6278
taraftarlarda en çok kafa karışıklığına ve çelişkili fikirlere yol açan , kadrodaki en golcü forvet oyuncusu.
ilk önce sapla samanı ayıralım. saha dışında insan olarak, profesyonel olarak, vücuduna bakması ve düzgün yaşaması olarak,
verdiği sağduyulu demeçler olarak, kendisine verilen tepkilere karşı aşırı reaksiyon vermeyip daha sakin demeç vermesi olarak
şu ana kadar çok düzgün bir futbolcu portresi çizdi. (birde şu giyinme işini halletse iyi olacak) karakter ve profesyonellik olarak galatasaray'a uygun bir futbolcudur. babası eski futbolcu ve antrenör,
fiziki altyapısı ve ekstra antrenman nosyonu gayet yerinde.
kaldı ki küçüklüğünde beşiktaşlı olmasına rağmen, sonuna kadar galatasaray klübüne karşı sorumluluğunu ve bağlılığını yerine getirmiştir.
diğer 3 büyük takımda oynayıp geldiği için, galatasaray'ın kıymetini ve değerini kadroda ki birçok futbolcudan daha fazla bilir, çünkü diğerlerinin ne kadar
yetersiz ve kalite olarak galatasaray'ın gerisinde olduğunu bizzat yaşayarak öğrenmiştir.
bu klübe ve armaya bağlı bir insan...
sakatlanmaması, sürati, golcülüğü, tek vuruşları, takım arkadaşları ile saha dışında diyaloğu, gayet iyi. uluslararası standardı yakalamıştır, gol krallığı ve cl grubunda skor liderliği bunun kanıtıdır. galatasaray'ın karşılaştığı yerli yabancı, her takım bu adamı analiz edip,ona karşı tedbir alırlar.
ona rağmen gene de bir sürü gol atıyor.
ama bir de beğenilmeyen yönler var. kesinlikle bir kere oyunda egoist. golcü bencilliğinin ötesinde , egoizme , hatta aptallığa varıyor bazen bu huy.
bütün pasların kendisine gelmesini istiyor,olmadığı zaman arkadaşlarına el-kol hareketi yapıyor, top kendindeyken ise bu sefer gole yakın boştakini görmüyor.
galatasaray'ı sadece tek tip önüne top atılarak atacağı gollere mahkum ediyor. galatasaray'ın hücum opsiyonlarını bitiriyor,
kendisi gol kralı oluyor, fakat galatasaray şampiyon olamıyor. morali bozuk olduğu zaman kaçırdığı
nadir tek tip atakları harcayarak beraberliklerle şampiyonluğun kaçmasına sebep oluyor. galatasaray karşı sahada top tutamayıp, oraya yerleşemiyor.
elmander'in tam tersi. bugün sorun taraftara, sağlam ve daha genç bir elmanderi her zaman buraka tercih ederler ,
üstelik elmander'in atabileceği maksimum 15 gole rağmen. elmander psikolojik gelgit yaşamaz,her zaman çıkar oynardı, burakta duygusal gelgitler çok.
ayrıca elmander sırtı dönük saklıyor, takımı karşı alanda tutuyor, pres yapıyor, omuz omuz mücadeleye giriyor,
golün her çeşidini atmaya/attırmaya çabalıyordu. burak bunları çoğunlukla yapmıyor yada eksik yapıyor. 2 sebebi var:
ilki; kariyerini başlangıcındaki takımlarda çizgi oyuncusuyken çok değeri bilinmezken, golcü olmaya başladıktan sonra değerinin bilinmiş olması.
yani bir sonraki kontrat alabilmeyi garantilemenin yolu gol atmak, katkıya ve çabaya bakılmıyor diye bir fikir oluşmuş vaziyette.
ikincisi de sakatlanmayı asgariye indirme. yüzü kaleye dönük oynadığında, hızlı hücumda darbe alma olasılığı daha az az. hem tehlikeli bölge ufak bir dokunuş bile ( hızla katederken) , penaltı ve sarı karta sebep olur, bu yüzden riskli,
hem de rakip futbolcu yakalayacak an ve pozisyon bulamıyor. bir de burak küçük darbeleri abartıp kendini yere atabildiğinden karşı taraf için risk oluşturuyor.halbuki sırtı dönük topu saklamaya çalışsa, omuz omuza mücadele etse, paslı-duvar kombinasyonları yapsa, kanada köşelere inse falan kasap defanslar , önlerine alıp allah ne verdiyse vurduklarından ,sakatlarlar kendisini. nitekim elmander'i 1-2 senede yediler bitirdiler. üstüne de ne yazık ki ronaldo gibi birini örnek alıyor gibi bir hali var burak'ın. bana göre dünyada ronaldo modern forvet olarak alınabilecek iyi bir örnek değil. uzun lafın kısası , burak bu tip ben-merkezci sadece kendi atacağı golü önemseyen, tek tip gol öncelikli oyunu gelecek kontratlarını sağlama almak için;
ve tek tip önüne top isteyen forvetliği ise ,suya sabuna dokunmadan ,az sakatlanarak, hep kadroda olup, maç başı primleri kaçırmamak için yapıyor.
başka bir konuda , futbolculuğu babasından öğrendiği için, gene baba tarzı bir antrenöre ihtiyacı olduğu gerçeği. yani hem fırçanın, azarın, bağırmanın, kadrodan kesik yemenin, cezanın alasını gösterecek, hemde sırtını sıvazlanıp saçını okşayacak, aslan kaplan diyecek, ufak imtiyazlar tanıyacak bir öğretmen-baba tipli bir antrenöre ihtiyacı var. şenol güneş başardı, fatih terim başardı, mancini tam beceremedi, prandelli'yi göreceğiz.
eldeki mal bu, 4 senelik kontratla galatasaray ; artık bu potansiyele ilerisi için bel bağladıysa , ondan verim almak için , ona uygun şekilde onu antrene edecek ve yönetecek. bu arada burak problematik ilişkisini neticelendirip , bu yıl evlendi, bu nasıl denklemi değiştirecek; bilemiyoruz, etkilerini göreceğiz
çözüm olarak ise ; burak'tan daha iyi verim alınması için, prandelli'nin tatlı sert öğretmen-baba antrenörlüğünün yanında,
galatasaray'ın bu oyuncu için kontratında prim bölümünü değiştirip oynadığı maç başına göre değil, alınan üç puan'a ve şampiyonluğa göre primini vermesi lazım. artık uzun süreli bir kontratı da olduğundan, daha çok takımın genel başarısını düşünüp, komple forvet olma yolunada bu şekilde girebilir ancak.