• 2028
    bugün taraftarı tarafından göklere çıkarılan(haklı olarak), yarın ilk kötü gidiş veya başarısızlıkta sakatlıklar veya şansızlıklar unutulup yerin dibine sokulacak takım(haksız olarak). bunu yukarı da arkadaşların yazdıklarına eleştiri olarak yazmıyorum asla, daha önce yaşadığımız ve muhtemelen aynı şeyler tekrardan yaşanacağı için yazıyorum. çünkü biz yapılmaması gerekeni yapmayı çok seviyoruz, çünkü biz tutarsız olmayı çok seviyoruz. olması gereken bumu peki? tabi ki hayır. ama biz sadece burada değil, günlük hayatımızda da böyleyiz. bu platform benim için diğer taraftar profillerinden çok ayrı bir seviyede, ona rağmen burada da bazı şeyleri çok çabuk unutup hemen asıp kesebiliyoruz. o yüzden bu entrymi kenarlarda bir yerlerde saklı tutuyorum. umarım bundan sonrası hem takım, hem bizim için çok güzel geçer. bende bu yazdıklarımı tekrardan gündeme getirmek zorunda kalmam. benim için bu takım yense de, yenilse de gönlümde hep aynı yerdedir. son olarak tebrikler yenilmez armada, tebrikler koç ergin ataman.
  • 2031
    sezon henüz sonuçlanmadan beklentilerin altında veya üstünde mi kaldığını anlayamacağımız basketbol takımıdır. basketbolda normal sezon çok önemli değildir. sadece iç saha için avantaj yakalarsınız. eskisi gibi 1-0 önde başlama olayı da sona erdi. hatırlatmak isterim ki beşiktaş milangaz şampiyon olduğu sezon ligi 4. sırada tamamlarken biz 1. sırada bitirmiştik. bizi içerde de yendiler, aynı şekilde fenerbahçe ülker'i ve anadolu efes'i yenmeyi başardılar.

    an itibariyle markopaşa'nın takıma ısındığını gözlemliyorum. buna iki hafta sonra ersin katılacak. bonsu da sakatlığını atlattığında tek eksiğimiz gordon kalacak. ama sezon başından beri 2 önemli sıkıntımız var . birisi uzun oyunu birisi de oyun kurucu. ersin'in gelmesiyle 4-5 numaralar fazlasıyla rahatlayacaktır, özellikle eurolig maçlarında. ama burada önemli olan arroyo'ya verilen görevin başkaları tarafında arroyo'yla paylaşılması. kim yapabilir bunu? ender ve sinan yapar. sinan'ın o pozisyonda yapabileceklerinin kısıtlı olduğunu biliyoruz. elimizde ender kalıyor, eğer geçen sene n'dong ile play-off oyunlarında gösterdiği performansı yakarlarsa. türkiye ligi şampiyonluğu çok uzak değil. kimse kusura bakmasın ama bu fener'i, banvit'i içeride dışarıda yeriz, eğer gerekli konsantrasyonu sağlarsak.
  • 2037
    sekizli finallere kalirsa -ki kalacak- rakibi barcelona olacak takimdir.

    deplasmanda alacagimiz surpriz bir galibiyet bizi final foura tasir. cska ve real madrid deplasmanlarinda sergiledigimiz performansi barcelona'da da sahaya yansitirsak galibiyeti kapar istanbul'da isi bitiririz.

    ben inaniyorum. bu takim final four oynayacak bu sene. yeter ki bundan sonraki dönemde sakatlik yasamayalim..
  • 2039
    iki bucuk yil once, galatasaray daha tarihinde hic eurolig maci oynanamisken, katildigimiz eleme maclarinin finali oncesi, ertesi gun ilk adimimizi atabilme ihtimalimizin heyecaniyla yazmistim bu yaziyi; hedef daha o zamanlardan bir gun son sekiz seviyelerini gorebilmekti, dun itibariyle artik oralardayiz, cok sukur..

    --- alıntı ---

    "2000 yıllık bir medeniyet.
    yüzyıllarca ezildi, kendisinden çok daha küçük ezeli rakiplerine, aşağılandı hatta, ruslara da yenildi, japonlara da, tarihine ihanet gibiydi.
    sonra ikiye bölündü ülke 20. yüzyılın başında milliyetçiler ile kömünistler böldü ülkeyi ikiye, hem amerikalıların işine gelmekteydi, hem de rusların.
    araya dünya savaşları girdi, 1954'te iç savaş bitti, ülke ayağa kalkıyordu, 'china stands up' dediler kendileri için.

