galatasaray'ın soyut varlığına taassup ile bağlı fakat kim olursa olsun hiçbir insanı körü körüne desteklemeyecek biri olarak artık kendisinin meyve veren ağaç taşlanır misali taşlandığını düşünüyorum. kimisi art niyetli, kimisi ilgi çekmek için kimisi de çok safça bir şekilde kendisine yükleniyor. ben ıq seviyemin çok yüksek olduğunu veya ne bileyim bir filozof gibi düşünüp belli sonuçlara vardığımı iddia edemem fakat seviyemiz ne olursa olsun durup düşünmeden hareket etmektense düşünerek hareket etmek davranışlarımızın doğruluğunu ve tutarlılığını "kendimize göre" bir tık yukarıya çekecektir. bunun tartışmaya kapalı olduğunu düşünüyorum.
şimdi gelelim erden timur'a ve düşünelim biraz. rakiplerin şuan galatasaray'da en istemediği adam kim? hakkında sürekli algı yapılan kendisine saldırılan yöneticimiz kim? kulüp içindeki dinazorların -şuan için- cılız seslerle ara ara yokladığı sallamaya çalıştığı yöneticimiz kim? bir taraftar olarak erden timur hakkında düşündüklerim koç medyasının algılarıyla paralellik gösteriyor mu? erden timur geçen sezondan beri galatasaray'a ne verdi? neleri değiştirdi? iyi bir noktaya mı taşıdı kulübü, geriye mi gittik yoksa yerimizde mi saydık? soruları çok uzatırsam cinayet süsü filminde feyyaz yiğit'in "ne belli" repliğine kadar gider iş. şimdi bu sorulara ne cevap verirsiniz? ben vereceğim cevaplara göre düşüncelerimi şekillendiriyorum. bu tarz sorularla şekillendiriyorum çünkü işin içinde değilim, bu insanlarla içli dışlı değilim. gizli ajandaları var mı yok mu bilmiyorum. ancak ve ancak eldeki verilere bakıyorum. gelecekte de her şeyin güzel olacağını garanti edemem. çünkü elimde başka veri yok. elinde erden timur'un galatasaray'ı kullandığı veya ileride zarar vereceği ile ilgili herhangi bir veri, belge olan varsa taraftarla paylaşabilir. ama yoksa neden üstüne gidelim? düşünelim bu adam dursun özbek'i neredeyse sevdirecek bize. ben hala özbek'e güvenmiyorum mesela. ilk dönemi ortada. görev almasaydı özbek yönetimi, cenk ergün vs. neler olurdu? bir düşünün isterseniz.
en çok yangın yapılan şeylerden biri hazır olmayan futbolcu almak. ben yine düşünüyorum. bu adam transferin son gününe kadar hazır yıldız futbolcu kovaladı. olmadı. yıldız futbolcu transferine odaklandı, iyi mi yaptı? düşünelim yine hangi kategoride transfer yapabiliriz diye. yıldız futbolcu, asker futbolcu ve gelecek vadeden genç futbolcu. üçüncü grup zaten geleceğe yatırım ve onunla ilgili çalışmalar yapıldı zaten. bir haland ta her zaman denk gelmez. diğer kategoriler için ise eğer hedeflerimiz büyükse büyük futbolculara ihtiyacımız var. bizimle yaptıkları maçlarda beğendiğimiz, takımda görmek istediğimiz örneğin kuzey avrupalı futbolcular takımlarını ne seviyeye çıkarmışlar, galatasaray'a ne verirlerdi? mesela malmö, kopenhag, molde vs. avrupa kupalarında neredeler? ben tercihimi büyük yıldız futbolculardan yana kullanırdım. yıldız futbolcuları da üç gruba ayıralım: yaşından bağımsız her şeyiyle hazır büyük takımlarda oynayacak futbolcular, artık yaşını almış dönüşü olmayan bir yola girmiş futbolcular bir de henüz yaşlanmamış ama performansı düşmüş kariyeri sallantıda olan futbolcular (kronikleri listeye almaya gerek yok, uzak durulması gerekir). bunlar içinden birincisi için zaten ihtimal çok düşük ve şartlar da zorlandı olmadı. ikinci gruba gerek yok. asıl ulaşabileceğimiz hedef üçüncü grup. eğer takımda kalite istiyorsak ve günlük başarılardan da mahrum kalmak istemiyorsak yıldız, yaşsız ve düşüşte olan futbolcu > gelecek vadeden futbolcu. çok basit bir denklem aslında: zaha, ziyech, ndombele gibi futbolcular düşüşte olmasalar, hazır olsalar zaten türkiye'de ne işleri olur? kuzey avrupalı genç futbolcular, afrikalı ciğersiz ama yetersiz futbolcular sizi avrupa'da ileriye götürmez. öyle olsa kendi takımları o seviyelere yaklaşırdı. bir risk aldılar, avantajları ve dezavantajları ile bir hesap yaptılar ve ben bundan memnunum. ezbere şekilde hazır oyuncu almadı yorumu yapmak yanlış bence. zaten hazır değiller diye geldiler ve daha iyi alternatifler var mıydı bilemiyoruz. sanki başka türlü transfer yapılsa başarı garanti miydi? (bkz:
26 eylül 2023 istanbulspor galatasaray maçı)ndaki penaltı gibi sanki kerem kaleye vursa gol garantiymiş gibi konuşmak size de saçma gelmiyor mu? bu maçla erden timur'un ne alakası var acaba?
eleştirilir mi bu transfer dönemi? evet. ama bu bir savuma yazısı olduğu için ve konu çok uzadığı için o kısma girmeyeceğim. bir de hatasızlık kusursuzluk mu arıyorsunuz anlamıyorum. hepimiz yaşantımızın büyüklüğü ölçüsünde hatalar yapmıyor muyuz? işimizde, ailemizin içinde, çevremizde... varsa günahsız olan o taşlasın gerçekten.
yangıncılar eleştiri kavramının içini boşalttı bence. bütün soyut kavramlar gibi ülkemizde bu kavramın da içi boşaltıldı. yapılan hareketler eleştiri değil. galatasaray zaten özünde eleştiri kültürünü benimsemiş, başarısız olan hatta iyi başlayıp performansı düşen yöneticileri bile kolay kolay koltuğunda oturtmayan anlı şanlı bir kulüp. kendisi "böyle devam ederse" bir kaç yıl içinde efsane olmaya doğru gidecektir. şuan kendisine inanıyorum ve güveniyorum. taraftar desteğini sonuna kadar hakeden, bir dereceye kadar hataları için kredi kazanmış yönetimiz.
ekleme: uykulu uykulu yazdım ama sonra dank etti. kimseye akıl vermeye yol göstermeye çalışmıyorum. kimseyi bağnazca savunmuyorum. tek derdim haksız söylemlere karşı durmak ve ihtiyacımız olan beraberliğe ket vuran durumlara karşı tepki göstermek.