eksisözlük'e yazdığım entry;
benim çok sevdiğim, takip etmekten çok keyif aldığım bir adam ali ece. ali ece dendiğinde aklımıza gelen ilk şeylerden biri samimiyetti belki de. pek çoğumuz için kendisi ali abiydi. kendisinden çok daha samimi(gereksiz samimi hatta argo) üslupla ekranlarda boy gösteren erman toroğlu, ahmet çakar gibi insanlara abi demezken ali ece'yi hep abi olarak andık çoğumuz. onunla benzer zevklere sahip pek çoğumuzun olmayı hayal ettiği adam ali ece. gitar çalan, edebiyatı seven, kazanmak kaybetmekten ziyade kazanan ya da kaybedenlerin hikayeleriyle ilgilenen bir adam ne yazık ki dün hepimizi hayal kırıklığına uğrattı. kendisini çok sevdiğimden dünden beri hakkında yazılan pek çok twiti, yazıyı okudum. doğru olması halinde beni çok büyük hayal kırıklığına uğratacak iddalar da vardı(işini kaybetmekten korktuğu için içmek lafına bu kadar taktı) yazılanlar arasında, ali ece'yi haklı bulabileceğim yorumlar da. onlardan bağımsız olarak iki noktaya değineceğim ben ve iki yazı linki bırakacağım;
iyi olmanın bir şey kazandırmadığı ile ilgili bir enrty vardı bir aralar, çok da popülerdi haklı olarak. ali ece'nin ilk verdiği cevabı ve ikinci gün attığı twiti çok yanlış bulsam da acaba ahmet çakar ya da erman toroğlu benzeri bir figür bunun aynısını yapsa ali ece kadar linç yer miydi emin değilim. ali ece bizde bıraktığı samimi, bizden biri imajı sayesinde ya da yüzünden o kadar büyük hayal kırıklığı ve öfkenin öznesi oldu.
ilk yazı bir ali ece portresi. zaman zaman yazılarını okuduğum, galatasaray sözlük'ten aşina olduğum plase dergi, belki denk geldiğinden belki de gündem ali ece olmuşken kaçırmayalım dediğinden ali ece' yi anlatan bir yazı paylaştı. açıkçası yazı alelacele yazılmış gibi durmuyor. o yüzden fırsatçılık yapmadıklarını düşünüyor ve bunu yapmadıklarına inanmak istiyorum. tanıdığım yazarları var, sorup edit yazarım.
http://plasedergi.com/ozeldosyalar/portre/ali-ece/gayet güzel bir ali ece portresi. yazıda da bahsedildiği gibi ali ece hayli dolu bir adam. dün pek çoğunun anlık tepki ile yazıldığını düşündüğüm enrylerde, twitlerde tanımlandığı gibi boş bir adam değil, ''ekşi' nin şişirdiği bir adam'' hiç değil. eğitimi, bilgi birikimi, kültürü ile bulunduğu yeri hak eden bir adam.
ikinci yazı ise enfes bir inan özdemir yazısı. ali ece ile nasıl bir bağlantısı olduğunu uzun uzun anlatmayacağım, sizin yorumunuza kalmış zira ben ali ece' nin tarafını tutuyormuş gibi görünmek istemem ama kendisini çok sevdiğimden yaptığını çok yanlış bulsam da yüklenemiyorum kendisine.
https://www.socratesdergi.com/...n-tuhaf-spor-anlari/edit: plase dergi'den tanıdığım can'a galatasaray sözlük'ten yazmıştım, sabah twitter hesaplarından yazıyı paylaştıklarında. bu entry de attım sonrasında. az önce dönmüş. uzun bir cevap vermiş ama özetle; arşivimizde yayınlanmayı bekleyen yazılar mevcut ve ali ece yazısı da bunlardan biriydi ancak bu hafta yayına girecek yazılardan değildi. twitter olayından sonra diğer arkadaşlarla konuşup plan dışına çıkıp yayına almaya karar verdik. bunu da ilk defa yapmıyoruz, ali ece'ye özgü bir durum değil. gündemi takip etmek zorundayız ve gündeme ilişkin elimizde materyal mevcutsa onları muhakkak kullanıyoruz, demiş.