ülkedeki tüm kupalara yıllarca ambargo koymuş, bu yüzden çok düşman edinmiş, diğer taraflı basına karşı mütemadiyen tek başına savaşmak zorunda kalan, en ufak başarısızlığında aşağı çekilmek için acımasızca eleştirilen bir takımın taraftarıdır. bu takım uluslararası spor müsabakalarında hiçbir varlık gösteremeyen bir ülkeye, dünyanın en çok ilgi çeken spor branşı olan futbolda 2 tane avrupa kupası getirmiş yine avrupada sayısız zaferler yaşatmış, dünya ve avrupa 3.sü olan milli takımlara temeli oluşturan futbolcular vermiş (bu uğurda sezon içinde sıkıntılar çekmiş), milli gurur dediğimiz olguyu en üst seviyeye çıkaran işlere imza atmıştır. fakat buna rağmen, o kadar milliyetçi olduğumuzu sanmamıza rağmen, bir türlü sevilememiş hatta daha fazla antipati toplamıştır. neden? çünkü insanlar güçlüye değil, mazluma sempati duyarlar çoğu zaman.
işte böyle bir takımın taraftarıdır galatasaray taraftarı. devamlı kalkanları havada bir şekilde, tetikte beklemektedir. çünkü mazlumcular hiç ara vermeden oklarını yollmaktadır üstlerine. saldırmanın milyonlarca yolu var tabi. dünyanın en iyi teknik direktörlerinden birisini getirirsin, basın bir şekilde topuz transferini bunun önüne çıkarılır, son zamanların en flaş transferine imza atarsın
* orda olmayı haketmeyen bir takımın oynayacağı süper kupa finali ilk haber olarak çıkar heryerde, uefa kupası eleme maçında sen deplasmanda 4 gol atarsın, ezeli rakibin evinde 5 gol atar, o farklı kazanmış olur, senin için yapılan yorumlar baştan savma, yer doldurmak içindir. bunların hepsi görmezden gelmeye, geri plana atmaya çalışma çabalarıdır. sezon içi olur, 2 gün sonra avrupa kupası maçın vardır ama fenerasyon pardon federasyon seni ancak kartopu oynanabilecek bir sahada futbol oynatır zorla, bedavadan kart gösterir futbolcularına, çöl sıcağında 19.30'da maç yaptırır başarısız ol diye bunlar da organize çabalardır galatasaray'ı alaşağı etmek için.
tüm bunlardan daha çok acıtan hatta en çok acıtan bir kampanya daha vardır. o da yıllarca aşık olduğunuz formayı giyip, gözbebeğiniz galatasarayınızda oynamış, efsane olduğunu düşündüğünüz eski futbolcularınızın televizyon kanallarında, gazete sütunlarında sizi yani galatasarayı nerden geldiğini çözemediğiniz bir hırsla eleştirmesidir. buradan anlaşılmasın ki eleştiriye kesinlike tahammül edemeyen insanlarız. asıl mesele başkaları organize olmuş bir şekilde kendi takımına toz kondurmazken, yönetimini eleştiren programları yayından kaldırırken, objektifliğin gerekli olduğu basın/yayın mesleklerinde fanatizm yaparken, sizin içinizden çıkardığınız evlatlarınızın sizi sırtınızdan bıçaklanmış gibi hissettiren açıklamalar yapması. "fener'e hoca olabilirim", "konuşursam insan galatasaraylılığından soğur","doğuştan fenerbahçeliyim" vs. replikleri hangimizin kanını beynine sıçratmadı.
durum böyleyken galatasaray taraftarını hava atmakla, körlükle, vefasızlıkla, saldırganlıkla suçlamak yapılacak en büyük haksızlıktır. taraftar o suçlamaların herhangi birini bünyesinde birazcık hissetmiş ve çevresine göstermişse nedeni yıllardır kışkırtılması ve tahrik edilmesidir. en basit mantıkla aslan siz ona uzaktan bakarken değil, yanına gidip onu tahrik ettiğinizde saldırır.