en
okulu bitirme şansı her geçen gün azalan umutsuz vaka zamanlarımda, evdekilerin "lan bunu doğurduk büyüttük ama ziyan olup gidecek herhalde" hissiyatını hafiften hissetmeye başladığı dönemlerde ortaya çıkıp hayatımın göbeğine yerleşiveren sözlük. gün itibarı ile 10 yılı doldurmuş. geride kalan 29 yıllık bir ömür için çok önemli bir süre.
evden çıkmayan, doğru dürüst arkadaşı neredeyse olmayan, genç ömrü boyunca planlanıp şartlandırıldığı tek konu olan okul mevzularında da sıçıp sıvamış bir ergen irisiydim 10 sene önce. ukalalık gibi alınmasın burada celebrity olup takdir edilmek diye birşeyin gerçekten var olabileceğini öğrendim. bin kilometre öteden maç günü istanbuldaymış gibi yaşama anlamsızlığını buradaki ortamla az da olsa anlamlandırabildim. günlük hayatta iki kelimeyi yan yana getirip konuşamayan sosyal becerisi sıfırın altında bir birey olarak burada yaza yaza içimi dökebilmeyi öğrendim. bugün kendimi doğru ifade edebilen biri olmak pek çok ortamda saygı görmeme sebep oluyor... her ne kadar ergenlikten orta yaşa doğru ilerleyen süreçteki olgunlaşmanın da payı olsa da bunu da pas geçemem...
panoramik izmir manzarasına sırtını dönmüş kıç metrekare bir evde başlamıştık. kampüs köşelerinden eskiden evin salonu olan şimdiki yatak odama hatta şehrin göbeğinde olmasına rağmen sıfır noktası bir nöbet yerine kadar akla hayale gelecek/gelmeyecek binbir türlü yerde okuyup yazmışlığım var. kızmadığımız kadar kızdık, üzülmediğimiz kadar üzüldük. ilk birkaç yılında "acaba uğursuzluk bizde mi" diye düşünsek de çok şükür unutulmayacak nice zaferler gördük, kadıköy'de kupa kaldırdık, dördüncü yıldızı taktık, basketbolda üç avrupa kupası gördük, engelsiz aslanlarla dünya şampiyonluğunu rölantiye bağladık. gelmedikleri için gitmek bir kenara dursun önümüzden transit geçip giden her sevgilinin ardından
haykırsak duyarlar mı sesimizi diye ağıtlar yakarken, duyma ihtimali en milyonda sıfır olan sevgilinin(!) dönüp bir bakmasıyla bazen en uçuk hayallerin bile gerçek olabileceğine inanç tazeledik. gerçi imkansız galatasarayca değildir ama,o da ayrı bir konu...
burda tanışıp evlenenler oldu, hatta çocukları bile oldu. hoşlandığı karşı cinsle görüşmeye giderken totem yapanlar oldu, kız isteme gecesini burdan entry girerek yayınlayanlar oldu, en mutlu kararını duyuranlar, doğumhaneden gelen güzel haberi burada paylaşanlar... kurulan onlarca arkadaşlıktan bahsetmiyorum bile, kocaman bir aile olduk... ve tabi aramızdan gidenler, en başta
ölümsüz yazarlar... yazmayı bırakanlar, fikir ayrılığına düşenler, yeni bir hayat koşturmacası içinde kariyer yapıp inceden inceye gururlandıranlar. speşıl olarak
yapma hayrettin, neredesin amk ya nerdesin?
türk internet tarihinde, hele ki günümüzün maymun iştahından hallice tüketim hızında, belki de bir asıra bedel bir süre 10 yıl. aynı standardı, devamlılığı sağlayabilmek. ödün vermeden aynı şekilde durabilmek. dönem dönem eleştiriler olsa da çizgisinden sapmamak. son 10 yılda internetin hayatımızdaki yeri ve türkiye özelinde kullanıcı profilindeki değişim gerçekten akıl almaz boyutlarda. bu şiddetli başkalaşımdan minimum hasarla çıkabilmek için, sözlük yapısında kendine yer bulamayan kimseler başta olmak üzere hakarete varan eleştiriler pahasına olsa da, gösterilen çabayı da takdir etmek gerek.
10 sene önce bir trend olması sonucu açılan yüzlerce sözlükten kaç tanesinin ayakta kalabildiğine bakmak gerek. bizim de klonu olduğumuz, sözlük fikrinin ortaya çıkışı ekşi sözlük'ün dahi bugün geldiği nokta ortada. çok eleştirilen galatasaray sözlük moderasyonu yazar alımlarında bu kadar seçici olmasa, bazen can sıkıcı olsa da kuralları uygulamaya devam etmese bugün sözlük hakkında başka şekilde konuşuyor olurduk. hele ki adı galatasaray olan bir sözlük ilkelerini bir kenara bırakıp maddi şeylerin peşine düşseydi, popülerlik ve daha çok tık adına kapılarını açıp kurallarını da gevşetseydi bugünlere gelinir miydi bilemiyorum. gelse bile ekşi sözlük gibi büyük bir lağım çukurundan farksız olacağı aşikardı.
işinden gücünden kalan zamanla kod yazıp yazılımı geliştirmeye çalışan, cebinden ödediği parayla sözlüğün hayatına devam etmesini sağlayan, herkesin üzgün ya da mutlu olduğu en pik zamanlarda bile kendi ruh halini bir kenara bırakıp gönüllülük esası ile moderasyon yapmaya çalışan bir avuç insan var. biraz özeleştiri olacak belki ama en can sıkıcı kuralcılıklarımıza rağmen burada klavye tıkırdatmaya devam eden, mızıkçılık yapmayıp tahammül edebilen yüzlerce hatta binlerce kullanıcının emeklerinin yanı sıra bu bir avuç insanın fedakarlıklarıyla bir karakter olarak kalabildi sözlük...
nice güzel yıllarımız olsun millet...