1
rekabete dayalı her alanda adil ve etik değerlere uygunluğu koruyan tarafsız kurumlar bulunur. futbola bakıldığında ligi yöneten tff, maçları yönetecek hakemler ve mensup oldukları mhk, bir ceza durumu söz konusu olduğunda bu cezayı tayin edecek alt mahkeme pfdk ve üst mahkeme tahkim kurulu.
fakat gel gelelim ki fenerbahçe ve hatta beşiktaş bütün bu kurumları ele geçirmiş durumda.
son 10 yılda fenerbahçe ile organik bağını kesmeyen mehmet ali aydınlar ve nihat özdemir; beşiktaş başkanı olmuş yıldırım demirören tff başkanlığı yaptı. ortak noktaları galatasaray'ın ne olursa olsun başarısız olmasını sağlamaktı.
mhk'daki hakemlerin tamamı ya beşiktaşlı ya da fenerbahçeli. tek ortak noktaları galatasaray'a her maç haksız kararlarla kaybettirmek. taraf tutarak maç yönetiyorlar. mhk'nın başında son 10 yılda galatasaray düşmanı olmayan birini görmedim.
pfdk 4'e 3, tahkim 6'ya 1 bizde diye fenerbahçe yönetiminin muhabbet döndürdüğü lig burası. fatih terim'e canı sıkıldıkça 10 maç ceza veren, beşiktaş ve fenerbahçe teknik direktörlerini daha ağır suçlarda 1 maçla geçiştiren kurullar bunlar.
çok üstün körü yazdım işimin arasında yazıyorum kusura bakmayın.
özetle tff, mhk, pfdk ve tahkim yıllardır etik değerleri çiğneyerek galatasaray düşmanlığı yapmakta ve taraf tutarak hem görevlerini kötüye kullanmakta hem de adil rekabet kavramını temelden sarsmaktadır.
adalet herkes için lazım. şike mahkemelerinde o bir zamanlar hakem odası basanların nasıl da adalet yalvarıcısı haline geldiklerini, küme düşmemek için 40 taklalar attıklarını, işten sıyrılmak için kendilerini tamamen iftara ve düzmece olan ergenekon ve balyoz kumpasları mağdurları arasına dahil etmeye çalıştıklarını hatırlayın. demek ki adalet çok çok önemli öyle değil mi? ama açık konuşalım fenerbahçe adalet değil ayrıcalık peşinde koşan bir kulüptür.
bugün tarafsızlığı sağlaması gereken futbol kurumları fenerbahçe'lidir ve galatasaray yıllardır fenerbahçe'yi destekleyenlerin, fenerbahçelilerin yönettiği bir ligde şampiyonluk mücadelesi vermektedir. durumun en temel özeti budur.
fakat gel gelelim ki fenerbahçe ve hatta beşiktaş bütün bu kurumları ele geçirmiş durumda.
son 10 yılda fenerbahçe ile organik bağını kesmeyen mehmet ali aydınlar ve nihat özdemir; beşiktaş başkanı olmuş yıldırım demirören tff başkanlığı yaptı. ortak noktaları galatasaray'ın ne olursa olsun başarısız olmasını sağlamaktı.
mhk'daki hakemlerin tamamı ya beşiktaşlı ya da fenerbahçeli. tek ortak noktaları galatasaray'a her maç haksız kararlarla kaybettirmek. taraf tutarak maç yönetiyorlar. mhk'nın başında son 10 yılda galatasaray düşmanı olmayan birini görmedim.
pfdk 4'e 3, tahkim 6'ya 1 bizde diye fenerbahçe yönetiminin muhabbet döndürdüğü lig burası. fatih terim'e canı sıkıldıkça 10 maç ceza veren, beşiktaş ve fenerbahçe teknik direktörlerini daha ağır suçlarda 1 maçla geçiştiren kurullar bunlar.
çok üstün körü yazdım işimin arasında yazıyorum kusura bakmayın.
özetle tff, mhk, pfdk ve tahkim yıllardır etik değerleri çiğneyerek galatasaray düşmanlığı yapmakta ve taraf tutarak hem görevlerini kötüye kullanmakta hem de adil rekabet kavramını temelden sarsmaktadır.
adalet herkes için lazım. şike mahkemelerinde o bir zamanlar hakem odası basanların nasıl da adalet yalvarıcısı haline geldiklerini, küme düşmemek için 40 taklalar attıklarını, işten sıyrılmak için kendilerini tamamen iftara ve düzmece olan ergenekon ve balyoz kumpasları mağdurları arasına dahil etmeye çalıştıklarını hatırlayın. demek ki adalet çok çok önemli öyle değil mi? ama açık konuşalım fenerbahçe adalet değil ayrıcalık peşinde koşan bir kulüptür.
bugün tarafsızlığı sağlaması gereken futbol kurumları fenerbahçe'lidir ve galatasaray yıllardır fenerbahçe'yi destekleyenlerin, fenerbahçelilerin yönettiği bir ligde şampiyonluk mücadelesi vermektedir. durumun en temel özeti budur.
