1
george best'in snooker şubesiydi kendisi. eski bir dünya şampiyonu, lakabı hurricane yani fırtına. her ne kadar oynadığı zamanlara yetişememiş olsam da sonradan gerek hakkında okuduklarım gerekse maç görüntülerinden bilirim alex higgins'i. bıraktığı birkaç snooker izlemiştim, yaptığı potlar. hakikaten inanılmaz yetenekli ve manyak bir adam. george best'le olan benzerliği ise alkol problemlerinden ileri geliyor.
ukde'nin veriliş sebebi ise yüksek ihtimalle dört gün önce hayatını kaybetmiş olmasından kaynaklanıyor. evinde bulunmuş ve birkaç gündür ölü olduğu söylendi. ama sebep şuan için bilinmiyor. cenazesi ise doğduğu yerde, belfast'ta yapıldı geçtiğimiz pazartesi günü.
okuduklarımdan bildiğim kadarıyla hayatı snooker masasındaki tüm renklere sahipti. pembesi, kırmızısı, mavisi. bunları aşk meşk ve depresyon olarak kabul edebiliriz. ve maalesef ki siyah. snooker'ın tam anlamıyla bir gelenek, bir kültür halini almasında en büyük paya sahiptir belki de steve davis ve ronnie o'sullivan gibi isimlerle beraber. renkli kişiliği, çoğu zaman uçlarda yaşadığı hayatıyla snooker'ın herkese hitap edebileceğini de gösterdi bir anlamda.
siyah günleri dünya şampiyonluğundan sonra başladı. ünün getirdiği n'oldum durumu yüzünden milyonlarca doları alkol, uyuşturucu ve kumara yatırdığı söyleniyor. kanseri vardı zaten ama hayatına verdiği yön onu yalnızlığa götürdü. evinde bulunduğunda son bir aydır bebek mamasından başka birşey yiyemiyordu. 61 yaşındaydı.
öyle bir snooker bıraktı ki hayat ona, çözemedi. son frame'i concede etmeyi tercih etti. *
edit: ukde'yi missgese vermiş bu arada.
ukde'nin veriliş sebebi ise yüksek ihtimalle dört gün önce hayatını kaybetmiş olmasından kaynaklanıyor. evinde bulunmuş ve birkaç gündür ölü olduğu söylendi. ama sebep şuan için bilinmiyor. cenazesi ise doğduğu yerde, belfast'ta yapıldı geçtiğimiz pazartesi günü.
okuduklarımdan bildiğim kadarıyla hayatı snooker masasındaki tüm renklere sahipti. pembesi, kırmızısı, mavisi. bunları aşk meşk ve depresyon olarak kabul edebiliriz. ve maalesef ki siyah. snooker'ın tam anlamıyla bir gelenek, bir kültür halini almasında en büyük paya sahiptir belki de steve davis ve ronnie o'sullivan gibi isimlerle beraber. renkli kişiliği, çoğu zaman uçlarda yaşadığı hayatıyla snooker'ın herkese hitap edebileceğini de gösterdi bir anlamda.
siyah günleri dünya şampiyonluğundan sonra başladı. ünün getirdiği n'oldum durumu yüzünden milyonlarca doları alkol, uyuşturucu ve kumara yatırdığı söyleniyor. kanseri vardı zaten ama hayatına verdiği yön onu yalnızlığa götürdü. evinde bulunduğunda son bir aydır bebek mamasından başka birşey yiyemiyordu. 61 yaşındaydı.
öyle bir snooker bıraktı ki hayat ona, çözemedi. son frame'i concede etmeyi tercih etti. *
edit: ukde'yi missgese vermiş bu arada.