bunun bir başka örneği de 96 sezonuydu sanırım... son maç istanbulspor... temdit-temlik ne haltsa işte ondan bir penaltı... topun başında
10 *... atarsa şampiyonuz... kıvırcık saçlı, galatasaray kaşkollu bir adam... hüngür hüngür ağlayarak, dua ederek, gözlerini kapayarak, yanındaki arkadaşının belliki elini tutup kıracak kadar sıkarak bekliyor... 3...2...1... gol sesi yükseliyor staddan... o anda gözlerini yepyeni bir hayata açıp yanındaki arkadaşının üstüne atlayıp seviniyor.. bir yandan ağlıyor, bir yandan gülüyor... hayatımda bu kadar içten bir kareyi daha da görmedim sanırım o
denizli maçı sonrası gelen şampiyonluktaki tribünlerdeki 10binler dışında...
işte hayat böyle bir şey dostlar... kimileri son saniyelerde, son maçlarda ağlar durur hep... bizim gibi şanslı bir azınlık için ise en içten sevinçlerin anıdır o an... kıymet bilmek lazım... gavura vurur gibi vurmamak lazım...
galatasaray sonuçta bu... en olmadık yer ve zamanlarda hep yüzümüzü güldürmesini bilmiştir...