• 1151
    sayın hocam;

    sezon sonuna kadar kalırsan yine bu takımı üst sıralarda tutarsın buna inanıyorum. ancak biz iyi futbol istiyoruz. çok koşan, hızlı paslaşan, taktik pozisyonlar ile goller bulan enerjik bir takım istiyoruz. işte bu enerji artık sende yok. bu nedenle yerini daha enerjik bir genç td’e bırak. bu hem senin için hem de galatasaray için daha hayırlı olur.

    tekrar ediyorum; puan cetvelinde üst sıraları değil iyi futbol oynayan, çok koşan şut atan takım istiyoruz. kornerden duran toplardan taktik goller bulan takım istiyoruz.

    saygılarımla.
  • 1152
    hocam,

    bırak veya bırakma demek benim işim değil, benim işim galatasaray’ı sonsuz ve sonsuza kadar sevmek. bu yazı da bunun için yazıldı hocam. sonsuz ve sonsuza kadar sevmek işini metin oktay’dan bizatihi öğrendiğin için yazıyorum, bilahare de ‘bizi sevenleri üzmeyelim’ diyen de kendisidir. bu satıları yazan da üzgün bir galatasaraylıdır…

    hocam,

    şu performans başka bir hocanın hanesine yazsaydı yüz bin kere seni çağırıyor olurduk. bu performansa yüz bin keredir tahammül etmemiz de sen olduğun içindir. ama hocam.. ‘bizi sevenleri üzmeyelim’ asılıdır her galatasaraylının odasında, çerçevelidir ve aslı suretiyle her sabah yüzümüze bakar, sana da bakmıyor mu hocam?

    fatih hocam,

    galatasaray 14 sene şampiyon olmamış, ben yaşamadım, sen yaşadın ama, ben de babamdan dinledim ki bir an bile 14 saniye bile tereddüt etmemiş kimse… taaaa eskişehir maçına kadar.. prekazi’nin o serbest vuruşuna kadar… ben küçüktüm, prekazi o golü attığında babam beni sırtına almıştı. bir de monoca’ya otuz beş metreden o füzeyi otuz beş numaralı ayaklarıyla çaktığında… bekleriz hocam, galatasaraylı beklemeden gelir. görür ki, bilir ki, inanır ki bir sonraki durak mutluluktur, zaferdir, başarıdır. galatasaraylı en çok seninle bilir, galatasaraylı senli ya da sensiz fark etmez, bekler hocam..

    galatasaraylı fatih,

    bu takım 90’larda da bir çok kez yenildi, düştü, kalkamaz denildi, ama… hep bir bildiğimiz vardı hocam. bu takım şimdi böyle ama iki sene üst üste -ki bazen dört sene ve avrupa’nın kralı olmak da cabası- şampiyon oluruz buradan kalkar yürürüz derdik. bu takım chelsea’dan 5 yedi hocam. en kral senesinde.. ama biliyorduk ki kalkarız, yürürüz. yürüdük mü de; dostu düşmanı bilirdi ki galatasaray iki seneyi kapatırdı, avrupa’da da başarı sağlardı. galatasaray en güzel düştükten sonra yürürdü!

    galatasaraylı fatih hocam;

    bu ikibinli ve hatta ikibin onlu senelerde de böyleydi, hepsini bizatihi bilirsin. uzatmayacağım, galatasaraylı fatih olarak bir bak.. teknik direktör fatih terim olarak değil.. bir bak canım hocam.. bir insanın nasıl ki bir karakteri bir tavrı bir duruşu varsa galatasaray’ın da vardı, vardır da! hocam, iki gözüm, galatasaray’ımızın karakteri, tavrı, duruşu değişiyor, büsbütün başka biri oluyor galatasaray. galatasaray başka birine dönüşüyor hocam!

    fatih hocam;

    roller değişiyor, ve açık konuşalım biz giderek fenerbahçelileşmekteyiz. gözümüzün önünde, senin, benim, galatasaraylı fatih’in gözlerinin önünde, milyonlarca galatasaraylının gözlerinin önünde, galatasaraylı fatih’in elleriyle ve gözlerimizin önünde büsbüstün başka biri oluyor galatasaray. ki çoğunu sen yaptın, sen yarattın hocam. ama iyi bak, bu senin bildiğin galatasaray mı? bu galatasaray o galatasaray mı?

    galatasaraylı fatih,

    demeye dilim varmıyor ama bizim karakterimizi başka birisi alıyor. biz, o başkası oluyoruz. o, zaten hep aynı.. hocam, yeniliriz, yeneriz, on sene, on dört sene ya da iki sene üç sene beş sene şampiyon olmayız.. inan bana dert değil.. çünkü biz bilirdik ki hep ayağa kalkarız, hep yürürüz, ardına da iki sene, üç sene, dört sene şampiyon oluruz… fakat hocam… karakterimiz değişiyor.. tavrımız başka oluyor..duruşumuz hiç bize benzemiyor.. aynadaki kim hocam?

    galatasaraylı fatih,

    ‘bizi sevenleri üzmeyelim’ diyen metin’in el ettiği, omuz verdiği, kucak açtığı, abilik/babalık ettiği yerden geliyorsun. adana’dan seni buraya getiren o büyük ve efsanevi imzanın altında esasen bunlar yazıyordu… sen bunları okudun. sonra kalemince kararınca yazdın: galatasaray karakteri…
    hocam, üç puan, şampiyonluk, mağlubiyet, hezimet neyse o, orasında değilim..
    karakterimiz büsbütün değişti.
    duruşumuz yamuldu.
    tavrımız cıvık gıcık.
    galatasaraylı üzgün.
    umutsuz…
    mutsuz…
    ne sahada ne de tribünde bir türlü o duruşu sergileyememizin sebebi de o: sahadaki karaktersiz oyun…
    neresinden çeksek üstümüze oturmuyor hocam. galatasaray’ımıza ya bir beden büyük ya da bir beden küçük geliyor. hocam, peki, neden?

    galatasaraylı fatih,

    son diyeceğim, en başta dediğimdir:
    ‘bizi sevenleri üzmeyelim…’

  • 1155
    sayin hocam, rotasyon denilen sey orta saha ve forvette ideal dizilisin 6’sinin 5’i birden, hele hucum hattinda oynayan futbolcularin 4’u birden degistirilerek yapilmaz. her mac 4’unden biri dinlendirilir ve boylece 4 macta bir dinlenmis olurlar.

    ne olursun bu konuda klopp, guardiola gibi hocalarin uygulamalarini incele. takim da gereksiz yere rezil olacagi maclar cikarmasin, kapasiteleri bundan cok daha fazlasi cunku.
  • 1156
    sevgili hocam;

    sözlükte uzun zamandır var ancak özellikle dünden beridir uzun uzun tartışıyoruz. kimimiz anında bırakıp gitmeni talep ederken kimimiz sonuna kadar kalmanı talep ediyor.*

    çok genç bir takım kurdun, süre istedin. taraftarın bir bölümü takımın ilk senesi olduğunu bilse de senin 4.senen olduğunu vurgulayarak o senelerin verilmemesinden yana. yani senin kurduğun takıma başka hoca gerek diye düşünüyor. daha doğrusu asıl senin tamamen bırakmanı talep ediyor. diğer bölüm taraftar ise senin inşa edici rolünü başarıyla bitirmeni sabırla bekliyor.

    şimdi çıktığımız bu yol çok çetrefilli bir yol. tahammülsüzlükler de var inananlar da var.

    hocam senden ricam, bu yapılan yapılanmayı, uzun yolda karşılaşacaklarımızı, sonrasındaki ana hedefi bir basın toplantısı ile tüm galatasaraylılara anlat. alınan kötü sonuç değil de oynanan kötü oyun düşen performanslar durumunda ne gibi aksiyon alacaksınız? beklentilerimizi ne ölçüde tutacağız, ana odak noktamız ne olacak?

    dünkü mağlubiyet sonrası "iyi olacağız orası kesin" diyen fatih terim varken, istifa etmeli diyen taraftar nasıl aynı noktada buluşup aynı hedefe sarılacak?
  • 1157
    sayın hocam,

    sana kendi sözlerinle seslenmek istedim bugün.

    "galatasaray pes etmez!"

    "galatasaray geri durmaz!"

    "galatasaray kabullenmez!"

    peki dün akşam * bize izlettiğin neydi hocam? daha ilk dakikadan itibaren pes etmiş, kabullenmiş, geri duran bir takım vardı sahada. hani bu ilk kez olsa 'kaza oldu' diyeceğim de 3 nisan 2021 hatayspor galatasaray maçında da aynı senaryoyu izledik. senin başında olduğun galatasaray'da laubaliliğe hani izin yoktu hocam? maç 3-0 iken atalay babacan'ı oyuna almak laubaliliğin ağababasıdır benim nezdimde.

