serhat akın'ın acarkent dolaylarında açtığı, ismi ingilizcede para basmak anlamına gelen mekanının açılışında çekilmiş olan efsanevi fotoğraf. soldan sağa ele alırsak:
tuncay şanlı: gencecik yaşının epey üzerine hitap eden bir kombin yapmış. karedeki diğer acıklı örneklerin yanında yine normal gözükmüş ama, olmamış.
mehmet aurelio: a milli takımımızın ilk transferlerinden. sıradan bir kıyafetle şu berbat toplulukta kötünün iyilerinden olmuş. saçlardaki başarısız örgü çalışmasını da görmezden geliyorum.
semih şentürk: nam-ı diğer genç semih ya da semiş. o dönem gençliğinin de gençliğinde. jöle ile diktiği saçları ve temiz yüzü ile dönemin üniversite gençliği "item"ini tamamlamış.
fabio luciano: memleketin gördüğü en şahsına münhasır stoperlerden, aurelio ile birlikte fenerbahçe'deki brezilya ekolünün öncü birliklerinden. 8-10 yaş arası ne çocuk kıyafetlerinin içine sığan, ne de genç kesimleri taşıyabilen kardeşlerimizinkine yakın bir tarz benimsemiş. sade sweat, 3 beden büyük pantalon, çıt-çıtlı kemer falan; tam bir hayal kırıklığı.
selçuk şahin: olur olmadık yerden galatasaray'a attığı goller sayesinde 10 seneye yakın fenerbahçe forması giymeyi başaran bir ademoğlu. türkiye'de biraz da kırıcı bir tavırla gurbetçi modası olarak bilinen o tarzın o senelerdeki kreasyonlarını bir potada eritmiş resmen.
recep biler: rüştü rençber sonrası yaşanan karanlık dönemde bir fırsatını bulup fenerbahçe kalesine geçmiş olan zat. olimpiyatta 2-2 biten maçta fenerbahçe kalesini korumuşluğu vardır. kıyafet itibarı ile sanki mahalle maçına gidiyormuş da kolundan tutup açılışa getirmişler havası veriyor. tabi o dönemler hala daha mahalle futbolu tedavülden kalkmamış.
volkan demirel: biricik ayımız. taraftarın uğruna besteler yaptıığı jöleli saçlarından vazgeçmemiş. o yıllarda boyu 1.80 üzeri her türk gencinin yaptığı gibi saçlarını jöleye boğup miroğlu ceketini sırtına geçirmiş, içine de beyaz kazağını giymiş. 1930'ların amerikan filmlerinde kalmış olan ayakkabıları ayrı bir efsane.
serhat akın: ah canım benim. hazıra dağ dayanmaz demiş, futboldan kazandığı parayı farklı sektörlerde değerlendirmek istemiş. siyah takımı ile günü kurtarmış. tertemiz beybi feysi ise okula gidecek öğrenci havasına ciddi katkıda bulunmuş.
gürhan gülsoy: türk futbolunun bir türlü patlamayan yıldızlarından. karenin iyilerinden. o dönemlerde gencecik, altyapıdan a takıma çıkmaya çalışan bir genç. yaşına ve durumuna en uygun tercihi o yapmış.
kemal aslan: fenerbahçe yedek kulübesinin gülü, brezilya usulü doğum günü kutlamalarının türkiye'deki reklam yüzü, tüm bunlara ek olarak müzmin sakat. pembe sweat ve kotu ile bir futbolcuya göre sıradan, iki takım arkadaşını koltuk değneği olarak kullanmasından anladığımız kadarıyla sakatlıktan kopup gelmiş biri için gayet şık(!).
serkan balcı: kemal aslan'ın fenerbahçe günlerinde her alanda kader ortaklığını yapmış güzel yürekli bir adam. bu fotoğrafta da koltuk değneği olarak "iyi günde kötü günde" yanında olduğunu bir kere daha göstermiş. fena olmayan ceketi fit vücuduna rağmen 6 beden büyük kotunun absürtlüğünü kurtarmaya yetmiyor. çıkışta kız arkadaşıyla sinemaya falan gidecek sanırım.
murat hacıoğlu: türk futbol tarihinden şöyle bir geçip gitmiş adamlardan. nezaketen çağrılmış da rica minnet gelmiş adam kombini ile yerini almış. kötü karenin iyilerinden bir diğeri, ama doğru dürüst giyinmiş bir ekipte anca orta sıraların küme düşme hattına yakın tarafında bir yer kapma mücadelesi verebilir en fazla.
arka sırada sağ başta takım menejeri volkan ballı kravatsız bürokrat takımı ile arzı endam etmiş. şaşı gözleriyle no look pass olayını lincoln'den önce türkiye'ye getiren büyük kaptan(!)
ümit özat ünlüleri yakalamışken kareye gireyim gayretindeki güvenlik müdürü havalarında. tabi o zamanlar tığ gibi adam, saç sakal yerinde; şimdilerin ocakbaşı müdavimi konseptinden uzak. aziz pier turuncu gömleği ve kolyesi ile hoş sinyaller vermemiş,
önder turacı ise kendini kamufle etmeyi bilerek ikinci bir gurbetçi faciasını önlemiş.
not: işbu entry aşırı dozda avaracılık içermektedir.