• 340
    yazısı okunacak, söylediği dinlenecek ender adamlardan biriydi. uzun zamandır ana akımda falan kendisini görmüyoruz. çok yüksek ihtimalle sansürleniyordur. arada bir youtube kanalına falan kafası eserse video çekiyor.

    fikirlerine her zaman katılmayabilirdiniz. mevzulara farklı yerden bakan, belki de kendini öyle konumlandırmak isteyen bir adamdı. sanırım bir dönem ''köyün delisi'' gibi bir iş yapmıştı, tam öyle biri işte. bir avrupa zaferi sonrası dinlemek istersiniz, bir anda ''biz kimi yenmişiz? gidin bakalım prag şehrine prag mı yenmiş istanbul mu yenmiş? kim şehrini daha iyi muhafaza etmiş, kimin ülkesinde refah daha yüksek, kim daha kaliteli yaşıyor?'' gibi çıkışlar yapabilir. ''arda turan türkiye'yi temsil ediyor.'' haberine bir anda kafası atıp ''arda turan türkiye'yi temsil falan etmiyor. türkiye'yi oradaki memur, mühendis, mimar temsil eder. ispanyollar arda'ya bakıp 'türkler çok iyi kafa topuna çıkıyor.' mu diyor? şimdi arjantin'i messi mi temsil ediyor? yani o zaman bütün arjantinliler çok iyi ters çalım atar falan mı diyeceğiz?'' gibi bir çıkış yaparak beni ekran başında kahkahalara boğmuştu. kafası böyle çalışan bir adam yani örneklerden anlayacağınız.

    ama allah var kendisindeki cesareti az insanda gördüm televizyonda. şimdi tek tek yazmaya gerek yok ama güçlünün daha güçlü olduğu dönemde bile korkmadan bütün eleştirilerini yapabilen bir adamdı. pek kimsenin girmeye cesaret edemediği veya girmeyi tercih etmediği alanlarda dans ederdi yani. spor, siyaset, kültürel ne ararsanız. mesela bir galatasaraylı olarak hiçbir zaman taraftar gözlüğüyle olaylara bakmamasını ayrı severdim, galatasaray'daki kimseye biat etmemesini veya kimseden korkmamasını ayrı severdim. kendisi hem aysal'ı hem terim'i severdi mesela ama ikisini de eleştireceği zaman sonuna kadar eleştirirdi. mancini gelirdi, herkes mancini'ye çullanırken onu savunurdu türk spor medyasında. galatasaray'daki yerli-yabancı muhabbetinin zirve yaptığı dönemde sneijder çok tartışılırken onu da savunduğunu çok görmüşümdür. yani öyle yerliyi koruyayım, x'i öveyim gibi bir derdi olmayan adamlardandı. kimseden bir beklentisi yoktu, tek derdi kendi halinde fikir belirtmekti. biraz da mizah ve iğneleyici bir üslupla yapardı bunu. dediğim gibi bazen bir anda sizi ''ne alaka'' krizine sokabilir veya hiç katılmadığınız bir bakış açısıyla fikir belirtebilirdi.

    kısacası benim bildiğim delikanlı bir adamdı bilgin gökberk. futboldan acayip anlamazdı, zaten hiçbir zaman da böyle bir şey iddia etmezdi. kendince düşündüğü şeyleri söyler, inandığı değerleri savunurdu. her zaman doğru konuşmazdı ama her zaman doğru bildiğini konuşmaya çalışırdı. kendi program yaptığı insanları dahi rahatsız etmekten, iğnelemekten çekinmezdi gerekirse. arı kovanına çomak sokmaktan çekinmeyenlerdendi yani. artık belli ki köyün delisi değil çünkü 9 köyden de kovulmuş. köylere de mehmet demirkol, serdar ali çelikler, levent tüzemen gibi bilge adamlar kalmış. herkes mutlu olabilir.

    neyse. bilgin abi orada burada denk gelir belki bu yazıya, selam olsun. medyanın soytarılardan, paraları kalemlerden, güç yalakalarından geçilmediği şu dönemde değeri daha da net anlaşılmıştır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın