entryi nereye yazacağımı düşünürken aslında bu başlığın daha doğru olacağını düşündüm.
hnihal atsiz başlığıma bir entry (bkz:
#3338059) girmiş ve neden böyle düşündüğümü merak etmiş.
sağolsun bazı arkadaşlar neden böyle düşündüğümü izah etmeye çalışmış ama ben yine de herkesi bilgilendirmek için buraya yazmak istedim.
öncelikle maliyet konusundaki takıntımı bu mecrada beni tanıyan herkes bilir. bundan çok daha önce, 2019 yazında da aynı şeyleri yazıyordum, yani yeni bir şey değil.
türlü türlü sebeplerden bu değişimi 2021 yazında yapmaya başladı kulüp. daha uygun maaşlarla, yetenekli ve genç futbolcuları kadroya katmaya karar verdik.
yapılan transferlerde paranın harcanma biçimi eleştirilebilir, bana kalsa 25 milyon euro ile daha fazla futbolcu alırdım. mesela
victor nelsson'a 7 milyon euro vermek yerine yarı parasına bir stoper alıp, kalanı ile bonservis ile sol bek alırdım.
patrick van aanholt benim çok beğendiğim bir futbolcu ama yaşı ve maaşı malum.
ama bu ikisini de kötü ve yeteneksiz futbolcu yapmaz, ki muhtemelen yaza van aanholt'u bonservis ile satacağız.
bu arada pva hariç hiç bir futbolcuya 1 milyon euro üstü maaş vermedik. yüksek maaşın kulübe her türlü zararı var;
1- ülkede kur malum, bir anda ikiye fırladı,
2- yüksek maaş olmayan gideri harcamak demek,
3- daha çok vergi ve menajer ücreti demek.
velhasıl 700 bin euro alan futbolcu ile 3,5 milyon euro alan futbolcunun toplam maliyeti arasındaki farkı az çok hepimiz biliyoruz.
düşük maaşlı futbolcunun kalitesiz olarak algılanması gibi bir durum var ki, bence bu çok yanlış. buna en iyi örnek bence marcao.
galatasaray'ın mevcut kadrosunda yeni alınanlar içinde yeteneksiz futbolcu yok, ben sadece berkan konusunda çekimserim ve inşallah o da beni mahçup edecek.
bu kadronun en önemli eksiği yeterli tecrübeye sahip olamaması ve yönetim tarafından yalnız bırakılmaları.
bu noktada burak elmas yönetimini çokca eleştirsem de mali disiplin olarak bir plan dahilinde gitmeye çalıştığını görüyorum. bunu yazınca yazar arkadaşlar garipsiyor ama ne yapması gerekiyorsa onu yapıyor.
bir bankalar birliği anlaşması imzalandı ve kısaca durum şu; bütün gelirleriniz bir havuza toplanıyor ve önce banka yıllık taksit tutarını bloke ediyor, kalanıyla siz sportif a.ş gemisini yüzdürmek zorundasınız.
işte maaş maliyetiniz ne kadar düşerse, hareket kabiliyetiniz o kadar artıyor. banka size yeni kredi alma şansı da vermiyor. yani aslında çok çok güzel bir durum.
bazı arkadaşlar "başarısızlık olursa gelirler de düşüyor" diyor. evet haklılar ama yüksek maaş karşılığında alınan gelir birbirini karşılamıyor, ki bu durumda olmamızın sebebi tamamen bu.
bir kere artık şampiyonlar ligi geliri hayal, bir gelir projeksiyonu yaparken bunu asla dahil edemezsiniz.
yani bence aslında avrupa geliri olmadan hesaplama yapmak gerekiyor. tff'den gelen gelir belli, başarıya göre değişiyor ama aradaki fark elneny'nin bir yılda alacağı maaş kadar bile değil. evet bu sezon tribün geliri düştü ama çok istisna bir sezon yaşıyoruz. bu gelecek sezon toparlanabilir bir kalem.
sponsorluk, isim hakkı vb bir sürü gelir kalemi var.
net rakamları tabii ki bilmiyorum ama çok başarısız bir sezonda bile yıllık 600-700 milyon tl civarındadır. bu gelirle bile hem banka borcunu ödeyip, hem de sportif a.ş gemisini yüzdürebiliriz.
şu entryde (bkz:
#3336360) takımın yaş ve maaş durumunu yazmıştım. muslera, diagne, omar ve luyindama'dan çıktığımız anda takımın maaş yükü 13 milyon euro seviyesine iniyor.
muslera hariç diğerlerinin yokluğu bizi hiç de derinden etkilemeyecektir.
ve sadece iki orta saha transferi ile sezona en tam takım olarak girebiliriz. yani hem düşük maaşlı, hem yetenekli ve genç bir kadromuz olacak.
şimdi bunları görüp umutsuzluğa kapılan varsa ben bir şey diyemem. evet bir yönetim ve hoca sorunumuz olduğu doğrudur ama yetenekli kadroya iyi bir hoca getirmek, iyi bir hocaya komple yeni takım kurmaktan daha basit.
uzun lafın kısası enseyi karartacak bir durum yoktur. rahmetli mustafa cengiz zamanında kısmen başlanan düşük maaş verme olayı burak elmas ile iyice ilerlemiştir.
sezon sonu bu konuda eli en rahat kulüp biz olacağız. burak elmas'ın yanlışlarını saymak saatler sürebilir ama bu doğru yapmak istediği şeyi inkar etmeyi gerektirmez.
3 yıl sonunda her şey düzene oturduğunda bunu daha net anlayacağız.