• 6826
    kendisi hakkında gereksiz yangın yeri yapılan takımdır. o orta saha kurgusu, futboldaki misyonunu tamamlamış 37'lik pahalı forveti ve 3 yerli zorunluluğu ile (özellikle arda güler'in kaybı burada müthiş bir dezavantaj yarattı) işleri çok zor. bu yerli kuralı değişecek diyorlar ama oy birliği çıkmazsa değişmeyeceği de söyleniyor, sadece bir takımın taş koymasına bakan bir durum var sanırım orada. üstelik hayatında anavatanı hırvatistan dışında düzenli bir yaşamı olmamış 28-29 yaşlarındaki bir kalecinin milli takım düzeyindeki turnuva performansı yanıltıcı da olabilir, futbol tarihi bunun örnekleriyle dolu. ha dominik livakovic'i muslera sonrası bir yapılanmada görmek ister miydim, bunun cevabı evet. ancak söylediğim etmenlerden dolayı kendi içinde risk taşıyan bir transfer olduğu da gerçek. %100 kaleyi kurtardı diye kimse iddia edemez şu an. ben bu riski kendi takımım adına almaya neden hevesli olurum, çünkü muslera ile uzun yıllar başarıdan başarıya koşarak kale bölgesinde misyonumu tamamlayıp artık yeni bir arayışa geçmişim, benim adıma bu risk daha alınabilir bir noktada. ancak fener gibi 2006 yılında başlayan allah fenerbahçe gerginliği ile travmalardan travmalara koşarak, üstüne de uzun yıllar şampiyonluktan uzak kalıp volkan demirel sonrası kalede beli doğrultamadıktan sonra psikolojik kırılmalara çok müsait bir taraftarınız ve stres üstüne stres yüklenmiş bir yönetim yapınız da varsa, yediğiniz ilk hatalı golden sonra gurbet ellerde bir daha toparlanamama şansınız da yüksek. livakovic'den daha genç olmalarına rağmen romanya dışına ilk kez adım atıp bizde sudan çıkmış balığa dönen alexandru cicaldau olimpiu vasile morutan ikilisi en burnumuzun dibindeki örnek mesela. o yüzden bekleyip görmek lazım o hikayeyi. birebir karşılamasa da benzer bir risk faktörünün sebastian szymanski'de de olduğunu düşünüyorum. neden tam karşılamıyor diyorum, çünkü oyuncu doğduğu topraklardan çıkıp erken yaşta rusya'ya gitmiş, bunu cebe atıyoruz. ancaaak polonya üzerindeki rus kültürü baskısını düşünürsek (ki bir zamanlar polonyalı bir arkadaşımın rus kültürünü sevmesine rağmen polonya üzerinde gereğinden fazla bir rus kültür emperyalizmi çabası olduğunu anlattığını hatırlıyorum) öyle aşırı da anavatanına yabancı bir yere gittiği söylenemez bu yüzden. hem bu gözler bonservisi veya maaşı altında ezilen ne babayiğitler gördü. ancak bunun tam tersinin olması ve bu hikâyeden alnının akıyla çıkması da gayet olası. çünkü öyle veya böyle sizin karakter yapınıza da bağlı olarak rusya'da yaşayan bir polonyalı olmanın belli zorlukları ve stresleri vardır diye tahmin ediyorum. şimdi hem son cümlemin hem de daha önce değindiğim polonya üstündeki rus kültürü baskısının altını dolduracak bir kaynak paylaşacağım burada: https://gss.gs/IwK

