fenerbahçe ülker ve efes pilsen'in euroleague'deki başarılı sonuçlarının ardından üzülmemek elde değil. futbol takımına ayırdığımız bütçeyi biraz kısıp, düzgün bir de sponsor bulabilirsek avrupa'da ses getirememiz için hiçbir sebep göremiyorum. milyonlarca galatasaray sevdalısı var. mutlaka birçoğu basketbolu sevip, ilgi duyuyordur. salonu doldurup, takıma önemli bir destek vereceğimizden şüphe duymuyorum; yeter ki taraftar inansın, ışığı görsün.
bu senenin başında banvit euroleague ön elemesi oynadı. türk takımlarının bu başarıları devam ederse, euroleague yönetimi'nin türkiye'den 3. bir takımla sözleşme imzalamaları kuvvetle muhtemel.
neden biz olmayalım, banvit mi olmalı? yanlış anlaşılmasın banvit'i küçümsemek niyetinde değilim; ama potansiyelimizle, ismimizle bizim oraya daha çok yakışacağımızı düşünüyorum. tabii bu şekilde değil, potansiyelimizi ortaya koymalıyız. bütçeyi belirli bir seviyeye çıkarıp, iyi bir kadro kurulması gerekiyor. planlı bir şekilde her sene üstüne koyarak ilerlememiz gerekiyor. doğru yapılanma mutlaka zamanla meyvelerini verecektir.
yıllardır taraftar uyutuldu, salon sporları bir kenara atıldı; ama unutmasınlarki basketbolu, voleybolu da seven galatasaray taraftarları var.
biz futbol kulübü değiliz, spor kulübüyüz. önceliğimiz de galatasaray erkek basketbol takımı olmalı diye düşünüyorum. bu sene
oktay mahmuti'yle çok güzel bir adım attık. sıra kulübü yönetenlerde. ne gerekiyorsa yapılmalıdır. bu sefer heyecanımızı, hevesimizi kursağımızda bırakmasınlar. yönetim bir adım gelsin, biz on adım gideriz. bu yüzden galatasaray taraftarıyız. açıkcası sponsorun kim olduğu umrumda değil. cafe crown da olur telekom da, çok önemli değil. yeter ki doğru anlaşmalar yapılsın.
bize faydası dokunsun. her şeye rağmen umudumu koruyorum ve bir gün tel aviv'den, atina'dan, barcelona'dan zaferle ayrılacağımız günlerin yakın olduğunu düşünüyorum.
p.s: mevcut yönetimden herhangi bir beklentim yok, bir sonraki için umutluyum.