kendisi futbolu amerikan futbolu seklinde savunma takimi ve hucum takimi olarak oynatiyordu. guardiola'nin bu kadar yaninda olup da boyle isler yapmak saka gibi gercekten.
3452
ülkemizin köklü küçük kulüplerinden beşiktaş terazi lastik jimnastik kulübüne yeni teknik direktör adayım olan zat. filozofların efendisinden çaycıların efendisine geçmek biraz tuhaf olabilir ama iç saha maçlarında giyilen uzun deri ceketlerle biraz teselli olabilirler. box to box area system ile başarıdan başarıya koşmaları da muhtemel. çare torrent!
beşiktaş kalibresinde hoca. bizdeyken çapının beşiktaş olduğunu güzelce ispatladı.
edit: ayrıca kendisini bize getiren ışıtan gün'ün de beşiktaşlı olduğunu hatırlatalım.
3455
galatasaray teknik direktörü olmak için yalvarmamış, kimseyi tehdit etmemiş, kendisini zorla aldırtmamış, kötü teknik direktör. kendisini alan dönemin yönetimi ve sayın burak elmas.
kendisi kötü teknik direktör diye tabi ki eleştirilecektir ve bizden uzak olması temenni edilecektir. ama asıl suçlu acaba kendisi mi?
3456
bir daha takım bulamayacak şahıs. kendisini göreve getirebilecek kalibresizlikte iki adam vardı. burak elmas ve ışıtan gün.
he, oldu da bir şekilde futbolun f'sinden anlamayan bir başkanın yönettiği herhangi bir takımda tesadüfen göreve geldi diyelim. gittiği hiçbir yerde galatasaray taraftarının kendisine yaklaştığı gibi hoşgörüyle yaklaşılmayacaktır. bir ara, torrent'in saçmalıklarını dile getirenleri şeytan taşlar gibi taşlıyorlardı. bozuk saat misali yaptığı seyrek doğrular ise insanlık alemine büyük bir katkıymış gibi dillendiriliyordu. şaka gibi bir dönemdi.
3457
galatasaray'ın başında avrupa ligi'nde son 16 turu oynamıştır. kariyerinin zirvesi de budur. bir daha emekli olana kadar avrupa ligi son 16 turu oynayacak kapasitede bir takımı çalıştırma ihtimali yoktur.
3458
sacha boey’i kadro dışı bırakıp omar’ı oynatan adam. babel’i oynattıktan sonra babel eyüpspor’a transfer oldu. eric pulgar’ı aldıran adam. erik pulgar, taylan antalyalı,berkan kutlu üçlü orta sahası oynatan adam. daha say say bitmez. bu yazdıklarımı da sadece yarım dönemde yapmış. burak başkan ile bir sene daha devam etselerdi ne olacağını düşünemiyorum.
3459
kendisi hakkında twitter'da birkaç galatasaraylı ile uzun uzun münakaşaya girdiğim antrenör. hala kendisine iyi bir kadro verilmediğinden, enkaz devraldığından bahsediyorlardı. arada okan buruk'un gençleri oynatmadığından bahsediyorlardı. kuzey cephesinde değişen bir şey yok yani. dün torrent'i hoca sananlar hala hoca sanıyor.
3460
yabancı hayranı aşağılık kompleksi kafaların türkiye’ye getirdiği yardımcı hoca.
yardımcı antrenör yardımcı antrenör olarak takıma katılır, alt yapı hocası da alt yapı hocası olarak. 1-2 maçlığına geçici olarak maça çıkmasından bahsetmiyorum. riekering (iyi adamdı ama konu o değil), kuntz ve bu tip adamları türkiye’de a takımların başına getirenlerin ortak argümanı şudur: “aağbi bizde alt yapı yok, sistem yok. getireceksin bir alman, italyan, katalan, öğretecek sana bu işi. sistem sistem. bizde bu yok ühühü. tüm dünya alman taşşağı yesin”.
koca bir hasssssktr çekmek istiyorum. o işler öyle tersten ilerlemiyor. ne yapacan a takıma alt yapı dersi mi verecen? “bak taylan bu adam, bu da alan. göster kardeşe pulgar, neymiş?” ilerlemediğini uygulamalı olarak da gördük, ama gereği yoktu. ya geçici olduğu tanımlı genç bir teknik adamla limana yanaşılacak (daha önce bülent korkmaz ile yaptığımız gibi) ya da doğru düzgün 1. adamlık tecrübesi olan biri gelecekti. gerçek bir teknik direktör ile de 13. olurduk belki ama başarısızlığın özeti “bile bile lades” olmazdı.
