içinde, futbolcular arasında karşılaştırma yapmayı bilmeyenler mevcuttur, fazlasıyla.
iki futbolcuyu birbiriyle karşılaştırırken bir türlü ölçüyü tutturamıyor birini göklere çıkartıp, birini yerin dibine sokuyorlar. karşılaştırmaları da çok ilginç; hiç bir ortak noktası olmayan adamları sırf mevkileri aynı diye karşılaştırabiliyor. örneğin,
elano blumer,
selçuk inan karşılaştırması okudum sözlükte, elano'un selçuk'un sağ tırnağı etmeyeceği falan söylenmiş. yahu insaf! tamam elano bizde ahım şahım bir performans göstermedi ama selçuk'la bir tutmak nasıl bir anlayıştır. çok merak ediyorum selçuk'un yanına
mustafa sarp ve barış'ı
* koysak arkaya servet'le
* hakan balta'yı önüne gerçek forvet olmayan arda falan geçse nasıl bir performans sergileyecek. yanlış anlaşılmasın elano'yu savunup selçuk'u kötülediğimden değil. ilk zamanlar selçuk'u tanımamamdan dolayı eleştirsem de oyun tarzını anlayıp beğenenlerdenim. ama bu elano'nun onun bilmem neyi olmayacağı anlamına gelmiyor. kıyaslama yaparken zamanın şartlarını gözardı etmek en büyük yanlıştır bence, ki kıyaslamayı da son derece gülünç yapar.
bir başka karşılaştırma kısasları da, bir kişiyi en kötüye bakarak tercih ediyorlar. örneğin, bence
galatasaray futbol tarihinin en talihsiz orta üçlüsü olan
bam, anlaşılan artık her yeni transferde, beğenmeyen tarafın layığı olarak gösterilecek. yarın bu takıma, orta sıralardan vasat bi futbolcu gelse sırf topla daha iyi pas veriyor diye eleştirilemeyecek, eleştirenler
mustafa sarp'ı unutmakla suçlanacak. arkadaş, sarp, barış zaten
galatasaray futbolcusu olmadıklarını defalarca gösterdiler ne diye gidip onlarla kıyaslıyorsun, illa biriyle kıyaslayacaksan
galatasaray futbolcusuyla kıyasla,
emre-okan-suat üçlüsüyle kıyasla ne biliyim.
umarım tepkim ve demek istediklerim anlaşılmıştır. yorum ve önerilere açığım.