• 16076
    saldırıya uğramış sözlük.

    yazarın adını yazıp şifreyi tahmin etme nedir yahu? ulan küçükken atari salonlarında jeton atmak yerine atarinin arkadan fişini çekip tekrar takarak hagar, street fighter falan oynuyorduk. o bile daha planlıydı, erketeye falan yatıyorduk. who am i izleyen kafasına annesinin ten rengi çorabını geçirip bilgisayarın başına geçiyor amk. hacker tayfamız bile geri zekalı. ağa bana kodlarla, yazılımlarla falan gelin, helal olsun diyeyim hesabımı ele geçirdiğinizde.

    zaten 3-5 yazı yazsanız anlar hagi pita olmadığınızı. bu pita değil piçlik yapmıyor hiç der yani...
  • 16077
    saldıranların elleri kırılsın şeklinde samimi duygularım olan sarı kırmızı renkler adına çok güzel bir platform.

    uzunca süre sadece farklı takım taraftarları ile aynı fikirleri savunmadığımızı düşündüm. sonra sözlüğe yazmaya başlayınca fark ettim ki kendi renktaşlarımla bile çok fazla fikir ayrılıklarım var. bu kriz, sözlükte zaman zaman tatsız enstantaneler yaşatsa da bu zorlukları oldukça iyi yönetebilen bir yönetim sayesinde çok iyi tatlıya bağlanıyor. yönetimsel zaafiyetlere aşina biri olarak kıymet bilinmesi gerektiğini hatırlatırım.

    geçen kafam bozuk, baya bi içtim, yapmamam gereken bir şey yaptım sözlüğe girdim. ona trip buna trip derken bir anda yerin dibine sokulmuşum * sonra baktım ki yönetim de girmiş araya. aslında derdim galatasaray adına hazmedemediğim şeyler olmasına rağmen birileri çıkmış demiş ki sakin ol, halledeceğiz. bu bir destek unsuru ve moral çöküntüsü yaşayan bir insanı ayakta tutabilecek tek şey.

    neyse çok uzatmayayım, aynı fikirde olmayabiliriz ama ortak paydamız galatasaray. bunun bilincinde olarak; fikir ayrılıkları sürecini en demokratik en yapıcı yönetebilen sözlük yazarları başta olmak üzere sözlük yönetiminin de ellerine sağlık.

    seviliyorsunuz.
  • 16078
    maç başlığında yazılan yazıyı forum tarzı entry diyerek silen sözlük. ki benzer içerikler duruyorken. kural kuraldır. ve kurallar, bir yapının değişmezi ve yapı taşıdır. fakat bu mantıkla maç başlıklarında maç skoru, oyuncu değişiklikleri, kartlar dışında kalan her yazının silinmesi gerekir. ve bu olursa biz yazarların varlığına gerek olmayıp bir maç botu durumu halletsin. o halde biz maç başlıklarında neden yazıyoruz? farklı veya göremediğimiz yorumları da okuyabilmek için. benim kafam karışmış ya da bu noktada küçük bir noksanlık bulunuyor olabilir.
  • 16079
    maç sonlarında yaşanan bu durumdan artık sıkıldım.

    sözlüğü aktif olarak 10 senedir takip ederim hep mi aynı olur yazılanlar.

    zaniolo leş acilen sattık sattık yoksa elimizde patlarcılar. form tutana kadar angelino, kazımcan'dan formayı alamazcılar. barış alper bu takımın oyuncusu değilciler. bugün halil ise bir anda aslanım benim oldu.

    bir durun arkadaş daha sezon başı. ayrıca ilk onbir'den 3-4 tane oyuncu eksik. takımlar ekim ayı dolaylarında ancak form tutuyor. yavaş yavaş form düzeyi artacaktır takımın.

    ilk resmi maçımız olduğunu düşünerek hareket edelim lütfen.
  • 16080
    bırakın iki insanı idare etmeyi, kendini bile analiz edemeyen bir sürü öfkelinin hayata dair birikmiş öfkelerinin yansımalarının gittikçe arttığı bir sözlük. özel hayatlarındaki çıkmazların yansıma alanı olarak burayı kullanmaları, sözlüğü özellikle istenmeyen sonuçlarda kaotik bir ortama çeviriyor.

