pembe gözlüklerini takıp pembe bulutları seyretmek dışında hiçbir şey yapmak istemeyenlerin dolup taştığı sözlük. öyle ki aksi tek kelime edeni linç ediyorlar. açık açık "istemiyoruz bunları, uçurun" diyorlar. kısaca "kelle istiyorlar". neden? rahatlamak için. çünkü gerçekler acıtır çoğu zaman. insanların uzun vadeli hayallerini bozar gerçekler. yerle bir eder.
konuya gelirsek, galatasaray son 4-5 maçtır kötü oynuyor. git gide de daha kötüye gidiyor. bunun nedenleri de şunlar:
- görece daha zorlu ve hazır rakiplerle oynamamız
- rakiplerin bizim sistemimizi çözmesi
- teknik direktörün basiretsizliği
hakem filan geçiniz efendim. ne fener
* ne de trabzon
* maçlarında hakemlik durumlar yok muydu? evet vardı. ama hem fener'i hem de trabzon'u, bu halleriyle, hakemin üstüne koyup yenebilecek bir kadromuz var. rakipler de en leş durumlarındalar. ama 2 maçta da sürklase olduk. hadi fener maçında biraz baskımız var. trabzon maçında 80'de kaleye attığımız ilk şut gol oldu.
peki neden olmuyor? çok basit aslında. teknik direktörümüz takımı ne teknik ne de mental olarak hazırlayamıyor. büyük maçlarda "ben bildiğimi oynarım" diyebilmek için barcelona olmak lazım artık. onun bile durumu ortada. her zaman başaramıyor.
büyük maç alacaksanız kendi eksiklerinizi minimize etmeli, rakibin eksikleri üzerine oynamalısınız. peki tudor ne yapıyor? hep aynı şeyi. tek yaptığı 3'lü defans, 4'lü defans geçişi. o kadar. hala "benim dediğim" diye ısrar edip önde basan, topla çıkan oyunculara adam adam markaj uygulayan rakiplere karşı göbekten pasla çıkmaya çalışıyor. gömülü defansları pasla aşmaya çalışıyor.
yine yapsın, tamam. ama skoru alınca yapabilirsin bunu. çünkü senin evinde fener, deplasmanda trabzon sana yenilmemek için çıkıyor sahaya. yenmek zorunda olan sensin. bocalayınca da ya yenemiyorsun ya da yeniliyorsun. büyük maç kazanmadan şampiyon olamazsın.
bir de şut çektirmiyor takıma arkadaş. ya vurun kardeşim. ilk 30 dakika bol bol vurun kaleye. dağlara, taşlara gitsin. ilk 30 dakika hem taraftar sabırsız olmaz hem de sen sıkışmazsın. kötü vur. en kötü şartlarda taca çıkar yahu. oyun durur. bir nefes alırsın. pasla çıkayım derken top kaptırıp kontra yiyoruz. topu kaptırdıktan sonra almak için çok faul yapıyoruz.
yeni bir takımız. eyvallah. ama bu takım çok daha iyisini yapabilir. yapmalıdır da. bakın 2 maçta "galatasaray büyük maç kazanamaz" havasına girildi. başakşehir ve bjk maçlarını da verirsek ne olacak? şampiyonlar ligini artık bir tık daha önemseyen bjk lige asılacak şimdi. ha yapar, yapamaz. ayrı konu. ama bizim ipleri rakibe bırakacak lüksümüz var mı?
hasılı pembe pembe kalplerle konuşulmasından hoşlanmıyorsanız sağ altta kullanıcı adına tıkladıktan sonra "profile git" e basarak sol üstte "engelle" butonunu kullanabilirsiniz. medeni insanlar bunu yapar. "gelmeyin buraya, istemiyoruz sizi, def olun gidin, lanet olsun size, iğrenç adamlar, pis adamlar" demez.
evet, kenetlenelim. ama kenetlenmek koşulsuz, şartsız; kör gözüne parmak sokarcasına kabullenmek değildir. ben de takımımın şampiyon olmasını istiyorum. yoksa ömrümün en değerli zamanlarını neden burada geçireyim? neden yetkiye sahip kimsenin sallamadığı bir yerde yazayım? mutluluk dediğiniz şey gerçekleri göz ardı ederek değil, gerçekleri kabullenerek buna göre davranmakla olur. diğeri sadece yalancı bir tebessümden ibaret kalır.