futbolun (ister tiki taka olsun ister total) temellerini iyi bilen adam arıyorsanız katalunya’ya, bavyera’ya, amsterdam’a gitmenize gerek yok. türkiye’de de 40 yaş altı pırlanta gibi birçok futbol insanı mevcut bu bilgilere haiz olan. ancak bu sorunlu ülkeden çıkan galatasaray gibi şampiyonluklara ambargo koymuş, avrupa’dan kupalar getirmiş, milli takıma global çapta tanınırlık sağlamış, şampiyonlar ligini kazanamadığı için dövünmüş, başarılara alışmış, arkasında en az 30 milyon kupaya aç ve birçoğu bulabildiği her kanaldan kulübe baskı yapan taraftarı olan bir takıma temel antrenörlük bilgisi ve cv’si ile teknik direktör atamak, açıkça salaklıktır. torrent’in çok ciciş bir karakteri olması (?) da bu gerçeği değiştirmez.
geldiği gün de böyle düşünüyordum fakat o dönem yazacak zamanım yoktu. bir dahaki yabancı aşığı yönetici bir sonraki salaklığını yapana denk, görüşmek dileğiyle torrent’çiğim.
3461
kendisinin galatasaray'a gelmesi iyi bile olmuştur. hem fatih terim sonrası pansuman süreci okan hoca'ya denk gelmemiş ve yeni hoca yıpratılmamıştır hem de taraftarımız teknik direktör müessesesinin değerini bir kez daha anlamıştır.
3462
kendisi bize gelmek için zorla birşey yaptırmadı. ben bu adama olan öfkeyi anlayamıyorum. adama sosyal medyada sürekli küfür ediliyor ve bu durum galatasaray imajına zarar veriyor. sonuçta burak elmas ve ışıtan gün halen kulüp üyesi. bu adamı getirenler yarın tekrar yöneticilik yapabilirler. burası türkiye (bkz: olmaz olmaz).
şu maçta 6 yiyince halen öven, hazırlık maçı olur diyen vardı. şaka miydi bu yaşananlar bilmiyorum ama allah'tan bitti gitti.
3464
https://twitter.com/.../1719480050771206481 hafızamdan tamamen silinmiş bu maç, görünce dumura uğradım. nelerle sınanmışız zamanında... bu maçtaki teknik direktörümüz domenec torrent'i de kurtarıcı diye getirmişti yönetim, fıkra bu kadar...
sacha boey: “benimle ilgili söylenen en büyük yalan? ismini vermek istemediğim bir antrenör benim hiç çalışmadığımı söylemişti. beni tanıyan herkes saha içinde ve dışında ne kadar çok çalıştığımı iyi biliyor. kimse bu konuda hakkımda olumsuz bir şey söyleyemez. benim çözemediğim, insanlara karşı beni değersizleştirmek için bir insanın neden böyle bir şey uydurma ihtiyacı hissettiği açıkcası.” (le carre)
sacha boey tarafından ismi verilmeden anılan eski antrenörümüz. bu vesileyle ben de kendisini anıyorum.
3466
devam etseydi muhtemelen sacha boey diye bir oyuncumuz olmayacaktı. boey efendi çocuk olduğu için çaycı dememiş ama guardiola'nın çaycısıdır. aldığı göstermelik galibiyetlerden sonra maalesef sözlükte de çok defa övülmüşlüğü vardır. futbolda sabrın büyük bir lüks olduğunun da göstergesidir ayrıca. biraz daha sabredin, toparlayacak.
3467
sacha boey'i kıraathanede göremeyince çalışmıyor diye suçlamış olma olasılığı yüksek olan burak elmas kazığı.
3468
takima gelirse başarısız olacağı bu kadar belli olan isimleri hangi kafa neden takımın başına koyar anlam verilemeyen onlarca isimden sadece biri.
bir diğeri stefan kuntz. bir diğeri hırvat köylüsünün biri.
bunlar nasıl mantıklarla takımın başına getirildi hala anlam veremiyorum.
dominic toretto'ları galatasaray'da istemiyoruz.
3469
futboldan gram anlamadığı halde her konuşmasında bir kısım taraftarın "adam futbol konuşuyor abi" diye yağlayıp balladığı yardımcı antrenör. teknik direktör değil orası kesin zaten. bir de çok bir çapı varmış gibi üst perdeden konuşurdu açıklama yaptığı zaman. ne diyelim bunu galatasaray'a layık görenler utansın.
