yöneticiler transfer döneminin sonlarına doğru genelde övülürler. gelen oyuncular sezon içinde bekleneni veremezse aynı şekilde yerden yere vurulurlar. yarın ne olacağı belli değil. o yüzden
erden timur'u bu döngünün biraz dışında değerlendirmeye çalışmak lazım.
kişisel görüşüm:
galatasaray'ın menfaatini ön planda tuttuğu konusunda samimi. ilk geldiği zaman esas amacının gayrımenkul kazancı olduğu dillendirilmişti. ben bu seçeneğe pek ihtimal vermiyorum. ama herkes kandırılabilir tabii bu konuyu net olarak bilemeyiz.
net bileceğimiz şey, galatasaray'a hiç fena sayılmayacak bir transfer dönemi yaşattığı. hemen her mevkide kaliteli bir oyuncu oldu. eksisi ise eldeki oyuncular çok kolay ve ucuza gitti. geçmişte, doğru teklifleri beklerken, gitmesi planlanan oyuncularla sezona başladığımız çok oldu. bu durum da iki tarafa da iyi yansımadı. o yüzden şimdilik bu konudaki sızlanmalarımı askıya alabilirim.
kendisiyle ilgili bir korkum var. isimli futbolcuları takıma doldurduğu an iyi takım oluşacak algısı var gibi geldi.
acun ılıcalı bu tür şeyleri çok dillendirdiği için ben buna acun vizyonu diyorum. mesela
mesut özil gelince takımın uçacağına inanıyor. taraftarların bir kısmı isyan ederken diğerleri "geçen sene benzia ile oynayan adam mesut özil'i beğenmiyor" diye bu sesleri bastırıyor. sonra da olan takıma oluyor.
mauro ıcardi transferi bana teknik heyetin tercihi olmayan bir hamle gibi geldiği için bu açıdan hafif korkuttu. neyse ki çok yüksek ve uzun süreli maliyetlerin altına girilmemiş bu tür isimlerde. rakiplerin aksine burada bir akıl olduğu seziliyor. ilerde bu transferlerin etkisine kapılıp isimli oyuncu - yararlı oyuncu dengesini iyi kurmaması ve acun vizyonuyla transferlere devam etmesi beni korkutur.
bir de merak ettiğim şey var: 13. olduğumuz sezon sonrası, avrupa kupalarına katılmıyorken kariyerli isimleri ikna eden, avrupada piyasası olabilecek yaşta isimlere bonservisiyle imza attıran erden timur, olası
şampiyonlar ligi katılımında acaba neler bir takım kuracak?