istanbul anadolu yakasında oturan sözlük yazarlarının büyük bir çoğunluğunun anlayabileceği ruh halidir.
anadolu yakasında gençlerin buluşma merkezidir kadıköy. özellikle lise döneminde okul çıkışları yada haftasonları buluşacağımızda kadıköye giderdik. dershanelerimiz de hep kadıköy'deydi. normal zamanda kadıköy fenerbahçelilere özgü bi yer değildi aslında ama maç günleri her yanda
sarı lacivert formalı insanlarla karşılaşır, görmemezlikten gelirdik.
işte
22 nisan 2006 fenerbahçe galatasaray maçı da o günlerden biriydi. meşhur
denizli faciası ile sonlanacak sezonda
fenerbahçe bitime bir kaç hafta kala bizi eze eze yenmişti, yalana gerek yok. iyi bir hava yakalamışlardı çünkü maçtan önceki haftalarda.
evet, yine bir dershane çıkışı, kadıköyde yürünmüyor. sokaklar
genç fenerbahçeliler diye tanımlanan tiplerle dolu. nefes almadan
galatasaray'a küfrediyorlar, insanlara laf ediyorlar. bir ara gözlerimi kapadım, öyle yürüdüm, o grubun içinden ters istikamete doğru onlara çarpa çarpa, ancak böyle öfkemi kontrol edebilirdim.
nefis terbiyesi yaptım resmen, çıtımı çıkaramadan maça 15 dakika kala eve geldim. trafik falan derken biraz geç kalmıştım. annem hemen sarıldı. çünkü afedersiniz, orospu çocukları, benim yaşlarımda bir galatasaraylı taraftarı bıçaklamışlardı o gün maçtan önce.
bense sabah dershaneye giderken babamla kavga etmiştim, galatasaraylı yağmurluğumu giyeceğim diye. giydirmemişti.
işte o an, o bıçaklanan çocuğun yerine koyabilmiştim kendimi.
deplasmana gidenler bu dediklerimi çok iyi anlarlar, her deplasmanda bir kavga çıkar, siz bulaşmasınız bile size sıçrar yada hemen yanınızda olur. güvende değilsinizdir. azınlıksınızdır.
işte böyledir kadıköy'de doğup, büyümek. gezinirken en çok gördüğün stad, karşıda işin varsa otobanın kenarından sadece yeni açık tribününü gördüğün
ali sami yen stadı değil, gözünün önünde bir mahalle stadından, dünya stadına dönüşen ve fenerbahçeli arkadaşların, akrabaların tarafından yıllarca "sizde var mı lan böyle stad" diye övündükleri
şükrü saraçoğlu stadı'dır.
zor ama gururlu.