    not: geçmişte 5 binden fazla aktif üyesi bulunan bir gençlik grubunun teşkilat başkanlığını yapmış ve şu anda yurtdışında 35 kişilik bir gönüllü ekibinin başındaki bir kişi olarak konuşuyorum.
  • 16081
    renkdaşlar şunu unutmamalı, burası her karakterden galatasaraylı'nın yazdığı, görüşlerini dile getirdiği, bazen yanıldığını gördüğü, bazen de ben demiştim diyebildiği, sonuçta herkesin galatasaray'ın selametini göz önüne aldığı ve kimsenin aşkından şüphe duymadığını düşündüğüm, her yaştan ve farklı hayat tecrübelerine sahip insanların iki kelam edebildiği özgür bir platform. içimizde ali sami yen'de kombinesi olan da var, anadolunun ücra köşesinde yaşayıp galatasaray'ı hiç canlı izleyememiş, sarı ve kırmızı renkleri sokakta, semt pazarında yanyana görünce heyecandan nabzı yükselen delikanlılar da. ezcümle; birbirimize saygı duymayı ilk iş edinmeli, sakin olmalı, görüşlerimizin farklılıklarını tartışabilmeliyiz. herkes aynı tonda ve aynı fikirde olmak zorunda değil. unutmayalım; bizi biz yapan, olumsuzu da konuşma, çözüm üretebilme, ortak sevdada buluşabilme becerimizdir.
  • 16082
    okan buruk’a karşı başarısız olsun da hemen saldırıya geçeyim diye pusuda bekleyen bir timi içinde barındıran sözlük. resmen adamlar güya gs’li ama sanki okan hoca gitsin diye başarısızlık istiyor. hocanın adam yönetemi zayıf diyeni mi dersin, evlatçılık kontenjanıyla kadro kuruyor mu dersin türlü türlü lüzumsuz yazılar var. bir de bu tipler geçmiş entrylerinde ‘evlatcılık’ın tillahını yapan yerli veya yabancı hocaları hep el üstünde tutmuş.*

    arjantin milli takımında kimsenin yönetemediği icardi, mourinho’nun yönetemediği zaniolo, şimdi yedek olan lyon’un eski kaptanı dubois’i falan sorunsuz idare eden hoca adam yönetiminde zayıfmış.*

    geçen yıl 3 yerli kuralını dinlemeden yunus akgün’ü cart diye takımdan kesen adam evlatçılık yapıyormuş.* yahu hoca yunus’u yeri ve zamanında kesti diye o seriler ve şampiyonluk geldi neyin evlatçılığıymış bu? ya da hocanın direkt oyun anlayışını bilmeden ve kadroda daha iyi orta saha oyuncusu yokken berkan’a evlatcılık yapıyormuş.*

    madem mantıkla açıklanabilir eleştirileriniz yok bari art niyetli görüşlerinizi bu kadar belli etmeyin.
  • 16083
    bu sezon 29. resmi maçına* çıkmış rakibine karşı suni çimde ne sikim olduğu belli olmayan bir sahada, en önemli 3 futbolcundan eksik olarak alınan 2-2'lik sonuç sonrası cadı avına çıkılan ve beni oldukça şaşırtman güzide oluşum.

    kellesi alınmayan tek bir futbolcu kalmamış, ya hiç mi utanmanız yok geçen sezon bu takım ve okan buruk rekorlar kırarak şampiyon oldu, oyuncular ve teknik ekibe şu uyduruktan maçtan sonra bu kadar sert eleştirmek için kötü niyetli olmak lazım. 5 maç üst üste kazanınca hepiniz bu akşamki entryleri silersiniz ondan da eminim.
  • 16084
    maç günleri ekşi sözlükten beter bir hale dönüşmüş. 2 entry okuyunca sinirlerim zıplıyor. ne izlediğimizi bilmesek yazılanlara inanacağız. buradaki yazarlar z kuşağı mı alfa kuşağı mı neyse ne bilmiyorum ama daha hala galatasaray’ın nasıl bir camia olduğunu öğrenememişler. o yüzden bir süre yazmayı ve okumayı düşünmüyorum. zaten hayatlarımız stresli bir de buradaki pısırık kitleyi görüp kanser olmak istemiyorum.
  • 16085
    geneli belirli bir olgunluğa erişmiş, kaliteli, galatasaray’ın menfaatlerine odaklanmış, entelektüel bir seviyesi olan, üslubu düzgün yazarlardan oluşan, buna karşılık; azınlıkta da olsa gerçek hayati bir fm oyunu sanan, ergen, içindeki irini boşaltmayı yazarlık gibi gören, sabırsız, başka takım taraftarı olup galatasaray taraftarını olumsuz bir havaya sürüklemeye çabalayan gürûhu da barındıran oluşum.

    geneli harika olduğu için severek gelir, okur yazar gerçek galatasaraylılar. iyi ki vardır.
  • 16086
    antuya dönüşmeye başlayan sözlük. olumsuz eleştiri yapanlar linçlenmeye başladı. transfer konusunda en rahat dönemimi yaşıyorum. içimde gram endişe yok. hatta hepimizin de kabul edeceği gibi, aklımızdan dahi geciremeyeceğimiz isimler aldık, alıyoruz. lakin, yönetimin daha 2022-2023 sezonu bitmemisken önümüzdeki sezona dair planlamalarimiz hazır, biz avrupa takimiyiz, avruapa'da sezonu erken acacagiz ve transferleri ona göre planlıyoruz, taraftarın biz avrupa deviyiz vb sözlerine bakınca dün akşamki zalgiris vilnius maçı sonrası yaşanan hayal kırıklığı da gayet normal. bırakın insanlar küfre, hakarete, tacize sapmadan istediği gibi eleştirsin. yok gecmiate 14 yıl şampiyon olamadı bu camia ama böyle taraftar görmedi, taraftarlık sadakat gerektirir yangin değil diye dusunebilirsiniz. ama günümüz futbol endüstrisi de o 70'lerdeki, 80'lerdeki futbol değil. galatasaray' da yöneticiler her daim taşın altına elini sokmuştur maddi anlamda. ama hiç bir zaman fenerbahçe gibi yönetim dışından da olsa oluk oluk para akıtan olmamıştır. o yüzden bizim onlar gibi simariklik yapma lüksümüz yok. insanlar takımı sevdikleri için yaşadıkları hayal kırıklığı neticesinde olumsuz eleştiri yapabilir. bu son derece doğaldır. çünkü zayıf olmayı sevdiği takımına konduramiyordur. aynen akşam ki oyunda olduğu gibi.
  • 16087
    antulaşmayan sözlük. takımı eleştirenlerin eleştirilmediği, sezonun ilk profesyonel maçında olumsuz bir sürü etmen varken alınan deplasman beraberliği yüzünden anlamsız ve faydasız yangın yapanların eleştirildiği yerdir. bu ise sözlüğün aklıselim davranma yetisinin olduğunu göstermektedir.

    ortada kötü giden bir sezon varsa oturur hep beraber eleştiririz. gerekirse isimleri linçleriz. ama o zaman bu zaman değil, nefretinizi bir süre daha içinizde tutun.
  • 16090
    - zalgiris'e elenirsek rezillik çıkar! maddi manevî büyük yara alırız!
    - yanginci taraftar!

    - nelsson bu değil! böyle oynayacaksa gitsin daha iyi!
    - nankör taraftar!

    - muslera yemeyecegi goller yiyor, eski muslera bunları yemezdi!
    - vefasız taraftar!

    - 8 numara ve rashica önceliğimizdi, bunlar olmadan zaha lüks kaçtı.
    - kuşsporlu taraftar.

    iyi bari biz susalım.

    not: zalgiris'i içerde rahat geçip, 3.turda ve play-off turunda ritmimizi ve ideale yakın kadromuzu bulmuş şekilde oynayıp şampiyonlar ligi'nde gruplara kalacağımızı düşünen biriyim.
  • 16092
    gereksiz yere dünden beri yangın yerine dönen evimiz. sevgili galatasaray taraftarı, sezon sonunda biz gerçek 5. yıldızımızın çalışmalarına başlarken fenerbahçeli kardeşlerimiz ise kendilerine yeni başkan arıyor olacaklar. müsterih olun, öyle bir kadro kuruyoruz ki, bu iskelet müzemize bir avrupa kupası daha getirecek. unutmayın, bizi biz yapan şeylerden biri de iyi ya da kötü olarak erken havaya girmiyor oluşumuz. geçen sezon başında takıma sallarken kadıköy'de 3 atacağımızı düşünen var mıdır? bence yoktur. bu sezon neler yapacağımızı düşündükçe keyifleniyorum. o avrupa kupasını 2. defa türkiye' ye getireceğiz, inanın!
  • 16093
    düşünceniz genel kanıya yakınsa endişelenmenize gerek yok. zaten genel kanı neyse onu yaşıyoruz. ama genel kanı dışında birbirinden farklı kişilerin birbirinden farklı düşünceleri olabiliyor. bu düşüncelerin her biri genel kanıyı rahatsız bazen de taciz edebiliyor. şimdi; sözlüğü basitleştiren şey burada yatıyor, genel kanı dışındaki tüm düşünceler genel kanıyı rahatsız eden düşünceler olarak bir torbaya atılıyor ve tek bir kişiden çıkmış gibi muamele ediliyor. onlar farklı kişilerin farklı zamanlarda farklı nedenlerle yazdıklerı düşünceler.

