---
alıntı ---
devlet desteğini ispatlayın tüm rekorlarımı sileyim
röportaj: pınar yilmazerler fotoğraflar: sinan özbalkan 6 ocak 2011
devlet desteğini ispatlayın tüm rekorlarımı sileyim
derya büyükuncu’yla röportaja şu düşünceyle gittim: “bu sporcu devletin desteğiyle amerika’da okudu, tüm masrafları karşılanıyor. ama beş seferdir katıldığı olimpiyatlarda bir kere bile birincilik elde edemedi.” derya büyükuncu ise düşüncemi şu açıklamasıyla siliverdi: “devletin desteğini ispatlasınlar, rekorlarımı kitaplardan silerim!”
derya büyükuncu yıllardır olimpiyatlara katılıyor ama hiçbir olimpiyat başarısı yok. neden?
- olimpiyat madalyası hariç her madalyam var; dünya, avrupa, akdeniz... bir tek olimpiyat yok. insanlar çıkıp “beş kere olimpiyata gitti, ne başarısı var? 25 senedir milli takımda ne başarı göstermiş?” diyor, devamlı beni eleştiriyorlar. açın kitapları, araştırın önce.
peki sizce enteresan değil mi bu kadar başarılı olup da olimpiyatlarda hiç dereceye girememek?
- olimpiyata gitmek ne demek, önce ondan başlamak lazım. olimpiyata gitmenin ne kadar zor olduğunu bilmiyorsunuz. bizim sporumuzda olimpiyata gitmek için belli bir derece yapmak gerekiyor. türkiye’nin en iyisi bile olsanız, o dereceyi yapamıyorsanız olimpiyatlara gidemezsiniz. a ve b barajları var. a neredeyse imkansız gibi bir şey ki ben onu geçtim. üstelik türkiye tarihinde a’yı bir tek ben geçtim. bir iki olimpiyat görmek bile çok büyük bir başarı. aralarında dört sene var. ben beş tane gördüm. şimdi altıncıya gidiyoruz. dünya tarihinde bu bir ilk olacak. ama sokaktaki adam bunu bilmez.
deniyor ki “başka kimse yok, o yüzden derya büyükuncu’yu yolluyorlar olimpiyatlara”...
- hiç alakası yok. eğer siz uluslararası yüzme federasyonunun koyduğu dereceyi geçemiyorsanız dünya şampiyonasına da, avrupa şampiyonasına da gidemezsiniz.
kirayi ödeyemediğim için evden atildim
devletin desteğiyle mi amerika’da yaşıyorsunuz?
- böyle bir şeyi ispatlasınlar, rekorlarımı kitaplardan siliyorum. devletin hiç desteği olmadı. amerika’da liseden mezun olurken 1 numaraydım. aklınıza gelebilecek tüm üniversiteler beni aradı. o kadar ilgiden numaramı değiştirdim. sonra birini kabul ettim. onun ardından federasyon beni aramaya başladı. öncesinde beni kimse aramazdı. cenazem gelse federasyonun ruhu duymaz! derya büyükuncu yokluk içinde her şeyi başardı. o kadar rekor kırdı, madalya kazandı. son 7 aydır sayın bakanımız faruk özak ve genel müdürümüz yunus bey bana destek veriyordu. maaş çıkardılar.
öncesinde hiç maaş almadınız mı yani?
- sıfır. maaş falan hiçbir şey yok. çıkarsınlar ispat etsinler. canlı yayında yüzüme tükürsünler ispat ederlerse!
biz zannediyoruz ki devlet sizi amerika’ya gönderdi, orada okuyorsunuz ve her ay düzenli maaşınızı alıyorsunuz.
- bir de amerika’da bolluk içinde yaşıyoruz biz değil mi? büyük ihtimalle hollywood’da bir evde yaşıyoruz değil mi? biz evden atıldık, kirayı ödeyemedik diye!
milli takimda selamim bile alinmiyor benim
aldığınız 10 bin dolar maaş yarıya indirildi mi gerçekten ceza olarak?
- evet indirildi. ıki yarışımız vardı; ilki avrupa şampiyonası kasım ayı sonunda, öbürü de dünya şampiyonası. arasında 2,5 hafta kadar zaman var. büyük sporcular, genelde bu kadar büyük iki yarışı aynı anda yapmaz. birini seçerler. avrupa şampiyonası’na gittim. ıyi yüzdüm. son ana kadar mücadele ettim, beşinci oldum. bu arada beşinci olduğum zaman kimse tebrik etmiyor beni. bana zaten hiç ilgi yok milli takım’da. yalnızları oynuyorum onlarla bir yere gittiğimde. selamım bile alınmıyor! neyse iki yarış arasında beni kimse aramadı. buna rağmen bana bir sonraki şampiyona için bilet almışlar. halbuki kimse sormadı “yüzecek misin, durumun ne?” diye. durum böyle olunca dedim ki: “o zaman benim asıl yarışım 200 metre. hem yüzeyim hem de orada bulunup takıma destek olayım.” onların gidiş günü pazar günü. benim yarışım bir sonraki pazar. arada bir hafta var. ben oraya gitsem bir hafta hiçbir şey yapmayacağım, artı ülkeyi masrafa sokacağım ve zamanı boşuna orada geçirmiş olacağım. yetkililere “ben sadece 200 metre yüzeceğim. benim asıl yarışım odur. zaten burayı hedef almadım. bari deneme yarışım olsun bu, nasılım göreyim” dedim. kaydımı diğer yarıştan çıkarmadıkları için ve ben o yarışta yüzmediğim için türkiye ceza aldı! bu cezayı da öyle bir yansıtıyorlar ki; sanki federasyon 10 sene ceza aldı, yarışlardan men edildi. aldığımız yaklaşık 100 dolarlık bir ceza. ben cebimden vereyim, sorun değil yani...
biraz önce “selamım alınmıyor” dediniz. siz mi kendinizi geri çekiyorsunuz, onlar mı sizi istemiyor?
- bana; “takımdan ayrı gidiyorsun” diye eleştiri geliyor. 25 senedir milli takım’la gider gelirim. hayatımda ilk defa bu yarışta takımdan ayrı gittim. ayrıca yüzme bireysel bir spor, takım sporu değil ki! futbol, basketbol gibi ortaklaşa gitmek zorunda değilsin. türkiye’deki atletizm takımı yarışlara nasıl gidiyor? birbirleriyle hiç alakaları yok.
egonuz çok mu yüksek sizin?
- hayatımda ne kaprisim ne de egom oldu. normal vatandaş gibi yaşıyorum. 25 senede kaç kere yarışa takımdan ayrı gitmişim?
pislik içinde yüzdüğüm için ben bir efsaneyim
“ben efsaneyim” dediniz mi gerçekten de?
- dedim. “derya büyükuncu efsanesini seyredin” dedim. ben efsaneyim, evet. çünkü 25 senedir milli takım’dayım, 30 senedir de pislik içinde yüzüyorum. pislikler içinde bu başarıları elde ettim. o yüzden efsaneyim. efsane olmak için ölmek gerekmiyor!
34 yaşındasınız, yüzmek için geç bir yaş mı?
- değil. belki eskiden öyleydi ama artık teknoloji gelişiyor, antrenman sistemleri gelişiyor. kendime çok iyi bakıyorum. ıyi antrenman yapıyorum, iyi besleniyorum. sonuçta 42 yaşındaki kadın sporcu 2008 olimpiyatları’nda gümüş madalya aldı, altını saliselerle kaçırdı. bir de 42 yaşında bizden bir kadını yolda çevirin, karşılaştırın.
delikanli olsalar bütün maaşimi keserlerdi
son dönemde yaşananlar ortada. siz mi bırakmayı düşünüyorsunuz, yoksa kovulmayı mı bekliyorsunuz?
- beni zaten kovamazlar. eğer ben iyi yüzüyorsam, barajları geçiyorsam, yapacak hiçbir şeyleri yok. bazıları “derya büyükuncu bıraksın, gençlerin önü açılsın” diyor. benim bırakmamla türkiye’deki yüzme gelişecekse bir saniye durmam. ama öyle bir şey yok ne yazık ki!
maaşınız 5 bin dolara indi. bundan sonra ne yapacaksınız?
- zaten dans yarışması olsun olmasın mutlaka bir şey bulup bu maaşı indireceklerdi. çünkü en başından beri çoğu kişi rahatsızdı. sanki kendi ceplerinden veriyorlar.
bakan neden itiraz etmiyor bu cezaya, sonuçta size maaş verilmesine karar veren kendisi değil mi?
- oraları bilmiyorum. ben bundan sonrasına bakacağım. 2012 olimpiyatları’na gideceğim. ne yapsalar beni yıldıramazlar. zaten benim kadar cesur olsalar, delikanlı olsalar bütün maaşımı keserlerdi. demek benim yüzde 1’im kadar yürekleri yokmuş.
yazacağim kitap spor dünyasini kariştiracak
“kirayı ödeyemediğimiz için evden atıldık” dediniz. nasıl geçiniyorsunuz?
- geçinemiyoruz işte. aile desteğinden başka bir şey yok. bir ara orada antrenörlük yaptım para kazanmak için. sonra yüzmeyi bırakacak raddeye geldim. çünkü o çocukları yüzdürürken 2-3 saat ayakta kalıyorum. onlara gösterirken suya girip çıkıyorum. o kadar zor bir şey ki! olmadı sonuçta. oysa yüzme çok pahalı bir spor.
yüzmenin nesi pahalı?
- gıda mesela. benim yediğim yemeğin haddi hesabı yok. görseniz aklınız şaşar. eşim tencerede değil, neredeyse kazanda yemek yapıyor bana! bunun antrenmana gidişi var, benzini var, ev kirası var.
dönmeyi düşünüyor musunuz türkiye’ye?
- evet düşünüyorum. 2012 olimpiyatları’ndan sonra... son olarak şunu söyleyeyim: şu anda benden korkmalarına gerek yok. benden yüzmeyi bırakınca korkmaları gerek asıl... hem de çok korkmaları gerekiyor. çünkü bir kitap yazacağım. öyle şeyler anlatacağım ki, türkiye’deki bütün spor dünyası alt üst olacak!
hürriyet.com.tr
---
alıntı ---