• 2
    ikisi de çok büyük galatasaray efsaneleridir.

    çoğumuzun yaşının yaşamaya yettiği en büyük iki efsane.

    geri kalanı ayrıntıdır. ikisinin de türlü terbiyesizliklerle, saygısızlıklarla yıpratılmaya çalışılması mesela. ayrıntıdır. günlüktür. tarihten silinir. ya da silinmez de, yalnızca arada sırada hatırlandığında can sıkar, dudak büktürür.
  • 8
    aslında benzerliklerden çok farklılıkların barındığı bir durumdur.

    birincisi, skibbe döneminde lincoln'e kaptanlık verilmesi sonucu arda'nın başlattığı yeniçeri isyanının aslı astarı yoktur, zira skibbe'nin gönderiliş sebebi, hala çoğumuzun yadırgamasına rağmen başarısız sonuçlardır. zira arda lincoln ikilisi harika paslaşmalarla mükemmel gollere öncülük ederken, ki youtube dediğimiz dünyanın en ünlü video paylaşım sitesinden kolaylıkla ulaşılabilir bu tür gollere, o sezon devre arasında harika futbol oynayan galatasaray'ın bir kez daha uefa'ya doğru koşmasını kendisine yediremeyen çevreler çalışmalarına başlamıştır. hatırlarsınız, bir spor yazarı arkadaş, galatasaray'ın antalya kampını ziyaret ettim, mendil kapmaca oynuyorlardı, sonuç olarak skibbe takımı iyi çalıştırmıyor demiş, ve bütün medya skibbe'nin üstüne çullanmıştı. ligde ardarda alınan kötü sonuçların ardından, taner gülleri'nin yıldızlaştığı ve ali sami yen stadyumu'nda 5 gol yediğimiz bir kocaelispor maçı sonrası skibbe gönderilmişti.

    aslında burada skibbe ile rijkaard arasındaki benzerliklerden bahsedilebilir, ki ben ikisinde de arda'nın olayın dışında olduğunu düşünüyorum, ama konudan fazla sapmamak için, hagi ile bülent korkmaz neden benzemiyor ondan bahsedelim.

    şimdi efenim, bülent korkmaz lincoln'ü bitirmişti. burada bülent korkmaz'ın çok haklı olduğu bir durum yoktu, çok önemli olan bir maçımızda, sakatlıktan yeni çıkmış hasan şaş'ı oynatmak uğruna lincoln'ü kesmişti. ama kaptan, hagi gibi kesmedi lincoln'ü. dikkat edin, kaptan, lincoln'le sorunu olduğu halde, belki lincoln onun kurallarına uymadığı, belki sistemine oturmadığı halde bazen kurtarıcı olarak onu aldı oyuna. ama hagi, misimovic'i direk kadro dışı bıraktı. bi yandan istemiyorum seni derken, öte yandan paşa gir kurtar şu takımı demedi.

    kaptan'ın gönderilme şekline ben de karşıydım, ama o dönemde birçok galatasaraylı kaptan'ın gitmesinde hemfikirdi. çünkü bülent korkmaz'ın bile ifadelerinden, daha teknik adamlık için yeterli olmadığını anlayabiliyordunuz. üstüne bir de rijkaard gibi bi üstad gelince, kimse kaptan'ın gidişini eleştirmedi. şimdi kaptan'ın gidişi unutuldu deniyor ya, emin ol kaptan bile haklı buluyor bu ayrılığı. zira onun sözlerinde hakan ünsal'ın, hakan şükür'ün sözleri gibi bir kırgınlık, yanlışlık bulamıyorsunuz.

    ama hagi başka. neden başka, çünkü hagi'nin bir şeyler yaptığını, takımı dibe batırmadığını kötü niyetli olmayan herkes rahatlıkla görebilir. devre arası transferlerden zapata hariç hangisinin kötü performansı var? bir tek misimovic olayı üzerinden hagi'ye sallanıyor, ama biz bilmiyoruz ki durumu. lincoln disiplinsiz adamdı, bu hepimizin malumu. skibbe onu pohpohlayarak oynatıyordu, bunu da hepimiz biliyoruz. kaptan'ın onunla ters düşmesindeki sebebi de bu disiplinsizlik olarak görebiliriz. ama misimovic'de böyle bi bilgimiz yok ki. belki misimovic çok yanlış bi şey yaptı, nerden biliyoruz? hagi elano'yu dışlamışmış, vay arkadaş. elano dediğiniz adamın bi üç ay önceki surat ifadesine bakın, bi de şimdiki, sonra üstündeki formalara dikkat edin, elano niye gitti anlarsınız, bu kadar mı kolay adam harcamak be?!

    son olarak, ulan madem bu yerli lobisinin, bu yeniçeri ordusunun farkındasınız, hagi'ye sallamadan önce o yeniçeri ordusuna sallayın, onların gönderilmesi için bir şeyler yapın, sonra hagi'yi bi görün de, ondan sonra hagi'ye sallayın. unutmayın, hagi sizin için efsane bile olmayabilir ama birçok galatasaraylı için o bir futbol tanrısıdır. çünkü biz unutmayız, ne hagi'yi, ne bunu.
  • 9
    ikisi de bizim için efsane oyunculardı. karekteristik özellikleri de neredeyse aynıydı. hırslıydılar, azimliydiler, yenilgiyi kabullenmeyen asi ruhluydular. bunlar futbolcuykenki benzerlikleri.

    teknik direktör denemelerini soracak olursanız. neredeyse onda da aynılar. ikisi de teknik direktör olamadılar. haginin hala bir şansı var. nasıl değerlendireceğini önümüzdeki kısa dönem belirleyecek. galatasaray onun son şansı. eğer bu sefer de olmazsa bi daha kimse hagiyi teknik direktör yapmaz. hagi de bunun farkında olduğu için ikide bir çıkıp basın toplantısı düzenliyor. aman bana zaman verin, kredi verin diye. bakalım gelecek neler gösterecek.
  • 12
    ikisinde de mangal gibi yürek var. şampiyon olduktan sonra akla gelmeyen adamlar, takım lig sonuncusundan 5 yediğinde ya da 10.sırada 4-5 yiyeceği(!) derbiye çıkarken akıllara geliyor. bu enayiler de bir günde düzeltemeyecekleri takımları alıp sabırsız bokatarlara yem olacaklarını bile bile takımın başına geliyorlar. geçmişle kafasına göre oynayıp olayları manipule eden bu bokatarlar , akılları sıra sevdikleri hocaları yiyip bu isimlere yönelen yönetimlerin cezasını bu adamlardan çıkarıyorlar. onların da sikinde olmuyor haliyle.
  • 13
    hagi'nin hiç koşmadığını zannedenler tarafından olumsuz bir biçimde kurulan benzerliktir aynı zamanda.

    hagi'nin koşmadığını sananlar, atlethic bilbao maçının son dakikasında attığı gole baksınlar. sonra, geçenlerde eurofutbol'da 2001'deki deplasmandaki rangers maçı vardı. herif sağ kanatta tek başınaydı resmen. bir izleyin bakalım o maçı, kim koşmuyor? birileri hagi'yi alex'le karıştırıyor.

    bir benzerlik daha yazalım bari bundan mütevellit: ikisi de kimi kendi taraftarlarınca 1 sene bile sabredilemeyen efsanelerdir. hagi'nin bir farkı vardır yalnız: çok daha yetenekli ve zekidir. ultraslan ve şukelasına sağlam ayar verebilecek kadar zeki, yetenekli ve futboldan anlayan bir adamdır. bilmem anlatabildim mi?

    birileri monaco kalecisine dönmek istiyor anlaşılan. döndürür gica, merak etmeyin siz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın