hakkında yazmak istediğim çok şey var ama nasıl toparlarım bilmiyorum. elbette çok gurur verici, heyecan verici bir transfer ama kafamdaki soru işaretlerini atamıyorum. biraz fazla mı oldu diye düşünmeden edemiyorum. kağıt üstünde her şey iyi giderken keyif kaçırmak da istemem, böyle insanlara da uyuz olurum normalde ama umuyorum kuşkularım gerçeğe dönüşmez. ilk başta futbol takımı kadromuz açısınden ele alacak olursak transferi, forvete ihtiyacımız var mıydı? sezonun ilk yarısında bir türlü istediğimiz futbolu oynayamama sebeplerimizden biri forvetlerle takımın arasındaki uyumsuzluktu, oyuncu tarzları yüzünden. burada çare ya farklı tarz bir forvet almak, ya da orta sahanın önüne bu geçişi yapabilecek yaratıcı bir adam yerleştirmekti. biz ikisini birden yaptık, bana göre 1 tanesi yeterli olacaktı. sneijder ve çift forvet oynama işini sezonda çok az maçta deneyebiliriz, drogba da banko oynayacaksa eldeki burak, umut ve elmander ne olacak? tabi ki terim en iyi yolu bulacak ama, yeni bir oyun planımız olacak gibi duruyor, diziliş açısından. yabancı kontenjanı, dışarda kalacak oyuncular gibi problemler sakatlıklara, cezalara, form durumuna göre değişecek zaten ama açıkçası amrabat'ı da silme lüksümüz yok.
2. konumuz takım kimyası. devre arasında yapılan radikal hamleler genelde işe yaramaz, hatta ters teper. biz 2 tane çok önemli, bir takımı seviye atlatabilecek oyuncu aldık. haliyle de dediğim gibi belki bizi taktik değişikliğe itecek, bu hali hazırda bir yola girmiş, geçen yıl şampiyon olmuş, yerli oyuncu iskeletini oturtma yolunda, bir kaç yıllık hedef koymuş takım için iyi bir hamle gibi gözükmüyor. yepyeni bir yola girmek akıllıca olmayacak, hele ki şampiyonlar liginde de devam ediyorken, umutluyken. alacakları ücret, takım arkadaşlarının dışlaması gibi magazinel işleri konusmaya gerek dahi duymuyorum, sadece takım kimyasını bozmalarından çekiniyorum.
gelelim 3. konumuza, yönetimsel duruma. bir kaç sezon önce de hatırlıyorum, neill, jo ve santos transferleri sonrası insanlar bütün premier lig türkiyeye gidiyor, neler dönüyor orada yazmışlardı. şimdi bunun 2 tık üstü kalitede adamlar geldi, duyulan sözler çok güzel. herkes bizden bahsediyor, formamızı almak istiyor, maçımıza gelmek ya da internet üzerinden izlemek istiyor, şampiyonlar ligi için bizi destekliyor, pes'te fifa'da bizi seçmek istiyor. yurtdışında genç nesil 2000lerdeki halimizi bilmediği için garip geliyor gördüğüm kadarıyla onlara, en azından şimdilik bu yolla olsa da adımızı tanıtıyoruz onlara, ilgi topluyoruz. lakin bizi yanlış tanıyanları da var, açıkçası neye benzeteceğimi bilmiyorum dışardan galatasarayı nasıl gördüklerini. türk futbolsever atıyorum salzburg bu transferleri yapsa ne düşünürdü? zengin biri satın almış, getiriyor yıldızları.. ama işin aslı öyle değil bizde, evet, iyi paralar veriyoruz ama avrupa'da herhangi bir iyi takımın vereceğinden fazla vermedik. atıyorum zenit'in hulk'u alması gibi transferler değil bunlar, keşke bilinse. galata$aray yazıyor bazıları, sinir oluyorum. bu para nereden geliyor yazmışlar, yok öyle bir şey, düzlüğe çıkmış, iyi gelirleri, stadı, vizyonu, hedefleri ve başarıları olan bir takımız sadece, ve daha da iyi olacağız. ama bunun da dozunu ayarlamk lazım, herkes bir porto olmak ister, biz de genc oyuncu bulalım, onları satalım bu paralara diye, ama bu bir süreç. şu an genc ve ünsüz bir adamı keşfetme işini yapacak durumda değiliz ülke olarak, avrupalılar orada sistemi oturttu ve tercih edilecek ilk takımlar onlarda. biz de onlardan olmak için isim yapmalıyız, bunu da avrupa çapında başarıyla elde eder, kurumsal yapını oturtursun. buna geçen ilk yol da bir kaç yıldız ve kariyerli oyuncuyu getirmekle başlıyor. bana göre biz burdayız, başkanımız da bunu söylemiş zaten. ama ne kadar planla gidiyoruz ben bunu bilmek isterdim. yani devre arasında sneijder ve drogba transferleri bir planın parçasımıydı? yoksa spontane gelişmiş, ihtiyaca göre ya da taraftardan gelen yüksek reaksiyonun gazıyla mı yapılıyor? çünkü öyle bir hava var ki şu anda, bu 2 transferle avrupanın en iyisi olduk, lig garanti, yarı final banko. hafiften şımarıklığa kaçıyor, fenerbahçelileşmememiz lazım. genelde onlar böyle adamlar alır, biz daha düşük çapta, ama savaşçı, ruh, karakter sahibi yabancılarla ve altyapmızla, yerli kadromuzla daha başarılı olurduk. bu özelliği kaybetmemek şart. elmander gibi adamları uzaklaştırmamak lazım. biz bana göre bir ruhu, futbolda hala inanmanın, tutkunun, ilahi şeylerin, tribünde yaratılan bir kıvılcımın alev topuna dönüşmesinin temsilcisiyiz. parayı bas yıldızı getir reklamını yapın deil, yani futbol ne kadar endüstriyelleşse de, duygusallığa yer kalmasa da, ben kabul edemem. biz galatasarayız, şov takımı değiliz.
daha çok şey konuşulacak, sabırsızlıkla bekliyorum formamızla göreceğimiz günleri, yaşı, şuyu buyu sadece saçma bahaneler, biliyorum, ve gelen ismin drogba olmasının sihrinin yanında, cidden mutluyum. zamanımız var, artık bizle, bu başlık artık bizden birinin, şimdilik içimdeki sıkıntılar bunlar, bundan sonra, zaten ben demiştim demem asla, umuyorum sadece attığı golleri, yaptığı asistleri, getireceği kupaları yazarız burada. hoşgeldin aslan parçası, parçalı fil.
*