porto'dan
werder bremen'e geldiği 2006-2007 sezonunda dikkate değer bir performans sergilemişti. o sezonun sonunda da
schalke 04'ün breziyalı yıldızı
lincoln ile beraber takımımızla adı geçmiş, ancak kendisi yerine schalke'li hemşehrisini transfer etmiştik.
lincoln bizim takımdan ayrıldıktan sonra kendisi
felipe melo ile beraber
juventus'a 30 milyon euro'ya yakın bir meblağ ile transfer oldu, fakat orada beklenileni veremedi, tıpkı felipe gibi.
acaba diego'yu alabilir miyiz, alsak ne olabilirdi diye düşünüyordum o aralar. lakin 2013 yılının başında samanyolu galaksisinin şu andaki en iyisi olan yüce
wesley sneijder ile anlaşınca kendisini ipleyen pek olmadı haliyle.
ulan hadi ben sneijder gelene kadar en azından on numara mevkisini bu adama layık gördüm de, şu zamana kadar ciddi ciddi diego versus wesley tartışması çıkardı fenerliler. aklım almıyor.
peki ne oldu, wesleyciğim savaşta kullanılmaya kalksan nato'nun ve bm'nin izin vermeyeceği iki adet tomahawk füzesi ile boz renkli arkadaşımızı vurdu, bu tartışmalar da bitti. yani bitmedi de, şu aralar dindi diyelim.
yoksa utanmaz arlanmaz bunlar, kendi ellerindeki her şeyi, bizde muadili olan bir şeyle kıyaslamaya kalkmaya çok meraklıdırlar.
bir kere zaten aziz yıldırım'ın fenerbahçe'yi galatasaray'la kıyaslamadığı gün yok. ee tabi başkanı böyle yapan takımın taraftarı ne yapmaz?
bu durumla ilgili de çok güzel bir atasözü var;
imam osurursa cemaat sıçarmış.