• 1
    1959 doğumlu 17 yaşından beri çeşitli yaş gruplarında koçluk yapmış, aşmış basketbol adamı. yugo basketbolunun efsanelerinin yetişmesinde parmağı bulunan bir koçtur. ayrıca şu anda panathinaikos'da koçluk görevine devam eden ve kendisinden sadece bir yaş küçük olan zeljko obradovic'inde koçluğunu yapmıştır.

    2001 yılından beri partizan 'ın head coachudur. takım tarihinin en başarılı koçudur. en sevdiği şey kariyeri dipte olan oyuncularla ve gençlerle çalışıp, bütün birikimini onlara aktarmaktır.
  • 6
    kendi elleriyle bir nakış gibi işleyerek biçimlendirdiği yıldızlarının her sezon başı ekonomik nedenlerle avrupa devlerine gitmesine rağmen partizan'ı euroleague'in en çok saygı duyulan takımı konumunda tutmayı başarmış bir efsane. giden yıldızlarının ardından kendisinden milyon euro'luk daha pahalı takımlara karşı oynarken "kaybedeceğini bile bile oynamak, en büyük erdemdir" cümlesini kuracak kadar da romantikdir. selçuk ernak'ın 2010 yılında maliano blog'a kendisi ile ilgili yazdığı yazı;

    ---------

    efsane mi dediniz?

    yaratıcı bir milletiz biz; efsane, polemik, skandal, bir günde “star”...kolay üreten, çabuk tüketen ve malesef hiç hafızada tutamayan ama çok çok yaratıcı bir millet. onun içindir ki “ efsane” diye anılan biri varsa dudak bükmek doğaldır bizim için, zaten hak ederek bu sıfatı alabilen varsa, bunu kabul etmeyen ve rahatsız olandır ancak. ama demiştim ya; her köşede bir sihirbaz, imparator yada efsane çıkabilir karşınıza, en basit açıklamasıyla “burası türkiye”.

    efsaneleştirilmek hatta putlaştırılmak istenen bir adamı daha yakından tanıma fırsatı buldum son 3 haftada. işin enteresan yanı sadece basketbol sahasında değil sosyal kimliğiyle de topluma yön veren, öğretisi olan ve sonsuz sevgi kazanmış bir adamı…

    kulübüm banvit basketbol kulübü’nün üst yönetiminin öngörüsü ve desteğiyle, tüm senesini belgrad’da geçirecek türk altyapı antrenörü, dusko vujosevic’ in türkiye’ deki manevi oğlu kemal vatan’ ın aracılığıyla, 20 şubat’tan itibaren 2 haftamı partizan takımıyla geçirdim. basketbolla ilgili eklediğim birikim bir yana, kafamda antrenör ya da daha belirginleştireyim “yugoslav kökenli antrenör” imajına oldukça aykırı bir resimle karşılaştım bu süre zarfında. sizlerle bu farklı, her zaman rastlayamayacağımız yönlerini paylaşmak istedim, özellikle de basketbol sahasının dışında olanları.

    hep anlatılan ve birçoğumuzun şahit olduğu bir hikaye vardır aslında. hikaye şöyle başlar; ”dule sahaya girdiğinde ona duyulan saygı o kadar büyüktü ki, pionir salonu’nun dolu tribünleri onu ayakta elleri patlayıncaya kadar 15 dk alkışladılar… ” evet, pionir salonu’nda belgrad’ın göbeğinde böyledir, ama radivoj korac kupası için niş’te fmp zeleznik takımına karşı oynanacak finalden önce salonda yerlerini alan taraftarlar niçin, ondan önce salona giren ve tribünde yerlerini alan bora stankovic, dusan ivkovic, sasa djordjevic, p.danilovic, dejan tomasevic gibi ülkelerini, sahalarda, uluslar arası saygın kurumlarda, dünyanın en güçlü lig ve kulüplerinde temsil etmiş, evlerindeki vitrinleri altın madalyalarla dolu bu generallerin toplamından daha çok alkışla ödüllendirmişti? bunu kuşkusuz sadece kazandığı şampiyonluklar, gurur verici galibiyetler ve yetiştirdiği oyuncularla açıklamak bana çok mantıklı gelmiyor. çünkü ertesi gün gazeteleri süsleyen kupa fotoğraflarının üstünde “eğer ihtiyacı olsaydı salondaki 6 bin kişi o gün dule için böbreklerini vermeye hazırdı” yazmazdı bence.

    "sırbistan’ ın %60’ ı kızılyıldız’ lı, %30’ u partizanlı, %10’ u da ateisttir” şeklinde tarif edilen bir ülkede, karadağlı olup, karadağ milli takımını çalıştırıp, kendine yöneltilen gayet spekülatif “vatanınız hangisi?” sorusuna “benim vatanım partizan” cevabı veren bir adamdan bahsediyoruz. belgrad’ daki en büyük 2 kitapçının en önemli müşterisi olan bir adamdan… son 2 sezonda 1300 civarı kitap satın alan derin bir adamdan… oyuncularını ruhsal ve sosyal ihtiyaçlarına göre okumaya mecbur bırakan, onları kitaplarla durmaksızın ödüllendiren ve görevlendiren bir adamdan… hatta pekovic’e verdiği ve okunmayacağından emin olduğu kitabın arasına 500 euro koyup, kitapla beraber geri aldığı anlatılan bir adamdan… onların zihinlerini kontrol edebilmek ve geleceklerini ellerine teslim etmiş bu gençlerin doğru yoğrulabilmeleri için saha dışında da eğitimi bırakmayan bir adamdan… rakip kulübün başkanını veciz küfürleriyle taciz eden ateşli taraftarın üstüne yürüyen bir adamdan… sosyal demokrat fikirlerini maç sonrası röportaj ve basın toplantılarında söylemekten kaçınmayan bir adamdan… resim sanatı konusunda bilgisine başvurulan bir basketbol adamından… sırbistan ve karadağ cumhuriyetleri ayrıldıkları sene “ sizce yılın en önemli politik olayı nedir?” sorusuna “ fidel casto’ nun hayatta kalması” cevabı veren bir adamdan. haydi türk gibi bitireyim “adam gibi bir adam” dan bahsediyoruz.

    bir çok iyi antrenör tanıma ve beraber çalışma fırsatım oldu ama kendi yaşadığı topluma bu kadar etki edebilen biriyle ilk defa tanışma fırsatı buldum. yaptığınız işin ne olduğundan çok çevrenizi ve toplumunuzu ne kadar etki altına alabileceğiniz sorusu ilk defa kafamda bu kadar kalın harflerle yazıldı. spor veya başka bir iş kolunda ne kadar büyük bir aura yaratabilirsiniz? evet haklısınız cevap arayacağımız çok soru var . teşekkürler dusko vujosevic; ta oradan bizi bu kadar etkileyebildiğin için, biliyorum ki 11 mart akşamı senin tur atlamanı isteyecek bir çok insan var burada.

    selçuk ernak

    ----http://gss.gs/iA3
App Store'dan indirin Google Play'den alın