• 7302
    maça giden gitmeyen kimsenin şu gelinen durumda gram suçu yoktur. özellikle maça gidenlere yapılan eleştiri haksızlıktır.
    taraftar cuma olmasına rağmen stadı 36 bin kişi doldurmuş.
    bir umut futbol izlemeye gitmiş.
    ama dakikalar geçtikte herkes her şeyin farkına varmaya başlıyor. kısır oyundan o kadar umutsuz ki bir yerden sonra ne sesi çıkıyor ne de içinden bağırmak geliyor.
    çünkü biliyor ki sorun çok derinde bağırarak bir yere kadar bazı şeyleri değiştirebilir.
    bir basket maçında bir smaç neden taraftarı çoşturuyorsa futbol maçında da girilen kaçırılan pozisyonlar taraftarı havaya sokar.
    ama düşünün ki neredeyse bizim maçlarda kaleye şut dahi yok. kaleciler tertemiz soyunma odasına geri dönüyor rakiplerin.
    özellikle bu sene komple kombineleri bitiren taraftarda ne heyecan bıraktılar ne umut.
    kombine sahibi olarak ben de bu saydığım taraftar içindeyim.
    diskoya giderseniz eğlenirsiniz ama ninni dinlerseniz uykunuz gelir. iş bu kadar basit.
    (bkz: 22 kasım 2019 galatasaray istanbul başakşehir maçı)
  • 7303
    22 kasım 2019 gs başakşehir maçında hiç fena değildik. gayet yerinde reaksiyonlarla maçı götürüyorduk. ne var ki gol yedikten sonra düştük. bu iş biraz böyledir. takım azıcık alevlense tribün de yine alevlenirdi. ancak sözlükte ısrarla yazdığımız ama anlatamadığımız bir konu var. tribün işi takımla momentum kazanır. mesela tribüne kalkın diyecek bir melo lazımdır. ya da bir şutla tribünü ateşleyecek bir hagi, sneijder lazımdır. sertlik lazımdır. baskı lazımdır. yoksa tribün dakikalar geçtikçe umut ışığı göremezse yavaş yavaş göçer.
  • 7304
    32-33 yaşındaki futbolcular hakkında "gelirse sınıf atlatır, marka değeri yükselir, şampiyonlar ligi'nde 2 maç kazandırsa maliyetini çıkartır" seviyesinde yorumlar yaptığı sürece burnu boktan çıkmayacak taraftardır.

    daha 2 sezon önce beşiktaş bunu yapıp battı. biz bunu devamlı olarak yaptığımız için batık durumdayız fakat taraftar kesinlikle akıllanmıyor.
  • 7305
    "karamsarlık" içerisinde değildir zira karamsar bir anlamda "kötümser" demektir.

    fatih terim'in sezon başından bu yana hem oyuncu hem de oyun tercihleri? kötü.
    takımın sahada oynamaya çalıştığı şey? kötü.
    formsuzluklar, sakatlıklar? kötü.
    özellikle divan ve yönetim kurulları babında kulüp hiyerarşisi? kötü.
    yöneticilerin bilhassa iletişim noktasındaki çıkışları? kötü.
    ultraslan'ın tribün performansı? kötü.

    kötü, kötü, kötü...

    bu kadar çok "kötü"nün olduğu bir ortamda taraftar hala "şu devre arasına atalım hele bi' kendimizi de, sonra evelallah toparlarız" diyebiliyorsa yine de, bu, taraftarın ciddi şekilde "iyimser" olduğunu gösterir aksine. taraftar belli şeylerden hayıflanıyorsa şu ara, bunun sebebi ortadaki onlarca "kötü"nün neden olduğu psikolojik buhrandır.

    galatasaray taraftarı en kötü günde bile umut etmeyi bilmiştir, bilir; ancak gerçekleri de görür ve maalesef gerçekler kötü. durum bundan ibaret.
  • 7308
    ne istediğini bilmeyen taraftardır.

    "biz kötü gün taraftarıyız" der ama 2 sene üst üste şampiyon olunduktan sonra kötü giden bir sezonda hemen istifa ister.

    "genç oyuncu alalım, sabredelim, sonra satalım" der, ama kendi genç oyuncularına gram sabır göstermez, her maçta yerin dibine gömer.

