avrupa'da büyük takımlara karşı ne yapacağı hakkında kimsenin net olarak konuşamayacağı adamdır. nitekim kendisi döneminde, galatasaray'dan sonra yakın dönemde avrupa'da en başarılı olmuş takımı yaratmıştır.
(bkz:
gençlerbirliği'nin uefa kupası'ndaki efsane sezonu).
hatta kaderin cilvesinden olsa gerek, eze eze yendiği takımlardan birinin hocası da prandelli'dir.
elimizde kendisiyle ilgili olan tek done budur. daha fazlası değil. o yüzden "avrupa'da olur" veya "olmaz" demek müneccimliktir.
kesin olan bir şey var ki, kendisi fenerbahçe'de olmanın kıymetini ve sorumluluklarını bilen biridir. ve buna göre takımını oynatmış, buna göre şampiyon yapmıştır. o bahsedilen galatasaray maçına fenerbahçe goygoy yapmaya gitmiştir. buna rağmen iyi de oynamıştı 1-0 yenik duruma düşüp 10 kişi kalmasına rağmen kalesinde pozisyon vermemiştir.
zira maçı kazandığı anda şampiyonluğunu bir sonraki hafta ilan edebileceği ortam vardı fenerbahçe'nin matematiksel olarak. keza aynı şekilde beşiktaş maçında da rakibi eksik kalmasına rağmen top çeviren bir fenerbahçe vardı. normalde yaldır yaldır akması gerekirken takım salmıştı doğal olarak.
matematiksel olarak 3 ama mantıksal olarak 10 maç önce şampiyon olan bir takım yaratmıştı kendisi.
ve bu takıma kattığı en büyük özellik ise hem rakibi hem kendi takımını o maçı alacağına inandırmasıdır.
rakip takıma hiçbir şekilde "bu maçı alırız" izlenimi vermeyen, daha kötüsü rakip takımın "bunlar şimdi bir tane yakalarsa atarlar" psikolojisine sokan adamdır.
bunu fenerbahçe yakın tarihinde sadece 1 kişi daha yapmıştı, o da zico'ydu. zaten o da fenerbahçe'ye yakışan bir kafada olduğu için aziz yıldırım tarafından kardeşi bahane edilerek gönderilmiştir.