sosyal medyadan çok bir farkı kalmamış olan sözlük. bindirilmiş kıtaların ve paralı askerlerin hakimiyetindedir. bizim ömrümüz yetmez muhtemelen ama bundan 30-40 sene sonra birileri bu dönemlerin üzerine objektif şekilde giderse, ortaya çıkacak olan şeyin toplum mühendisliği uygulamaları kısmında geniş bir yer kaplayacaktır.
facebook öncesi dönemde, özellikle 2005'e kadar hakikaten bir karakteristikten bahsetmeyi mümkün kılacak kadar dar bir kitlesi vardı. o günleri hatırlayanlar, ya da o günlerdeki halini bir şekilde sonradan okumuş olanlar bu konunun hakkını verecektir. toplu yazar alımlarının başlamasıyla bir çeşitlilikten bahsetmek mümkün olsa da yine belli bir karakteristiğe oturtmak mümkündü.
ancak 2010'dan sonra hem bizim toplumda hem dünyada yaşanan değişim ekşi sözlük denen şeyi bambaşka bir noktaya getirdi. 1999-2005 arası ekşi sözlük'te yazıp o karakteristiği yansıtan insanlar bugün 40-50 hatta neredeyse 60 yaşa gelmiş durumda. 1999'da doğmuş bir çocuk bugün üniversite'yi bitirmiş hatta iş hayatına bile atılmış olabilecek yaşta. üstelik bu çocukların çoğu 5-6 gibi yaşlardan itibaren internet ile büyüdü, ki 1999'daki internet ile bugünkü interneti aynı isimle çağırmak bile hata sayılır.
1999'da 25 yaşında bir genç gider bilgisayarın üzerindeki anne örgüsünü kaldırır, fişe dokunur, bilgisayarı açar, dial-up modeminden bağlanıp ayda yılda 1 fotoğrafın denk geldiği bazı sayfalarda birkaç satır okur sonra aynı sırayı tersten gidip hayatına devam ederdi. entry tarihi itibarı ile bugün 3-4 yaş grubu çocuklar 7 gün 24 saat sosyal medyada gezinip bir şeyler izliyor. internete karşı aynı özeni beklemek imkansız.
futbol özelinde gidersek bugün televizyonda gördüğün yorumcuya anında ulaşma imkanın var. hatta çok hararetli bir günde suratının ekşidiğini bile görebilirsin. 1999 yılında bunu yapmanın tek yolu kanalın santralini arayıp muhatap bulabilirse iki kelam etmekti. onu da karşılığı 2-3 gün sonra "kanalın telefonları kilitlendi" şeklindeki "öğrenildi" kıvamında haberler olurdu.
kaldı ki yine 1999'da televizyonda futbol yorumu işi ulusal çapta sanırım haftada 10 saati geçmezdi. şimdi günün 23 buçuk saati futbol veren, bunun en az 6 ya da 8 saati canlı yorumcu bulunan 2-3 ulusal kanal var. ana akım denebilecek en az 10-12 youtube kanalı, bu klasmanın bir altında da bir çırpıda sayılabilecek en az 30-40 tane yayıncı var.
bütün bu hengamenin içinde insanların sapıtmaması ilgi çekici olurdu muhtemelen...
bu işin bir boyutu. diğer boyutu da
paralı köpekler ekolünden gelen organize örgütler. candaş tolga ışık tarafından beslenip büyütülüp bir araya toplanmış ekşi beşiktaş kabilesi ve ahmet ercanlar beşlisi'nin uzantısı olan fenerbahçeli troll ordusu. bizim galatasaraylı "influencer" tayfa ekseriyetle cemiyette bir yemek ya da courtside'da vitrin maç izleme gibi teşvikler karşılığında
her sene bir orospu rengi misali her sene bir başkan adayı ya da aday adayı güzelleme odaklı olduğundan dışarıya karşı biraz zayıf kalıyor aslında. galatasaray'ın bu tarz toplulukları genelde pek dikkat çekmez. çünkü milletin aklını alıp ya hoca ya topçu ya da başkan yemekten başka bir işe yaramazlar. zaten bu tarz camia içi işlerde kullanıldıkları için de deşifre edilmezler.
meydan da işte bunlara kalır. bizim gariban taraftar da bunların her tarafa döşediği yazıları görüp çıldırır. "adamlar rahat rahat neler söylüyor. yok mu bunlarla uğraşacak biri" diye dövünür durur. bunlar üzerinden geçimini sağlayan ekşi sözlük'ten bunları yargılamasını falan bekler.
çok düşünmemek lazım böyle şeyleri, kafayı yersiniz valla...