• 577
    galatasaray taraftarı olmayı sadece fenerbahçeyi yenmek veya yenilmek olgusuna bağlayan, bir maçın 90 dakika olduğunu hala bilmeyen, ölüm kalım maçı deyip te daha maçın başında takımını desteklemeyi unutan, hata yapan futbolcusuna sahip çıkmak yerine yuhalamalarla sahada olan diğer oyuncularınında konsantrasyonunda bitmesine sebep olan ve ne acıdır ki sadece takımının iyi gününde yanında olup ben galatasaraylıyım diyen son zamanlarda sayılarının iyice arttığını görüp üzüldüğüm ve hatta utandığım aynı renklere farklı farklı sevdalar beslediğim taraftardır.
  • 579
    28 mart 2010 galatasaray fenerbahce maci'nda takımı sahada kaybederken kendisi de tribünde yenilen taraftardır.oyun 0-0 ken ve geriye düştüğümüzde ateşlemeye yönelik bir çabası olmadığı gibi karşı takımı ıslıklamaya harcamadığı enerjiyi kendi kalecisi için kullanmıştır. hıncal uluç'tan örnek vereceğim hiç aklıma gelmezdi ancak tam da onun dediği gibi takım sahada çılgın atarken değil yenik durumdayken bağırmasını gerektiğini unutan ve fenerbahçe taraftarına ali sami yen'de unutulmaz bir derbi yaşatan taraftardır. takımını ruhsuzlukla suçlamadan önce kendisine bir dönüp bakması gerekendir.
    floryayı basma hadisesine girişenleri ise fenerbahçe'ye kaybetmekten, avrupadan elenmekten daha çok can yakmıştır.geçen sene kaptanlık pazubandını saha kenarına atmış diye sabri sarıoğlu'na s.ktir çekenlerin bordo maçında yedikleri kapağın aynısından yemelerini dilekdiklerimdir.
  • 582
    bir durum olşumlardan ve yönetimin kandırmalarından dolayı kötü günler geçiren topluluk.
    bende bir galatasaray taraftarıyım. arkadaşalr yalvarırım takımdaki artist şımarık oyunculara bu kadar prim vermeyin. bu kadar g.tlerini kaldırmayın. yalvarırım yeter artık ya. lincoln ü şişirdiniz adam az daha takımı bölüyordu. arda yı şişirdiniz florya dan çok açılışlara gitmeye başladı. keita yı şişirdiniz; bu şımarık herif de yaptığı saçmalıklarla yüzümüzü kızartıyor. lütfen şu oyuncuları fazla şişirmeyin. bizim felsefemiz kişilerin egosuyla ilgili değil. bizim felsefemiz galatasaray olmalı. sadece ve sadece galatasaray. bu formayı maddi veya manevi kaldırabilene evet sonuna kadar tam destek. ama formayı kaldıramayanın şımarıklıklarını artık siz de kaldırmayın. önce lincoln şimdi de keita yüzünden arkadaşlarımla maç seyredemiyorum. dokunuyor çünkü.
    son olarak lütfen şu yönetimi şişirmekten de vazgeçin. buralara yönetim hatalarıyla geldiğimizi unutmayın.
    şampiyonluklarda sahada ter akıtanlardan çok kendine pay biçen bu şahsiyetlerin kandırmacalarına gelmeyin artık.
  • 585
    şu aralar çok fazla duygu yoğunluğu yaşamaktadır.bu yüzden ne demek istediği anlaşılmamaktadır. örneğin jo evinde parti verdiği için eleştirilir, iorfa ile bir tutulur, abdül kader keita galatasaray'a yakışmayan karaktersiz(!) bir futbolcudur ancak arda turan'a her pazar sabahı show tv'deki magazin programında denk gelmemize ses çıkmaz. yahu ne var bunda, hiçbirşey yok tabi ki 22 yaşında bir gencin bu kadar şöhretli türk futbolunun yıldız isminin kız arkadaşının olmaması tuhaftır hatta. *

    velhasıl birinci örnekler de normaldir ikincisi de. ancak taraftarımız anlamsız yere taraf olmaktadır. ''bak bel ağrısına rağmen oynadı ne yapsın çocuk daha'' örneğini vermektedir haklıdır da.ancak sezarın hakkınıda sezara vermemektedir anlamsızca.

