efsanemiz
metin oktay'ın doğum gününde yazmak için beklediğim entry...!!!
biraz uzun bir yazı olabilir, şimdiden sabrınız için teşekkürler.
ancak bu konunun yazmaya değer önemli bir husus olduğu kanısındayım.
her önümüze geleni galatasaray efsanesi olarak etiketlemek yerine buna layık olanları süzmek gerektiğini düşünüyorum.
efsane olabilmek için takımda kaldığı sürenin ya da performansın birincil derecede önem arz etmediğini bilmemiz gereken kavram.
galatasaray efsanesi olabilmek için en önemli kavramlar şunlar kanımca;
1-) galatasaray'a aidiyetini ve bağlılığını kanıtlamak:
- çakma ve popülist yaklaşımlarla takımdayken tribünleri arkasına almaktan ziyade takımdan ayrılsa dahi takımla olan bağlarını her şeyin önünde tutabilmek,
- sarı kırmızıyla, parçalıyla bağını takımdaşlıktan çok taraftarlık boyutunda benimsemek,
- metin oktay'ın da dediği gibi galatasaray'ı bir din, bir inanç gibi mukaddes bir tutkuyla ruhunda hissetmek,
- kültürüne sahip çıkmak, geçmiş değerlerini korumak, kendisinden önceki efsaneleri istekle araştırmak,
- maddi kazanımları galatasaraylılığın ötesinde görmeyerek, gerekirse boş kağıda imza atabilecek kadar aidiyetini camiaya sunmak,
- tüm bu şartlar gereği, galatasaraylılığıyla övünç duymak suretiyle galatasaray'dan başka bir büyük takımda, ezeli rakipte forma giyemeyecek kadar bağlı olmak,
2-) "taraftarın sahadaki yansıması" olduğunu hissettirmek, "sen tribündeki ben, ben sahadaki siz" hüviyetiyle mücadele etmek:
- terinin son damlasına kadar, galatasaray'dan kazandıklarının fazlasını galatasaray için vermek,
- nefesini tüketinceye dek koşmak, çabalamak, gücünün son raddesine kadar zorlamak, mağlubiyeti kabullenmemek,
-
galatasaray forması giydiği dönemde formasının hakkını verebilmek,
parçalıya aşkla bağlı olmak,
- kendi, ismi ve kazancı yerine galatasaray'ın menfaatleri ve galatasaray'ın bekası için emek vermek,
- emekçi olduğunu bu ruha hissettirmek,
-
yattığı yerden kazanmak yerine kazandığı yerde yatmak kavramını benimsemek, gerekirse florya'yı ev bellemek,
-
metin kurt'ların,
tevfik fikret'lerin,
abdi ipekçi'lerin halkçı yaklaşımının bir benzerini galatasaray'da yaşatmak, uygulamak,
3-) galatasaraylılık kavramını karakterinde yaşamak, bu kavramı benimsemek, algılamak, uygulamak, uygulatmak:
- galatasaray formasına sahip olmanın ne gibi bir karakter gerektirdiğini bilmek,
metin oktay ruhunu kavramak,
- efendiliği bir meziyet olarak değil bir galatasaray gerekliliği olarak kavramak,
- karakterdeki ağırlığı sahaya yansıtmak, sahada 1 kaptan 10 oyuncu gibi değil 11 kaptanmışçasına oynamak,
- emeğe saygı duymak, rakibin hakkını gasp etmemek, emek hırsızlığına yeltenmemek,
-
fair-play'in türkiye'de "galatasaray ile özdeşleşmiş" bir kavram olduğunu özümsemek,
- başarıları karakterinde efendilikle harmanlamak, başarının ukalalığını yaşamaktansa
büyüdükçe küçülmek, rakiplerine saygıyı elden bırakmamak,
4-) şartlar ve konum ne olursa olsun "galatasaray'ı herşeyin önünde tutmak" - en önemli kural olabilir!!! dikkat!!!
- galatasaray efsanesi olunabilmesi için sporu bıraktığında o sporcuya "kariyerindeki en önemli camia?" sorusunun cevabının galatasaray olması şarttır,
- galatasaray efsanesi olunabilmesi için, camiadan ne şekilde ayrılınmış olursa olsun galatasaray'ı o an zora düşürecek aksiyonlarda bulunulmaması şarttır,
- galatasaray efsanesi olunabilmesi için her platformda "haklı sebepler" kapsamından çıkmaksızın galatasaray'ın hak ve bekasının savunulması şarttır,
- galatasaray efsanesi olunabilmesi için; bir kez galatasaray arması öpüldüyse üzerine başka arma öpülmemesi şarttır,
- galatasaray efsanesi olunabilmesi için o formanın mücadele haricinde yere değmesine izin verilmemesi şarttır,
ve...
- galatasaray efsanesi olunabilmesi için dönemin "güçlüsünün yanında" olmaktansa "güçlüye karşı güçsüzün yanında, haksıza karşı haklının yanında" olunduğunun kanıtlanması kesinlikle şarttır...
yani özetle;
* galatasaray efsanesi olmak; sportif, popülist, gündem tabanlı, konjonktürel, siyasi vecibeleri yerine getirebilme kapasitesinin değil, insan-ı kamil'e olabildiğince yakın olmanın ve bunu yaparken de üzerinden parçalıyı çıkarmamanın, olabildiğince sarı kırmızı renklerle bunu başarmanın unvanıdır.
yoksa, bunlara haiz olmayanlar "
galatasaray'ın unutulmazları" başlığında değerlendirilebilir.
özellikle
efsane kavramı, son zamanlarda fazlaca ucuzladığından ve kolay kullanıldığından bu yazıyı yazma gereği duydum.
bu yaklaşımla, benim için "galatasaray efsanesi olan" isimleri aşağıda sıralayıp huzurlarınızdan ayrılacağım. aşağıda ismi yer almayan ancak başlıkta "efsanemiz" olarak nitelendirilen isimlerle ilgili değerlendirmeyi de yazı sonrası tekrar sizlerin takdirine bırakıyorum.
-
ali sami yen: türk futbolunun ve galatasaray'ın kurucusu, onuru, varlık sebebi, kaynağı, karakter kitabı, kurtuluş mücadelesinin de galatasaray kavramının da en ateşli savunucusu, mekteb-i sultani'nin kültür elçisi,
-
metin oktay: taçsız kral - galatasaraylılık kavramının ete kemiğe bürünmüş hali, sözlük karşılığı, efsane olmanın el kitabı, karakteriyle sadece galatasaraylılara değil tüm türk sporuna örnek olmuş, eşi benzeri gelmeyecek bir efendilik timsali, rakiplerin bile gıptayla anımsadığı, en büyük ezeli rakibin bile jübilesinde birkaç dakika formasını giymesi için yalvardığı bayrak adam,
-
gheorghe hagi: dünya çapında kariyerinde büyüklüğü galatasaray'ın ötesinde camialarda bulunmasına rağmen futbol kimliğinin en önüne galatasaray kariyerini ve galatasaraylılığını koymuş bir futbol sihirbazı, steaulu, madridli, barçalı hagi değil galatasaraylı hagi olmayı seçmiş, ailesi olarak galatasaray'ı benimsemiş ve her şeyden önemlisi "
türk futbolunun makus talihini" değiştirmiş, galatasaray'ın bayrağının avrupa ve dünyada en yukarda dalgalandırmayı başarmış bir nefer,
-
claudio taffarel: hem karakteriyle, hem kazandırdıklarıyla, hem dünya futbolundaki yeriyle, hem de müthiş kariyerine rağmen galatasaray'ı içinde özdeşleştirmesiyle örnek bir galatasaraylı, tam bir efsane.
-
fernando muslera: şimdiden bir galatasaray efsanesi, kariyerinin en parlak dönemlerinde dünya futbolunun sayılı isimlerinden birisiyken sırf galatasaray ile kurduğu bağ nedeniyle galatasaray'da kalmış, çok daha fazlasını kazanabilecekken galatasaray'a kendini adamış, karakteriyle tüm futbol camiasının parmakla gösterdiği bir isim.
-
turgay şeren: onu anlatmaya gerek var mı bilmiyorum, biz onu izleyemedik ama onun galatasaraylılığı sanki damarlarında akan, ciğerlerine nefes olan bir kavramdı, ölürken bile galatasaraylılığıyla ölmek gibi bir güzelliği yaşadı, yanına her galatasaraylı futbolcu gittiğinde gözleri dolardı ve sanki her maç sahadaymışçasına galatasaraylılığını yaşar ve yaşatırdı, örnekti, müthiş güzel ve tutkulu bir örnekti, ruhu şad olsun,
-
cevad prekazi: elin çocuğu diyemedik, dedirtmedi, oynarken de ayrıldığında da, halen daha galatasaraylılığıyla gurur duyan bir fenomen, onu görüp de galatasaray'ın "seni sevmeyen ölsün" tezahüratını içinde tekrarlamayan var mıdır? galatasaray tarihinin en büyük başarılarından birini yaşarken bile adamlığından efendiliğinden ödün vermeyen, taraflı tarafsız herkes tarafından takdir edilen bir isim.
-
faryd mondragon: onun galatasaraylılığını tartışmak ne haddimize, o hırsı, o aşkı, maçlarda gözlerinin doluşu, hata yapınca kendine kızışı, şampiyonluklarda döktüğü göz yaşları, mondragon'un galatasaraylılığı çok farklı, çok güzel bir galatasaraylılıktı. onu efsaneler arasına koymamak çok büyük haksızlık olur.
-
gündüz kılıç -
baba gündüz: adı gibi galatasaraylıların ve galatasaraylılığın babası, metin oktay'ı galatasaray'a armağan eden büyük futbol figürü, ilk başarılarımızın mimarı, adamlığıyla tam bir beyefendi, onu unutmak ne mümkün, unutturana aşk olsun.
-
jupp derwall: sahip olduklarımızın, olacaklarımızın, dünümüzün, bugünümüzün, yarınımızın mimarı... onsuz ne hallerde olurduk bilinmez, adamlığıyla, kariyeriyle, galatasaraylılığıyla çok başka bir adam. heykeli dikilecekler listesinde en üstlerde gelir. sadece hoca olarak bile efsaneleşebilecek bir figür. ruhu şad olsun.
-
bülent korkmaz: galatasaraylılığı tartışılmayacak,
büyük kaptan unvanının ilk ve gerçek, belki de tek sahibi. onun için galatasaray bir hayat felsefesi. galatasaray'da başlayıp galatasaray'da sonlanan bir kariyer,
bayrak adam kavramının en yakışan temsilcisi. galatasaray'ın başarılarıyla galatasaray adını yücelttiği her dönemde yer alan bir fenomen. manchester'ı eleyen kadroda da oynayan, uefa kupasını da kaldıran, onca senede parçalıyı layıkıyla taşıyan müthiş bir imaj. türk futbolunda böyle kaç kişi sayabilirsiniz? karakteri rakiplerce bazen yadırgansa da onun efsane olmasını engelleyecek nitelikte bir done sunulamaz.
listeye ekleyebileceğim, unuttuğum, yazı uzamasın diye yazmadığım, belki sizlere bırakacağım pek çok isim çıkabilir.
hatta benim için an itibarıyla wesley sneijder ve didier drogba da galatasaray efsanesi olmaya adaydırlar. bakın adaydırlar diyorum, henüz efsaneler diyemiyorum. podolski'de de bu potansiyel var, galatasaraylılığı gördüğümüz kadarıyla çok içten, eğer sosyal medya popülistliği değil ise, bir müddet daha katkı sağlayarak ve duruşunu sağlam tutarak efsane statüsünde kendine yer bulabilir.
-
sneijder bu yolda emin adımlarla ilerliyor, olacak illa ki, ama henüz değil. bunu en hızlı başaran muslera oldu, sneijder de o yolda. efendiliğiyle ve galatasaraylılığıyla bu yolda, sadece galatasaray'a bir müddet daha bir şeyler katmasını, galatasaray için hırsınız bir seviye daha yukarı taşımasını ve bitirişi layığıyla yapmasını bekliyorum, yoksa hissediyorum ki zaten onun için de kariyerinin en özel dönemlerinden birisi galatasaray... senden benden galatasaraylı olduğunu hissettiriyor.
-
didier drogba az süre forma giydiği bu camiaya aidiyetini kanıtladı, karakteri zaten tartışılmaz. ama onun için kariyerinin en önemli dönemi galatasaray olamadı, daha çok chelsea efsanesi drogba oldu, ancak ayrıldıktan sonraki duruşu, aidiyet hissi, unutmaması, galatasaray'ı el üstünde tutuşu, bu şekilde biraz daha devam ederse o bir galatasaray efsanesi olarak anılacak konuma gelecektir, hele ki bir gün yönetime, teknik ekibe dahil olursa, bu pekişir ve kesinleşir...
sizden tek ricam, şu yazıdaki nitelemelere sahip olmayan isimleri efsane olarak nitelememeniz.
lütfen...
galatasaray çok büyük, sizden, benden, ondan, bundan...
bu kadar büyük bir kavramın içine bazı niteliklere haiz olmayan isimleri eklemeyiniz.
çok başarılı, çok şey katan, kendini çok sevdiren isimler olabilir. ancak bu onların efsane olması için yeterli değildir.
benim için tanju çolak, hakan şükür, arif erdem, okan buruk, mehmet topal, mario jardel, felipe melo, rigobert song hatta maalesef karakteri sebebiyle fatih terim bile efsane statüsü içinde yukarıda bahsettiğim özelliklere haiz olamadıkları için bulunmuyorlar, bulunmayacaklar...
bu sebeple bana kızan arkadaşlarıma da saygılarımı sunuyor, bu noktaya kadar sabırla okuyanlara tekrar teşekkür ediyorum.
günün anlam ve önemine binaen efsanemiz metin oktay'ın doğum gününde ona ait şu güzel cümlelerle kapanışı yapayım:
- "bence galatasaraylılık din gibi, mezhep gibi yerleşmiş, köklü bir inançtır. galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım."