kendisine sürekli gündeme geldiği için kızıyoruz ama ispanya'da bu yöntemle kendisine büyük bir imaj, bir persona inşa etmeyi başardı. bunu türkiye'de de ustalıkla kullanıyor.
arda atletico'ya gittiğinden beri bütün ispanya'nın gündemine oturacak birçok hareket yaptı, kupa kazandıktan sonra uçakta saçlarını kestirdi, leonidas sakalı bıraktı, hakeme ayakkabı fırlattı, yedek kulübesinden hakeme "maçan yiyor mu" hareketi yaptı (ispanyollar o hareketi silahla ateş etme hareketi zannettiler ama arda amacına ulaşmıştı). kısacası sosyal zekası yüksek bir adam olduğundan taraflı tarafsız herkese kendini sevdirdi, "bu adam takımı için canını bile verir" algısı oluşturdu. koskoca atletico madrid'in sembol adamı oldu. ki o takımda diego costa, koke, godin gibi kendi mevkisinde arda'dan oldukça iyi futbolcular vardı. ama en çok arda konuşuldu, en ön planda hep o vardı. en sonunda luis enrique'nin kendisini ısrarla istemesi sonucu barcelona'ya transfer olma hayalini de gerçekleştirdi, kendisini çok seven atletico madrid'liler ise ilk maçında arda'yı ıslıkladılar. çünkü arda'nın atletico'da oynarken taraftarların gönlünde inşa ettiği fanatik atletico'lu imajı, ezeli rakiplerine transfer olmasıyla yerini büyük bir öfkeye bıraktı. şuradaki yorum bu psikolojiyi açıklıyor:
http://www.atleticofans.com/.../#comment-2113522877benim buradan gördüğüm kadarıyla dünya kamuoyunda bu transferi garipseyenler olsa da çoğunluk bu transferi yanlış bulmadı. çünkü arda bir süperstar imajı oluşturmayı başarmıştı. transfer olduğu dönemde okuduğum yabancı sitelerde futbolunu ve barcelona'daki muhtemel pozisyonunu yorumlayanlar kadar "barcelona'da ne gibi çılgınlıklar yapacak merak ediyorum, muhteşem bir karakter" türü yorumlar da vardı. yani beckham neyse, ronaldo neyse, arda da bir nevi öyle bir isim artık. evet onlar kadar yakışıklı değil ama başka yönlerden her zaman medyatik olmayı ve gündemde kalmayı başarıyor. kimseyi sırf imajı yüzünden barcelona'ya almazlar ama bu özelliğinin de kariyerine fayda sağladığını inkar edemeyiz. bununla ilgili bir yazı:
https://eksisozluk.com/entry/59818901kendisine bu açıdan bakınca türk medyasıyla olan derin bağını da daha iyi anlamak mümkün. arda sonsuza kadar ispanya'da kalmayacağını, günün birinde buraya döneceğini biliyor. döndüğü zaman istediği iş hangi alanda olursa olsun, ister medya sektöründe, ister spor sektöründe, isterse siyasette olsun, istediği işi yapabilmenin en garanti yolunun sürekli gündemde kalıp insanların onu konuşması olduğunu gayet iyi biliyor. bu sebeple reklamlarda da oynuyor, o ses türkiye'ye de çıkıyor, "ekonomi çok iyi" diye röportajlar da veriyor. adam gerçek bir
pr uzmanı. emre belözoğlu, nihat kahveci, tugay kerimoğlu yıllarca avrupa'da üst düzey top oynadı, hiçbirisi bu kadar konuşulmadı. çünkü sadece futbol oynamayı biliyorlardı, arda ise halkla ilişkilerden de anlıyor. baya baya iyi anlıyor.
arda medyayla olan bağını böyle güçlü tutmaya devam ederse, buraya döndükten sonra istediği hangi işi isterse onu yapar. isterse spor bakanı olur, isterse teknik direktör olur doğrudan bir süper lig ekibinin başına geçer. isterse yorumcu olur, hangi kanaldaki hangi programı isterse o programda yorumculuk yapar. hem siyasetin hem medyanın patronlarıyla arasından su sızmıyor çünkü.
türkiye'de hem onun kadar kariyere hem onun kadar medya gücüne sahip hiçbir futbolcu olmadı. benim kendisinden yegane beklentim, elindeki bu imkanları ülkemiz sporunun gelişmesi için kullanması olur. istediği kadar medyatik olabilir, istediği kalantorlarla ahbap olabilir, buna karışamam. ama bu kadar kariyerden sonra, "amacım her zaman ülkeme hizmet etmek" diye röportajlar verdikten sonra dönüp de spor yorumculuğu yapmaya başlarsa çok çok çok ayıp etmiş olacak gerçekten.