    19 eylül 2021 galatasaray alanyaspor maçında ıslıklanan, yuhlanan yedlin, babel, ömer değildi. senin hatalı tercihlerinde inat etmendi, gerçekten bunun farkında değil misin be hocam? ömer'in sol bek oynayamadığını sağır sultan duydu, ha keza babel denilen arkadaş bu saatten sonra mls'te bile oynayamaz... oğulcan dün sol açıkta başladı, demek ki alanya maçında da kerem çıkarken o girebilirdi oyuna, haksız mıyım?

    hepsini geçtim "eski ali sami yen'de çatlak sesler 5 dakikada halledilirdi" ne demek hocam, bunu bize açıklayabilir misin?

    son olarak şunu belirtmek isterim: galatasaray taraftarı düşündüğünün aksine çok ama çok sabırlıdır, sahadaki gençlerin hepsinin de sonsuz kredisi var. biz gerekirse yıllarca da sabrederiz onlara, berkan, morutan, cicaldau vs. hepsine de güvenimiz tam. peki ya senin bu çocuklara gerçekten sabrın var mı?

    galatasaray'ın yaşayan en büyük efsanelerinden birisin sevgili hocam, 8 temmuz 1974'ten beri de bu kulübe çok büyük hizmetlerde bulundun, bize hayatlarımızın en mutlu anlarını yaşattın. ama eğer bu çocuklara ve kendine güvenmiyorsan sana söyleyebileceğim tek şey; istifa da bir hizmettir...
  • 1158
    sevgili kaptan,

    ilk canlı izlediğim maçımda kaptandın. dostlar acı söyler: acil bir şeyler yapmazsan önümüzdeki maç kanımca son maçın olacaktır.

    bak bir arkadaşımız teknik heyete hamza hocaya almanı tavsiye etmiş. (bkz: #3254162) daha önce de okan buruk önerildi.

    1. iki hoca ile çalışmak mı ayıp, faydasız ve posıizyon bulamadığımız pas oyununu oynamamız mı ayıp?
    2. pozisyonsuz sürelerden bıkmadın mı? pozisyonlarımızın sadece romenler ve kerem'den çıktığını ama senin kafandaki pas oyunu denen planın sıfır pozisyon yaratttığını görememekte misin?
    3. artık emekliliği gelmiş topçulara güvenip bu topçulara görev vermekle, seçimlerinde fevkalade hata yaptığının farkına varmanın zamanı gelmedi mi?
    4. yanında hocam bu böyle olmuyor, bunu deneyelim diyecek ikinci bir beynin olmasının sana zarar vermeyeceğinin tam tersine faydalı olacağının farkında değil misin? amacımız istifanı istemek değil fayda sağlamak. amerikan futbolunda defans için ayrı hücum için kaç hoca var bilir misin? klasik futbol yerine devrimci kararlarla batıya açılan pencereye uygun kararları almanın vakti gelmedi mi?
    5. onlarca kornerlerin heba edilmesi seni üzmüyor mu? yanındaki hocalara kornerden goller istiyorum diye talimat vermen gerekmez mi?
    6. defanstan çıkamama sorunumuzu göremiyor musun? en son senle ispanyol riera ile defanstan top yaparak çıkıyorduk. o dönemden beri hala bu sorunu çözemediğimizin farkında değil misin?
    7. 10 yıldır muslera'nın ayağını geliştiremediğinin ne zaman farkına varacaksın?

    selamlar ve saygılar,
  • 1159
    sayın hocam;

    gecenin bir yarısı uyandım. uykum kaçtığı için ne yapayım diye düşünürken her zamanki düşünsel rutinim olan gstv’ye bir bakayım dedim. açtım tv’yi ki 9 ağustos 2000 st.gallen galatasaray maçı yayınlanıyor. hiç adetim olmamasına rağmen kalkıp kendime bir de nescafe yaptım ve bu maçı sonuna kadar izlemeye karar verdim. gecenin 03.30’u. teknik direktör lucescu ama fark etmez çünkü takım tamamen senin takımın. jardel ve marcio hariç.

    maçta hagi yok. okan-emre-suat orta sahası. bülent korkmaz-hakan ünsal ve ergün penbe diğer yerliler. tafferel,-popescu-capıne-marcio-jardel yabancılar. hakan şükür ve arif de yok.

    hocam, ya bu futbolu oynat ya da oynatacak hocayı bul kendin sportif direktörlüğe geç. başka sözüm yok.

    not: barça’yı, real madrid’i, milan’ı, juve’yi, b. dortmund’u, manu’yu, liverpool’u ve daha nicelerini gömdüğün maçlardaki futboldan bahsetmiyorum. sadece st. galen maçındaki futboldan bahsediyorum. lütfen.
  • 1160
    sayın hocam, antrenör ekibiniz nicelik olarak çok yetersiz. bakın ne selçuk hocaya ne necati hoca'ya bir şey diyorum. bu takımda kaleciler hariç 27 oyuncu var. 27 oyuncunun gelişimi ile ilgilenecek sadece iki antrenör var. bu adamlar da insan yahu. kaç oyuncu ile ilgilenebilecek, kaçına gerekli eğitimi verebilecek, kaç kez tekrar ettirebilecekler ki. ne kadar antrenörlük lisanslarını yetersiz görsem de selçuk ve necati oyunculuk kariyerlerinde pozisyon alma ve topsuz oyunda usta iki isimdi, bildiklerini takıma yansıtacakları konusunda da hiçbir şüphem yok. ama her oyuncunun gelişimi ile ilgilenecek kadar zamanları olamaz. teknik antrenmanlardan başlarını kaldırabilseler taktik antrenmana ne kadar yoğunlaşabilecekler belirsiz. oyuncuları 13-14 diye ikiye bölsek ve necati ve selçuk'a paylaştırsak 5 saat de antrenman yapsalar oyuncu başı sadece 21-23 dk ayırabilecekler. gruplar halinde de yapsalar bile grup maksimum 3-4 olması lazım ki her oyuncu ile hepsi ile ilgilenilebilsin. yine 1-1.5 saat ayırabilecekler.

    taktiksel antrenmanları bizzat yönetmeyi tercih edebilirsiniz hocam. ama 3 kişi ile 31 oyuncuya taktiksel rollerini nasıl empoze edeceksiniz. ya antrenmanlar inanılmaz uzun geçecek ya da %100 olarak hazırlayamayacaksınız. lütfen ama lütfen antrenör ekibinizi gözden geçirin. nicelik olarak değil, herkes her şeye yetişebiliyor mu ona bakın. yetişemediğinizi fark edeceksiniz. duran top antrenmanlarının ne kadar verimsiz olduğunu görebiliyoruz. eminim ki siz de önce akan oyunu halledelim duran top çalışırız diyorsunuzdur. çünkü yetişemiyorsunuz her şeye.

    son olarak hocam, lütfen topa sahip olma oyunu oynayan takımların sadece sahadaki taktiklerine değil antrenman metotlarına ve antrenör dağılımına da bakın. bilmem kim taç antrenörü almış gülelim değil, taç antrenörü takımın taç atışlarında ve savunmasında takımın dizilişini yani taktiğini hazırlayacağı için sizin sırtınızdan yük alınacak. bir korner hocası hücum ve savunma dağılımlarını yapacağı için sizin sırtınızdan yük azalacak. ve sizin sırtınızdan alınan her yük, bize hücumda çizilen yeni bir plan ya da defanstan topla çıkarken farklı bir set olarak geri dönecek. her yeni plan bizi daha az tahmin edilebilir yapacak çünkü modern futbol bu: monoton olmamak.

    değişimden ve değişmekten korkmayan, haksız olduğunda haksız olduğunu kabul etme erdemine sahip olduğunu kanıtlamış efsane teknik direktörümüz. lütfen 22 eylül 2021 kayserispor galatasaray maçı sonrası dediğiniz daha çok çalışmalıyız sözünü irdeleyin. antrenörlerinizin kalitesinden şüphe duymadığınızın farkındayız ama bu kaliteyi %100 verimle takıma yansıtmak için sayımız yetersiz.
  • 1165
    sevgili hocam,

    bizim avrupa vizyonumuza* uyan şekilde bir adım attınız ve futbol takımımızın avrupada başarıya ulaşabilmesi için modern sistemlerden birine sahip olmaya ihtiyaç duyduğunu düşünüyorsunuz. %100 haklısınız. kesinlikle avrupa başarısı için bu şart.
    (bkz: bir sisteme sahip olmak)

    sizin yapmak istediklerinizle ilgili ya da bunda neden ısrarcı olduğunuzla ilgili şöyle bir yazı yazdım.
    (bkz: fatih terim/#3256307)

    kadro yapısı ve sistemi de anlatan da bir yazı yazdım.
    (bkz: galatasaray'daki oyun sistemi sorunu/#3254698)

    simdi size sorularım var. aslinda pek cok arkadaşım da bunları sürekli soruyor merak ediyor.

