzı değildi ve "kendisi gibi" değildi o kıyafetlerin içinde.

    belki kendisi gibi değildi o ekranda o anlarda ama "tam bir galatasaraylı" gibiydi. önemli sayılabilecek, tüm kamuoyuna hitap eden programda, kendisini "takım farkı gözetmeksizin sevenleri ile" buluşacağını biliyordu. allahı var, o açık renk takımın içinde gayet de yakışıklıydı. sahada nasıl yetenekli olduğunu gösteriyorsa, ekranda da "duruşu ve zekasıyla" sempatik olunabileceğini, nasıl bir "taraftar" olunabileceğini göstermişti, bu 22 yaşındaki genç adam!

    bir soru üzerine, bir taraftan "allah bana türkiye'de başka bir takımın formasını giymeyi nasip etmesin" diyerek; neden küçük metin sıfatını hakettiğini kanıtlıyor, diğer taraftan avrupa'ya transfer olduğunda "galatasaray ile karşılaşırsa gözünün yaşına bakmayacağını, çünkü beraber ter akıttığı o zamanki takım arkadaşlarına ihanet edemeyeceğini " büyük bir profesyonellik ve olgunlukla anlatıyordu.

    biz türk insanı olarak sıcak insanlarız. her formayı öpene, her mazlumu "oynayana" kucak açarız. bizim genlerimiz avrupa'nın soğuk "hümanizmine" uymaz! dolayısı ile yukarıda bir örneğini gördüğümüz "duruşa" sahip olmamız gerekir.

    galatasaray taraftarı olarak, metin oktaygibi "sevenlerimizi üzmeyecek" ama küçük metin'in dediği gibi "profesyonelliğimizi de asla kaybetmeyeceğiz". başka bir deyişle yüreğimizi ve aklımızı birbirinden ayıracak ve buna "bir meslek" olarak bakabilmeyi bileceğiz. metin oktay gibi, modern ve "beyefendi, tam bir centilmen, bir fenomen" olmayı bilecek, küçük metin gibi yeri geldiğinde "kadınımızın elinden sıkı sıkı tutarak delikanlı gibi" kameraların karşısına geçebileceğiz.

    bir lig maçı sonrası harika bir oyun çıkartan ve tek başına 4 gol atan metin oktay, soyunma odası bayram yeri gibiyken bir kenarda başı ellerinin arasında düşünceli bir şekilde oturmaktadır. o günlerde soyunma odaları dahil her yere girebilen gazetecilerden birisi bunun nedenini sorduğunda, efsane adam ağlamaklı bir tonda: "ağabey! yarın bütün basın şimdi beni yazacak, allah beni şımartmasın, allah bana o günleri göstermesin ağabey" diyebilmiştir.

    yenilgi ile biten bir iç saha maçında, ismi lazım değil bir brezilyalı, elini kolunu sallayarak soyunma odasını, kulaklıklarıyla terkederken, küçük metin kalorifer dairesinde ağlayabilmiştir.

    aynı küçük metin, saba'ya "o iş başka, omuz omuza yürüdüğüm arkadaşlarımın alınterine nasıl ihanet edebilirim?" de diyebilmiştir.

    adımızın büyüklüğüne yakışır taraftar olmalıyız, en büyük sorumluluğumuz budur.

    yoksa mor forma, turuncu tozluk, asimetrik kesimli plaj havlusu konu olarak biraz hafif kalır!
App Store'dan indirin Google Play'den alın