10081
bugün son gününde olduğumuz hafta, dünya engelliler haftası.
bu vesileyle birkaç şeye açıklık getirmek istiyorum.
engellilerden bahsederken onlara "özürlü" demeyin, lütfen engelli deyin.
lütfen "otistik" demeyin, otizmli birey" deyin.
birisine kızınca lütfen ama lütfen ona "geri zekalı" demeyin.
"sakat" sözcüğü yerine "bedensel engelli" deyin.
sizin ayağınızı kaldırıp atlayabileceğiniz bir tümseği veya eşiği, tekerlekli sandalyenin atlamasının ne kadar zor olacağını asla aklınızdan çıkarmayın.
karşınızdaki herhangi bir insana vurmayın, şiddet göstermeyin, ses yükseltmeyin.
fiziksel şiddetin insanlarda kalıcı hasara ve kalıcı fiziksel engele yol açabileceğine vakıf olun.
eğer şiddet içeren bir şeyi yapmak aklınızdan geçiyorsa, şiddetin her türlüsünü hayatınızdan derhal çıkarın.
"rüya görmek" söz öbeğinden hareketle, görme engellilere rüya görüp görmediklerini sormayın.
rüya görmek, dilimize yerleşmiş, konuşmamıza yer etmiş bir ifade kalıbı.
biz günlük hayatımızı nasıl geçiriyorsak, rüyalarımızı da öyle yaşıyoruz.
normal hayatla bir farkı yok. sadece önceden gören ama şu anda görmeyen bireyler, görme kavramından haberdar oldukları için belki rüyalarında görüyor olabilirler.
ama bu konuyla ilgili kesin ve net bir bilgim yok.
görme engellilere "ben kimim?" diye sormayın. çok sıkıcı ve rahatsız edici oluyor.
bazen sesinden tanıyamadığım bir insandan bu soruyu duyunca panikleyerek mahcup oluyorum. kendimi baskı altında hissediyorum bu sorunun sorulduğu anda.
eğer gerek görürseniz, tabii ki biz görme engellilerle iletişime geçerken kim olduğunuzu söyleyebilirsiniz.
engellilerle ilgili merak ettiğiniz hususları, onları olumsuz şekilde etkilemeyecek bir üslupla, pek tabii ki engellilere sorabilirsiniz.
bu konuda endişe etmenizi gerektirecek bir durum yok.
biz asla alınganlık yapmayız.
genelde görme engellilere "sen hiç aşık oldun mu?" diye soruluyor.
bu soruyu lütfen sormayın. görme engelliler duygusuz insanlar değil.
bizim de duygularımız var. hatta en yüce duygularla, görmeden sevebiliyoruz.
engellilerin, normalden belki biraz daha fazla sevgiye ve birlikteliğe, beraberliğe ihtiyaçları var.
onlara lütfen ihtiyaç duydukları bu sevgiyi verin.
fiziksel ve bu fiziksel eksikliklerden kaynaklanabilecek olan psikolojik açıdan engellilere yardım etmenin dışında, onlardan farksız olduğunuzu bilin.
engelli bireylerin, insan sevgisiyle dolu olduklarını, doğayı, doğadaki her canlıyı sevdiklerini, engeli olmayan bireylerin onları tanıma ve merak duygusuna cevap vermekten asla kaçınmayacaklarını ve siz engelsiz bireyleri de çok sevdiklerini lütfen bilin.
bize yardımcı olarak; hayatı bize daha rahat ve daha yaşanabilir kıldığınız için size müteşekkir olduğumuzu da bilin.
görme engellilerin genelde karanlık bir görme biçimine sahip olduğu; yani karanlık şeklinde gördüğünü sananlar olabilir.
hayır, görme engelliler karanlık kavramını bilmiyorlar.
biz herhangi bir şey görmüyoruz.
bunu karşılayabilecek ifade karanlıktan ziyade yokluktur.
görme oranı %0 olan, benim de içinde bulunduğum topluluk için söylüyorum, biz herhangi bir şey görmüyoruz.
bu durum, "karanlık" veya "siyah" denerek tanımlanamaz.
bir de lütfen şunun bilincinde olun:
sizin için sıradan, olağan olan pek çok şey bizim için çok ilgi çekici, mutluluk kaynağı, sevinç kaynağı oluyor.
mesela benim dedem emekli öğretmen.
öğretmenlik yaptığı zamanlarda, otizmli bir öğrencisi onunla iletişime geçmiş ve o an orada bulunan herkes çok ama çok büyük bir mutluluk yaşamış.
geçen sene işitme engelli bir büyüğümle karşılaştım dışarıda.
ben onunla iletişim kuramadım; çünkü işaret diliyle konuşma şansım yok göremediğim için.
ama o beni gördü ve birbirimize sarıldık.
biz de bu şekilde iletişim kurmuş olduk ve çok mutlu olduk.
yine bir işitme engelli, benim avuç içime, parmağıyla, normal görenlerin yazısıyla "seni seviyorum." yazmıştı bir keresinde.
annem de bana işitme engelli hanımefendinin yazdığını okumuştu ve çok mutlu olmuştum.
hep yazıyorum ama tekrar yazayım.
ben her maça gittiğimde, sanki ilk kez maça gitmişim gibi mutlu oluyorum.
arkadaşlarımla buluştuğumda, sanki ilk kez arkadaşlarımla buluşmuşum gibi mutlu oluyorum.
