200
galatasaray'ı sürekli savunma pozisyonunda bırakan, fenerbahçe tarafından profeyonel ekiplerce, maaşlı çalışanlarla yürütülen süreç. galatasaray bu çarkı tersine çevirmek zorunda. biraz uzun olacak ama, dilim döndüğünce.
fb tarafından gündemler belirlenip, sırası geldikçe aynı yoğunlukta dile getiriliyor. hatırlayın, sürekli bir şeyleri savunmak zorunda kalıyoruz. sarı kart, son 5-10 yılın puan durumu, kırmızı kart, torreria. aslında burada galatasaray'ı savunmada bırakmak dışında çok önemli bir işlevi daha var bu operasyonun, galatasaray enerjisini bunları savunmaya harcıyor ve fenerbahçe'nin alenen yaptığı durumlara karşı sesini çıkartacak, gündemi oluşturacak enerjiyi bulamıyor, çünkü sürekli savunuyor.
evet sistemli, profesyonel ekiplerle ve maaşlı yorumcu/muhabir/duyumcu ve trollerle bunu yapıyorlar ancak çözümü zor değil. bu gibi durumlarda sürekli savunan, pasif pozisyonda kalmak istemiyorsanız yapmanız gereken en önemli şey: soruları siz yönelteceksiniz, basit. soru soran, gündemi yaratan siz olacaksınız. bu kadar. bu siyasette de , kurumsal hayatta da, sporda da böyledir. roket bilimi değil, iletişim harikası değil.
hatırlayın geçen seneyi, terör örgütü imalarıyla, yapı imalarıyla nasıl üstümüze geldiklerini. sonrasında galatasaray, başkanının sarf ettiği sadece tek bir kelime ile üste giden taraf oldu: ananas. bu işler böyledir. google aramaları, haber siteleri, sosyal medya yorumları her yer bununla doldu. yine bu kadar sarı kart, kırmızı kart, faul, torreria denen yerde haftalar önce erden timur çıktı yine çok doğru bir starteji ile fenerbahçe'nin bir başka açığı olan kap açıklamarına vurgu yaptı. galatasaray'ın yapması gereken budur. "ama biz 50 faulde 5 sarı gördük, siz 7 gördünüz" girmek fenerbahçe'nin topuyla, fenerbahçe'nin sahasında, fenerbaheçe'nin istediği koşullarda maça çıkmak demek. zaten onlar bunu istiyor. hayır, galatasaray iletişim stratejisi değiştirmek zorunda.
evet medyada her köşe başı tutulmuş olabilir ama galatasaray her koşulda güçlü. ve fenerbahçe'nin çok açığı var. mümkünse bizler burada bu açıkların listesini tutmalı, sosyal medyada yüksek takipçili hesaplar ile gündeme getirmeliyiz. fenerbahçe'nin savunması gereken ve aynı zamanda fenerbahçe'nin çok fazla açıklayamayacağı şey var. ilk aklıma gelenler:
1. fenerbahçe'nin rizespor karşısındaki acayip galibiyet serisi.
son 10 maç 10 galibiyet. son 20 maçta da 17 galibiyet 1 mağlubiyet (okan buruk rize'de) 2 beraberlik. örneğin bu hafta bizim antep maçımız var ve bu algı mekanizması selçuk inan-galatasaray üzerinden yürüyecek. galatasaray'ın yapması gereken fenerbahçe'nin bu haftaki rakibi olan rizespor'a karşı olan galibiyet serisini dile getirmek olmalı. daha bu verinin kasımpaşa, hatay versiyonu var. evet büyük takımlar seri galibiyetler kazanır, "madrid x takıma karşı seri galibiyet" diyen olabilir ama ülke dinamiklerini bilen herkes fenerbahçe-rize ilişkisini bilir, o yüzden istatistiğin yanında bunlar da önemlidir.