    güçlü bir genel kanı eleştirileri genelleyen değil her birine tek tek cevap verebilendir.
  • 16094
    türkiye'de -aslında her yerde ama bizde çok- yükselen tahammülsüzlük ve ağır, kırıcı sosyal medya dilinin kullanımının son dönemde yükseldiğini gördüğüm platform.

    dostlar, burada galatasaray sevdalılarıyız. bir takımı bu kadar çok sevmenin, bu kadar çok sevinmenin, üzülmenin zaten psikolojik, sosyolojik bir sürü teorisi vardır. ama hani diyorum bazen bu kadar sert bir dil kullanmasak mı? yani sözlüğümüz çok değerli, hatta bence şu an ülkede kalan az sayıdaki seviyeli ve eğlenceli online platformlardan biri ve aynı zamanda etkili.

    ama her şeyi bu kadar ciddiye alıp sert bir dil kullanmaya, gerilmeye, sinirlenmeye, birbirimizi kırmaya gerçekten gerek var mı? binlerce insanız burada yazıyoruz, binlerce farklı fikir, binlerce farklı hayat ve geçmiş... herkesin olaylara baktığı pencere farklı, olayları yorumlama biçimi farklı. size çok mantıklı ve doğru gelen bir fikir hakkında başkası tamamen mantıklı gerekçelerle zıt düşünebilir. niye böyle durumlarda birbirimize hak vermek, birbirimizi anlamaya çalışmak ve fikir ayrılığını kabul etmek yerine sert bir dille konuşuyoruz, laf sokuyoruz hatta bazen neredeyse hakaret ediyoruz?

    aslında bu entrynin zamanlaması muhtemelen epey kötü yazıldığı an itibariyle. şu an benim hayatımda çok az; belki de hiç görmediğim güzel bir ortam var öncelikle icardi dolayısıyla. gerçekten 28 yaşındayım şu ana kadar hiçbir futbolcunun ve takımın böyle ilginç bir hava oluşturduğunu görmedim. kalite ve oyun olarak değil bu bahsettiğim, zaten anladınız şu an hepimizde çok değişik, daha önce bilmediğimiz bir his var. belki de ülkenin içinde bulunduğu durumdan dolayı bir kaçıştır bu kim bilir?

    neyse, hepimiz galatasaray'ı seviyoruz. birbirimizi kirmayalım, sevelim, anlamaya çalışalım çünkü neden olmasın ki? değer mi manasız kalp kırmalara, hakaretlere? bence değmez.

    kucaklıyorum ve öpüyorum. hep beraber nice güzel anlara, şampiyonluklara, avrupa zaferlerine.
  • 16095
    (bkz: olaylar/#3669279)

    yeni sezonun ilk maçı* öncesi kombilerin gişe fiyatına devredilmesiyle ilgili radikal ama oldukça yerinde bir karar almış sözlük. karaborsa zaten ilk günden beri yasaktı. şimdi de sözlük diyor ki; madem maça gidemiyorsun o halde kombineni kulübe devret, hem galatasaray kazanç sağlasın hem de sen haksız kazanç sağlama. yok bedelsiz devredeceğim diyorsan da buyur ücretsiz devret.

    ayakta alkışlıyorum.
  • 16096
    (bkz: #3669279)

    bu konu ile alakalı eski entrylerimde de daha önce belirttiğim gibi sonuna kadar desteklediğim bir karar alınmış olan sözlüktür.

    bu zamana kadar sözlükte yaptığım devirlerden kimseden 1 tl bile istememiş biri olarak kararın en az 1 sezon geç alındığını da söylemeden edemeyeceğim.

    ha “sen ne diyorsun be abla gözünü seveyim be abi” diyebilirsiniz ama bu sezon bu karar kombine sahipleri için uygulaması zor bir karar olacak çünkü hem kombine fiyatlarındaki * 3-3,5 kat artış hem de hemen hemen hiç bilet çıkmayacak olması çoğu kişiyi kısıtlı devir hakkında “gişe fiyatından devir” uygulamasına itecektir. en azından sözlükte desteğinden emin olacağımız kişiler öncelikli olarak faydalanırdı.

    benim esasında kulüpten beklediğim türkiye kupası maçlarının hepsinde devir hakkından düşme durumunu -en azından yarı finale kadar- kaldırması.

    gerçekten hafta içinde iş yoğunluğu, yorgunluk ve istanbul trafiğinde kupa maçları -fb ve bjk derbisi- olmadıkça hiç çekilir olmuyor. düşürme bunu kotadan hem stad kupa maçında bile full çeksin, hem gitmeyen ikilemde kalmasın, hem de stad atmosferini hiç yaşamayanlar da yaşasın.

    velhasıl kelam karar ve uygulama doğru ama bu sezon hayrına devir yapacak kişi sayısı çok az olacaktır.
  • 16098
    düşünce özgürlüğüne gösterdiği önemden taviz vermemekle birlikte; ahlaki değerlere, saygılı olmaya ve üsluba da değer veren bir sözlük. bu noktada zaman zaman benim de yaşadığım şıkıntılar olmuştur ama sözlük yönetiminin düşünce özgürlüğünün de belirli bir sınır kapsamında olduğu ve söylemlerde belirli bir asgari nezaketin gösterilmesi gerektiği konusundaki hassasiyetini beğeniyorum. takdir ediyorum.
  • 16099
    entry'leri formatına uydurunca forum tarzı entry kuralından sıyrılan ama özünde tam forum yazılarına benzeyen entry'lerin sayısı giderek artmakta.

    örneğin bir yazar x futbolcusunun başlığına gelip "şöyle iyi şöyle yararlı şöyle lazım futbolcu" şeklinde nizami bir entry giriyor. daha sonra 8-10 kişi gelip oyuncunun eksik özelliklerinden bahsediyor. bu da nizami. ilk entry'i giren yazar, sonra girilen olumsuz entry'lerden haz etmemiş olacak ki daha kendi entry'sinin üstünden saatler geçmeden tekrar entry giriyor ve veryansın ediyor: "bu oyuncu şöyle iyi böyle iyi yanlış duymuşsunuz öyle değil vs."

    tamam da güzel kardeşim sen zaten entry'ni girmişsin, iddialarını ortaya koymuşsun, sırf diğer yazarların söylediklerini beğenmediğin için bir daha entry girmenin ne alemi var. entry kurallara uygun olsa da sözlüğü foruma döndürüyor. bunu bir örnek üzerinden yazdım aslında ama örnekler çoğaltılabilir. bir yazara mahsus bir şey değil.

    aynı başlığa bir yazar günde 12 kere de yazabilir. ben de yapıyorum yani saklayacak değilim. ama her entry yeni bir şeyler içeriyorsa bence bu makul olur. ilk yazdığı entry'nin entry'nin çok benzerini yazmak sözlüğe hiçbir şey katmıyor çünkü zaten ilk entry yerinde duruyor. onu okuyoruz, değerlendiriyoruz. belki katılıyoruz, belki katılmıyoruz.
  • 16100
    üyelerinde bir tahammülsüzlük, hafif de fikir zorbalığı hissettiğim değerli sözlüğümüz. ben de zaniolo’nun -iyi bir bonservisle- transfer olmasını isteyenlerdenim, bunun için de çoğumuzun bildiği gerekçelerim var, neden vizyonsuz ya da futboldan anlamaz oluyoruz anlamadım. bugün maçta* olmadığı haberi geldiğinde gönül rahatlığıyla bir sorun çıkarmamıştır diyebildiniz mi? hala da bir çoğumuz ‘lan acaba?’ diyoruz, hala. e dar alanda sıkıntı yaşıyor, geriye desteği yok, zaha kerem ve kendisini demirbay&torreira taşıyabilir mi, endişeliyiz. e bir dünya bonservis, yıllık ücret ödüyoruz, kendisinden bir 25-30 gelirse iyi bir 8 ve rashica alırız diyoruz, kalanı da kasaya girer diyoruz. niye bu kadar tepki geliyor sözlükten anlamadım, biraz kulak versek fikirlere, anlamaya çalışsak fena olmaz sanki.
App Store'dan indirin Google Play'den alın