saygı görmek için her şeyden önce saygı göstermek gerekir. rakip takım taraftarı olan pek çok arkadaşım var. elimden geldiğince hepsine seçimlerinden dolayı saygı duymaya çalışıyorum. ben nasıl galatasaray'a gönül vermişsem, onlar da başka renklere gönül vermişler. ben nasıl takımım yenildiğinden üzülüyor, kazandığında seviniyorsam; onlar da kendi takımları için aynı şeyleri hissetmişler. ben nasıl taraftarsam, onlar da birer taraftar. seçimleri sebebiyle kimseyi suçlayamayacağımız aşikar. ne bir derbi sonrası "ahahah nasıl koyduk olum size!" demişimdir ne de yıllar öncesinde yapılmış bir maçı hatırlatarak onları ezmeye çalışmışımdır. bunun tek sebebi de saygı. ben onlara saygı duyduğum sürece onlar da ellerinden geldiğince saygı göstermişlerdir. iyi niyetle yaklaşıp sonrasında saygısızlık gördüğüm de oldu elbet. öyleleriyle anında ilişkiyi kestim. hayata dar çerçeveden bakan, başarıdan anladıkları rakiplerinin başarısızlığı olan kişilerle yapamam. galatasaraylı olsa bile...
karşıdakini ezmeye çalışmak, "biz şu tarihte size çok fena koymuştuk." demek bastırılmış eziklik duygusunu ortaya çıkarmaktan başka bir şey değildir.
saygıdan bahsediyoruz. insan ilişkilerinin olmazsa olmazlarından biridir saygı. klasik söz vardır hani; "kimseyi sevmek zorunda değilsiniz; ama saygı duymanız gerekir." bu söz doğrultusunda hareket etmeye çalışıyorum. peşin hükümlerden kaçınıyorum, karşımdakinin kendisini ifade etmesini bekliyorum. en sonunda da kendimce kararımı verip, doğruyu yanlışı belirliyorum. önyargılarla ve öfkeli ruh haliyle alınmış kararların bir yararını görmedim. bir hata yapmamak için de acele kararlar vermekten, birinin kalemini kırmaktan kaçınmaya çalıştım. hatalar da yaptım elbet; ama pişmanlık duymadım bunlar için. o an kendimce doğru olanı uygulamıştım çünkü. uzun vadeli sonuçlarını kestirememek bir pişmanlık yaratmıyordu.
dün akşamki maçı
* bazı sebeplerden dolayı izleyemedim. ara ara skordan haberim oldu sadece. kapalı tribündeki koreografiyi, mabeddeki ambiyansı merak ederek gece yarısına kadar vakit geçirdim. maç özetinin bir kısmını izleyebildim, gollerin şıklığını takdir ettim. olay çıkmaması da ayrı bir mutluluktu benim için. sözlüğe girip yorumları okuduğumda ise tam bir hayal kırıklığıyla karşılaştım. büyük kurucumuz ali sami yen'e, taçsız kral'ımız metin oktay'a yapılan saygısızlıklar yazıyordu. anlam veremedim, bir kulüp taraftarı ali sami bey'e, metin'e neden saygısızlık etsin; neden iğrenç küfürler savursun ki? hala da anlayamıyorum bunun sebebini.
beşiktaş taraftarı, hiçbir zaman içimin ısınmadığı; ama yine de saygı duyduğum bir taraftar topluluğuydu. her türlü olumsuzluğa rağmen takımlarını desteklemekten vazgeçmiyorlardı. hayattaki her şeye karşı olmaları, marjinal olma çabaları, populer olma sevdaları rahatsız etse de saygı duymaya devam ettim. basın tarafından sürekli şişirilen bir balonun patlama zamanı gelecekti elbet. bu kadar övülen, harika şeyler yapıyormuş gibi gösterilen beşiktaş taraftarı, dün akşamki maçta tüm rezilliğini göstermiş. merak ediyorum, kaç kişi çıkıp bunu haber yaptı ya da yapacak? kaç kişi çıkıp "beşiktaş taraftarı ayıp etti." diyebilecek?
uzunca bir süredir yaptıkları tek şey 90 dakika küfür etmek olan bir taraftar topluluğundan bahsediyorum. ne takım sevdası ne de arma aşkı... tek bildikleri, a'dan z'ye herkese küfür etmek; sonra da bunun adına yaratıcılık demek.
hayatta kutsal şeyler vardır. ali sami yen ve metin oktay da galatasaray için en kutsal değerlerdir. belki pek çok kişiye abartılı bir örnek gibi gelecek; ama galatasaray dinse, ali sami bey tanrı, metin oktay da peygamberdir. beşiktaş taraftarı, bizim için bu kadar kutsal olan değerlere aşağılık küfürler savurmuş, saygı duruşu sırasında terbiyesizlik yapmıştır. insan olmanın temellerinden biri olan 'saygı' kavramından yoksun bu topluluk, eminim kendiyle gurur duymuştur bugün. biz böyle büyük taraftarız demiştir.
değer verdiğim şeylere saygı duymayan bir taraftara saygı duymamı kimse beklemesin. dün sami yen'de kutsalıma sövenler bu ülkenin en aşağılık insanlarıdır benim için. yıllardır, kendini bir galatasaray'a bir fenerbahçe'ye yamamaya çalışan sözde üçüncü büyük kulüp, fenerbahçe ve galatasaray'ın en kötü olduğu dönemde çifte kupa şampiyonu olmuş beşiktaş; asla saygı görmeyecektir benden. yeri gelince de en ağır eleştiriyi yapacağım. siz ali sami bey kadar idealist, metin kadar cesur olmayı ne bilrisiniz? kaç tane efsaneniz oldu şimdiye kadar? anca sövmeyi bilirsiniz, anca tribünde kendinizi tatmin edersiniz. gidin kendinizi avutun şimdi, biz bu ülkenin en büyük taraftarıyız diye kandırın kendinizi. ibne basın bunu da yazmasın, iki gün sonra "çarşı küresel ısınmaya karşı! su tüketimini azaltmak için duş almamaya karar verdiler" yazsın, millet de sizi alkışlasın. tek yaratıcılıkları küfür etmek olan topluluk;
insanlığa karşı oluşunuzla övünün. orkinos beyinli zavallılar.