2. fenerbahçe'nin uzun devre araları.
fenerbahçe'nin sürekli yaptığı, ligdeki göztepe maçında artık ayyuka çıkan ama tabii ki karşılıksız kalan durum. ama bilin ne oldu? mourinho aynısını lyon karşısında yaptığı için uefa'dan 1 maç ceza yedi daha yeni. buyrun, size müthiş bir savunmaya geçirecek olay, bundan öte veri, örnek mi var? hesaplayın getirin gündeme. mourinho gibi oyunun her anını en pis oyanayan bir hoca olarak 5-6 dakikayı bilr yaşlı takımını dinlendirmekte fayda görüyor.
3. fenerbahçe'nin transfer maliyetlerini kap'a bildirmemesi.
fenerbahçe borsa'da işlem görmüyor mu? neden hiçbir maliyeti göremiyoruz? bu konuda o kadar sıkılar ki, uçan kuşu haber verdikleri duyumcu çocuk bile tek rakam yazmıyor. yukarıda bahsettiğim gibi erden timur bu konularda çok zeki ve soruyu da sordu: "kap'ın polisi kim? fenerbahçe mi?"
4. ali şansalan'ın fenerbahçe maçına verilmemesi.
yanlış yaparsan galatasaray'a karşı görev alamazsın bitersin diyenler onlar değil mi? hatta, o hakem orada görev alamaz diye bir şey yok diyen tff başkanı değil mi? nerede ali şansalan'ın kadıköy maçı? buyrun bir konu daha.
sadece bir çırpıda aklıma gelenler bunlar. bunlar hakkında grafikler hazırlanabilir, yetenekli arkadaşlarımız var. buradan paylaşılabilir, sosyal medyalarda paylaşılabilir. galatasaray'ı yönetenler bunları dillendirebilir. evet belki bunu dediniz diye rizespor puan almayacak, belki kap'a bildirmemeye devam edecekler bilemeyiz ama kesin olan tek bir şey var: soruyu biz soracağız. onlar cevaplayacak.
galatasaray her koldan üstüne gelinen bu ortamda, iletişimini değiştirmeli, soruları o sormalı, hücuma geçmelidir. yoksa bitmek tükenmek bilmeyen soruları cevaplayarak bu işin içinden çıkamaz. fenerbahçe'nin yönelttiği sorulara cevap vererek, çözüme ulaşamayacağı gibi, fenerbahçe'nin istediği tuzağa da düşerek, soruları meşrulaştırmış olur.
fb tarafından gündemler belirlenip, sırası geldikçe aynı yoğunlukta dile getiriliyor. hatırlayın, sürekli bir şeyleri savunmak zorunda kalıyoruz. sarı kart, son 5-10 yılın puan durumu, kırmızı kart, torreria. aslında burada galatasaray'ı savunmada bırakmak dışında çok önemli bir işlevi daha var bu operasyonun, galatasaray enerjisini bunları savunmaya harcıyor ve fenerbahçe'nin alenen yaptığı durumlara karşı sesini çıkartacak, gündemi oluşturacak enerjiyi bulamıyor, çünkü sürekli savunuyor.
evet sistemli, profesyonel ekiplerle ve maaşlı yorumcu/muhabir/duyumcu ve trollerle bunu yapıyorlar ancak çözümü zor değil. bu gibi durumlarda sürekli savunan, pasif pozisyonda kalmak istemiyorsanız yapmanız gereken en önemli şey: soruları siz yönelteceksiniz, basit. soru soran, gündemi yaratan siz olacaksınız. bu kadar. bu siyasette de , kurumsal hayatta da, sporda da böyledir. roket bilimi değil, iletişim harikası değil.
hatırlayın geçen seneyi, terör örgütü imalarıyla, yapı imalarıyla nasıl üstümüze geldiklerini. sonrasında galatasaray, başkanının sarf ettiği sadece tek bir kelime ile üste giden taraf oldu: ananas. bu işler böyledir. google aramaları, haber siteleri, sosyal medya yorumları her yer bununla doldu. yine bu kadar sarı kart, kırmızı kart, faul, torreria denen yerde haftalar önce erden timur çıktı yine çok doğru bir starteji ile fenerbahçe'nin bir başka açığı olan kap açıklamarına vurgu yaptı. galatasaray'ın yapması gereken budur. "ama biz 50 faulde 5 sarı gördük, siz 7 gördünüz" girmek fenerbahçe'nin topuyla, fenerbahçe'nin sahasında, fenerbaheçe'nin istediği koşullarda maça çıkmak demek. zaten onlar bunu istiyor. hayır, galatasaray iletişim stratejisi değiştirmek zorunda.
evet medyada her köşe başı tutulmuş olabilir ama galatasaray her koşulda güçlü. ve fenerbahçe'nin çok açığı var. mümkünse bizler burada bu açıkların listesini tutmalı, sosyal medyada yüksek takipçili hesaplar ile gündeme getirmeliyiz. fenerbahçe'nin savunması gereken ve aynı zamanda fenerbahçe'nin çok fazla açıklayamayacağı şey var. ilk aklıma gelenler:
1. fenerbahçe'nin rizespor karşısındaki acayip galibiyet serisi.
son 10 maç 10 galibiyet. son 20 maçta da 17 galibiyet 1 mağlubiyet (okan buruk rize'de) 2 beraberlik. örneğin bu hafta bizim antep maçımız var ve bu algı mekanizması selçuk inan-galatasaray üzerinden yürüyecek. galatasaray'ın yapması gereken fenerbahçe'nin bu haftaki rakibi olan rizespor'a karşı olan galibiyet serisini dile getirmek olmalı. daha bu verinin kasımpaşa, hatay versiyonu var. evet büyük takımlar seri galibiyetler kazanır, "madrid x takıma karşı seri galibiyet" diyen olabilir ama ülke dinamiklerini bilen herkes fenerbahçe-rize ilişkisini bilir, o yüzden istatistiğin yanında bunlar da önemlidir.
2. fenerbahçe'nin uzun devre araları.
fenerbahçe'nin sürekli yaptığı, ligdeki göztepe maçında artık ayyuka çıkan ama tabii ki karşılıksız kalan durum. ama bilin ne oldu? mourinho aynısını lyon karşısında yaptığı için uefa'dan 1 maç ceza yedi daha yeni. buyrun, size müthiş bir savunmaya geçirecek olay, bundan öte veri, örnek mi var? hesaplayın getirin gündeme. mourinho gibi oyunun her anını en pis oyanayan bir hoca olarak 5-6 dakikayı bilr yaşlı takımını dinlendirmekte fayda görüyor.
3. fenerbahçe'nin transfer maliyetlerini kap'a bildirmemesi.
fenerbahçe borsa'da işlem görmüyor mu? neden hiçbir maliyeti göremiyoruz? bu konuda o kadar sıkılar ki, uçan kuşu haber verdikleri duyumcu çocuk bile tek rakam yazmıyor. yukarıda bahsettiğim gibi erden timur bu konularda çok zeki ve soruyu da sordu: "kap'ın polisi kim? fenerbahçe mi?"
4. ali şansalan'ın fenerbahçe maçına verilmemesi.
yanlış yaparsan galatasaray'a karşı görev alamazsın bitersin diyenler onlar değil mi? hatta, o hakem orada görev alamaz diye bir şey yok diyen tff başkanı değil mi? nerede ali şansalan'ın kadıköy maçı? buyrun bir konu daha.
sadece bir çırpıda aklıma gelenler bunlar. bunlar hakkında grafikler hazırlanabilir, yetenekli arkadaşlarımız var. buradan paylaşılabilir, sosyal medyalarda paylaşılabilir. galatasaray'ı yönetenler bunları dillendirebilir. evet belki bunu dediniz diye rizespor puan almayacak, belki kap'a bildirmemeye devam edecekler bilemeyiz ama kesin olan tek bir şey var: soruyu biz soracağız. onlar cevaplayacak.
galatasaray her koldan üstüne gelinen bu ortamda, iletişimini değiştirmeli, soruları o sormalı, hücuma geçmelidir. yoksa bitmek tükenmek bilmeyen soruları cevaplayarak bu işin içinden çıkamaz. fenerbahçe'nin yönelttiği sorulara cevap vererek, çözüme ulaşamayacağı gibi, fenerbahçe'nin istediği tuzağa da düşerek, soruları meşrulaştırmış olur.