1
"ahlak" kelimesinden çok "etik" kelimesini sevsem de,
anlatmak istediklerimi bu topraklarda ahlak kavramı daha iyi tanımlıyor.
yazıda zaman zaman dem vuracağım karakter "martı jonathan livingston",
şu da okurken fon müziğiniz olabilir;
yaşar kurt - martı; https://www.youtube.com/watch?v=ngvDms46Jyw
---
richard bach...
martı'nın yazarı.
aynı zamanda "johann sebastian bach"'ın sanıyorum ki 2 kuşak sonraki torunu.
ilk bakışta çocuk kitabı gibi görünür, okumaya başladığınızda görürsünüz ki;
aslında bir kişisel gelişim kitabıdır.
alice harikalar diyarında gibi...
***
burada kitabı anlatmayacağım elbette, sadece bir iki not, çağrışım yapsın diye.
martı jonathan, balıkçı teknelerinin kıçında beleş balık için arkadaşları ile itişip kakışmaktansa,
aç olmasına rağmen göklere uçmayı deneyen, özgürlüğü ve "birey" olmayı tadan bir karakter.
öğretisi ile çevresindeki martılara özgürlüğü sunan,
aynı öğretiler yüzünden başka martılar tarafından lince uğrayan bir karakter.
***
kısacık kitapta verilmek istenen mesajı şu şekilde yorumlamak mümkün;
birey ol, ne istediğini bil, sürüye uyma,
topluluğun yaptığı doğru olmayabilir, sınırlarını gördüklerinle değil; algılarınla genişlet...
buraya kadar sıkılmadan okuyup, şu an "sen ne diyorsun lan değişik" diyenleriniz olabilir.
malum, saat alkol alma ve yorgunluktan sızma saati...
***
bugün deseler ki, galatasaray sözlük'ten rastgele 11 adam seçeceğiz,
kadıköy deplasmanına süreceğiz.
hangimiz götüne motor takılmış gibi oynamaz şu hantal hallerimizle?
hangimiz en azından 1-2 şut girişiminde bulunmaz?
iş ahlakı, adamlığı gösterir.
adamlık, birey olmaktan gelir.
fark yaratmak zaten böyle bir şeydir.
***
18 yıl oldu deplasman galibiyetine hasretiz papazın çayırı'nda,
18 sene...
hani fenerle taşak geçtiğimiz "20 sene türkiye kupası alamama" mevzusu var ya,
heh işte, farkı yok, yenemiyorsun kardeşim deplasmanda.
hocalara kabahat bulmam pek derbilerde, topçu işini adam gibi yapacak önce.
semih adam gibi çalışmadığı için 2 yıldır rezalet değil mi?
"yabancı sınırı 1 olmalı" diyen adam ne kadar iş ahlakına sahip mesela?
teknenin kıç tarafında ufak bir karagöz'ü mideye indirmek için arkadaşının anasını belleyen asalak martılarla ilişki kurdunuz sanıyorum şu an...
sevindim.
takımında muslera varken, sneijder henüz iyi anılırken falan söyledi bu lafı.
şimdi bu adam futbolcu ahlakına sahip mi?
yoksa bazı abileri gibi yeniçerilik derdinde mi?
semih, birey değil de, tipik cahil türk futbolcusu gibi "rabbena hep bana" kafasında olabilir mi?
geçtim.
***
sinan.
çok umutluyduk kendisinden, halen de umutluyuz diyelim hadi de, fark yaratmayı ne zaman düşünür acaba kendileri?
dünya neden neymar ismini ezbere biliyor kardeşim? neden sinan değil?
elbette sinan engin'i bilmeyecek ispanyol genç, ama hele bir sinan gümüş demeyi öğrensin?
geçtim...
***
arda vardı buralarda,
giderken göbeği vardı,
ispanya'da robocop gibi.
ülkeye göre iş ahlakı değişirse, futbolcu ahlakı sağlam zeminde midir?
değil midir yoksa?
geçtim.