    galatasaray futbol takımı ligde ilk kez şampiyon olmayacağı bir sezonu yaşamaktaymış gibi gelmesin taraftarımıza. sakin olma zamanı şimdi. orta saha da top çevirme zamanı, sukunet zamanı, normal eleştirilere normal tepki verme zamanı.
  • 586
    önce "taraftar nedir?" sorunsalına cevap vermemiz gerekirse;

    eğer taraftar; takımı iyi oynarken destekleyense, galatasaray taraftarı bu tanıma uyar.
    eğer taraftar; takımı kötü oynarken de destekleyense, galatasaray taraftarı bu tanıma uymaz.

    bana kalırsa taraftar; her şartta, her durumda, futbolcusu iyi de oynasa kötü de oynasa stad içinde, maç esnasında, maç sonrasında takımına destek olan güruhtur.
    kız, öfkelen, küfret rahatla vb. ama sen bunu futbolcuna maç esnasında hissettirirsen maçın kazanılması için kendi payına düşeni yapmamış olursun.
    hepimiz kızıyoruz kötü maçlarda, elbetki eleştiririz çünkü şurda galatasaray'dan başka tutunacak dalı olan kaç kişi var ki?
    tepkimizi elbet ki koyarız, kızarız, üzülürüz. ama stadda, bizim formamızı terleten insanlara maç esnasında saydırırsak, yuhalarsak, ıslıklarsak o mağlubiyerin baş mimarı da bizler oluruz.

    tanım: her şartta sarı ve kırmızı'nın taraftarı olan taraftardır.
  • 587
    tek kalemde futbolcu silme hastalığını devam ettiren ve beni dumura uğratan taraftardır. pat diye keita'lar, jo'lar, elano'lar yolcu edildi yine. rijkaard olmaz dendi. du bakali daha neler göreceğiz. bunlar gidecek elbet; yerlerine messi, drogba, xavi, mourinho falan gelecek. ya da carrusca, lukunku, inamoto, skibbe. hangisini tercih edersiniz? elbette herkes görüyor takımın taraftarı tatmin edemediğini, yarıştan koptuğunu. ancak çözüm, her yenilgide kadroyu sil baştan yapmak olsaydı işler çok daha kolay olurdu muhtemelen. sorunlar iyi tespit edilip, doğru hamleler yapıldığında bu takımı seneye ağzımız açık izleyeceğiz. ama yok sabredemeyiz biz. bi laflar dönüyordu bi ara neydi o?

    (bkz: bu sene şampiyonluk önemli değil abi sabredelim yeter ki)

    çok güzel sabrediyoruz nazar değmesin.
  • 589
    ali sami yen tribünlerine sürekli gidenlerine şu an itibarıyle pek bir şey demek istemediğim taraftardır.
    lakin, ısrarla anlamadığım bir tuhaflık var.

    herşeyi halletmişiz de, tek sorun oyuncuları protesto etmekmiş gibi bir havaya girmenin lüzumu yok.
    hem oyuncunun protesto edilemez oluşu nereden çıkar ben onu anlamıyorum.

    "elinden geleni yapmak" eşiği hakkında pek fazla tartışılacağını sanmıyorum. elinden geleni yapmayan, mesleğinin gereklerini icra etmeyen adama ne yapılmalıydı ?

    efendim şimdi, destek olmak lazım ki maç kazanılsın... tamam doğru bir tez.
    ancak bu sezon bu tür destekler kaç maçtır verilmedi mi?
    ilk yaşanan puan kaybında veryansın mı edildi? manisa, belediyespor, eskişehir maçlarında ne oldu?
    takım haftalardır ilaç niyetine iki satır futbol oynamıyorken, sahip oldukları tek şey tutkuları olan taraftar iki sitem etmesin mi?

