1700
aykut kocaman, çokca rastladığım yorumlarda denildiği gibi "sinsi" değildir, kendisi sadece bir "ezik"tir.
evet sözlerime bu sert tanım cümlesiyle başlıyorum. şimdi tanımın içini dolduralım.
konuyu "toplumsal unutkanlık" temasında işleyeceğim. güzel ülkemde, güzel halkımın (biz galatasaray taraftarları dahil) en karakteristik özelliği olmaya başladı toplumsal unutkanlık, hem siyasette, hem sporda, hem güncel konularda.. 10 şehit haberine ilk gün verdiğimiz tepkinin, ikinci gün unutulması gündemden düşmesi gibi, ya da atatürk resmi kitaplardan çıkarıldığında yaptığımız itirazların birkaç gün sonunda unutulması gibi. bu konunun uzmanı olan başbakan, spor ile ilgili konuları, özellikle "şike" yi de bu sistem ile unutturma çabasında. ve bu sistem, aykut kocaman gibi zevzekleri konusabilme yetkisiyle donatıyor.
şimdi geliyoruz örneklemlere. aykut kocaman yıllar öncesinde, anadolu takımlarında sürünürken, anelka'nın kalesine elle attığı gol ile küme düşme pozisyona düşerken, nasıl mağdur edebiyatı ile asıp kesiyordu, hepiniz hatırlıyorsunuzdur. aynı aykut kocaman, fenerbahcesini yönetirken elle attığı hiçbir gol için, aynı yorumları yapabildi mi ? tabi ki hayır, aksine, ben pozisyonu görmedim dedi her maç sonrasında.
geliyorum daha güncel konulara. fırat aydınus caner'i eskisehirde attığında, sahaya girip hakeme söylemediğini bırakmayan aykut bey, tribüne gönderilmedi ve ceza dahi almadı. hem de o maç sonrası toplantısında 3 temmuzdan beri yürütülen bu propoganda, gibi gibi iğneleyici demeçler vermesine rağmen.. (burda akıllara mersin maçı sonrası terim ve sabri'nin aldığı, kasımpaşa macı sonrası sancak'ın aldığı cezalar gelsin istiyorum)
çok fazla örnekleme yapmadan en güncel konuya gelmek istiyorum. bu zat, galatasaray'ın saha içi ve tırnak içinde söylüyormuş, saha dışında farkı kapattırmayacağını buyurmuş. eşim öğretmen, kendisi eğitim bilimleri konusunda ders anlatıyor, kulak dolğunluğuyla bazı bilgilere sahibim. aykut bey'in aslında burda anlatmak istediği, "biz şu saatten sonra saha içinde ve dışında, ne yaparsak yapalım yetişemeyiz" demektir, bilimsel adı da "yansıtma"dır. saha dışı konularda uzmanlaşmış bir kadronun kücük kardesi olarak kendisi bu caresizliğe varmış ise, benim galatasaray'ım demek ki tüm dış güçleri alt etmiş durumdadır!
burda şimdi konuyu bir tape ile bağlamak istiyorum. aykut bey, saha dışı dediğiniz, şekip abinden telefonda aldığın bucaspor kadrosu mu? ya da sen yaptığında uyarıldığın ama fatih yaptığında 9 maç ceza aldığı davranışların yargılanma şekli mi? ya da senin oyuncun tükürdüğünde tanımsız sıvı olurken, melo tükürmediğinde tükürmeye teşebbüs var aksini kanıtlayın diyen hukukçu arkadaşların mı?stadında 2 tane adam bıçaklanırken, hiçbir basın organında bunun haber olmamasını sağlayan renkli gözü zengin abinin destekleri mi? aynı zengin abin galatasaray'ı karıştırmak için başkan terim'e neden çak yapmadı diye haberler yaptırırken, soyunma odasında şekip abine çak yapman mı? ben sahada kazandım dediğin 17'de 16nın üstünden 2 sene geçmesine rağmen, 6 maç peşpeşe kazanamamanın istatistiki çarpıklığı mı?
daha fazla uzatmadan bitiriyorum. toplumsal unutkanlık, şu an fenerbahce,basbakan ve tff'nin sahip oldugu en güclü olgu. nasıl ki geçen sene şike yaparken, kadroları alırken, bu sene hala federasyon tarafından alenen korunurken dış güçler diyebiliyorsa bu zat, bu toplumun unutkanlığını artırmak adına yapılan ters psikoloji hamleleridir. şikeyi de, böyle ters psikolojik etkiler yaparak, konusulmasını engelleyerek, üstünü örterek ve sonucların zamanını uzatarak unutturma cabasındalar. ama bizler bu numaraları yutmayacağız, yutmamalıyız.
toplumsal unutkanlık örneklerine en güncel örnekler aslında herhangi bir bjk taraftarı ile yaptığınız şike sohbetinde, fenerbahceyi suclamalarıdır mesela. serdar adalı ve tayfur havutçu başkalarının cocuklarıydı.. ya da gençlerbirliği taraftarının, şike yapsana, şike yapsana, aziz yıldırım şike yapsana diye bağırması da güzel bir örnek. serdar kulbilge kimin kalecisiydi acaba? unutmuyoruz, unutturmuyoruz arkadaşlar, bize düşen budur.
ve aykut ile bitirelim konuyu. aykut sinsi falan değil, aslında bildiğin 2000 sonrası olusan ezik fenerbahce taraftarının simgesi. ne zaman sıkıssa, bize laf atıp, kendi yaptıklarını bizim de yaptığımızı düşünerek imaları, sinsilik değil, acizliktir, ezikliktir. soruyorum size, tartıstıgınız hangi fenerbahceli'den farkı var aykut'un? hepsi aynı. aynı kibir, aynı utanmazlık, aynı eziklik, aynı küçük beyin. aykut benim için sokaktaki fenerbahce taraftarından zerre farklı değil, ve hepsi artık fazlaca sıkışmış durumdalar, çünkü başımızı alıp gidiyoruz, farkındalar.