1
istanbul'un fındıkzade semtinde bulunan eskiden kocaman bir futbol sahası olan yer.
aslında istanbul'da bu isimle anılan 3 yerden biridir burası. diğerleri aspar ve şimdiki vefa stadıdır. ancak çukurbostan ismiyle anılan sadece burası kaldığı ve tamamen kişisel olarak burada çok top oynadığım için fındıkzadedeki çukurbostanı anlatmayı seçtim.
bizans döneminde istanbulun suyunun toplandığı yerlerden biriymiş.
bu sebeple olduğunu tahmin ettiğimiz şekilde, deniz tarafındaki kaleyi 18'in üstüne kadar su basar, sahayı işletenler pancar motor benzeri bir zamazingoyla suları başka tarafa aktarırlardı.
sahanın boyutları çok büyüktü. öyle ki, bir keresinde ofsayt taktiği yapan savunmanın arkasına topu atmış tek başıma kaleye doğru giderken, önce apışıp kalan savunma yetişmişti, ben ceza sahasına girene kadar. pozisyon gol oldu elbette.*
ekşi sözlükte falan yazdığı gibi amatör maçların oynandığı bir saha falan değildi. davutpaşa spor kulübü*nün sahasıydı ve sadece gayri federe denen, bildiğin mahalle takımlarının maçları yapılırdı.
etrafı surlarla çevrili ve saha çizgilerinden surlara doğru yükselen toprak sayesinde doğal tribüne sahipti saha.
yazları özel turnuvalar düzenlenirdi. köy takımları turnuvaları, şöhretler turnuvası, bahar kupası gibi. ama hiç bir zaman bakırköy zuhuratbaba kadar ünlü olamadı çukurbostan.
futbol sahası dışındaki alan da çok büyüktü. tamamen çingenelerin** oluşturduğu bir mahalle vardı içinde. adam gibi inmek için bir tek düzgün yolu vardı, bu yolu tercih edenler çingene mahallesinin içinden geçmeyi göze almak zorundaydı.
genellikle oldukça dik, toprak, kayalık yol tercih edilir, ayakkabılar kaya kaya inilirdi sahaya.
sonra süper zeki belediye burayı sabit pazar yapmaya karar verdi. o kadar derin ve dik inişi olan yere pazar! güzel dükkanlar yaptılar, döne döne inen veya bakış açısına göre çıkan merdivenler yaptılar. ve pazar hiç iş yapmadı. kim inecekte pazar alışverişi yapacak, sonra da o kadar merdiveni çıkacak sanıyorlardı ki?
pazar tutmayınca şimdilerde eğitim gönüllüleri vakfı tarafından çocuklara eğitim verilen bir mekana dönüşmüş. içinde basketbol, futbol, tenis gibi spor tesisleri de var.
futbol sahası olarak zaten kalamayacaktı. halı sahada döktüren bir çok gencin hayatında büyük sahada oynamamış olduğunu gördükçe çok şaşırıyorum. işin ilginç tarafı gençler de bana vay be büyük sahada oynadın abi ha şeklinde yaklaşıyor. bu sebeple burası spor alanı olarak kalsaydı en az 20 adet halı saha olarak hayatına devam edecekti. şimdi yine çocuklara gençlere hizmet veriyor.
oraya giden gençler varsa deniz tarafındaki surlarda bir delik var. sözlükten bir abimizin eseri diyebilirsiniz, avuta giden bir top olmuştu.*****
aslında istanbul'da bu isimle anılan 3 yerden biridir burası. diğerleri aspar ve şimdiki vefa stadıdır. ancak çukurbostan ismiyle anılan sadece burası kaldığı ve tamamen kişisel olarak burada çok top oynadığım için fındıkzadedeki çukurbostanı anlatmayı seçtim.
bizans döneminde istanbulun suyunun toplandığı yerlerden biriymiş.
bu sebeple olduğunu tahmin ettiğimiz şekilde, deniz tarafındaki kaleyi 18'in üstüne kadar su basar, sahayı işletenler pancar motor benzeri bir zamazingoyla suları başka tarafa aktarırlardı.
sahanın boyutları çok büyüktü. öyle ki, bir keresinde ofsayt taktiği yapan savunmanın arkasına topu atmış tek başıma kaleye doğru giderken, önce apışıp kalan savunma yetişmişti, ben ceza sahasına girene kadar. pozisyon gol oldu elbette.*
ekşi sözlükte falan yazdığı gibi amatör maçların oynandığı bir saha falan değildi. davutpaşa spor kulübü*nün sahasıydı ve sadece gayri federe denen, bildiğin mahalle takımlarının maçları yapılırdı.
etrafı surlarla çevrili ve saha çizgilerinden surlara doğru yükselen toprak sayesinde doğal tribüne sahipti saha.
yazları özel turnuvalar düzenlenirdi. köy takımları turnuvaları, şöhretler turnuvası, bahar kupası gibi. ama hiç bir zaman bakırköy zuhuratbaba kadar ünlü olamadı çukurbostan.
futbol sahası dışındaki alan da çok büyüktü. tamamen çingenelerin** oluşturduğu bir mahalle vardı içinde. adam gibi inmek için bir tek düzgün yolu vardı, bu yolu tercih edenler çingene mahallesinin içinden geçmeyi göze almak zorundaydı.
genellikle oldukça dik, toprak, kayalık yol tercih edilir, ayakkabılar kaya kaya inilirdi sahaya.
sonra süper zeki belediye burayı sabit pazar yapmaya karar verdi. o kadar derin ve dik inişi olan yere pazar! güzel dükkanlar yaptılar, döne döne inen veya bakış açısına göre çıkan merdivenler yaptılar. ve pazar hiç iş yapmadı. kim inecekte pazar alışverişi yapacak, sonra da o kadar merdiveni çıkacak sanıyorlardı ki?
pazar tutmayınca şimdilerde eğitim gönüllüleri vakfı tarafından çocuklara eğitim verilen bir mekana dönüşmüş. içinde basketbol, futbol, tenis gibi spor tesisleri de var.
futbol sahası olarak zaten kalamayacaktı. halı sahada döktüren bir çok gencin hayatında büyük sahada oynamamış olduğunu gördükçe çok şaşırıyorum. işin ilginç tarafı gençler de bana vay be büyük sahada oynadın abi ha şeklinde yaklaşıyor. bu sebeple burası spor alanı olarak kalsaydı en az 20 adet halı saha olarak hayatına devam edecekti. şimdi yine çocuklara gençlere hizmet veriyor.
oraya giden gençler varsa deniz tarafındaki surlarda bir delik var. sözlükten bir abimizin eseri diyebilirsiniz, avuta giden bir top olmuştu.*****