    "borçları ödeyen, kulübün parasını kendi parası gibi gözeten bir yönetimimiz olsun" der, bu kadar sıkışık duruma rağmen yine de oldukça iyi transfer yapan yönetime demediğini bırakmaz.
  • 7309
    takım iyi iken maçlara giden, işler kötü gittiğinde elindeki bileti satmaya çalışan topluluk. şampiyonluğa yürürken oraya gidip destek vermek kolay iş. hiç futbol takip etmeyen ancak lafta galatasaraylı olan biri bile o durumda maça gidebilir. ancak işler kötü gittiğinde(bütçesi kısıtlı olup da bilet alamayanlara değil lafım kombine sahiplerine ve durumu iyi olanlara) biletlerini satma peşine düşüyorlar. belki sizce haklı da olabilirler. diyebilirsiniz onca para veriliyor futbol adına bir şey izlemiyoruz diye. haklı olabilirsiniz o sizin düşünceniz. ancak galatasaray'ı galatasaray yapan her daim taraftarı olmuştur. avrupa'da devleri dize getirirken de futbol olarak 1 övüldüyse tribün olarak 2 övülmüştür. tabi futbol değişirken taraftar profilini de değiştirdi. bundan türkiye'de en fazla biz etkilendik gibi geliyor bana. açıkçası alışamıyorum bu duruma.
  • 7318
    insanların derdi çokken hobi olarak tuttuğu takımın kaybetmesi daha da dertlendirir. taraftar stada eğlenmeye, stres atmaya takımını desteklemeye gidiyor ve bunun için bedel ödüyor tabi ki de karşılık bekleyecek. milyon eurolar alan kişilerin oynadığı oyunu izliyor.bu yüzden seyirci taraftar farkı ortaya çıkar. tek işimiz sonuçta galatasaray değil, tek hobimiz galatasaray değil, tek derdimiz yine galatasaray değil. bu yüzden taraftarın takıma küsmesi darılması uzaklaşması normal.ha ben yine çıkar mağlup olduktan sonra takımının ceketini montunu formasını giyerim yine desteklerim bana koymaz belki ama koyacak milyonlarca insan var bu ülkede.koşulsuz şartsız destek beklemeyin taraftardan. türk insanını kazanmak da çok kolay kaybetmekte. anında küseriz anında barışırız çünkü hobilerden vazgeçmek kolay değil. e zaten karşıdaki de bir insan değil somut bir şey değil bir takım sonuçta.bu yüzden takıma sitemde bulunması da normal takımı desteklemesi de normal. çünkü bu hobiden zevk almak istiyor, takımı desteklemeyi hobi olarak görüyoruz. dert edindiğimiz cefa çektiğimiz bir şeyi neden sevelim sonsuz.
  • 7319
    tarihinde hiç görmediği bir bölünmeye adım adım giden taraftardır. şu anda galatasaray taraftarı ve fatih terim taraftarı olarak ikiye bölünmeye ciddi derecede giden bir süreç yaşanıyor.
    öncelikle şöyle bir durum var; futbolu mantıktan, sistemden, plandan uzak sadece duygusal gören ve geleneksel yaklaşan taraftarda fatih terim sevgisi çok fazla burada da en büyük argüman şu " fatih terim bu kadar şampiyonluk kazandırdı, uefa kupası kazandırdı, son 2 sene bizi şampiyon yaptı " ki bu argümanlar kağıt üzerinde bakıldığında gayet doğru ve nesnel bilgiler.
    diğer taraftan bakacak olursak, geri kalan taraftarımız da diyor ki " evet fatih terim geçmişte büyük başarılar kazandırdı, yeri ve ismi büyük ama özellikle son 1.5 sezonda futbol namına sahada bir şey göremiyoruz, oyuncu ve sistem seçimleri sorunlu, hocanın hareketleri ciddi derecede düzensizlik gösteriyor, inadı ve ben ders almam ders veririm tavrı takımı aşağıya çekiyor ". şimdi bu söylenenlere karşı çıkabilecek olan varsa ciddi derecede nesnellikten uzak ve at gözlüğü takmış demektir. son 2 sezonda şampiyonlar liginde resmen aciz duruma düşüp madara oluyoruz. kadro yetersiz, yedek kulübesi yetersiz, oyuncu planlaması yanlış gibi savlarla olay kotarılmaya çalışılıyor ama renktaşlar durum kotarılacak şekilde değil ki. tudor görevden ayrılalı kaç yarım sezon geçti, kaç transfer sezonu yaşandı, gönderilen-gönderilmeyen futbolcular ile kararı kim aldı, selçuk ile kim sözleşme yeniledi ?
    herhangi bir oluşumda veya camiada bir insan ya da bir alt insan grubu gücü ciddi derecede eline almışsa, başarılarda kahraman ilan edildiği kadar başarısızlıklarda da sorgulanmalıdır aksi durumda despotizme varan bir kibir oluşur. bugün 18 yaşında olup da fatih terim' i sonsuz derecede destekleyen genç arkadaşlarımı anlarım, gençliğin verdiği heyecan olsun, geçmiş dönemlerdeki çözülmeleri görmemek olsun, olaya sistemsel değil de duygusal bakmak olsun bu şekilde bakabilir ama fatih terim' i birinci döneminden beri takip eden, gerek normal yaşamı gerekse de futbol insanlığı konularında yaptıklarını gören renktaşlarımın daha nesnel olması gerekiyor, cidden sağduyuya ihtiyacımız var çünkü mevcut halde devre arasına kadar sahada daha çok rezalet yaşayacağız büyük bir mucize olmazsa.