    yani demem o ki rusya ve polonya arasındaki tarihsel gerilim hiç de yabana atılır cinsten değil. en azından 2. dünya savaşı'nın detaylarına merakı olanlar bile az biraz bu konudan haberdardır. uzmanlık alanımdan dolayı polonya sineması'ndan çıkma birçok author yönetmenin bilhassa 2. dünya savaşı odaklı rus karşıtı filmlerini izlemişimdir mesela. bunlardan aklıma ilk geleni polonyalı usta yönetmen andrzej wajda'nın 2007 tarihli katyn filmi. ülkenin bir ucunun nazilerden diğer ucunun ise sovyetler'den kaçtığı ve bu iki işgalci gücün arasında sıkışıp kalmış polonya halkına ruslar tarafından uygulanan katyn katliamını konu edinen bir filmdir. ki 2. dünya savaşı'nda rusların savaşın gerçek kazananı ve kahramanı olduğu genel kabulünü hesap ederseniz (her ne kadar hollywood tüm payeyi kendine biçse de: https://gss.gs/5ow.jpg gerçek budur: https://gss.gs/AMx.jpg ), polonya'nın bu konuya tam ters uçtan baktığını, stalin'in hitler'den bir farkı olmadığını düşündüklerini öğrenmek (hiç de haksız değiller, aynı stalin'in kırım türklerine uyguladığı katliam ve eziyetleri de buraya not olarak sıkıştıralım) gerçekten ilginç ve belki de ironik bir tarihi bilgi. yani tüm bu verilere bağlı olarak polonya üzerindeki rus kültürü dayatmasından ve rusya'da yaşayan bir polonyalı olmanın belli zorlukları olacağından dem vurdum işte. hele bir de son ukrayna-rusya savaşından sonra dünyanın geri kalanı ile kontağı iyice kısıtlanmış ve sadece vatandaşı olmanın bile hareket alanınızın daralması için yeterli sebep olmasını sağlamış bir coğrafyadan bahsediyoruz. işte tüm bunların ışığında syzmanski'nin hikâyesinin başarıya çıkma ihtimali olduğunu düşünüyorum. öyle veya böyle hayatının belli bir kısmı stres yönetimi ile dirsek temasında geçmiştir ve baskı ortamını kaldırabilme potansiyeli vardır bu yüzden, bekleyip göreceğiz bunu da. benim ne oyuncunun bir maçını izlemişliğim ne de herhangi bir analiz videosuna göz atmışlığım var bu arada. hem kendisi hem de diğer isimler hakkında yazdığım her şey genel gözlemlere dayalı tahminlerdir.

    takım genelinden devam etmek gerekirse, kurmaya çalıştıkları yeni stoper tandeminin ve bütün hâlinde savunma kurgusunun oturup oturmayacağı da garanti değil, kaliteyi yükseltmek için abandıkları hücum bölgesinin beklentileri ne kadar karşılayacağını izlemeden yorumlamak güç (zaha'nın adı falan geçiyor daha), bu iki bölgeyi birbirine bağlayan yetersiz orta sahalarının akıbeti henüz netleşmiş değil, en marka 2 veteran transferlerinden edin dzeko ve dusan tadic'in sahaya hem mental hem de fiziksel olarak ne kadar özveri koyacakları veya takımı ne kadar sahiplenecekleri daha da önemlisi birbirleriyle iletişimlerinin nasıl olacağı belli değil... uzar gider böyle. hazır dzeko ve tadic'den bahsetmişken şimdi de başka bir tarihsel gerginlik mevzusuna el atalım. çünkü an itibariyle fenerbahçe kadrosunda 1 boşnak* ve 1 sırp* kesin olarak var, üstelik geldiği neredeyse kesin gibi konuşulan bir de hırvat'tan* bahsediyoruz. bununla bitmiyor bir de bizim arnavut asıllı kosovalı'ya* falan sulanıyorlar. baya baya mini bir yugoslavya popülasyonu kurmaktan bahsediyoruz yani. fıkraya uyarlarsak; bir boşnak, bir sırp ve bir hırvat bara girer, olaylar gelişir... şimdi bu konuda çok da uzak tarihli olmayan bir maçı örnek göstereceğim: (bkz: 2 aralık 2022 sırbistan isviçre maçı) iki takımın daha önceki karşılaşmalarının da hazırladığı altyapılar ile işte bu maç sevgili dostlar, belki bir tarafı isviçre olsa da sizi yanıltmasın, bosna savaşı sırasında yaşananların buram buram hissedildiği oldukça gergin bir maçtır. arnavut asıllı kosova doğumlu xherdan shaqiri, aynı köklerden gelen soydaşı granit xhaka ile birlikte saha içinde adeta intikam alırcasına oynayarak sırpları turnuvaya veda ettirmişlerdir ve maç içinde birçok gergin sekans yaşanmıştır. keza çok daha önceki yıllardan aklımda kalan olaylı hırvatistan-sırbıstan maçları keza makedonya-sırbıstan maçları vs. bir sürü örnek dökülür daha buraya. eski yugoslav ülkelerinin ne zaman sırbıstan ile maçı olursa bilin ki orada tansiyon yüksektir yani. şimdi buraya meraklısı için konuyla bağlantılı birkaç referans film ve belgesel bırakacağım: trt'nin de yapımında pay sahibi olduğu 2020 tarihli bosna-hersek filmi ve 2021'in oscar adayları arasında olan que vadis, aida? cannes film festivali ödüllü 2001 tarihli yine bosna'dan çıkma bir film olan no man's land. hollywood perspektifinden çıkma ve richard gere'in başrol olduğu 2007 tarihli the hunting party. espn'nin spor belgesellerinden olan ve efsane yugoslav basketbol takımındaki kardeşliğin savaşın etkisiyle nasıl kan davasına dönüştüğünü sırp vladi divac (ki kendisi sonradan 15 yıllık bir nba kariyeri yapacaktır) ve dönemin yugoslav basketbolunun altın çocuğu hırvat drazen petrovic (divac ile aynı dönemlerde nba yapmış ancak 93'de geçirdiği trafik kazası sonucu erken yaşta hayata veda etmiştir) üzerinden anlatan 2010 tarihli once brothers belgeseli. konuya merakı olanlar için şu kısıtlı liste bile doyurucudur bence. ha bu arada eğer yanılmıyorsam dzeko'nun daha önce sırp oyuncularla aynı takımda sorunsuz bir şekilde oynamışlığı var diye biliyorum. ama teyite muhtaç bu mevzu, özellikle "sorunsuz" dediğim kısmı. hem tadic'in de bu konuda sicili pek temiz değil diyorlar ama bu da yine teyite muhtaç bir konu. ben üşendim şimdi araştırmaya, meraklısı arayıp bulur illa.

    velhasıl, tüm bu değişkenlerin takımın geneline nasıl sirayet edeceği beklenip görülmesi gereken şeyler. ancak burada asıl olay, çok önemli bir bütçe ile kurulmuş ve üzerine konmaya da devam edilecek gibi duran, aynı zamanda da tüm bu değişkenlere sahip takımın hocasının ismail kartal olması hahah. evet, zamanında emmanuel emenike'yi bile yönetememiş o ismail kartal:

    https://gss.gs/a70.jpg
    https://gss.gs/FYD.jpg

    şimdi gelelim temenni yüklü kişisel beklentime: süper lig 2023-2024 sezonu'nun süper kupa maçında önce kupayı bize kaybedip sonra da lige puan kaybıyla başlayarak daha ilk haftalarda moral motivasyon olarak "yine olmayacak" havasına bürüneceklerini ve ismail kartal'la ilgili seslerin çok erken yükselmeye başlayacağını düşünüyorum. at fav.a bekle. bu konuda en büyük garantörüm ise ismail eagle tabii ki. o oyuncu grubunu idare edecek insan yönetimi kapasitesi ve teknik taktik bilgisi ne kadar var sorusu demokles'in kılıcı gibi dikiliyor tepede. papaz evlatlarının kendisi için ne kadar oynayabileceğine bakacak bazı durumlar ve hâllerini düşününce nereye kadar diyor insan gene. üstelik 1 yıl sonra kongre yapacak loser bir yönetimin, istisnasız her seferinde başarısız kere başarısız olduğu stres yönetimini bu sezon nasıl götüreceği de gene koccaman bir muamma. ha tabii bu noktada elbette söz konusu fenerbahçe olunca olaya en olumsuz noktalardan yaklaşma meyilim ağır basıyor muhtemelen, bunu da itiraf etmek gerek. çünkü en ufak bir pürüz çıkmadan her şey tıkırında da gidebilir ve sezon sonu bambaşka şeyler konuşulur. ama ben güveniyorum arap ismailime, yüzümüzü kara çıkarmayacaktır hahah. eski yugoslav ülkelerini sayar mısın hocam diye sorsak sayamayacağına da eminim ama kanıtlayamam bu arada. kendisinin hem futbolculuk hem teknik direktörlük hem de kültür seviyesi açısından okan buruk ile aynı cümlede kullanılması bile abesle iştigaldir. bu zamana kadar hep elimde başka oyuncu yok bahanesine sığınmasını bu sezon neye evriltecek merakla beklemekteyim. kendisine şahsi önerim, hakemler ve ligin şaibeli olması falan en trend konu başlıkları. hayatımda da ilk kez fenere dair bu kadar kafa yordum sanırım. entry'yi ufaktan kapatırken yine altını çizmek istiyorum: tüm bu yazdıklarım genel gözlemlere dayalı tahminler ve subjektif beklentilerden ibarettir, zira işin ne spor dalı ne de tarihi konuları yönünden uzmanı değilim, bu yüzden de yatırım tavsiyesi değildir asla hahah. yine de içimden uğur meleke'den daha iyi bir iş çıkardığım geçiyor ne yalan söyleyeyim. haydi selametle.

    edit: minik bir ekleme ve tarih düzeltmesi

    edit 2: zaha'yı da bize kaptırarak daha tek resmi maç yapmadan sezona moral motivasyon olarak bitik girmekteler. an itibariyle şampiyonluk mücadelesi verecek rakiplerinin hücum hattını icardi, zaha, zaniolo oluşturmakta. yine ilginç bir sezon bizi bekler.

    edit 3: tff'nin garip kararıyla süper kupa finali devre arasına alındı ve benim sezonu kupayla açma temennim de boşa çıkmış oldu. ancak nema problema. in arap ismail we trust.
  • 6831
    livakovic ve tadic transferleriyle ne vereceği belli 2 oyuncu alan, bunun haricinde bütün transferlerin ve takımda kalan oyuncuların performansının ismail kartal'a bağlı olduğu takım.
    peş peşe transferlerle yine rüzgarı arkalarına almak istediler ama kısa sürdü. transfer ettikleri oyuncuların yüzde 70'ini izlemedim ancak biraz toplama bir takım olmuşlar gibi duruyor. neye göre bu oyuncuları seçtiler? fransa'dan stoper, hollanda'dan kanat ve 10 numara, iskoçya'dan kanat, italya'dan forvet ve stoper, hırvatistan'dan kaleci aldılar. üstelik neredeyse hiçbirinin geçmişinde ortak bir ülke dolayısıyla ortak bir ekol yok. beşiktaş bile geçen sezon premier lig görmüş topçular almıştı, biz serie a görmüş topçular aldık dolayısıyla bir ekol takip ettik, fenerbahçe ise enteresan bir şekilde toplama takım yaptı.
    bu sezon istikrarlı ancak korkutucu olmayan bir performans çizecekler gibi duruyor. ismail kartal'ın oyun anlayışıyla bir çok maçta kısır futbol bile oynayabilirler.
    yeni sezonda yine esas rakibimiz beşiktaş olacak gibi duruyor.
  • 6833
    yine ali koç döneminde her yıl olduğu gibi transfer sezonuna bir rüzgarla giriyorlar. temmuz ayına girdiğimizde dolu transfer yapıyorlar diğer takımlar sessizken. taraftarlarında heyecan yaratıyorlar. yine sıfırdan takım kurdular. galatasaray'dan kopya çekerek bu sefer araya kalburüstü futbolcular yerleştirdiler. fikstürde ilk yarıda yine lehlerine işliyor. ama yine de 2023-2024 sezonunda lige havlu atacak takım olacağını düşünüyorum.
  • 6834
    olası bir livakovic transferinde, ilk 11'e tam 6 oyuncu transfer etmiş olacaklar.

    kaleci, stoper ikilisi, on numara, kanatlar, forvet ve teknik direktör.
    ne var ne yok hepsini değiştirdiler.

    tıpkı bizim 2021-2022 sezonundaki gibi.
    biz de nelsson, van aanholt, boey, cicaldau, berkan, morutan, barış, halil gibi birçok ismi almıştık ama ligi 13. sırada bitirmiştik. tabi teknik direktör değişikliğiyle birlikte birçok etken de vardı ama genel olarak baktığımızda başarısızdık ve çok transfer yapmanın şampiyonluğa eşit olmadığını anlamıştık. hatta arttırıyorum, başarısızlığın en büyük nedenlerinden biridir çok transfer yapmak. tıpkı bizim gibi, tıpkı chelsea gibi...

