bugün premier lig maçlarına göz atar, beklerin, açıkların bindirme sonucu kaldırdığı toplara, kullandıkları serbest atışlara hayranlıkla bakarken bir kez daha türk futbolcusunun eksik çalışmasının, bir kez daha "ben oldum" havasına bürünmesinin, bir kez daha kalifiye olmayan insanlara yetki verilmesinin sonuçlarını gözümün önüne getirdim. o nedenledir ki; aklıma ilk emre geldi.
altyapılarla bir süre haşır neşir olduğum için şunu söyleyebilirim ki; genç futbolcuların kas gelişimi hemen hemen hiçbir zaman doğru zaman-yeterli egzersiz ekseni üzerine oturtulamıyor. ideal bir seyir izlemek adına; gençlere yaklaşık 12-13 yaşına kadar "topun verilmemesi", bedensel ve kassal esnekliğin sağlanması gerekmekte. genç dönemde ağır fitness yaptırılan oyuncular, ileriki dönemde kısa-küt adele tipleri nedeniyle sık sakatlık şikayetleri yaşıyorlar. bunun ülkemizde en büyük örneği emre belözoğlu'dur mesela.
oyuncuların ergenlik dönemlerinin ortalarına doğru, "doğru" futbol adelelerine yüklenilmesi gerekiyor. ancak bu noktada ülkemiz altyapılarında izlenen yol çok farklı. yetenekli gençlerin "topla olan ilişkisi", "yetenek avcısı" antrenörler tarafından farkediliyor ve çocuklar bir anda idmanlarda sadece topla baş başa kalıyorlar. gidin ve altyapı tesislerini gezin. a2 idmanlarının 4'te 1'ini fitness'a ayıran bir kulüp görebilirseniz haber verin; birlikte şaşıralım.
futbolcu fiziğinin en önemli kısmı kalça ve üst bacak bölümü, a takımlara yükselmiş gençlerde hemen hemen hep neredeyse atrofik(fonksiyonsuzluğa bağlı gerileme)
http://www.got-big.de/...1/10/Quadriceps1.png şu şekilde dikkatinizi vastus ve sartorius'a çekmek istiyorum. işte türk futbolcusunda bunlar gelişmeden, bunlara yönelik çalışılmadan maalesef galatasaray'ın kornerlerinde topun ön direğe düşmesi sorununu çözmemiz mümkün değil. standart bir çalışmayla, topu kaldırabilen oyuncular yaratmak imkansız değil. türk futbol seyircisi, amrabat'lara, atıf'lara; "topu uzak direğe nasıl çeviriyor" demek zorunda değil...
düşünün selçuk inan gibi müthiş bir zeka ve saf bir yetenek bile "idmanlarda hep frikik çalışıyordum, hala da çalışıyorum" diyor. hepimiz bir tebessümle karşılıyoruz elbette, "aslan" diyoruz, seviniyoruz. ama buradaki altmetni çoğunlukla atlıyoruz; böyle komple bir oyuncu 20 yaşında bu vuruşları yapamayacak cılızlıktayken, buradaki suçlu kim? bu hikayede yapması gerekeni yapmayanlar yok mu? ben mi gereksiz hassasiyet gösteriyorum?