yaz vakti bir öğleden sonra öğrendim, galatasaray'ın hocası olacağını. işteydim, akşam içmeye gidecektim hava güzeldi ve keyfim oldukça yerine gelmişti.
yanında neeskens ve pujol'un da geldiğini öğrendiğimde keyfim biraz daha artmıştı, büyük futbol adamları, galatasaray'ımı yönetecekti ve eski günler belki de daha güzelleri gelecekti.
sabretmek gerek diyordum bir yandan; rijkaard barcelona'da ilk başladığında oldukça kötü başlamıştı. diğer taraftan rijkaard'dan önce açıklanan keita transferi ve rijkaard'dan sonra açıklanan transferler sabretmeye bile gerek kalmayacağını müjdeliyordu sanki.
tek üzüntüm gazetelerdeki lincoln haberleriydi; bir önceki sezon bülent korkmaz'a ve kendisine çok kızmıştım, özellikle kaptan'a ne haddime ama ikisini de çekip ''ne yapıyorsunuz lan siz?'' şeklinde azarlamak istedim. lincoln galatasaray'ın kamp yaptığı yerde tatil yapıyor ve kampa katılmıyordu. sonra takımla ilişkisi kesildi. lincoln'ü rijkaard'ın elinde izlemek istemiştim nedense.
sezon yavaş yavaş başlıyordu, bir önceki sezon başarısız olunduğu için uefa'da ön eleme turları fazlaydı ve maçlar dikkatle izlendiği zaman futbolculara belirli görevler verildiği ve her maç üzerine koyan hatalarını azaltan bir galatasaray görülüyordu. elano ilk oynadığı maçta uzaktan yapıştırıyor; keita her maç döktürüyordu; farklı skorlar alınıyor, aydın yılmaz'da bile ışık oluyordu.
haftalar ilerledi; fenerbahçe maçı geldi, iki takım da oraya kadar bütün lig maçlarını kazanmış, kim kazanır tartışmalarının kozu olarak kadıköy kullanılıyordu rakip taraftar tarafından.
keita kırmızı kart gördü, kötü oyun ve kötü bir mağlubiyet aldı galatasray. ondan sonra kaybedilen puanlar, zevksiz maçlar arada sırada güzel oyunlar seyrettik ve ligi üçüncü bitirdik.
kim bilir; sakatlıklar, dış ve iç etmenler olmasa atletico madrid'i de eleyebilirdi galatasaray. o sezon uefa'yı alan madrid'i.
bazı şeyler, bazı zamanlarda gerçekten çok fazla pamuk ipliğine bağlı olabiliyor. ki bu bazı zamanlar; sağlam bir altyapısız yatırımlarda görülüyor.
devamı bu sene yaşananlar ki çok daha uzun.
rijkaard benim için bu dönemi ifade eder hatta bir dönemi.
söylenen doğruysa eğer sporting lizbon'un başına geçecekse, gerçekten çok isterim başarılı olmasını. ha bu isteğim; ''bak sen kötü diyordun, ben iyi. gördün mü adam başarılı oldu'' demek için değil, güzel memleketimde bazı şeylerin farklı şekilde işlediğini göstereceği içindir. bu farklı şeyler hiç olumlu değildir.
not: kendine iyi bak uyardı
* bizim fenerbahçe maçına kadar 1 mağlubiyet, 1 beraberliğimiz varmış. değiştirmek istemedim aklımda kaldığı gibi yazmışım, burada da öyle kalsın..