    1) modern sistemlerden birine sahip olmaliyiz, peki o sistem bu sistem midir? neden?

    2) neden bu sistemde çok yavaş ilerleme kaydediyoruz?bu seviye ve kalitede çok zor anlıyorum. ama ilerleme bu şekilde olursa çok fazla zaman gerekmiyor mu? bu zamanda* taraftarı ve kamuoyunu oluşacak dramatik sonuçlara karşı* nasıl zinde ve inançta tutabileceksiniz?

    3) ilerleyemedigimiz halde üstüne maclarda max 10 dk 30 dk iyi sekilde uyguluyoruz* sonrasında neden oyun istikrarını koruyamıyor takım? uyguladiklari ne zaman 70 75 dk olacak?

    4) görüntülu analiz/uygulamali antrenman oranı nedir?

    5) oyunculardan sizce kaçı sisteme adapte olabildi?

    6) marcao gibi alternatifsiz kac oyuncunuz olduğunu düşünüyorsunuz? bunlardan yoksun kaldığınız maçlarda planınız neler?

    7) bazi oyuncuların sisteme adapte olamayacağı aşikar. bu arkadaşlarda neden ısrar ediyorsunuz? idari olarak kadro yönetimi gibi bir sey mi soz konusu?

    8) adapte olamayan oyuncular yerine çıkış yapan ve kiralık transferlerine onay vermediğiniz ışık kaan arslan gibi altyapı oyuncularına neden sans vermiyorsunuz? geçmişte çok sahaya attınız verim de aldiniz hatta 11'e monte ettiniz.*

    9) bu sistem için kalecimizin uygun olduğunu düşünüyor musunuz? ayrıca mevcut kalecimiz* 35 yaşında. yani sistem otursa da kaleci değişikligi soz konusu olacak gibi görünüyor*. kalecilik meziyetlerinin yanında ayağı iyi olan pas alışverişine katılan* savunmayi onde kurduğumuzda arkada libero gibi durabilecek bir kaleci arayışımız var mi olacak mi? ya da altyapı kalecilerinde o potansiyel mevcut mu?

    10) üzerine butun camianin umudunu bağladığı bu sistem için italya'dan bağlantılariniz sayesinde bu sistemde tecrübesi olan antrenörleri neden transfer etmiyorsunuz?
    en azından geriden pasla oyun kurma konusunda tecrübeli bir antrenöre ihtiyacimiz yok mu? hatta hücum repertuarları için de bu tecrübeye sahip antrenör olması size ve takima avantaj saglamaz mı?*

    11) sistem basarili oldu diyelim. sizden sonra bu sistemi başarıyla oynatabilecek bir hocayı/ekibi avrupadan getirmek en az 15 milyon euro. peki sizin ekibinizden* sizden sonra direk takımı devralabilecek ve kazandığımız sistemi koruyup modern dokunuşlari ile takimi ilerletebilecek hoca olduğunu düşünüyor musunuz?

    basında mac sonu size sorulacak 100 tane soru var hocam bu oyun sistemi ile alakalı..hele bu kadro yapılanması ile beraber. basında kimse sormuyor bu soruları. ama taraftar bunlari merak ediyor.

    lütfen taraftarı daha fazla bilgilendirin hocam.
  • 1166
    ya hocam maçtan önce dedin ki “oyuncular olayın farkında“.
    allah aşkına nasıl farkında bu takım?
    muhammed gol yazıyor, yanına tebrik etmek için 1-2 kişi gidiyor. hakem galatasaray’ı tabiri caizse öttürüyor ama sahada bir kişi bile isyan etmiyor. en ufak isyan edene(muslera) kart çıkıyor ama diğer oyuncularından çıt yok. kullandıkları tüm toplar gayriciddi vaziyette.
    allah aşkına nasıl olayın farkında bu oyuncular? anlatırsan sevineceğim.
    (bkz: 3 ekim 2021 çaykur rizespor galatasaray maçı)
  • 1167
    türkiye'nin cv'si başarılarla dolu ilk ve tek teknik direktörüdür.
    kendisinden her yıl olduğu gibi bu yıl da şampiyonluk beklentim var, ancak olamazsak onun yerine avrupada bir çeyrek ve bol gelirli 2 tane satış (20-30 milyon euroluk) da benim nezdimde hocayı başarılı kılar.
    ancak kadro mühendisliği açısından hoca bir şeyleri doğru yapmıyor olabilir.