çocukken ilk kez futbol topuyla tanışıp; şut çektiğimde, ilk kez gol attığımda çok büyük bir mutluluk yaşamıştım.
görme engellilerin basket atması çok zor.
zira pota çok küçük kaleye göre. bu yüzden potayı tutturmak oldukça zor.
ben her basket attığımda ilk kez basketbol topunu çemberden geçirmiş gibi mutlu oluyorum.
veya telefonumun herhangi bir teknik özelliğini fark edince çok mutlu oluyorum.
hayatımda ilk kez bilgisayar kullandığımda, ilk kez internete girdiğimde yaşadığım sevinci, dün gibi hatırlıyorum.
daha çok örnek veririm ama bu kadarı sanırım aydınlatıcı olacaktır.
dünya engelliler haftası vesilesiyle engelliler hakkındaki birkaç husustan, kendimce bahsetmek istedim.
örneğin ben, şu an maalesef yaşamakta olduğumuz pandemi sürecinde, engellileri hep düşünüyorum.
tabii ki bu illetle mücadele eden tüm ülkemizi, tüm insanlığı önemsiyorum.
ama engellilerin covid-19'a yakalanmamalarını çok istiyorum.
yeni tip corona virüs zaten insanları yalnızlaştırıyor ve maalesef birbirinden uzaklaştırıyor.
bir de kısmen yalnız insanlar olan biz engelliler bu virüsü alırsak, iyice yalnızlaşacağız, sağlık açısından yaşayacağımız zorlukları zaten saymıyorum bile.
sizin yaptığınız pek çok şeyi, dilediğinizce yaşadığınız hayatlarınızı, farkında bile olmadan yaptığınız, sizin için oldukça sıradan olan şeylerin bazılarını biz her canımız istediğinde yapamıyoruz.
engelsiz yaşamınızın kıymetini bilin.
tabii ki kimse zarar görmesin, herkes sağlıklı, mutlu ve huzurlu yaşasın; ama unutmayın ki herkes birer engelli adayıdır bu hayatta.
bir an için herhangi bir engele sahip olduğunuzu düşünün ve düşündükten sonra engelli bireylere hak ettikleri saygıyı lütfen gösterin.
muhakkak ki biz engelliler de engelsiz bireylerin bize gösterdikleri saygıyı ve sevgiyi istismar etmemeli, aynı şekilde engelsiz bireylere saygı göstermeliyiz.
ben şahsen bu saygıyı gösterdiğime inanıyorum.
eksiklerim varsa bile bunları düzeltmekten çekinmem.
ben hep söylediğim gibi kendimi yalnız hissediyorum genel olarak hayatımda.
bazen bazı insanların bana karşı adım atmadıklarını, adım atmak istemediklerini fark ediyorum.
halbuki biz engelliler, engelsizlerin bize atacakları 1 adıma karşı 10 adım atmaktan çekinmeyen insanlarız.
engelli olmamız nedeniyle , siz engelsiz bireylerin hayat kalitelerini düşüreceğimizi sakın düşünmeyin.
sizin zamanınızı alacağımızı, size yük olacağımızı düşünmeyin.
biz çevremize sorun çıkaran insanlar değiliz.
bizim de sizle beraber yapabileceğimiz veya sizin yardımınızla yapabileceğimiz pek çok şey var.
şahsen, çevremi, etrafımı görmediğim için biraz kırılgan ve çekingen olduğumun farkındayım.
herhangi bir insanla iletişim kurmak isterken; ilk adımın karşı taraftan gelmesine ihtiyaç duyuyorum çoğunlukla.
belki de bu bir eksiklik ve düzeltilmesi gereken bir durum benim açımdan.
sonuçta böyle bir özelliğim var işte.
dikkat çekmek gibi bir amacım da kesinlikle yok; ama bazen kalabalık içinde kenarda kalmış, o an içinde bulunduğum ortamdan soyutlanmış gibi hissediyorum kendimi.
tahmin ediyorum ki benim gibi düşünen çok sayıda engelli var.
lütfen bize bu kötü hissi yaşatmayın.
çevrenizde, yakın çevrenizde, yanınızda engelli bireylerin olabileceğinin farkında olun.
onlara karşı ilk adımı atmaktan, yanlarına gitmekten çekinmeyin.
gönlünüzü ferah tutun. rahatsızlık duymayız yanımıza gelip; bizle konuşmanızdan.
hatta emin olun ki çok mutlu oluruz.
birliktelikten, beraberlikten mutluluk doğar, en güzel duygular doğar.
birbirimize pek çok şeyi öğretebiliriz ve birbirimizden pek çok şey öğrenebiliriz.
zaten benim hayatta en çok değer verdiğim şeyler öğrenmek ve öğretmektir.
engelliler ve engelsizler, birbiriyle kaynaşsınlar, iletişim içinde olsunlar.
inanın ki böyle bir dünya daha güzel bir dünya olacak.
bu bahsettiğim kaynaşma durumu olmuyor demiyorum.
daha çok olmasını istiyorum sadece.
sizi seviyorum!
sevgi her zaman kazanır!