***
tek tek isimler sayıp da gecenizi sikmek değil niyetim.
neden kardeşim?
adam gibi neden çalışmaz yerli futbolcu?
iş yerinde işini tam yapmayan, kendini yenilemeyen kaçınıza zam yapılıyor?
hangileriniz bu şekilde çalışmadan daha iyi şartlarda yaşıyor?
e, o zaman bizim futbolcular neden bu kafadalar?
biz mi şımartıyoruz, sistem mi bunları pohpohluyor?
lan biriniz de utanmıyor musunuz hagi'nin oynadığını takımdan yeni hagi çıkaramamaktan?
barcelona'da oynamış, real madrid'te forma giymiş hagi'nin idmanı en geç terk eden adam olduğunu ben biliyorum,
sen bilmiyor musun sevgili yerli?
***
eleştirim yeteneğe değil,
bilakis 80 milyon nüfuslu ülkeden 3 tane fark yaratan topçu çıkmamasınadır.
hele ki galatasaray gibi yenilikçi ve öncü bir kültürde,
yeni fidanların yetişmemesi acı vericidir. bunun sorumluluğunun yarısı kulüpteyse, yarısı da tük futbolcunun mentalitesindedir...
alt yapıymış, antrenörmüş falan,
geçiniz,
topçu iş ahlakına sahip değil,
yukarıdaki isimler sadece örnektir.
biraz kurcalarsanız, binlercesini bulabilirsiniz...
kaldı ki bu topraklar,
koşacak kadın bulamadığı için abeylegesseleri türk yaptı,
orta sahada ileriye dönük oynayan adam çıkmadığı için aureliolara mehmet dedi.
kaldı ki yerli atletler dopingten rezil rüsva oluyor, yani koşturduklarımız da koftiden...
***
milyon eurolar alıyorsunuz da, işinizi ne kadar iyi yapıyorsunuz?
içinizden kaçınız 50 yıl sonra hatırlanır kardeşim?
desek ya, "fener'e çaktı bizim haydar 30 metreden, ne vurdu çocuk, her maç da aynı şekil oynuyor" falan?
neden demiyoruz kardeşim "haydar'ın oğlu yeni 10 numara olsun" diye?
daha 1 yaşında olan xess diyoruz ama,
ianis diyoruz...
bağladığımız umutlara bak.
çalışmıyorsunuz kardeşim, sizin için sadece prim alamadığınız sıradan bir maç kadıköy deplasmanları,
taraftara yalan söylemeyin.
son not: bir de şu var geçmişten; (bkz: futbolcu karakteri/#1462377)
anlatmak istediklerimi bu topraklarda ahlak kavramı daha iyi tanımlıyor.
yazıda zaman zaman dem vuracağım karakter "martı jonathan livingston",
şu da okurken fon müziğiniz olabilir;
yaşar kurt - martı; https://www.youtube.com/watch?v=ngvDms46Jyw
---
richard bach...
martı'nın yazarı.
aynı zamanda "johann sebastian bach"'ın sanıyorum ki 2 kuşak sonraki torunu.
ilk bakışta çocuk kitabı gibi görünür, okumaya başladığınızda görürsünüz ki;
aslında bir kişisel gelişim kitabıdır.
alice harikalar diyarında gibi...
***
burada kitabı anlatmayacağım elbette, sadece bir iki not, çağrışım yapsın diye.
martı jonathan, balıkçı teknelerinin kıçında beleş balık için arkadaşları ile itişip kakışmaktansa,
aç olmasına rağmen göklere uçmayı deneyen, özgürlüğü ve "birey" olmayı tadan bir karakter.
öğretisi ile çevresindeki martılara özgürlüğü sunan,
aynı öğretiler yüzünden başka martılar tarafından lince uğrayan bir karakter.
***
kısacık kitapta verilmek istenen mesajı şu şekilde yorumlamak mümkün;
birey ol, ne istediğini bil, sürüye uyma,
topluluğun yaptığı doğru olmayabilir, sınırlarını gördüklerinle değil; algılarınla genişlet...
buraya kadar sıkılmadan okuyup, şu an "sen ne diyorsun lan değişik" diyenleriniz olabilir.
malum, saat alkol alma ve yorgunluktan sızma saati...
***
bugün deseler ki, galatasaray sözlük'ten rastgele 11 adam seçeceğiz,
kadıköy deplasmanına süreceğiz.
hangimiz götüne motor takılmış gibi oynamaz şu hantal hallerimizle?
hangimiz en azından 1-2 şut girişiminde bulunmaz?
iş ahlakı, adamlığı gösterir.
adamlık, birey olmaktan gelir.
fark yaratmak zaten böyle bir şeydir.