    konulardan ilki van aanholt kerem ikilisi. ilk önerim, bu ikili asla birlikte oynamamalı. toplu oyunda aanholt sol içe yerleşirken, kerem gezinen orta saha gibi oynuyor. ani bir top kaybında ikisinin de yerine dönebilmeleri zorlaşıyor, toplu oyundaysa galatasaray'ı inceleyen rakipler, kendi sağ tarafını göstermelik savunuyor. saha parselizasyonu felaket. kerem aktürkoğlu. bu çocuk sol açık oynamamalı. gelecek sezon yurt dışına gitmek için fazla istekli olduğundan istatistik kovalıyor gibi ve oyun şekli daha çok ham. sol açık olmasına rağmen, sol half space, sağ half space, zaman zaman sağ açığa kadar ilerliyor. takımın dizilimini bozduğu yetmezmiş gibi enerjisini doğru kullanmadığı için ikinci yarılarda oyundan düşüyor haliyle. dolayısıyla bu kadar ısrarcıysa, ya serbest 10 gibi oynasın, ya da yedek otursun. ama ondan sol açık yaratmaya çalışma hocam. illa kerem ve pva kullanacağım diyorsan, onerim basit, sol ic mevkiinde ömeri oynatırsak, hücumda hem çizgiyi kullanırız, hem de savunmada aanholta destek bir kuvvetimiz olur. avrupa maçlarında gol yemiyoruz, çünkü orada oyuncularımızdan asli görevleri isteniyor. kerem çizgisinden ayrılmıyor, van aanholt defansı önceliyor, berkan'dan yaratıcılıktan önce dinamizm bekleniyor, taylan da daha hızlı ve direkt oynamaya çalışıyor.

    ancak bence, bizim gecen yıldan beri asıl konumuz 'bitirememek'.

    bunun çok çeşitli nedenleri olabilir ama benim kafama takılan 2 tane mevzu var.

    ilki eldeki oyuncular:

    hocamız gereğinden fazla şeyler istiyor oyuncularından. mohammed bir kutu bitiricisi iken, hocam ondan orta sahada oyun kurulumuna katkı, duvar olma, savunmaya katkı da bekliyor. tabii ki mohammed bunları da öğrenebilirse, degerini 2-3'e anında katlar. ama mohammed bunun onemini kavrayamadı, bunları yapabilecek yeteneği veya isteği yok. bunları yapamadığı zaman demotive olup, yapabildiklerini de yapamaz hale gelmiş olabilir.
    diagne de ilk geldiğinde bir kutu bitiricisiydi, ve davranışları zaten problemli olan bir adamdı. ancak epl sonrası hedef santraforluk hakkında bayağı bir yol kaydettiğini söyleyebilirim. ancak şu anda hocanın yukarıda istedikleri için ekstra efor sarfettiğini düşünüyorum. ancak bütün bunları 2-3 mac 90 dakika yapıp, eski skorerliğini de beklemek haksızlık olur, çünkü 'diri' bir şekilde kutuda topla buluşamıyor. bitiricilik oranının aşağı düşmesinden daha doğal bir şey olamaz.
    halil ise bu grupta hocanın istediği şeyleri hali hazırda yapabilen bir oyuncuydu. o yüzden hızla değerine değer katıp takımda 1. forvet durumuna geldi.
    bütün bunları anlatmamın sebebi şu. bütün oyuncuları 'ideal' santrafora dönüştürmeye çalışmaktansa, değişik taktik ve diziliş anlayışları deneyip, bunlarla rakiplere saldırsak daha iyi olmaz mı hocam? mohammedi geriye getirmektense defans arkasına toplar denesek, diagneyle saklayıp, halille dağıtsak. yani kısacası rakibi sürekli şaşırtıp sonuçları toplasak?

    diğeri ise hocamızın yönergeleri.