    hem kimbilir belki böylesi işe yarayacaktır. belki bu şekilde protesto edilmek bazı akılları başa devşirecektir. olamaz mı? profesyonellik paçalarından akıyorsa bu oyuncu kardeşlerimizin, eleştiri ve protestoları da hazmediyor oldukları bir gerçek.
    belki protestodan dolayı bazıları biraz utanıp sıkılmaya ve formalarının hakkını vermeye başlarlar.

    bir futbol takımı;
    diğer kulvarları kaybettikten sonra;
    elinde kalan ligdeki lideri yakalamak adına büyük bir fırsata sahipken,
    ezeli rakibiyle kendi sahasında oynuyorken,
    üstelik bu rakibini senelerdir doğru düzgün yenememişken,

    böyle bir maçta esip gürlemez ise, nerede top oynayacak?
    böyle şartlar altında bile sahada amaçsızca geziniliyorsa, müspet hiçbir hareket üretilimiyorsa, kimse buna "bir dakika arkadaşım, bakar mısın?" demeyecek mi?
    ben anlamıyorum bu kadar pembe tabloculuğu, bu kadar pohpohlanmanın manasını...

    bugüne kadar bu şanlı tarihe çok isimler kayıt oldu, çok isimler, nice baskıları kaldırdılar, nice zor şartlar altında ne büyük takımları dize getirdiler. derbi maçında sahadaki ve kenardaki kadronun , tarihimizdeki diğer kadrolardan ne kadar büyük bir eksiği var ki, her türlü protesto ve sitemden münezzeh olsunlar...

    milan maçı 1-2'den, 3-2'ye getirilirken, sahadaki kadroyu ve rakibi bir daha göz önüne getirin ve şimdi bu içi boşaltılmış "hep destek" balonuna ya bir daha üfürün, ya da patlatın.
    bizim bir türlü yenemediğimiz eskişehirspor takımını, beğenmediğimiz beşiktaş 0-2'den gelip , 3-2 yeniyor. bir yığın pozisyon ve boğucu bir baskı altında hem de...
    tehlikenin farkında mısınız?
  • 590
    beklemeyi bilmeyi öğrenmiş taraftardır.

    milan baros oynarken göze batmaz, sakatlanır; o dönünce bütün dertler bitecek der, bekleriz,
    harry kewell oynarken 60 dakikalık oyuncudur, sakatlanır; dön artık, çok özledik der, ağlarız,
    uğur uçar, bir seneye yakın sakatlık geçirir, döner; sonunda kurtulduk sabri'den der, göbek atarız,
    sabri sarıoğlu, oynarken takımın şamar oğlanıdır, sakatlanır; sabri kiim, uğur kim der, sorarız,
    hakan balta, oynarken ofansa katılmaz defansı bilmez evli keştir, sakatlanır; sol bek onsuz hep eksik kalır.

    bunu yapa yapa şunu öğrenmişizdir istemeyerek,
    frank rijkaard, türkiye'de olabilecek en iyi kadroyu elinde bulundurmakta, yerleştireceği sistem adına hiçbir belirti göstermemektedir; bu sefer sabredeceğiz der, umutlanırız.

    iyi de olmuştur lakin, sicilimiz de pek temiz değildir bu konuda;
    sırf rijkaard'dan daha fazla kariyeri olmadığı için son yılların en efektif galatasaray'ını oynatan skibbe'nin kariyerini, bayern leverkusen gibi büyük bir kulüpten, frankurt gibi orta halli bir kulübe düşürmüzdür.

    kulubümüzün gerçek manada bir kaç efsanesinden biri olan bülent korkmaz'ı, 10 maç sonra binlerce ağız birlik edip ıslıklayıp istifaya davet etmişizdir.

    tüm zamanların en kötü galatasaray kadrosunu müthiş bir futbol ve rekor bir puanla şampiyon yapan erik gerets'i, adnan sezgin gibi basiretsiz bir adam için "kapının önüne koymuşuzdur."

    tarihimizin ikinci büyük kupasını kaldırmamızı sağlayan mircea lucescu, çingenedir, onu da buralarda barındırmamayı bilmişizdir.

    şimdi bekliyoruz, beklemeliyiz.
    beklemek için burnumuzun sürtmesi gerekiyor, azcık başarılı olunca unutuyoruz beklemeyi.

    derwall'i bekledik burnumuz sürterken, fatih terim'i bekledik fark üstüne fark yerken, yine burnumuz sürtüyor, yine bekliyoruz. ama bu rijkaard da bu takıma avrupa'da bir kupa kaldırttıktan, vizyonu darlar için kadıköy'de galibiyet aldırttırktan sonra, bu sefer beklemeyi unutmayalım.
  • 591
    aynen şöyle bir taraftardır;

    geçtiğimiz senelerde "nevizade geceleri" diye bir beste yapmıştır ancak bu bestenin kullanım amacını çözememiştir. fenerbahçe maçında * dakikalar 39'u gösterirken takımımız akın akın gelirken sebebini bilemediğim bir şekilde takımı iteklemek yerine bu beste ile bilica ve lugano yerine geçip takımı durdurmuştur. demek istediğim şudur ki bu takımın bazı taraftarları futbol maçına gitmenin amacını sadece küfür etmek zannetmektedir. ben kendimi zerre bu futboldan anlamayan grup içinde görmem. hatta bilmeyen varsa öğrensin, nevizade gecelerini eğer takım yenilse de yense de maçın son dakikasında okursan bir yere varacak tezahürattır. o yüzden aferin sana ultraslan. bakın bakalım ultraslan kurulmadan önce mi tribünler daha ateşliymiş yoksa kurulduktan sonra mı?
  • 592
    kendisi başarıya alışan taraftardır. yıllarca başarıdan başarıya koşan öyle bir takım sevdalısıyız ki başarısızlık bize gelmiyor. bu yüzden başarısızlıkta çıldırıyoruz. haklıyız ya da haksızız bilemem ama bende başarıya alışan gruptanım. başarısızlıkta çıldırıyorum. ama artık biraz daha sabırlı ve sakin olunmalı. takıma destek verilmeli.
  • 594
    zaman zaman anlamakta zorlandığım taraftar grubu. frank rijkaard ilk geldiğinde hepimiz uzun vadede, geleceğin takımını yaratma hedefiyle, ilk 1-2 sezon çok fazla birşey beklenmemeli, takım şampiyonlar ligine dahi gidemese de hedeflerden sapılmamalı diyorduk. şimdi daha ligin bitimine 7 hafta ve önümüzde diğer takımlara göre kolay bir fikstür varken, ağlayıp sızlanmaya başlıyoruz. eğer rijkaard'ın çalıştırdığı hollanma milli takımı veya barcelona'yı seyrettiyseniz, bu iki takımın da pol pasa dayalı hücum futbolu oynadığını bilirsiniz. rijkaard geldiğinden bu yana bu hedefler doğrultusunda bir takım yaratmaya çalışıyor. fakat taktir edersiniz ki defansta servet, gökhan zan ve emre güngör, orta sahada ise barış özbek, mehmet topal ve mustafa sarp gibi hücuma katkı sağlayacak pas yapma konusunda çok zayıf oyuncularla ve yaşanılan ciddi sakatlıklarla birlikte bu hiç de kolay olmuyor. eğer gerçekten klasik bir rijkaard takımı yaratılmak isteniyorsa, 1-2 sene oyun stili bu taktik anlayışına uygun oyuncular takıma kazandırılana kadar sabırlı olmak gerekir. defanstaki sıkıntı neill'ın gelişiyle nasıl büyük ölçüde giderildiyse, orta saha'daki sıkıntılar da giderilecektir. bu konuda galatasaray taraftarına sabırlı olmak düşüyor.
  • 596
    28 mart 2010 galatasaray fenerbahçe maçında tribünde bulunanları beğenmediğim taraftardır. hakların şöyle savlar var:

    1. biletler pahalıydı, paralılar geldi, bağırmadı: 2008-2009 sezonunda bjk'nın evinde yaptığı fb maçında en düşük bilet fiyatı 70, galatasaray maçında 90 liraydı. orada niye aynı sorun olmadı?