    bu yüzden fenerbahçe'nin başarılı olacağını düşünmüyorum. illa ki birkaç yerden destek alacaklardır ama ligi zirvede bitirmeye yetmeyecek.

    ayrıca şunu da söylemek gerekir ki;
    kuracakları kadro kalitesi, bizim kadro kalitemizden çok daha düşük. bunu birebir eşleşmeler de bile anlayabiliriz.
    muslera-livakovic
    nelsson-becao
    abdülkerim-djiku
    ferdi-boey
    arao-torreira
    oosterwolde-angelino
    zaha-zaniolo
    tadic-mertens
    dzeko-icardi

    onlara zaha'yı bile transfer ettiğimde, kadro kaliteleri yine bizim gerimizde kalıyor. üstelik bizim oturmuş bir kadromuz varken, onların ki sil baştan. bizim şampiyon teknik direktörümüzün olması da cabası!

    bu yüzden benim içim rahat. ilk haftalarda yine doluduzgin gideceklerdir ama uzun vadeye yayamayacakları için anlamı kalmayacak. mayısların galatasaray'a ait olduğunu tekrardan tadacaklar.

    edit: my immortal 14 ve transferlazim'in uyarılarıyla bazı yanlışlar düzeltildi.
  • 6835
    ali koç tarafından oyuncularına almanya, avusturalya, kanada, arap yarımadası, botsvana, izlanda, iskoçya, malta, kamboçya, yeni zelanda, özbekistan, fas, japonya, libya, madagaskar, cibuti, şeyşseller gibi ülkelerden yoğun ilgi olduğu belirtilen takım:

    --- alıntı ---
    gerek almanya'dan, gerek avrupa'dan, gerek amerika'dan, gerek de orta doğu'dan ilgi var, bu da bizi sevindiriyor. almak kadar satmamız da lazım. bu sene tahminim 45-50 milyon euro arasında satış yaparız, bunu doğru kullanmamız gerekiyor.
    --- alıntı ---

    kaynak: https://www.ntvspor.net/...2b5a292700004997d2de

    tüm dünya sangare, gustavo, samet akaydin, rossi, arao, king, pedro gibi masalsı bir sezon geçiren, top-class oyuncuları kadrolarına katmak için yarış halinde. suud ailesi, amerikan başkanı, elon musk, nadia komanaçi, fred çakmaktaş dahil herkes, fenerbahçeli oyunculara sahip olmak için her türlü bedeli ödemeye hazır gözüküyor. fenerbahçeli oyuncuların adeta küresel bir fetiş haline gelmesinden korkan birleşmiş milletlerin yakın zamanda "kısa sürede dünyada fenerbahçeli oyuncu krizi yaşanacağına dair endişe verici söylentiler duyuyoruz. kimse korkmasın. satılacak hala yeteri kadar fenerbahçeli futbolcu var. paniğe gerek yok" şeklinde bir duyuru yayımlaması bekleniyormuş.
  • 6836
    aziz yıldırım ayrılıp ali koç geldiğinden beri hiçbir sezon başı ortası sonu beni tedirgin etmemiş takım. adamlar 5 senedir sürekli transfer yapıyor, kadro kuruyor ama hep çöp… bu sene biraz akıllanmış gibiler. yaş ve maliyetlerini bi kenara bırakınca dzeko ve tadic çok çok iyi topçular.
    ama bu sefer hoca ismail kartal… tadic-dzeko ikilisi ismail kartal’ı da taşımak zorunda. normalde bu ikili şampiyonluk getirebilecek bir ikili ama karşılarında geçen seneki kadroyu büyük oradan koruyacak gibi görünen bir galatasaray var.
    velhasıl, geçen sene çevremde çok vardı fener uçacak kaçacak diyenler. hep diyordum kadroları çöp. bu sene de teknik direktörden kaybedecekler.
  • 6837
    kağıt üzerinde dzeko, livakovic, becao ve tadic transferleri üst kalite duran, şampiyonluk için varını yoğunu ortaya koyan ama loserlığına bir türlü çare bulamayan ikinciliklerin takımı.

