1
futbolculara olan sevginin bazı durumlarda galatasaray sevgisinin önüne geçtiği, iz bırakmış futbolcuların geri gelse aynı katkıyı vereceğini düşünenlerin olmasıı, futbolcu romantikliği yapanların bir hayli artması sık gözlenir oldu.
hatta ara ara hortlayan bir hastalığa dönüştü eski futbolcularımıza olan yaklaşımımız. anıları yad edip keyiflenmek güzel elbette. bırakalım mazide kalsınlar. adamların ne durumda olduğunu bilmeden, görmeden gel ne olursa olsun gelsin diyenler var.
bu aralar gündemde olan ianis hagi mesela, sırf hagi'nin oğlu diye isteyen var yahu el insaf. romantikliğin alemi yok.
hagi gibi bir futbol delisi, futbolu iyi bilen, ülkemizi iyi bilen, alt yapıya gereken önemi akademi kurarak veren bir adamın, oğlunu yani en değerli oyuncusunu türkiye pazarına sokması ianis’in gerekli sıçramayı yapamamasındandır. ianis, real’in barca’nin radarında olsa hagi romantiklik yapar mı sizce. o ışığı vaadetse en kötü ihtimalle potansiyelli oyuncuları alıp sağa sola kiralayan ingiliz takımları ilgilenirdi. fiorentina’da da sıçrayamadı. top 5 ligin orta sıra bir takımı da gel hele bir de bizde oyna demedi. avrupa’nın top ligleri için bile yeterli değil demek ki. adam romanya’da yahu.
ianis o ışığı biraz gösterseydi en başta biz kapısını çalardık hagi’nin. dolayısıyla kendisine dilenmeye gerek yok.
içimizden çıkıp azcık parlayan adam (ozan) bile gitme çabasında. sebebi ne ola ki. hani romantizm nerde.
dilendiğimiz adamlar, türkiye’ye 30 üstü veya yakın yaşlarda geliyorlar hali hazırda. burada 2-3 yaş alıp gittikleri yerlerde de yıllandıktan sonra daha da yaşlanan adamı istemek neyin kafası. adamlar gelse kıçına teneke bağlayacaklar haberleri yok. misal selçuk ilk iki seneki performansıyla avrupa’ya, katar’a falan gitmiş olsa, günümüzdeki bitik halini oralarda yaşasa durumunu bilmeden, hiç izlemeden attığı frikiğe bakıp isteyenlerle dolu olurdu buralar.
ne ianis’e , ne sneijder’e melo’ya, drogba’ya eski anıları hatırlayıp dilenmeyi bırakalım artık. bizim değil onların bize ihtiyacı var. onların bir iki güzel sözüne, instagram da bir beğenisine bakıp gaza gelmeye gerek yok. onları uzaktan sevmek en güzeli.
hatta ara ara hortlayan bir hastalığa dönüştü eski futbolcularımıza olan yaklaşımımız. anıları yad edip keyiflenmek güzel elbette. bırakalım mazide kalsınlar. adamların ne durumda olduğunu bilmeden, görmeden gel ne olursa olsun gelsin diyenler var.
bu aralar gündemde olan ianis hagi mesela, sırf hagi'nin oğlu diye isteyen var yahu el insaf. romantikliğin alemi yok.
hagi gibi bir futbol delisi, futbolu iyi bilen, ülkemizi iyi bilen, alt yapıya gereken önemi akademi kurarak veren bir adamın, oğlunu yani en değerli oyuncusunu türkiye pazarına sokması ianis’in gerekli sıçramayı yapamamasındandır. ianis, real’in barca’nin radarında olsa hagi romantiklik yapar mı sizce. o ışığı vaadetse en kötü ihtimalle potansiyelli oyuncuları alıp sağa sola kiralayan ingiliz takımları ilgilenirdi. fiorentina’da da sıçrayamadı. top 5 ligin orta sıra bir takımı da gel hele bir de bizde oyna demedi. avrupa’nın top ligleri için bile yeterli değil demek ki. adam romanya’da yahu.
ianis o ışığı biraz gösterseydi en başta biz kapısını çalardık hagi’nin. dolayısıyla kendisine dilenmeye gerek yok.
içimizden çıkıp azcık parlayan adam (ozan) bile gitme çabasında. sebebi ne ola ki. hani romantizm nerde.
dilendiğimiz adamlar, türkiye’ye 30 üstü veya yakın yaşlarda geliyorlar hali hazırda. burada 2-3 yaş alıp gittikleri yerlerde de yıllandıktan sonra daha da yaşlanan adamı istemek neyin kafası. adamlar gelse kıçına teneke bağlayacaklar haberleri yok. misal selçuk ilk iki seneki performansıyla avrupa’ya, katar’a falan gitmiş olsa, günümüzdeki bitik halini oralarda yaşasa durumunu bilmeden, hiç izlemeden attığı frikiğe bakıp isteyenlerle dolu olurdu buralar.
ne ianis’e , ne sneijder’e melo’ya, drogba’ya eski anıları hatırlayıp dilenmeyi bırakalım artık. bizim değil onların bize ihtiyacı var. onların bir iki güzel sözüne, instagram da bir beğenisine bakıp gaza gelmeye gerek yok. onları uzaktan sevmek en güzeli.