    2. derbilerden önce marşlar çalınır, tribünler maçın içine sokulur, sahaya takımın renklerinde küçük kağıtlar fırlatılırdı. tv'den gördüğüm kadarıyla bunların çoğu yapılmadı. ilk yarıda kadıköy'deki maça bakınca; adamlar şarkı çaldılar, oyuncularımıza çirkeflik yaptılar, tam bir derbi havasındaydılar. ama son derbi daha başlamadan bir tsyd maçı havasını bile aratıyordu.

    3. sahadaki takım çok isteksizdi.

    her şeyini anlarım da bağıran fb taraftarı nasıl susturulamaz onu anlayamam. illa tayfa'dan mı olmak gerekiyor.
  • 598
    eleştirilmeyi haketmeyen taraftardır...zira maçın ilk yarım saatinden sonra takımın oyununa endeksli olarak biz bu maçı alamayız görüşü hakimdi hemen herkes tarafından...oyunculardaki bezginlik tribünlere de yansıdı doğal olarak..bir rehavet,bir boşvermişlik hakimdi her alanda..bunda maçtan önceki gün yapılan genel seçimin de etkisi vardır muhtemelen ama ben hayatım boyunca bu kadar heyecan olarak sönük bir derbi izlemedim..suçu sadece galatasaray taraftarına atmak haksızlık bence...sahada çok az bir hareketlenme olsaydı emin olun taraftar da hareket ederdi...
  • 599
    kendisini inkar eden topluluk. sanki r.madrid maçında 0 - 2 den maçı onlar çevirmemiş, sanki milan maçında hakemide sahaya gömen onlar değilmiş gibi davranarak kendilerini unutturmaya çalışıyorlar izlenimi vermektedir an itibari ile.

    sanıyorum son fener maçı bu anlamda kendine getirecektir bu topluluğu. içerideki çürükler ayrılacak, küstürülenler tribüne dönecek ve o eski muhteşem günlerine mutlaka dönecektir bu taraftar. şimdilik öncelikle içlerinde karaborsa yapanları ayıklamakla işe başlandı.

    hadi hayırlısı.
  • 600
    milan maçında 2-1 yenikken muhteşem bir sinerji yaratıp son 10 dakikade maçı çeviren ve 3-2 maçı takımına kazandırandır taraftar. yoksa derbide 1-0 yenik duruma düşünce oturup çekirdek çıtlatan ve fenerlilerin mabedinde yarım saat küfretmesine izin verenler değil. sahadakiler oynamıyorsa öyle bir tezahürat yaparsın ki oynamaya başlarlar. takım iyi oynayacak ben sonra bağırırım, ben bunu kabul etmiyorum. takım kötü oynadı yok mu buna isyanın, yok mu fenerlilerin sana kendi sahanda küfretmesine isyanın?

    yürüyedur geri dönsün diye yazılar vardı sözlükte. adamlar çok iyi olduğu için veya çok özlendiği için değil, bu gidişattan kimse memnun olmadığı için geri isteniyor bu adamlar. şu anda bir lidere ihtiyaç var taraftarları bütünleştirecek. herşey "1" ile başlar ve büyür.

    ben davullarla bezeli konfetilerle süslenen herkesin inandığı ve enerjisini sahaya yansıttığı o tribünleri görmek istiyorum. bir zamanlar stadımızı hell olarak tanıtan bizler şimdi burayı heaven yapıyoruz malasef.

    bir de anlamadığım şey biz ilk defa yenilmedik, ilk defa avrupadan veya türkiye kupasından elenmedik, ilk defa 4. sıraya düşmedik, nedir bu inançsızlık. hani ne oldu galatasaray isminin olduğu her yerde inanç vardır sözüne. daha biz inanmıyoruz hiç bir şeye, sonra elin brezilyalısı inanmayınca trip yapıyoruz. inanç beyler, şimdi kenetlenme zamanı...
App Store'dan indirin Google Play'den alın