    açıkçası galatasaraylı olduğum için değil, tarafsız gözle bakarak söylüyorum ki fenerbahçe'nin bu senesi de hüsranla sonlanabilir. iyi transferler yapmak demek şampiyonluk kazanılacağı anlamına gelmiyor, önemli olan bu oyuncu grubunun bir takım olabilmesi, bunun da arkasındaki en büyük etmen, harç görevi gören kişi teknik direktör oluyor malumunuz üzere.

    ismail kartal ise bu kadar ağır isimlerin olduğu bir kadroya asla söz geçirebilecek, onlara mentörlük yapabilecek bir isim değil. 2022-2023 kadroları çok daha düşük seviyeli isimlerle doluyken (arao, valencia, joshua king vb) hocaları jesus gibi otoriter ve dominant bir isimdi. bu sezonki kadroları ise daha gösterişli ama başlarındaki hoca ismail kartal.

    diyeceklerim bu kadar.
  • 6839
    kötü geçen her sezonun ertesinde kafayı kanat transferiyle bozan takım. fener'den mantıklı bir şey beklemek ne kadar doğru bilmiyorum ama bir kişi bile biz omurgayı kuvvetlendirelim en idare edilebilecek yer kenarlar demiyor mu? orta sahada santraforda stoperde hep idare eder oyuncularla oynuyorlar. türk kontenjanını 8 numarada kullanıyorlar. bre akılsızlar sen orta sahada komutan :) mert hakan'la falan uğraşacağına koy oraya canavar gibi 8 ve 6 numara sonra kenarda istersen emre mor oynat.
  • 6840
    her sene kadroyu sil baştan yapıp başarı bekleyen ana rakibimiz.

    geçen sene kullandıkları yabancıların neredeyse tamamını ya elden çıkardılar ya da çıkarmaya çalışacaklar. crespo, rossi, osayi, g. henrique, szalai, valencia, arao, lincoln, joao pedro ya gönderildi ya gönderilecekler listesinde, belki batshuayi de o kervana katılabilir. osterwolde ve luan peres kesin kalacak gibi duruyor. şu an kadrolarında 17 yabancı görünüyor. eklemelerin de gelmesi bekleniyor. haliyle hızlı bir futbolcu satışı işine girmeleri gerekecek yoksa sözleşme fesih süreçlerine girerlerse hem maliyetli olacak hem süreç uzayacak.

    genel olarak son dönemde futbolcu satışından iyi paralar kazansa da takıma katma değer kazandırma konusunda pek parlak görünmeyen bir kulüp. yaşı büyük ama kariyerli oyuncu transferiyle bu sefer taktik değiştirmişler fakat sanırım en doğru tanım şu olacak ali koç yönetimi için; takım kurarken sınavdan yalnızca geçer not almaya çalışan lise öğrencisi gibi çalışıyor kafaları. evet sınıfta kalmaz kadroları ama takdir teşekkür de almaz. hep sınırda, tepeye taşıyacak hamleleri yapmayı beceremiyorlar.

    yabancı kaleci transferi sonrasında yerli sağ bek (mert müldür veya zeki çelik), ferdi ve olası cengiz ünder transferi ile üç yerli kuralını yerine getirmeye çalışacaklar. ara ara da ismail yüksek, mert hakan, irfan can kahveci arasında dönüşümlü bir yerli serpiştirecekler ilk on bire. yetecek mi? yine "eh" olarak kalacaklar bence. orta sahadaki eksiklerini kapatmaları zorunlu görünüyor. üstelik ne mert müldür ne zeki çelik sınıf atlatacak kalitede bek performansı sunmayacaktır. hele ki olası bir ferdi kadıoğlu sakatlığı vs tamamen çaresiz bırakabilir.

    ne diyelim, umarım bu yolda uzun yıllar devam ederler. her sene farklı farklı kadroları yenmek daha zevkli oluyor. öbür türlü tekrara girer, canımız sıkılırdı. dünyanın farklı yörelerinden futbolcuları kendi bünyelerinde toplayıp galatasaray'ın ne kadar büyük olduğunu görmelerini sağlıyorlar. sağolsunlar.
  • 6843
    konferans ligi öneleme maçında, hem de iç sahada iki gol atınca tüm taraftarları lig şampiyonluğunu şimdiden kutlamaya başlamış. konferans ligini kazandıklarını söylememe bile gerek yok. *

    çok komik ya bu adamlar. bir maçla şampiyon, bir maçla küme düşüyorlar.

    umarım bu maçları baz alarak sezona girerler ve sonuçlarını hep birlikte izleriz.
  • 6844
    yılların değişmez bir geleneği olan "bu fener nisan'da namağlup şampiyon olur aaabii", "yok abi bu sene gerçekten çok iyiler" cümlelerini 26 temmuz 2023 fenerbahçe zimbru chisinau maçı itibarıyla kurdurmaya başlayan takım. genelde ağustos-eylül aylarında duyardık bu cümleleri ama bu kez avrupa elemeleri dolayısıyla takvim erken başlamış oldu. hepimize hayırlı olsun birinci aşama tamamlandı.
  • 6845
    ne sol kanadı, ne sağ kanadı, ne santrforu, ne merkezi, ne savunma hattı ne de kalecisi geçen senenin şampiyonundan iyi değildir. ayrıca sıfırdan kurulan ve omurgası yeni oluşturulan bir takım. geçen sene şampiyon olan bir takım gibi oturmuş bir omurgası da yok. ayrıca hocası yazları dondurmacı, kışları kalorifer görevlisi gibi meslekler yaparken geçen sene şampiyon olan takımın hocası kariyerinin başında şampiyonlar ligi, uefa avrupa liginde bir sürü maça çıkmış, ligde de 2 şampiyonluk elde etmiş, köy takımı ile türkiye kupası ve süper kupa kazanmış.

    bu geçen seneki şampiyon takım kim mi? söylemem. çok yabancı bir takım. buradaki kimse tanımıyor ya da unutmuş. burası da beşiktaş sözlük zaten. tadic, kent, sikimanski ve ismail kartal'ın falan kıskanıldığına göre öyle görünüyor.
  • 6848
    şu anlık bizden tek iyi yanları var o da yerli kuralına bizden daha çok dikkat etmeleri.
    türkiye ligi için ferdi ve cengiz gayet iyi yerliler, yanlarına sakatlık falan yaşamazsa mert'i de koyarsanız gideri olur bir yerli rotasyonu oluşur.
    biz ise şu ana kadar bu planla ilgili hiç olumlu bir hava vermedik.
    mesaj falan gelmeden belirteyim bizim yerli rotasyonumuzda daha kaliteli isimler var savına katılıyorum ama bir hafta o oynar bir hafta o oynar, avrupa dönüşü yorgunluklar olacak savına katılmıyorum.
    bu kural varken ilk 11'de 3 yerlinin bölgesini belirlemek ve alternatiflerini oluşturmak zorundayız.
    şu anlık görünen kanatta 1 yerli, stoperde 1 yerli, x bölgesinde rotasyonda olan bir yerli görünüyor,
    hah işte o x yerini belirleyip orayı yerli üzerinden götürmeliyiz.
    atıyorum 8 numara da yerli olmalı ve o olmadığında da rotasyondan oyuncu sokmayı düşünmeliyiz.
  • 6850
    düzgün bir takım kurulması bizim için de faydalı olacaktır. tadic gibi bir efsane aldılar ve iyi bir stoper de eklediler takıma. kaleci ve orta saha da alabilirlerse bizim için iyi olacak.
    rekabet çok önemlidir. eğer rekabet olmazsa hedeflediğimiz büyük kupaya ulaşmamız çok zor olacak. fenerbahçenin zaten yapısal defoları çok büyük. o yüzden sahada rekabet edebiliyor olmaları çok önemli. üstelik sadece onlar da değil. bjk ve ts de her zaman iyi kadrolarla oynamalı. yılda en az 1 tane anadolu takımı da kafaya oynamalı. pazarı büyütmezsek tek başımıza büyüyebileceğimiz yerin sınırı var.
    her yıl biz şampiyon olalım elbette ama hep de kafa kafaya götüren bir rakibimiz de olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın