• 154
    bir kısmı kendilerini manchester city taraftar forumunda rezil etmektedir. ben inanıyorum ki bugün ilgili forumu okuyan bütün aklı başında insanlar bu garip fanatiklerden nefret etmiştir. "say goodbye to elano" gibi maymunluğun ötesi bir cümle burada yazılanların en usturuplusudur, düşünün yani.

    http://www.bluemoon-mcfc.co.uk/...207&start=50

    not: bir kısmı dedim, hemen dalmayın "vay emana koyum taraftara laf etti" diye.
  • 155
    simdi topun onlarda oldugu taraftar grubudur. (topun elimizde oldugu taraftar grubu devrik oluyor diye boyle kullandim yoksa kendimi bu grubun disinda goruyor degilim). artik klubu finansal olarak desteklemek farz olmustur. bu sezon ben taraftarim diyen herkesin en az bir adet orjinal formaya sahip olmasi gerekiyor. alinacak dogum gunu vb hediyeler icin de adres galatasaray store olmalidir.
    ben yillardir herkese hediyeyi galatasaray storedan aliyorum daha bir kere memnun olmayan insan gormedim.

    sonuc olarak madem bu kadar transfer bekliyoruz ve yonetim de bu beklentileri fazlasiyla karsiliyor, bizim de ustumuze dusen gorevi yapmamiz lazimdir.

    edit degil ekleme: seneye de artik cok sayida transfer beklememesi gereken taraftar grubudur. transfer yapacagiz diye ekonomik durumu iyice cokertmek olmaz. oyuncu satilirsa yerine isimler alinabilir ama bana gore bu kadronun artik eksigi yoktur.
  • 156
    ansızın görünce çok hoşuma giden taraftardır bu. markete falan giderken, 2 dakka durup toprak sahada maç yapan veletlere bakınırım. kaçında galatasaray forması var diye. genelde %40-50* arası renkdaş çıkınca da sinsice sevinirm. öte yandan, yolda, işte, okulda, durakta, sağda solda vs. sarı kırmızı formayla arzı endam eden birilerini görünce "işte bu" derim içimden. bu duyguyu en son 2 saat önce, bir minibüs şoförünün minibüsünde asılı duran galatasaray logosunu görünce hissettim bak. o kadar da duygulu bir insanım. iyi ki varsın galatasaray taraftarı.
  • 157
    büyük çoğunluğu galatasaray'dan, galatasaray'ın gerçeklerinden, değerlerinden, düzeninden, içerisinden, içerisinde dönenlerden bihaber; fenerbahçe nefreti* galatasaray sevgisinin kat kat önüne geçmiş, işin daha kötü tarafı bu nefreti galatasaraylılığın bir parçası zanneden topluluktur. körü körüne fanatizm yaparak galatasaraylı olduğunu zanneder çok büyük çoğunluğu. o yüzden galatasaraylılık, taraftarlık anlayışları farklıdır. sahanın ortasında krater bile olsa "zemin kötü" demek hainliktir o anlayışa göre. her ne kadar "iyi günde kötü günde" imajı yaratmaya çalışsa da bir başarısızlığı bırak, gerçek de olsa ufacık bir olumsuz söze dünyaları yakabilecek kadar isyan ederler. bu uğurda harcayamayacakları adam, yok sayamayacakları değer yoktur. ne yazık ki gerçekleri, ihtimal dahilinde olan olayları görememekte; kendi kendine bir polyannacılık oynayıp gözlerini kapatmakta, biri çıkıp da gerçekleri söyleyince de kuyruğuna basılmış gibi sağa sola saldıracak boyuta gelmektedir. galatasaray'ı eleştirebilecek, hatalarını görebilecek, bunların düzelmesi için elinden gelen ne varsa yapmaya niyetlenecek kadar sevmemekte; ortalık yerde "şunu şunu yanlış yaptık" diyebilecek kadar yürekli, realist ve takımına bağlı değildir. "transfer gelsin de hava atalım", "takım finale çıksın da vapura binip maça gidelim", " 'fener'i yenelim de milletle taşşak geçelim"in derdindedir çoğu. gerisi teferruattır onlar için...
  • 158
    ülkedeki tüm kupalara yıllarca ambargo koymuş, bu yüzden çok düşman edinmiş, diğer taraflı basına karşı mütemadiyen tek başına savaşmak zorunda kalan, en ufak başarısızlığında aşağı çekilmek için acımasızca eleştirilen bir takımın taraftarıdır. bu takım uluslararası spor müsabakalarında hiçbir varlık gösteremeyen bir ülkeye, dünyanın en çok ilgi çeken spor branşı olan futbolda 2 tane avrupa kupası getirmiş yine avrupada sayısız zaferler yaşatmış, dünya ve avrupa 3.sü olan milli takımlara temeli oluşturan futbolcular vermiş (bu uğurda sezon içinde sıkıntılar çekmiş), milli gurur dediğimiz olguyu en üst seviyeye çıkaran işlere imza atmıştır. fakat buna rağmen, o kadar milliyetçi olduğumuzu sanmamıza rağmen, bir türlü sevilememiş hatta daha fazla antipati toplamıştır. neden? çünkü insanlar güçlüye değil, mazluma sempati duyarlar çoğu zaman.