3470
elinde harika bir şans olan eski teknik direktörümüz. bizimkiler gruptan çıkarsa "bakın benim bıraktığım takım nerelere geldi diye hava atabilir etrafına". hahahaha
3471
galatasaray'ın 3.5 milyon avrosunu cebine indiren teknik direktörlük vasfı olmayan vasat çalıştırıcı.
fatih terim sonrası bu çalıştırıcının övücüleri yalnızca bu sözlükte yazanlar değildi. onların akıl babaları olan, sosyal medya platformlarında yorumcu sıfatıyla caka satan kişiler de bol bol övmüşlerdi. adamı öyle bir sunmuşlardı ki sanki guardiola sadece bir manken arkasındaki esas deha bu zatmış gibi.
yani bu yorumculardan biri çıkıp guardiola bu torrent denilen adamın çaycısıydı dese inanacak o kadar çok kişi vardı ki... esas acı olan bu.
3472
vakti zamanında sözlüğün en bi favori ismiydi. sadece sözlükte değil, bilimum sosyal mecralarda hakkında güzellemeler yapılırdı. torrent’i eleştirelenler gömülür, ekseriyetle futbolu bilmemekle suçlanırdı. görmesek, okumasak neyse. birebir yaşandı bunlar.
şimdilerde, kimisi utancından sildi o yazıları, kimisi torrent uğruna sözlüğe rest çekip ayrıldı, (yazar ismi vermeyeceğim de çoğu kişi biliyor kim olduğunu. torrent için sözlüğe rest çekti herif. torrent’in babası bile böyle bir hareket yapmaz aq) kimisi de şimdilerde üç maymunu oynamakta, ben yapmadım ki modunda takılmakta. tıpkı zamanında feto’nun kucağında gezip şimdilerde en büyük feto düşmanı kesilen malum kesim gibi işte. dediğim gibi görmesek, okumasak bilmeyeceğiz ama “ulan hepiniz oradaydınız be”.
neticesinde torrent gitti, giderken de hayatı boyunca kazanamadığı parayı kazanıp gitti. en önemlisi de galatasaray gibi bir takımın teknik direktörü olup barcelona maçına çıktı. torunlarına falan anlatır artık bunları. torunları da “kral aq” falan der muhtemelen. o derece olağandışı bir durum.
belmas yönetimi zaten çapsız ve bu konuda 100% suçlu, hiç itirazım yok buna ama en az belmas yönetimi kadar suçlu olan o dönemin torrent fan’larıdır. kusura bakmasın kimse. o kesime hıncım hiç bitmeyecek. yer yer hatırlatacağım ki utansınlar, bir daha futbol konuşmasınlar diye.
peki bunu neden yapıyorum? kulübün en büyük efsanesi tefe konup gönderilirken bu kesim göbek atıyordu resmen. imparator zaten sezon sonu bırakacaktı. bize yakışan da buydu ama bu kesimin sosyal medyadaki tatavaları yüzünden avrupa serüvenimiz devam etmesine rağmen imparator’la yolları ayırdık. üstelik hakettiği tazminatı bu yönetime rağmen almayıp çok klas bir şekilde son imzam diyerek, buruk bir şekilde çok sevdiği kulübümüzden ayrıldı adam. imparator’un tazminatı da torrent’e ödendi. bunları dönem dönem hatırlatacağım ki bu kesim utansın. eğer o duyguları halen mevcutsa tabi.
bu utanç sözlüğe yeter bence.
3473
futboldan anlama turnusoluydu. bu adam bas bas bağırıyordu "ben hoca değilim, benden hiç bir şey olmaz sadece emeklilik ikramiyemi almaya geldim" diye.
en çok ofsaytlanan entryimin de kendisi hakkında olması da ayrıca benim için bir gururdur. doğrunun ve haklının acelesi yok.
yatsın kalksın burak elmas'a dua etsin. onun sayesinde bizim cebimizden söğüşlediği paralar olmasa şu an ispanya'da tarlada ekin ekiyordu parasızlıktan.
bu adamı savunanlar, igor tudor'u da savundular.
3474
kenarda bulunduğu ilk maçta, takım 3-2 mağlup duruma düşünce yenileceğini anlayıp "gençlere önem veriyor" havası yaratmak için paldır küldür atalay babacan'ı oyuna almıştı bu abimiz. cin gibiydi. lakin, bir daha hiçbir gence görev vermeyip tam tersi ihtiyarları tercih edince çok sürmedi bu oyunu.
eski çalıştırıcımız.
3475
gördüğüm en teknik direktöre benzemeyen teknik direktör. geldiği gün bir cacığa yaramayacağı belliydi. futbolda gördüğüm en mantıksız harcamalarda ilk 5'te.