    fatih terim' in kredisi sonsuzdur deniliyor ama kredinin sonsuz olması için, krediyi harcayan kişinin ortaya çaba, emek ve umut koyması lazım ama son 1.5 sezonda ben bunlardan herhangi birini göremedim. durum karışmaya başlayınca, herkes kötü herkes bizimle uğraşıyor dünya bize düşman biz aslında çok süperiz - benzeri bir yerden tanıdık gelmeli ! - ama yok böyle bir durum, öncelik sorumluluklardır, sorumlulukları tamamı ile yerine getirip sonra dış etkenleri dilimize dolayabiliriz ama şu anda bahanelerin arkasında saklanmaktan başka yapılan bir şey yok.
    maalesef galatasaray taraftarı şu anda öncelik sıralaması kargaşasına düşmüş durumda; bazılarımız cidden fatih terim' den nefret ediyor, bazılarımız cidden fatih terim' e aşık, bazılarımız ise sadece galatasaray' ın başarısı için kimin, nasıl çaba sarf ettiğine odaklanmış durumda. maalesef sosyal medyanın getirdiği hızlı etkileşim imkanı, taraftarlar arasında kontrolsüz söylem ve reaksiyon oluşmasına neden oluyor son yıllarda ve bu nedenle mantıklı hareket etme yüzdesi azalıyor. 12-18 yaş arasında fm oynayarak futbol profesörü olduğunu düşünen ergen tayfalar sosyal mecralarda oldukça fazla etkileşime neden oluyor, kendisine vitamin veren portakal bile dikilmemişken olan olayların google sonuçları ile yorumlar yapıyor ve bu da çığ halini alıyor.
    dün çok güzel bir şey söyledi fatih terim, bu cümleyi genele uyarlarsak; bireylerin geçmişine değil, geleceğe yatırım yapmalıyız.
    galatasaray taraftarı acil olarak öncelik sırasını belirlemeli ve tek hedefte ilerlemelidir.
    kredi nedir, nasıl verilir ve veriliş süreci nasıl izlenir, bunları düşünmelidir.
    kişiler üzerinden birbirlerine küfür, hakaret, nefret kusmayı bir an önce durdurmalıdır.
    fatih terim başta olduğu için takımımızın başarısızlığından zevk alanlar uzaklaşmalıdır.
    fatih terim başta olduğu için takımımızın başarısızlığını savunan, kör gözlerle bahane arayanlar uzaklaşmalıdır.
    sorgulamak, sorgulamak, sorgulamak... toplumumuzun en büyük eksikliği olan bu eylem, göz önünde bulundurulmalıdır.
  • 7320
    öyle bir şanslı kitle ki 4 aralık 2019 galatasaray tuzlaspor maçında selçuk inan denen maestroyu bir kez daha izleyebilecek. selçuk inan temposu ve tecrübesiyle gözümüzün pasını silecek. orta sahada görev yapabilecek gençler mi; ha onlar çok genç, pişecekler. olur da tuzlaspor gibi sert bir rakibe karşı sahaya sürülürse, daha olmadan kaybolabiirler. bu sene hiç görev almamış olsa selçuk denen illete bu maç için ses çıkarmazdım ama defalarca hoca tarafından forma verilmiş ve zerre katkısı olmayan bu illetin hala genç umutlar yerine o formayı işgal etmesi utanç verici ve çok üzücü.
    hocam neden bu prenslerin için biz "seyirci" ve bu sefer "taraftarları" dahi üzüyorsun.
  • 7321
    takımında mariano filho, yuto nagatomo, younes belhanda, sofiane feghouli gibi ilk on birde oynayan yabancı oyuncularının çoğu otuz yaş sınırında ve üstünde iken, ryan babel, steven nzonzi, jean michael seri, radamel falcao gibi transferler için ortalıği yakan bir grup. şimdi de sadece 25 yaşındaki christian luyindama, 26 yaşındaki mario lemina ve florin andone'dan memnun. üstelik takımın dinamizminden şikayetçi. enteresan.
  • 7322
    içerisindeki yüksek bir kesimin fatih terim’in yanına yardımcı hoca olarak teknik direktör istediği gruptur. hadi arkadaşlar kabul edelim fatih terim’in yanına ilhan palut, hamza hamzaoğlu gibi teknik direktörlük yapmış isimler istiyorsak artık sorunlar olduğu açıktır ve bazı şeyleri korkusuzca söyleyebilmemiz gerekir.
    eğer her seferinde hocaya gençlere şans ver diyorsak aynısını bizim de yapabilmemiz lazım. (u: bilemiyorum altan :()
App Store'dan indirin Google Play'den alın