    işte böyle bir takımın taraftarıdır galatasaray taraftarı. devamlı kalkanları havada bir şekilde, tetikte beklemektedir. çünkü mazlumcular hiç ara vermeden oklarını yollmaktadır üstlerine. saldırmanın milyonlarca yolu var tabi. dünyanın en iyi teknik direktörlerinden birisini getirirsin, basın bir şekilde topuz transferini bunun önüne çıkarılır, son zamanların en flaş transferine imza atarsın * orda olmayı haketmeyen bir takımın oynayacağı süper kupa finali ilk haber olarak çıkar heryerde, uefa kupası eleme maçında sen deplasmanda 4 gol atarsın, ezeli rakibin evinde 5 gol atar, o farklı kazanmış olur, senin için yapılan yorumlar baştan savma, yer doldurmak içindir. bunların hepsi görmezden gelmeye, geri plana atmaya çalışma çabalarıdır. sezon içi olur, 2 gün sonra avrupa kupası maçın vardır ama fenerasyon pardon federasyon seni ancak kartopu oynanabilecek bir sahada futbol oynatır zorla, bedavadan kart gösterir futbolcularına, çöl sıcağında 19.30'da maç yaptırır başarısız ol diye bunlar da organize çabalardır galatasaray'ı alaşağı etmek için.

    tüm bunlardan daha çok acıtan hatta en çok acıtan bir kampanya daha vardır. o da yıllarca aşık olduğunuz formayı giyip, gözbebeğiniz galatasarayınızda oynamış, efsane olduğunu düşündüğünüz eski futbolcularınızın televizyon kanallarında, gazete sütunlarında sizi yani galatasarayı nerden geldiğini çözemediğiniz bir hırsla eleştirmesidir. buradan anlaşılmasın ki eleştiriye kesinlike tahammül edemeyen insanlarız. asıl mesele başkaları organize olmuş bir şekilde kendi takımına toz kondurmazken, yönetimini eleştiren programları yayından kaldırırken, objektifliğin gerekli olduğu basın/yayın mesleklerinde fanatizm yaparken, sizin içinizden çıkardığınız evlatlarınızın sizi sırtınızdan bıçaklanmış gibi hissettiren açıklamalar yapması. "fener'e hoca olabilirim", "konuşursam insan galatasaraylılığından soğur","doğuştan fenerbahçeliyim" vs. replikleri hangimizin kanını beynine sıçratmadı.

    durum böyleyken galatasaray taraftarını hava atmakla, körlükle, vefasızlıkla, saldırganlıkla suçlamak yapılacak en büyük haksızlıktır. taraftar o suçlamaların herhangi birini bünyesinde birazcık hissetmiş ve çevresine göstermişse nedeni yıllardır kışkırtılması ve tahrik edilmesidir. en basit mantıkla aslan siz ona uzaktan bakarken değil, yanına gidip onu tahrik ettiğinizde saldırır.
  • 161
    15 ağustos 2009 da oynanan galatasaray denizli maçında farkını tekrar ortaya koymuş taraftar grubudur. başka takımlar golcülerinin formsuz olduğunu bile bile yuhalarken, ona destek olmak yerine köstek olurken bizim taraftarımız maçın son dakikasına kadar futbolcusuna* destek vermiştir. bunla yetinmeyip maç sonrası da destek vermiştir. futbolcu için moral çok önemlidir. taraftarın sevgisi de bi o kadar önemlidir. bu büyük taraftar yaptığının meyvesini perşembe günü alacaktır.
  • 162
    20 agustos 2009 galatasaray fc levadia tallinn maci'nin yıldızıdır, saha kenarında 4 gözle beklenen elano gözükürken ona tezahürat yapmadan önce oyundan çıkan baros u doyasıya alkışlayan, bu kadar yıldızın içinde savaşçısı servet i unutmayıp stadı servet diye inleten, nevizade geceleri ile tüyleri diken diken eden herkesin yüreğine, gırtlağına sağlık.
  • 163
    bu sene vefalı ve sabırlı olacağımızı gösterdi bugün bize sami yen'deki taraftar. bugün başka bir gurur duydum o taraftarın içine karışmış olmaktan. maç bir eleme maçı ama tüm tribünler dolu. tüm stat bir olup baros'a o golü attırıyor. baros çıkıyor, beklenen adam* oyunda ama önce baros diyoruz yine. bir de sabri'yi tribüne çağırırken bu kadar kısılmasa idi şu sesler, tam olacaktı. bu taraftar bu sene olmuş, ancak allah bozmasın diyebiliriz. rijkaard'ın gelişi ile üzerimizden attığımız ölü toprağından sonra gelen ufak tefek tozlarla savaşmayı bilirse, olası kötü sonuçlarda da takımı bağrına basabilirse daha çok güzel günler görecek bu taraftar.

    (bkz: 20 agustos 2009 galatasaray fc levadia tallinn maci)
  • 168
    rakip takım taraftarlarından ayrılan en önemli farklarından biri de çok ciddi futbol sever olmalarıdır. anti futbol oynayarak galip gelen bir takımın taraftarı olamazlar. her daim lezzet ararlar takımlarında. sahada gördüklerinde estetik ararlar, sanat ve zanaat ararlar. hücüm etmeyen, kapanan defansı ile ön planda olan bir galatasaray'ı kesinlikle hücüm eden bir galatasaray'a tercih etmezler. iyi kontraya kalkan, yahut gollerini yalnızca duran toplardan bulan bir galatasaray'a. komple bir galatasaray'ı hangimiz istemeyiz fakat topa hükmeden ve hücüm futboluna gönül vermiş bir galatasaray her zaman candır canandır. aksi bir durum söz konusu olduğunda ise bu hiçbir zaman süreklilik kazanmamıştır. işte bundandır ki galatasaray camia olarak da çıtasını yıllar tüm şanssızlığı ile geçse de aşağıya indirmez.

    galatasaray taraftarı hiçbir zaman '' kazanalım da nasıl olursa olsun'' düşüncesine sahip olmamıştır, olamaz. zaten maddenin tabiatına aykırıdır bu durum.
  • 169
    futbolcusuyla olan ilişkileri diğer takımların taraftarlarına oranla çok daha farklıdır, daha içtendir. yaşı büyük taraftarlar futbolcuları oğulları gibi sever, yaşıtları arkadaş, küçükler abileri gibi görür. gol orucu tutmaya başlamış futbolcusunu ıslıklamaz aksine o futbolcunun morali bozulmasın diye hep onun adını çağırır statta. futbolcusuna tahammülü fazladır. çok ender yuhlamıştır sarı kırmızı formayı giyenleri ki o durumlarda da yuhlananlar o formayı gerçekten haketmeyenlerdir. maç öncesi oyuncuları tribüne çağırması bile bir farklıdır.
    ayrıca bu aralar hepsi zevkten dört köşe gezmektedir. aman nazar değmesin. *
  • 173
    23 agustos 2009 galatasaray kayserispor macinda staddan izlediğime göre duman olmuş taraftardır. eski açık nevizade söylerken kapalı başka birşey söyler kapalı nevizade söylerken eski açık başka birşey söyler. saldır galatasaray söylenirken bi taraf arkadan gelir bi taraf haliyle önden gider vs.yeni açıktan ses çıkmasını bırak oturanları bile gördüm. (u: :[ ) bir tek gollerde bağırdılar bide bi ara kapalıyla içimdeki cimbom aşkı bambaşkayı söylemeye çalıştılar o da beşiktaşa edilen küfürlü tezahurat sonrası yaptıkları için yarısı içimdeki kartal aşkı* yarısı içimdeki cimbom aşkı dedi, tezahurat yarım kaldı.
  • 175
    maç izlemeyi küfredip rahatlamak olarak gören bir kesme sahip olmasından rahatsız olduğum taraftar yani biz. içinde bulunmaktan gurur duyduğum bu oluşumdaki aksaklıklar, bizim kendi iç yaramızdır. gayet güzel güzel giden bir maçta durduk yere alakasız bir takıma küfretmek oradaki amigoların suçudur, diğer insanlar zaten sürü psikolojisinde. hele bir ara kapalı'dan "ananın a... koyayım fenerbahçe" diye bir ses yükseldi ki "yuh" dedim, neyse ki çabuk sustu. özetle, bireysel olarak şikayet ederek değil bunlara sebep olan parazitlerin temizlenmesi için düğmeye basılması ile tamamen arınacak ve galatasaray'a daha çok yakışacak taraftardır.
    (bkz: 23 agustos 2009 galatasaray kayserispor maci)
App Store'dan indirin Google Play'den alın