    1970'lere kadar bocalama dönemiydi, ezeli rakip hintlilere karşı alınan savaş galibiyeti haricinde kendi kendine yetme politikası benimsendi.
    akabinde deng xiaoping diye bir adam geldi başa mao'nun yerine, ilk sözü ''giderken arkamdan hiç birşey bırakmadı'' demesinlerdi. bir program başlattı, adına kısaca reform diyelim biz. 50 yıllık bir programdı bu, zamanında kendisini oraya ait görmeyenler tarafından hor görülen plan daha 30. yılında başarıya ulaşmaya başlayınca ise bir panik havası oluştu, 'çin geliyor'du..

    adına 'çin tehdidi' dediler, abd kongresinde ilk gündem maddesi oldu, bilimum 3. dünya ülkeleri uyarıldı, avrupa onu kötü gösterirken, o en güzel 'öteki' olmayı başarabildi, üstelik bir de cevabı vardı; peaceful rise (barışçıl yükseliş).
    dünya tarihinde şimdiye kadar hegemon bir güce rakip olarak çıkan her yeni 'yükselen', düzeni savaşarak değişmişti, yakıp yıkarak. yunanlılar, romalılar, osmanlı, üzerinde güneş batmayan imparatorluk ingiltere, abd ve hep diğerleri. çin halk cumhuriyeti ise böyle olmayacaktı, yükselirken yıkmayacak kazandıracaktı 4 tarafa, win-win retoriği.

    mümkün mü, bunu bir sonraki nesil görecek, inşacı yaklaşıma hiç bir zaman saygı duyamamış bir hiper-realist olarak bence zor, doğudan 'kırmızı' bir güç yükseliyor, batının ise ne bunu önleyecek gücü var, ne de sindirecek sabrı..

    beni ilgilendiren kısmı ise başka;
    yarın bu sefer avrupa'nın 'en ötekisinden' bambaşka bir kırmızı çıkacak sahneye,
    ait olduğu yere, gerçek aktörlerin arasında, esas oyunun döndüğü yere.

    çok uzun zaman sonra, çok,
    yaşımızın, ömrümüzün yetmediği kadar çok.
    üstelik çin gibi barışçıl olmaya değil, düzeni değiştirmeye.

    evet kendi kazanırken basketbola da kazandırmaya,
    fakat sadece o kadar değil, gerekirse hedef koyduğu apolet için başkalarının yerini kaydıracak,
    ısıracak, yılmayacak, vazgeçmeyecek, g-8 parçası olduğunu herkesin kafasına sokacak.

    plan beklenenden erken çaldı kapıyı, biz ise hazırdık,
    bir derdimiz vardı, şimdi ise bir gecemiz var,
    biliyorum her birimiz şimdi pusuda,
    çekilmiş köşelerine, gergin, dudaklarını ısırarak,
    ama kitlenmiş, tek yürek.

    dörtnala gelip uzak asya'dan
    akdenize bir kisrak basi gibi uzarak;
    allahım,
    galatasaray ulan!!"

    --- alıntı ---

    29 eylul 2011- istanbul
  • 2043
    bu sezonki son umudum olan takım. kızlar euroleague'i kazandı ve sezonu bitirdi. gelenek bozulmayacak, ligi fener kazanacak. her ne kadar hem ligde hem türkiye kupasında hem de euroleague'de feneri küskülesek de şikeci mahkum lig finalinde de küskülememize izin vermez. şimdiden gerekli önlemleri almıştır bile. futbol takımından bir hayır yok zaten. son umudum erkek basketbol takımıdır. barcelona'yı eleyecek, ligi de şampiyon bitirecektir. benim inancım tam.
  • 2044
    öncelikle basketten çok iyi anlarım diye bir iddiam yok. galatasaray ve milli takım dışında pek basket maçı da izlemem.

    takımımızı izlediğimde arroyo oyunda olmayınca kafası kesik tavuk gibi bir görüntü gördüm hep. hatta arroyo dinlenmek için kenara gelince dahi oluyor bu durum. ender ve sinan'ın arroyo'yu yedekleyebildiğini pek göremiyorum. tabi ben hücumsal bakıyorum defansif olarak daha iyidirler belki. sanki erkek baskette de yabancı kuralı yüzünden hakettiğinden fazlasını kazananlar var gibi bir görüntü kafamda oluşuyor. euroleague maçlarının hepsini izledim. sanki furkan dışındaki yerli oyuncularımız rakiplerimizdeki bench oyuncuları kadar etkili değiller.

    not: ilk başta da belirttiğim gibi basketten pek anlamam. aydınlatıcı mesajlar alırsam editlerim yazıyı.
  • 2049
    basketbolla içli dışlı olmayan bir taraftar olarak bazı yorumlarda bulunmak istediğim başarılı takımımız. pek anlamam basketboldan, zira bu sene sadece bazı avrupa maçlarımızı izledim. hepimizin bildiği gibi takım tamamen arroyo üzerine kurulu. ayrıca furkan aldemir'i çok beğendim oynadığı maçlarda, rebound vermiyor ve pota altında ezici bir oyuncu. arroyo ve furkan tamam diyelim, ancak arroyo'ya bir şey oldu mu takım tekliyor. son 16 turundaki ilk maçın ilk yarısı ve üçüncü maç takımımız iyi oynadı iyi mücadele etti. ancak arroyo sakatlanır sakatlanmaz barcelona ezici üstünlük sağladı. umarım gelecek sene daha hazır ve daha fazla alternatifi olan bir kadro kurulur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın