kendisi bugün itibariyle basketbolu bıraktığını açıkladı. bu 1.83'lük inanılmaz guard gerçekten nba'da, basketbol severlerde inanılmaz bir iz bıraktı. iverson'u nuggets ya da pistons zamanından tanıyanlar ne kadar büyük bir star olduğunu tam kavrayamayabilir. hatta bencil bulabilir, problem çıkaran biri olarak görebilir. fakat iverson asla öyle bir oyuncu değildir. nba'in gelmiş geçmiş en önemli guardlarında bana sorarsanız ilk 5'tedir.
kariyerine bir bakmak gerekirse oynadığı 13 nba sezonunda 10 kere all-star seçildi. 1996-97 yılında çaylak sezonunda 23.5 sayı 7.5 asist 2.1 top çalma ortalamaları tutturmuş ve yılın çaylağı seçilmişti. 2001 sezonu ise onun için efsane bir sezondu. sezonda 31.1 sayı, 4.6 asist 2.5 top çalma ve 3.8 ribaundla mvp seçilmiş, all-star'da en değerli oyuncu ödülünü almış ve play-offlarda takımını finale kadar taşımıştı. fakat şanssız bir şekilde
shaquille o'neal'ın en iyi,en dominant sezonlarından birine denk gelmiş ve 4 - 1 kaybetmişlerdi. staples center'da serinin ilk maçında inanılmaz oynamış, takımını tek başına galibiyete taşımıştı. ayrıca o sezon play-offlarda
vince carter'la girdikleri düello harikaydı. izleyenler hatırlar. normal sezon istatistiklerinden daha etkileyici olan ise play-offlarda sorumluluğu alması, defansın bütün dikkati onun üzerinde olmasına rağmen 01 play-off sezonunda 32.9 sayı, 6.1 asist, 4.7 ribaund, 2.4 top çalma ortalamalarıyla oynamasıydı.
ayrıca bu adamın 4 kez sayı krallığını ve üç kez top çalma krallığını elde ettiğini unutmamak gerekiyor. son olarak kariyer ortalamalarına bakarsak 27 sayı, 6.1 asist, 2.2 top çalma, 3.7 ribaund. 13 sezonda bu ortalamalar bana sorarsanız inanılmaz etkileyici.
iverson'a sadece istatistiksel olarak bakmak ise büyük bir haksızlık olur. 1.83 boyuyla yaptığı driveler, korkusuzluğu, sakatlıklarına rağmen o büyük kalbiyle asla vazgeçmemesi, oyunu sevmesi, hırsı onun en önemli özelliklerinden. tarz olarak ise nba'de bir çığır açtığı kesin. saç stili, kolluğu, biraz umursamaz tavrın ona çok yakıştığı ortada.
buralara gelmek için annesinin ve kendisinin çok çabaladığını da kendi ağzından bir hikayeyle anlatalım : lise yıllarında basketbola büyük ilgi duyuyordum. fakat o zamanlar çok fakirdik ve benim oynamak için bir ayakkabım bile yoktu. bir gün eve geldiğimde elektriklerimizin kesildiğini farkettim. anneme faturayı niye ödemediğini sorduğumda bana yeni bir ayakkabı aldığını ve artık istediğim gibi basketbolu oynayabileceğimi, faturayı dert etmememi söylemişti. hayatımın dönüm noktalarından bir tanesiydi o an. bu olaydan sonra çok çalıştım ve her sahaya çıktığımda oynadığım oyunu anneme adadım. dünyada benim için en önemli insan odur.
favori oyuncumu bu sene dünya şampiyonasında görme umudum devam ediyordu, belki milli takıma seçilebilir diye düşünmekteydim. fakat iverson bırakmayı tercih etti.
sonuç olarak nba'e ve basketbol dünyasına bir star, bir fenomen veda etti. özleyeceğiz iverson.
edit : resmen unutmuşum. iverson'u iverson yapan özelliklerden aslonlarıda hızı ve crossoverları. inanılmaz crossover hareketleri yapar ve rakibinden sıyrılır, hızıyla savunmacıları çok rahat geçerdi. jordan'ı bir kenara koymakla birlikte gözümde apayrı bir yeri vardır.