    hocamız oyunu taç atışından kornerine, sahaya yayılımına, pasın atılacağı yere kadar oyunu fazlaca kurguluyor gibime geliyor. çoğu oyuncuya herhangi bir serbestlik tanımıyor. her şey fazlaca planlı ve oyun bu yüzden akıcı değil. haliyle rakipler için çoğu şey beklendiği gibi ilerliyor. 2 maç onceye kadar takım ortadaki bomboş oyuncuya bile taç atmıyordu. evet merkeze tac atmak tehlikeli ama hiç atmamak ondan daha tehlikeli. rakip bunu farkettiğinde neden merkezdeki boş oyuncuyu marke etsin?

    hocanın taktik teknik bilgisi açısından iyi bir avrupa takımının hocasından eksiği olduğunu düşünmüyorum. ancak onu çok seven ve onun istekleri doğrultusunda elinden geleni vermeye hazır bir takımı var. bu fazlaca 'kurgulanmış' oyun teoride takımın aklına yatsa da pratikte iş görmüyor. sırf o yüzden, hem oyuncular, hem de hocamız duygusal dalgalanmalara giriyor. hocam, kısa vadede, pratikte de teoride de mümkün olduğunca basit, oyuncularının yapabildiği şeylere yönelirsek, takımın hem motivasyonunu hem de bütünleşmesini daha kolay sağlarız. uzun vadede de, oyuncularının, senin isteklerine daha fazla cevap verebilmeleri için gereken zaman dilimini yaratmış oluruz.
  • 1168
    sevgili hocam,
    biz senin ile büyük başarılara imzalar attık. yeri geldi çıkarttığın kadroları eleştirdik, yeri geldi vardır bir bildiği dedik. yeri geldi neden bazı oyuncularda ısrar ettiğini sorguladık. ama bunların hepsini sana ve makamına saygımızdan ötürü dozunda yaptık. şimdi öyle tahamülsüz bir grup türedi ki, değil seni desteklemek sana saygı duymak, seni destekleyen ve saygı duyan kişilere bile saldırganlaşıyor. şimdi bu arkadaşlarımız, 25 ekim 2021 tarihinde oynanancak beşiktaş maçı için, klavyelerini bilediler en ağır kelime ve hakaretleri hazırladılar sergen yalçın güzellemerini yazdılar, seni istifaya davet etmek için gerekli organizeyi oldular, evet bunların sende farkındasın. olası bir beşiktaş mağlubiyetinde twitter, instagram, sözlükler vs aklına gelebilecek tüm sosyal medya platformlarından sana hakarete varacak cümleler kuracaklar. sen kafanı sahaya verdiğin zaman neler yapabileğini herkes biliyor, hocam lüften tüm konsantreni maça topla ve bu maçı al. takımını kötülemek için tetikte bekleyenlere fırsat verme. sevgiler.
  • 1169
    sevgili hocam, ben gözlük kullanan bir vatandaşım. sağ gözüm 2 numara, sol gözüm ise 2,25 numara ve astigmat var. maçtan* 5 dakika önce gözlüğüm kırıldı, dolayısıyla maçı gözlüksüz izlemeye çalıştım. benim koklayarak izlediğim maçın* daha ilk yarısında çıkması gereken ikiliyi oyunda tuttun, bu ikili sana gol yedirtti. benim kör gözle gördüğüm şeyleri sağlam gözlerle nasıl göremiyorsun hocam? eğer görüyorsan da neden önlemini zamanında almıyorsun? 7 dakika önce çıkartacağın emre'yi* ne oldu da 7 dakika için oyunda tuttun?
  • 1171
    morutan iyi oynar çıkartır, kötü oynar oyunda tutarsın; gereksiz iken diagne’yi oynatır, gerektiğinde oyuna almazsın. hocam allah aşkına ne yapmak istiyorsun? anlat biz de bilelim ne olur ya. oyun güzel oynanmak isteniyor görüyorum ancak oyuncu tercihleri inanılmaz hatalı. ileride inanılmaz acemi takım var, yapılan top kaybının hattı hesabı yok. ne olur anlat bize bilelim. göz göre göre böyle hataya da devam edilmez.
    (bkz: 21 kasım 2021 galatasaray fenerbahçe maçı)
    ekleme: hocam 20 dakika önce yapmış olsaydın keşke şu değişiklikleri ya.
App Store'dan indirin Google Play'den alın