***
18 yıl oldu deplasman galibiyetine hasretiz papazın çayırı'nda,
18 sene...
hani fenerle taşak geçtiğimiz "20 sene türkiye kupası alamama" mevzusu var ya,
heh işte, farkı yok, yenemiyorsun kardeşim deplasmanda.
hocalara kabahat bulmam pek derbilerde, topçu işini adam gibi yapacak önce.
semih adam gibi çalışmadığı için 2 yıldır rezalet değil mi?
"yabancı sınırı 1 olmalı" diyen adam ne kadar iş ahlakına sahip mesela?
teknenin kıç tarafında ufak bir karagöz'ü mideye indirmek için arkadaşının anasını belleyen asalak martılarla ilişki kurdunuz sanıyorum şu an...
sevindim.
takımında muslera varken, sneijder henüz iyi anılırken falan söyledi bu lafı.
şimdi bu adam futbolcu ahlakına sahip mi?
yoksa bazı abileri gibi yeniçerilik derdinde mi?
semih, birey değil de, tipik cahil türk futbolcusu gibi "rabbena hep bana" kafasında olabilir mi?
geçtim.
***
sinan.
çok umutluyduk kendisinden, halen de umutluyuz diyelim hadi de, fark yaratmayı ne zaman düşünür acaba kendileri?
dünya neden neymar ismini ezbere biliyor kardeşim? neden sinan değil?
elbette sinan engin'i bilmeyecek ispanyol genç, ama hele bir sinan gümüş demeyi öğrensin?
geçtim...
***
arda vardı buralarda,
giderken göbeği vardı,
ispanya'da robocop gibi.
ülkeye göre iş ahlakı değişirse, futbolcu ahlakı sağlam zeminde midir?
değil midir yoksa?
geçtim.
***
tek tek isimler sayıp da gecenizi sikmek değil niyetim.
neden kardeşim?
adam gibi neden çalışmaz yerli futbolcu?
iş yerinde işini tam yapmayan, kendini yenilemeyen kaçınıza zam yapılıyor?
hangileriniz bu şekilde çalışmadan daha iyi şartlarda yaşıyor?
e, o zaman bizim futbolcular neden bu kafadalar?
biz mi şımartıyoruz, sistem mi bunları pohpohluyor?
lan biriniz de utanmıyor musunuz hagi'nin oynadığını takımdan yeni hagi çıkaramamaktan?
barcelona'da oynamış, real madrid'te forma giymiş hagi'nin idmanı en geç terk eden adam olduğunu ben biliyorum,
sen bilmiyor musun sevgili yerli?
***
eleştirim yeteneğe değil,
bilakis 80 milyon nüfuslu ülkeden 3 tane fark yaratan topçu çıkmamasınadır.
hele ki galatasaray gibi yenilikçi ve öncü bir kültürde,
yeni fidanların yetişmemesi acı vericidir. bunun sorumluluğunun yarısı kulüpteyse, yarısı da tük futbolcunun mentalitesindedir...
alt yapıymış, antrenörmüş falan,
geçiniz,
topçu iş ahlakına sahip değil,
yukarıdaki isimler sadece örnektir.
biraz kurcalarsanız, binlercesini bulabilirsiniz...
kaldı ki bu topraklar,
koşacak kadın bulamadığı için abeylegesseleri türk yaptı,
orta sahada ileriye dönük oynayan adam çıkmadığı için aureliolara mehmet dedi.
kaldı ki yerli atletler dopingten rezil rüsva oluyor, yani koşturduklarımız da koftiden...
***
milyon eurolar alıyorsunuz da, işinizi ne kadar iyi yapıyorsunuz?
içinizden kaçınız 50 yıl sonra hatırlanır kardeşim?
desek ya, "fener'e çaktı bizim haydar 30 metreden, ne vurdu çocuk, her maç da aynı şekil oynuyor" falan?
neden demiyoruz kardeşim "haydar'ın oğlu yeni 10 numara olsun" diye?
daha 1 yaşında olan xess diyoruz ama,
ianis diyoruz...
bağladığımız umutlara bak.
çalışmıyorsunuz kardeşim, sizin için sadece prim alamadığınız sıradan bir maç kadıköy deplasmanları,
taraftara yalan söylemeyin.
son not: bir de şu var geçmişten; (bkz: futbolcu karakteri/#1462377)